Beyaz Saray: G7 ülkeleri, Çin'e karşı adım atmak gerektiği konusunda hemfikir

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Beyaz Saray: G7 ülkeleri, Çin'e karşı adım atmak gerektiği konusunda hemfikir

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

G7 olarak adlandırılan gelişmiş yedi batılı ülkenin liderleri hafta sonunda yapılan zirvede Çin'i en hassas olduğu konularda yoğun şekilde eleştirdikleri bir bildiri yayımladılar.
Liderler Sincan'daki insan hakları sorunları konusunda Çin'i eleştirirken, Hong Kong'da özerkliği muhafaza etmesi çağrısında bulundular ve koronavirüs salgınının nasıl ortaya çıktığının belirlenmesi için kapsamlı inceleme başlatılmasını istediler.
Beyaz Saray Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan G7 liderlerinin demokrasiyi korumaktan teknoloji yarışına kadar çeşitli konularda Çin'e "karşı koymak ve rekabet etmek" için hemfikir olduğunu söyledi.
Sullivan G7 toplantısında Çin konusunda "hiç atılmamış büyüklükte bir adım atıldığını ve son birkaç yıldır görülmeyen bir yakınlaşma olduğunu" söyledi.
"Çin'in dünya demokrasileri için ciddi bir engel oluşturduğu konusunda genel bir görüş sözkonusu" diyen Sullivan "Karşı adım atmak ve rekabet etmek gibi sözler yalnızca Joe Biden'ın değil odadaki tüm liderlerin ağzından çıktı" dedi.
Çin'in G7 zirvesine atıfta bulunarak "az sayıda ülkenin" dünyanın kaderini tayin ettiği günlerin geride kaldığı ile ilgili değerlendirmesinin sorulması üzerine Sullivan, "Bu üzücü. Eğer dünyanın en büyük ekonomilerine sahip ülkeleri küçük ülkeler olarak görüyorlarsa bakış açılarında ciddi bir sorun var demektir" dedi.
G7 liderleri aynı zamanda Çin'in gelişmekte olan ülkelere sağladığı desteğe rakip olacak bir program geliştirilmesini de görüştü.
Çin Londra elçiliğinden bugün yaptığı açıklamada G7 bildirisini kınayarak ülkenin iç işlerine müdahale olarak niteledi. Açıklamada G7 ülkelerinden "Çin'in itibarını asılsı
Independent Türkçe, Reuters



Küba'dan ABD'ye yaptırım tepkisi: "Soykırım savunucusu"

Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
TT

Küba'dan ABD'ye yaptırım tepkisi: "Soykırım savunucusu"

Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)

Temmuz 2021'de Havana yönetimine karşı düzenlenen büyük protesto eylemlerinin yankıları sürüyor.

ABD, Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel'in de aralarında bulunduğu Kübalı yetkilileri insan haklarını ihlal ettikleri gerekçesiyle yaptırım listesine aldı. 

Karayipler'deki ada ülkesinin üst düzey yöneticilerine vize kısıtlamaları uygulanacağı da duyuruldu.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, X hesabından yaptığı açıklamada "Temmuz 2021'deki protestolara katılanların haksız bir şekilde gözaltına alınıp işkenceye tabi tutulmasından sorumlu olan ya da bu olaylarda suç ortaklığı yapan" yargı ve cezaevi çalışanlarının da vize kısıtlamalarıyla karşı karşıya kalacağını söyledi. 

54 yaşındaki siyasetçi şu ifadeleri kullandı:

ABD, Küba halkının insan hakları ve temel özgürlüklerini desteklemeyi ve gayri meşru, dikta rejimlerinin yarıküremizde hoş karşılanmadığını net bir şekilde ortaya koymayı sürdürecek.

Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel'le birlikte Küba Savunma Bakanı Álvaro López Miera ve İçişleri Bakanı Lázaro Álvarez Casas'ın da yaptırım listesine alınmasına Havana'dan tepki geldi. 

Dışişleri Bakanı Bruno Rodriguez de X'te açıklama yaparak ABD'nin Küba halkının ya da liderlerinin iradesini ipotek altına alamayacağını vurguladı. 

Küba Dışişleri Bakanlığı'nın ABD'den sorumlu yetkililerinden Johana Tablada ise Rubio'yu "soykırım ve toplu sınırdışı savunucusu" diye niteledi. 

Elektrik kesintileri yüzünden Havana'nın defalarca karanlığa gömülmesinin ardından 11-12 Temmuz 2021'de patlak veren protestolar, tüm dünyanın dikkatini çekmişti. 

Bir kişinin öldüğü eylemlerin bazılarında protestocular devlet binalarına ve kamu malına zarar vermiş, güvenlik görevlilerine ve mağazalara taş atarak saldırmıştı.

Batı medyası, eylemlerin herhangi bir muhalif örgüt tarafından organize edilmediğini bildirirken Küba yönetimi, onlarca yıldır süren ABD yaptırımları ve propagandasını sorumlu tutmuştu.

Yönetim destekçileri, yetkililerle birlikte tepki göstererek muhalif eylemleri bastırmaya çalışmıştı. 

Ekonomik kriz, gıda ve ilaç kıtlığına karşı başlayan gösterilerin ardından ABD merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün aktardığına göre en az 1400 kişi gözaltına alınırken, yaklaşık 700 kişi hapse atılmıştı. 

2022'de Kübalı savcılar, 790 civarında kişinin bu eylemlerle ilgili olarak soruşturulduğunu açıklamıştı.

Davaları takip eden 11J adlı hak örgütü, 554 kişinin protesto gösterileriyle ilgili olarak aldıkları cezayı çektiği bilgisini 2024 sonunda vermişti. Bunlardan bazıları Papa Francis'in talebiyle şartlı tahliyeden faydalandı. Halihazırda hapiste kalan eylemci sayısının 360'la 420 arasında olduğu tahmin ediliyor.  

Independent Türkçe, France 24, AFP, AP