Ruhani’den yetkililere cumhurbaşkanı adaylarına yönelik eleştirilere yanıt verme çağrısı

İran hükümeti, üçüncü münazarada yöneltilen suçlamalara karşı çıktı.

İran cumhurbaşkanı adayları geçen cumartesi günü devlet televizyonunda üçüncü ve son münazara için bir araya geldiler. (AP)
İran cumhurbaşkanı adayları geçen cumartesi günü devlet televizyonunda üçüncü ve son münazara için bir araya geldiler. (AP)
TT

Ruhani’den yetkililere cumhurbaşkanı adaylarına yönelik eleştirilere yanıt verme çağrısı

İran cumhurbaşkanı adayları geçen cumartesi günü devlet televizyonunda üçüncü ve son münazara için bir araya geldiler. (AP)
İran cumhurbaşkanı adayları geçen cumartesi günü devlet televizyonunda üçüncü ve son münazara için bir araya geldiler. (AP)

İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, cumhurbaşkanlığı için yarışan adaylar arasındaki son televizyon münazarasından bir gün sonra, hükümete yönelik eleştirilere ‘cesur bir biçimde’ yanıt verme sözü verdi. Ruhani, yönetiminin benzin zammı ve Kasım 2019 protestolarını bastırma kararının sorumluluğunu taşımadığını savundu.
Yedi aday üç münazara boyunca bir sonraki hükümet için somut çözümler ve planlar sunmadılar, mevcut krizler ve otoritenin karşı karşıya olduğu zorluklar hakkında keskin suçlamalar ve eleştirilerde bulundular. Münazaralarda kötüleşen yaşam koşulları, nükleer anlaşmanın geleceği, dış politika ve devlet kurumlarında yolsuzluğun yayılması hakimdi.
Muhafazakâr adaylar, geçen cumartesi günü düzenlenen üçüncü münazarada benzin fiyatlarını yüzde 300’e artırma kararında Ruhani hükümetinin rolüne dikkat çektiler. Yargı Erki Başkanı İbrahim Reisi, Ruhani’yi suçladığı konuşmasında “Benzin pahalılığında hükümet bir karar verdi. Sorumlu tutulması gereken Sayın Ruhani’dir” dedi. Aday Ali Rıza Zakani de Hemmati’nin Eylül 2019’da gönderdiği ve Ruhani’yi benzin fiyatlarını artırmaya çağırdığı mektuba atıf yaptı.
Aynı şekilde aday Muhsin Mehr Alizade de rakibi İbrahim Reisi’yi benzin protestolarında tutuklular için genel af çıkarmaya çağırdı. “Protestolarda tutuklanan kişi sayısı bilinmiyor. Aileleri endişeli ve bu günlerde insanlara iyi davranan Sayın Reisi sözlerini eylemle kanıtlamak zorunda” ifadesini kullandı. Reisi de söz konusu çağrıya verdiği cevapta kişi sayısını belirtmeden tutukluların isim listesini genel af çıkarmak için Dini Lider Ali Hamaney’e sunduğunu söyledi. “Dış taraflarla bağlantısı olanlar veya özel durumu bulunanlar dışındaki tüm tutukluları affettik” dedi.
Düzenin Maslahatını Teşhis Konseyi Genel Sekreteri olan cumhurbaşkanı adaylarından Muhsin Rızai ise üç münazara sırasında da ABD’nin nükleer anlaşmadan çekilmesinden birkaç ay önce, para biriminin değer kaybetmesine neden olan enflasyon dalgalarına atıfta bulundu. Hükümeti ekonomiyi yönetmek için elini insanların cebine koymakla suçladı. Rızai, durumun benzin protestolarından yaklaşık iki yıl önce, 7 Aralık 2017’de kötüleşen yaşam koşullarına karşı gösterilerin patlak vermesine katkıda bulunduğunu hatırlattı.
Aynı şekilde eski Merkez Bankası Başkanı Abdunnasır Hemati de konuşmasında Ruhani’nin performansına karşı sert ifadeler kullanırken “İnsanlar üzülürken cumhurbaşkanı gülmemeli. Kendisi benzin fiyatlarının yükseldiğini ertesi sabah öğrendiğini söylüyor” dedi. Mevcut durumu ‘hükümetin ekonomik ekibindeki koordinasyon eksikliği’ olarak nitelendiren Hemmati, “Sayın Ruhani dış ilişkilerde iyi bir başkandı ancak ekonomik savaş döneminde yolunu bulamadı” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, benzin protestolarının patlak vermesinin ardından yaptığı ilk açıklamada, perşembe gününe denk gelen 14 Kasım 2019’un son saatlerinde kararın uygulanma tarihini bildiğini yalanladı. “Ben de sizin gibi kararın uygulandığını cuma sabahı öğrendim. İçişleri Bakanlığı’ndan bana haber vermeden kararı uygulamasını istedim” ifadelerini kullandı.
İran hükümetinden yapılan açıklamada benzin zammı kararı ve bunun yansımaları hususunda bazı adaylardan gelen ‘haksız’ suçlamalar eleştirildi.  Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Benzindeki fiyat düzenlemesi, üç makamın (parlamento, yargı ve hükümet) başkanlarının imzasını taşıyan ve Dini Lider Ali Hamaney tarafından onaylanan ulusal ve egemen bir karardı.”
Açıklamada, benzin zammı kararını eleştirenler ‘Trump’ın komplosuna karşı iki projesinin muhalifi’ olarak nitelendirilirken ’60 milyon kişi için geçim yardımı projesine’ ve ‘benzin ihracat projesine’ atıf yapıldı. Hükümet, protestoların ardından benzin zammı kararına desteğini açıklayan Hamaney’in ilk tavrına dikkati çekerek bunun ‘komployu boşa çıkarttığını’ vurguladı.
Hükümet, protestoların patlak vermesinden bir gün sonra, Hamaney’in müdahalesinden ve karara desteğinden önce parlamenterlerin hükümetin kararını bozmak için harekete geçtiğini bildirdi.
Hükümetten yapılan açıklamada adaylara ‘ahlaki ve yasal yükümlülükler çerçevesinde çalışma’ ve ‘suçlama, yalan söyleme eylemlerinden kaçınma’ çağrısı yapıldı. İlgili merciiler, iktidar kurumlarında uzlaşıyı bozan unsurların rolünün dikkate alınması gerektiği belirtilerek söz konusu unsurlar da ‘kamuoyunu kışkırtmak’ ve ‘halk protestolarının patlak vermesine neden olmak’ ile suçlandı.
Reisi’nin kampanya ofisi, hükümetin açıklamasına yanıt olarak benzin zammı kararının üç yetkilinin başkanları arasında Ekonomik Koordinasyon Komitesi’nde alındığını reddeden bir bildiri yayınladı. Bildiride şu ifadelere yer verildi:
“Hükümet, benzin zammı, zamanlaması ve uygulama yöntemi hususunda bir karar aldı ve bunu Koordinasyon Komitesi toplantılarından birinde bildirdi.”
Bildiriye göre kararın zamanlaması veya uygulama yolu değil, benzin fiyatındaki artıştan kaynak harcama yöntemi onaylandı. Bildiride ayrıca Reisi’nin ‘hükümetin projesi hakkında bilgilendirildikten sonra projenin uygulanmasından üç gün önce resmi bir protestoda bulunduğu ve sonuçları konusunda cumhurbaşkanını uyardığı’ vurgulandı.
İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Genel Sekreteri Ali Şemhani geçen mart ayında, kararın niteliğini savunmasına rağmen benzin protestolarının ‘kötü yönetim ve zayıf koordinasyondan’ kaynaklandığını söyledi. 
Ahvaz şehrinde 15 Kasım akşamı başlayan benzin protestoları, saatler içerisinde başta başkent Tahran olmak üzere ülke geneline yayıldı. Protestoların ikinci gününde yetkililer elektriği kesti.
Reuters 23 Aralık 2019’da üç İranlı yetkiliden alıntı yaptığı haberinde Hamaney’in güvenlik servislerini ve hükümette üst düzey yetkilileri bir araya topladığını ve ‘protestolara son verme’ emri verdiğini duyurdu. Reuters’a göre Dini Lider, “İslam Cumhuriyeti tehlikede. Buna bir son vermek için ne gerekiyorsa yapın. Bu benim size emrimdir” dedi. Kaynaklar da iki haftadan az süren protestolar sırasında yaklaşık bin 500 kişinin öldürüldüğünü aktardı. Ölenler arasında 17 gencin, yaklaşık 400 kadının, güvenlik güçleri unsurlarının ve polislerin olduğu belirtildi. Uluslararası Af Örgütü, güvenlik güçleri tarafından vurulan veya gözaltında tutulan İranlı protestoculardan 304’ünün öldüğünün belgelendiğini aktardı.
Söz konusu dönemden bu yana ölü sayısı hakkında resmi bir istatistik yayınlanmadı. Ancak İran İçişleri Bakanı Abdurrıza Rahmanı Fazli, geçen yılın haziran ayı başlarında yaptığı açıklamada yaklaşık 230 kişinin öldüğünü bildirdi.

Ruhani’den seçim çağrısı
Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, 13 Haziran’da yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Herkesi seçimlere katılmaya davet ederken oyları ve başarıları küçümsememeliyiz. Bu, tüm yetkililerin düşmanların azami baskı uyguladığı ve ekonomik savaşın dayatıldığı bir dönemde büyük başarıları hatırlatacakları vatansever bir görevdir.”
Ruhani ayrıca hükümetteki yetkilileri ‘direniş siciliyle övünmeye’ çağırdı.
Hükümetinin şeffaflığa dayandığını ve yönetim döneminde halkla açık ve net konuştuğunu söyleyen Hasan Ruhani, “Yanlış ve asılsız suçlamaların cevapsız kalmasına izin vermemeliyiz” dedi.
İran Dini Lideri’nin ofisine yakın Kayhan gazetesi, 13 Haziran’daki manşetinde hükümet adaylarının ‘tartışma yeteneklerini ve ahlaklarını’ kaybettiğini yazdı. Abdunnasır Hemmati ve Muhsin Mehr Alizade’ye atıfta bulunulurken, söz konusu iki aday ‘yalan söylemekle ve rakiplerinin kışkırtmakla’ suçlandı. Reformist gazete ‘Arman Meli’ ise ‘adayların, halkın temel talebi olan referandumu ele almaya hazır olmadan, halkın endişelerini temel aldıklarını’ belirtti.
Reformist gazete ‘Aftab’ da bunların ‘normal münazaralar’ olduğunu yazarken “Görünüşe göre bu tartışma, adayların oy oranlarını önemli ölçüde değiştirmeyi başaramadı” ifadelerine yer verdi. Hükümetin sözcüsü konumunda ‘İran gazetesi’ ise münazarayı ‘hükümetin nasıl yönetildiğine dair sıcak bir tartışma’ olarak nitelendirdi.
İran medyası, seçimlere katılımı ‘herkesin görevi" olarak nitelendirilen fetvayla ilgili olarak, Hamaney’in internet sitesinden bir fotoğraf yayınladı. Resmi ‘IRNA’ ajansı da Nuri Hamdani’den aktardığı bir haberde katılımın “meşru” ve “rasyonel” bir görev olduğunu vurguladı.
Diğer yandan Ali Hamaney’in ofisi, İran Dini Lideri’nin cumhurbaşkanlığı seçim kampanyasının son gününde İranlılara hitap etmek için çarşamba günü televizyon üzerinden bir konuşma yapacağını duyurdu.
Reformist olan eski Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi de reformist partileri ‘seçimlerdeki sorumluluklarını belirlemeye ve sorumluluklarına göre hareket etmeye’ çağırdı.
Hatemi, İslami Gençlik Partisi Konferansı’na gönderdiği bir mektupta, ‘İran toplumunun kendi kaderini tayin etme sürecine katılmak için canlılığa, umuda ve özleme ihtiyacı olduğu bir dönemdeki soğuk ve kasvetli atmosfere’ dikkat çekti. Tüm siyasi oluşumların, partilerin, akımların ve sivil toplumun ‘hassas koşullarda vatanına ve halka karşı sorumluluklarını’ belirlemelerini ve ‘sorumluluğu başarıyla yerine getirmelerini’ umduğunu dile getirdi.
Resmi IRNA haber ajansı, Hatemi’nin mesajının reformistlere yönelik ‘seçimlere katılma çağrısı’ anlamına geldiğini vurguladı.
Hatemi’nin tavrı, reformist lider Mir Hüseyin Musevi’nin seçimlerde ‘aşağılanmadan’ bıkmış olanlarla dayanışmasını ifade eden açıklamasının ertesi günü gelişti.
Hükümet merkezli ‘İspa’ merkezinden yapılan son anket, seçimlere katılacaklarını söyleyenlerin yüzde 31,5’inin henüz oy vereceği adaya karar vermediğini gözler önüne serdi.



Microsoft’un raporunda İran'ın siber saldırılarına dikkat çekildi

Microsoft yayınladığı raporda İran’ın siber saldırılarına yer verdi.
Microsoft yayınladığı raporda İran’ın siber saldırılarına yer verdi.
TT

Microsoft’un raporunda İran'ın siber saldırılarına dikkat çekildi

Microsoft yayınladığı raporda İran’ın siber saldırılarına yer verdi.
Microsoft yayınladığı raporda İran’ın siber saldırılarına yer verdi.

Microsoft'a göre İran, Gazze Şeridi'nde savaşın başladığı 7 Ekim 2023'ten bu yana İsrail'e yönelik siber operasyonlarına ve propaganda kampanyalarına hız verdi.

ABD merkezli Microsoft, Hamas Hareketi’nin 7 Ekim 2023'te gerçekleştirdiği saldırıların öncesi ve sonrasında İran'ın siber faaliyetlerine ilişkin ayrıntılı bir rapor yayınladı.

Raporda, İran hükümetiyle ittifak halinde olan bazı tarafların çok sayıda elektronik ve siber saldırı başlattığı belirtildi. Hamas'a yardım etmeyi ve İsrail'i, onun siyasi müttefiklerini ve ticari ortaklarını zayıflatmayı amaçlayan yapay zekâ tekniklerini ve nüfuz operasyonlarını kullandı.

Microsoft’un raporuna göre İran, Hamas'ı desteklemek amacıyla siber operasyonlarını ve çevrimiçi etki operasyonlarına hız verdi ve faaliyetlerinin yaklaşık yüzde 43'ünü İsrail'e karşı yürüttü.

Ancak rapora göre İran'ın 7 Ekim'den sonra gerçekleştirdiği operasyonların çoğu aceleci ve kaotikti; bu da İran ile Hamas arasında bir koordinasyon olmadığını gösteriyor.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre raporda ayrıca İran'ın Lübnan'daki Hizbullah grubuyla iş birliğine de dikkat çekildi. İsrail ile Hamas arasındaki çatışmanın devam etmesi ve ABD başkanlık seçimlerinin yaklaşmasıyla birlikte İran'ın nüfuz operasyonlarının ve elektronik saldırıların önümüzdeki dönemde daha hedefe yönelik ve yıkıcı olacağı öngörülüyor.

Microsoft'un raporuna göre 2024 yılında İran'ın ABD'yi başkanlık seçimleri döneminde daha fazla hedef alması bekleniyor. İran'ın, İsrail hastanesine ve Pensilvanya'daki Amerikan su sistemine karşı yaptığı gibi hayati altyapıyı hedef almak gibi ‘ABD’nin kırmızı çizgilerini test edeceği’ vurgulanıyor.

Rapor, 2020 seçimlerinde olduğu gibi, ABD'li aşırılık yanlılarının kimlik hırsızlığı yaparak ve ABD hükümet yetkililerine karşı şiddeti teşvik ederek gerçekleştirdikleri olaylara dayanarak 2024'te ABD'deki başkanlık seçimleri sırasında yoğunlaşan daha büyük tehditler konusunda uyarıda bulunuldu.

Saldırıların üç aşaması

Raporda üç aşamada gerçekleştirilen operasyonlara ilişkin açıklamalara yer verildi:

İlk aşama etkileşimli olarak başlıyor ve İran Devrim Muhafızları'na bağlı ‘Tesnim’ ajansı gibi devlet medyası aracılığıyla yanıltıcı bilgilerin yayılmasını içeriyor. Örneğin, İsrail elektrik şirketinin arızalanmasıyla ilgili haberlerin yayınlandığı haberlerle ilişkilendirilmiş olan İran Devrim Muhafızları tarafından yönetilen bir grup (muhtemelen) siber saldırılar hakkında bilgiler içeren raporlara dayanır. Bu raporlar, İsrail'deki elektrik kesintilerine ilişkin eski raporlara ve İsrail şirketinin web sitesinde yer alan tarihsiz bir arıza ekran görüntüsüne dayanıyordu.

İkinci aşama, İran hükümetine bağlı çeşitli grupların ve kuruluşların İsrail'e karşı yanıltıcı bilgilerin yayılmasında iş birliği yapmasıyla karakterize edildi. Tahran'ın belirlediği koordinasyon ve hedeflere göre, bu, büyük bir iş birliğine ve dolayısıyla bu saldırıların uzmanlaşmasına ve büyük etkinliğine olanak sağladı.

Raporda, birden fazla İranlı grubun birden fazla koordineli siber faaliyet yoluyla aynı örgütü veya İsrail askeri üssünü hedef aldığı belirtildi. İran'ın kullanmayı tercih ettiği bir yöntem olan İsrail'e yönelik çevrimiçi nüfuz operasyonları hız kazandı ve bu operasyonlar arttı ve Ekim ayında on operasyon kaydedildi. Bu, 2022 yılının kasım ayında bir ayda gerçekleştirilen altı operasyon rekorunun neredeyse iki katına işaret ediyor.

Raporda, İran Devrim Muhafızları'na bağlı ‘Şehit Kaave’ grubunun 18 Ekim'de, İsrail içindeki güvenlik kameralarına karşı elektronik saldırılar düzenlemek için özel olarak tasarlanmış fidye yazılımlarını kullandığı belirtildi. ‘Cund Süleyman’ isimli bir siber karakter, İsrail'in Nevatim Hava Üssü'ndeki güvenlik kameralarını ve verilerini ele geçirdiklerini iddia etti. Ancak ‘Cund Süleyman’ tarafından sızdırılan güvenlik görüntülerinin, Tel Aviv'in kuzeyindeki Nevatim Caddesi'nde bulunan bir kasabada çekildiği ve aynı ismi taşıyan İsrail Hava Üssü'yle ilgisi olmadığı belirtildi.

Üçüncü aşama, geçtiğimiz kasım ayının sonlarında başladı ve İran'ın İsrail'e destek verdiğini düşündüğü ülkeleri hedef alarak coğrafi kapsamı genişletti. Bu aşama, İran destekli Husilerin uluslararası nakliyatı hedef alan saldırılarına başladığı döneme denk geldi. Bu saldırılar özellikle Bahreyn, Arnavutluk ve ABD'yi hedef aldı.

erbtn5y6mu7
İran'ın başlattığı nüfuz operasyonlar arasında rehinelerle ilgili olarak İsrail kamuoyunu etkilemek ve İsrail Başbakanı'na karşı öfkeyi artırmak var. (Microsoft raporu)

20 Kasım'da, ‘kukla’ hesaplarından Arnavutluk'a karşı yakın zamanda gerçekleşecek olan elektronik saldırılara dair uyarılar yapıldı. Daha sonra bu hesaplar, çeşitli Arnavut kuruluşları ve kurumlarına saldırılardan sorumlu olduklarını duyurdu.

21 Kasım'da ‘Tufan’ adı verilen bir siber kukla, İsrail ile ilişkilerini normalleştirmeye devam etmelerini engellemek için denizcilik hükümetini ve finans kurumlarını hedef aldı.

22 Kasım'da, İran Devrim Muhafızları'na bağlı bu gruplar, İsrail'in programlama kontrol ünitelerini hedef almaya başladılar (bu, üretim hatları ve robot cihazları gibi üretim kontrol işlemlerini gerçekleştirmek için geliştirilen endüstriyel bilgisayar cihazlarıdır) ve 25 Kasım'da Pensilvanya eyaletindeki su otoritesinin iletişimini kestiler.

Yanlış bilgi

Raporda hükümet medyasının Hamas saldırılarıyla ilgili yanıltıcı ayrıntılar yayınlamasına da değinildi. İran da İsrail'e yönelik siber saldırı operasyonlarını ve çabalarını artırdı. Saldırılar, savaşın ilk günlerinde bir tepki olarak başladı, ancak ekim ayının sonlarına doğru İran siber güvenlik güçlerinin İsrail'e yönelik saldırılarına odaklandığı belirtildi.

Microsoft’un raporunda, o dönemdeki siber saldırıların giderek daha yıkıcı hale geldiğini ve yanıltıcı bilgilerin yayılması kampanyalarının daha karmaşık hale geldiği belirtildi. Sosyal medya platformlarında sahte ve gerçek olmayan hesapların kullanıldığı ifade edildi.

Sayısal olarak bakıldığında, Microsoft'un gözlemlediği İran hükümet grupları, savaşın ilk haftasında dokuz saldırıdan bir sonraki haftada sadece bir hafta içinde on dört saldırıya çıkarak arttı.

2021'deki bir olaydan iki ayda bir düzenlenen etki operasyonları, sadece 2023 yılının Ekim ayında 11'e yükseldi. Ayrıca, Tahran'ın çevrimiçi eylemlerinde yüzde 42'lik bir artışın olduğu ve bir ay sonra yüzde 28'lik bir artışın daha kaydedildiği bildirildi.

İsrail’in ana hedef olmasına rağmen, Batı ve Arap ülkeleri de saldırılara maruz kaldı. Bunlar arasında, bir İran grubunun Bahreyn hükümetini ve finansal kurumları hedef alması da yer aldı. Son olarak, İran Devrim Muhafızları'na bağlı bir grup, Pensilvanya'daki ABD su yönetim merkezine siber saldırılar düzenledi.

İran'ın hedefleri

Raporda, İran'ın ana hedefinin, siber operasyonlarını kullanarak İsrail ve dünya genelinde kamuoyunu etkilemek olduğu belirtiliyor. Bu, ‘siyasi ve sosyal anlaşmazlıkları’ hedefleyerek manipülasyon veya korku yoluyla gerçekleştiriliyor.

Raporda, etki operasyonlarının sık sık çabalarını, Hamas'ın liderlik ettiği saldırı sırasında kaçırılan 240 rehineye veya İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun görevden alınmasına yönlendirdiği kaydedildi. Bu, kafa karışıklığı ve güven kaybı yaratmak için yapılan bir girişimdi.

Microsoft’un raporu, ana hedeflerine de değinildi: Birincisi, iç siyasi ve sosyal farklılıkları daha da kötüleştiren kutuplaşma yoluyla istikrarsızlaştırma. Bu nedenle, 240 rehine kriziyle başa çıkma konusunda İsrail hükümetinin benimsediği yaklaşıma odaklanıldı. Kendilerini barış isteyen aktivist gruplar olarak tanıttılar, İsrail hükümetini ve İsrail Başbakanı'nı eleştirdiler ve onun görevden alınması çağrısında bulundular.

Microsoft raporuna göre ikinci hedef intikamdı. İran'ın saldırıları, İsrail'in ‘göze göz dişe diş’ prensibinden hareketle Gazze'deki elektrik, su ve yakıtı keseceği yönündeki tehditlerine yanıt olarak İsrail'in elektrik, su ve yakıt altyapısını hedef aldı.

Üçüncü hedef, İsrail vatandaşlarını korkutarak ve İsrail askerlerinin ailelerini tehdit ederek korku yaratmaktı. Bu amaçla, İsrail ordusunun askerlerini koruma yetkisinin olmadığını belirten ve İsrail Savunma Kuvvetleri'nin askerlerini teslim olmaya ikna etmeyi amaçlayan mesajlar gibi, X platformu üzerinden hesaplar aracılığıyla mesajlar yayınladılar.

Dördüncü hedef ise İsrail'i destekleyen tarafları hedef alarak ve İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarının yarattığı hasarı öne çıkararak İsrail'e verilen uluslararası desteği baltalamaktı.

Yapay zekâ saldırıları

Rapora göre İran'ın en büyük saldırısı, 2023 yılının Aralık ayı başlarında televizyon yayın hizmetlerini keserek, yerine İngiltere, Kanada ve BAE'deki İran nüfuz kampanyası kapsamında (yapay zeka tarafından üretilen bir haber spikeri) kullanılan bir video klip kullanılmasıydı. Microsoft, bu olaya özel bir vurgu yaparak, Tahran'daki hükümet grupları tarafından benzer bir şekilde yapılan ilk saldırı olduğunu ve operasyonlarında büyük ölçüde yapay zekâ teknolojilerine güvendiklerini belirtti.

Microsoft şirketinin yapay zeka izleme bölümü, İran'ın propaganda göstergelerini takip etti.

Microsoft raporu, İran devletine bağlı medyanın, ABD ile yakın müttefik olan İngiltere, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda gibi İngilizce konuşulan ülkelerde büyük başarı elde ettiğini gözler önüne serdi. İran haber kaynaklarına olan ilgi ve trafiğin, genel internet trafiğiyle karşılaştırıldığında önemli ölçüde arttığını ifade etti. İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırısı sırasında, ABD, İngiltere, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda'dan İran kaynaklı internet sitelerine olan ziyaretlerin yüzde 42 arttığı kaydedildi. Bu durum, İran'ın Ortadoğu'daki çatışma hakkındaki raporlarıyla Batı halkına ulaşma yeteneğine işaret etti. Rapor, bu başarının özellikle savaşın ilk günlerinde daha güçlü olduğunu ve savaşın bir ayı aşkın bir süre geçtikten sonra bile, İran kaynaklarına erişimin savaş öncesi seviyelerinin yüzde 28 üzerinde kaldığını belirtti.

İran sızma operasyonları

Rapor, İranlı kurumların sadece düşmanlarını değil, aynı zamanda dostlarını da taklit ettiğini belirtiyor. İran'ın son operasyonları, İsrail ordusunu tehdit eden sahte mesajlar yayınlamak için Hamas'ın askeri kanadı olan Kassam Tugayı'nın adını ve logosunu kullandı. Ancak, İran'ın bunun için Hamas'tan onay alıp almadığı bilinmiyor.

İran, İsraillileri faaliyetlerine katılmaya çekmeyi başardı. ‘Savaşın Gözyaşları’ adlı son bir operasyonda, İranlı ajanlar İsraillileri, İsrail basınında yer alan haberlere dayanarak İsrail mahallelerinde yapay zeka ürünü görseller kullandı. ‘Savaşın Gözyaşları’ sloganlı pankartlar asmaya ve Binyamin Netanyahu'nun görevden alınmasını teşvik etmeye ikna etti.

E-posta kampanyaları

İran'ın, psikolojik etkileri artırmak için kitle mesajlaşma ve e-posta kampanyalarını artan bir şekilde kullandığı belirlendi. İnsanların telefonlarına veya gelen kutularına gelen mesajların, sosyal medyadaki sahte hesaplardan daha büyük bir etkiye sahip olduğu ortaya çıktı. Rapora göre İran, İran Devrim Muhafızları'na bağlı hem açık hem de gizli medya organlarını, siber operasyonların etkilerini büyütmek için kullanıyor. Eylül ayında, İranlı bir hacker grubu, İsrail demiryolu sistemine karşı elektronik saldırılar düzenlediğini iddia etti. İran Devrim Muhafızları'nın medyası da söz konusu iddiaları köpürterek yayılmasını sağladı.