İranlı aktivistler: Muhafazakar Cumhurbaşkanı adayı Reisi ‘rejimin celladı’

İbrahim Reisi'nin 2018'de Yargı Erki Başkanlığı’na atanmasının ardından rejim lideri Ali Hamaney internet sitesinde yayınlanan bir fotoğraf.
İbrahim Reisi'nin 2018'de Yargı Erki Başkanlığı’na atanmasının ardından rejim lideri Ali Hamaney internet sitesinde yayınlanan bir fotoğraf.
TT

İranlı aktivistler: Muhafazakar Cumhurbaşkanı adayı Reisi ‘rejimin celladı’

İbrahim Reisi'nin 2018'de Yargı Erki Başkanlığı’na atanmasının ardından rejim lideri Ali Hamaney internet sitesinde yayınlanan bir fotoğraf.
İbrahim Reisi'nin 2018'de Yargı Erki Başkanlığı’na atanmasının ardından rejim lideri Ali Hamaney internet sitesinde yayınlanan bir fotoğraf.

Tanınmış insan hakları aktivistleri, İran cumhurbaşkanlığı seçimlerinin favori ismi olan muhafazakar çizgideki İbrahim Reisi'yi, 1988'de muhalif mahkumların toplu infazları da dahil olmak üzere ciddi insan hakları ihlallerinden sorumlu tuttu.  
Londra merkezli İran için Adalet (JFI) Örgütü Direktörü Şadi Sadr yaptığı açıklamada, “Reisi’nin hak ettiği tek yer parmaklıkların arkasıdır, cumhurbaşkanlığı değil. Yargının şu anki başkanı olması ve cumhurbaşkanı adayı olması İran'daki ceza sisteminin başarısızlık seviyesini kanıtlıyor" dedi. Şarku’l Avsat’ın Fransız haber ajansı AFP’den aktardığı habere göre, İbrahim Reisi İran'daki sıkı muhafazakarlardan biri olarak kabul ediliyor ve muhaliflere karşı güç kullanımını ve rejimin dayatılmasını destekliyor.
30 yılı aşkın bir süredir İran yargı sisteminde görev alan 60 yaşındaki Reisi, 2019'da İran Yargı Erki Başkanı görevini devraldı. Ayrıca 80'lerin ortalarında Tahran Devrim Mahkemesi'ne savcı yardımcısı olarak atandı. Aktivistler, Reisi’nin 1988 yılında sistem dışı ilan edilen Halkın Mücahitleri Örgütü’ne üye olduklarından şüphelenilen binlerce Marksist tutuklunun infaz edilmesinde kilit rol oynadığını söylüyorlar. Buna karşılık yetkililer ise örgütü 80’lerin başında İran'da kanlı saldırılar düzenlemekle suçluyor. 
2018 ve 2020 yıllarında İran tarihindeki en karanlık sayfa hakkında sorulan soruları cevaplayan Reisi, bu olaylarda herhangi bir rolü olduğunu reddetti. 1988 yılında Temmuz-Eylül tarihleri arasında gerçekleştirilen toplu infazlar, ülkenin çağdaş tarihinde yasaklı konular arasında yer almaya devam ediyor. Sürgündeki aktivistler binlerce tutuklunun öldürüldüğünü öne sürüyor. Halkın Mücahitleri Örgütü’nün siyasi kanadı olan İran Ulusal Direniş Konseyi ise 30 bin kişinin idam edildiğini belirtirken, gerçek sayının dört ila beş bin arasında olabileceği tahmin ediliyor. İslamcılarla Halkın Mücahitleri gibi Marksist örgütler Şah rejimine karşı ittifak yapmış, yaşanan olaylar sonrası 1979 Şubatında Şah rejimi devrilmişti. Yeni düzenin niteliği konusunda iktidar mücadelesine giren İslamcılar ve Marksistler 80’li yıllarda iç savaşa tutuşmuşlar, iktidarı eli geçiren Humeyniciler Marksistlere yönelik tasfiye, sürgün ve infaz dalgası başlatmıştı.  
Eylül 2020'de Birleşmiş Milletler'deki bir grup uzman, 1988'deki infazların insanlığa karşı suçlar kategorisine gelebileceğini ifade etti.
Uluslararası Af Örgütü (Amnesty), İbrahim Reisi'nin dört üyeden oluşan Ölüm Komitesi’nin bir parçası olduğunu, Tahran'daki Evin Hapishanesi ve başkentin yakınlarındaki Karaj banliyösünde bulunan Gohardeşt Hapishanesi’ndeki tutukluların infazına yargısız karar verdiğini ve infaz edilenlerin cesetlerinin yeri halen bilinmeyen toplu mezarlara gömüldüğünü öne sürdü.
Uluslararası Af Örgütü’nden Araştırmacı Raha Bahreyni, AFP'ye yaptığı açıklamada, Reisi'nin insanlığa karşı suçlar, cinayet, zorla kaybetme ve işkence nedeniyle soruşturulması gerektiğini söyledi.
2016 yılında yayınlanan bir ses kaydına göre, görevden alınmadan önce Humeyni'nin muhtemel halefi olarak görülen Hüseyin Ali Munteziri, infazları "İslam Cumhuriyeti tarihindeki en büyük suç" olarak nitelendirerek komite üyelerini uyarmıştı.
İran Ulusal Direniş Konseyi'nden bir yetkili olan Hüseyin Abidini, Reisi'yi ‘kırk yıllık zulüm tarihi olan seçkin bir katil’ olarak tanımladı.
Sürgünde yaşayan eski tutuklular, Ulusal Konsey tarafından yakın zamanda düzenlenen bir konferansta ifade verdiler. 10 yıl hapis yatan ve şu anda İsviçre'de ikamet eden Rıza Şemrani, "Ölüm Komitesi’nin huzurna çıktığımda Reisi’yi Devrim Muhafızları üniforması içinde gördüm. Komitenin en aktif üyesiydi” dedi.
Bir diğer eski tutuklu Mahmud Ravai ise, “Bütün mahkumlardan nefret ediyordu ve bir tanesinin bile hayatta kalmasına izin vermeyi reddetmişti. Hiç merhametli değildi” ifadelerini kullandı.
ABD Hazine Bakanlığı 2019’da İbrahim Reisi'yi 1988'de Ölüm Komitesi üyesi olmakla ve 2009'da Mahmud Ahmedinejad'ı yeniden cumhurbaşkanı seçmeyi reddeden Yeşil Hareket’in bastırılmasına katılmakla suçlayarak yaptırımlara tabi kişiler listesine dahil etti. Odönemde Yargı Erki Başkan yardımcısı olan Reisi, ‘isyancılarla mücadele’ ve ‘isyanları ortadan kaldırma’ sözü verdi.
Aktivistler ayrıca, Reisi’nin İran Yargı Erki Başkanı görevini devralmasından bu yana daha katı bir yaklaşım benimsenmesini de kınıyorlar.
Merkezi New York'ta bulunan İran İnsan Hakları Merkezi Direktörü Hadi Kaimi, "Reisi, devleti eleştirmeye cüret edenleri hapseden, işkence eden ve öldüren bir rejimin temel direklerinden biri" dedi.



Mücteba Hamaney gerçekten babasının yerine mi hazırlanıyor?

Helikopterin düşüşünün kaza olmadığını düşünenlerin aklındaki olası faillerden biri de Mücteba Hamaney (AP/Arşiv)
Helikopterin düşüşünün kaza olmadığını düşünenlerin aklındaki olası faillerden biri de Mücteba Hamaney (AP/Arşiv)
TT

Mücteba Hamaney gerçekten babasının yerine mi hazırlanıyor?

Helikopterin düşüşünün kaza olmadığını düşünenlerin aklındaki olası faillerden biri de Mücteba Hamaney (AP/Arşiv)
Helikopterin düşüşünün kaza olmadığını düşünenlerin aklındaki olası faillerden biri de Mücteba Hamaney (AP/Arşiv)

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin ölümüyle birlikte ülkenin yönetimine dair sorular ortaya atılırken en çok zikredilen isimlerden biri de Yüce Lider'in oğlu Mücteba Hamaney oldu. 

Hiçbir resmi rolü bulunmasa da ülkenin en etkili figürlerinden biri gibi görülen Hamaney, pek çok İranlı için gizemini koruyor. Zira kendisi ne kamuoyunda sıklıkla görülüyor ne de konuşma yapıyor. 

ABD'nin Wall Street Journal (WSJ) gazetesi, 85 yaşındaki Ayetullah Ali Hamaney'in 54 yaşındaki oğlunu mercek altına aldı.

Mücteba Hamaney'in, kendi kişisel gücü olmadığı ve itaatkar bir tavır gösterdiği söylenen Reisi'nin döneminde istihbarat ve güvenlik yapılarındaki nüfuzunu artırdığını bildirdi. 

İran Yüce Liderliği için Reisi'nin hazırlandığının düşünüldüğü ancak helikopterin düşmesiyle birlikte bu konudaki soru işaretlerinin arttığı aktarıldı. 

WSJ'nin konuştuğu uzmanlara göre Mücteba Hamaney'in, babasının yerine geçme ihtimali düşük ve spot ışıklarının altından kaçınarak daha da güç kazanması bekleniyor.

Alman Uluslararası Politika ve Güvenlik Politikaları Enstitüsü'nde çalışan İran uzmanı Hamidreza Azizi şöyle düşünüyor:

Son 20 yıldır işler, Mücteba ve etrafındaki şebekenin kontrolünde. Şimdi Hamaney için asıl mesele, Reisi'yle aynı özelliklere sahip birini bulmak. Böylece Mücteba toplumun gözünün önünde olmadan gücünü koruyup artırabilir.

Mücteba Hamaney'in haziran sonunda düzenlenmesi planlanan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de önemli bir rol oynaması bekleniyor. 

İran'ın geçici cumhurbaşkanı Muhammed Muhbir'in de Mücteba Hamaney'e sadık bir isim olduğuna işaret ediliyor. 68 yaşındaki Muhbir seçimlere kadar tüm meselelerde belirleyici olacak üç kişilik bir konseyin parçası.

Yüce Lider'e bağlı, milyar dolarlık yatırım fonu Setad'ın başkanlığını neredeyse 15 yıl boyunca yürüttü. 

Haberde 1969'da Meşhad'da doğan Mücteba Hamaney'in geçmişine de değinildi. Yüce Lider'in sitesine göre, Şah Rıza Pehlevi döneminde evlerine düzenlenen baskınlardan birinde babasının dövüldüğünü gördü. 

1979'de devrimden sonra Tahran'a taşınan ailenin babası hızla yükselirken oğlu da 1980-1988'de Irak'la yürütülen savaşta cepheye gitti. 

Daha sonra Devrim Muhafızları'nda önemli görevlere gelecek kişilerle burada tanışan Mücteba'nın nüfuzu özellikle 2000'lerin ortalarında geniş çaplı olarak konuşulmaya başladı. 

Değişimciler, 2005 ve 2009'da Mahmud Ahmedinecad'ın kendilerine karşı kazandığı zaferlerin Mücteba Hamaney tarafından ayarlandığını öne sürdü.

ABD, 2019'da Devrim Muhafızları ve Besic milisleriyle "babasının istikrarı bozan bölgesel hırslarını ve ülke içindeki baskıya dair hedeflerini ilerletmeye" çalıştığı gerekçesiyle onu yaptırım listesine aldı. 

2022'de Mehsa Emini'nin gözaltında ölmesinin ardından ülke çapında patlak veren gösterilerde nefret objesi oldu. Ev hapsinde tutulan eski cumhurbaşkanı adayı Mir Hüseyin Musevi, Yüce Lider'e seslenerek o pozisyona oğlunu hazırladığı haberlerini yalanlamasını istedi. Ancak yanıt gelmedi. 

Ali Hamaney hakkında kitap yazan ABD ve İran yurttaşı Mehdi Khalaji bütün bunlara rağmen söylentilere karşı çıkıyor:

Mücteba'nın yeni Yüce Lider olma arzusuna dair fikirler tamamıyla bir mit. Tarihsel deneyime dayanarak Hamaney'in ne kendi oğlunu ne de başkasını işaret edeceğini sanmıyorum.

İslam Cumhuriyeti'ni kuran Ruhullah Humeyni ve yerine geçen Ali Hamaney'in Yüce Liderlik pozisyonunun babadan oğula geçmesine karşı çıkmasını İslam'a aykırı görmesi de Khalaji'nin tahminlerini güçlendiriyor. 

Mücteba Hamaney'in yönetim deneyimi ve dini yeterliliği de bu göreve uygun görülmüyor.

Tennessee Üniversitesi'nden Saeid Golkar şöyle diyor:

Önemli kararların alındığı yerlerde onlarca yıldır tecrübe edinen Mücteba Hamaney'in rejimdeki bağlantıları eşsiz. Ancak onun atanması monarşiyi geri getirerek Hamaney'in mirasını lekeler.

Bazı uzmanlar da Ahmed Humeyni'nin Mücteba Hamaney'den de güçlü görüldüğünü ancak babasının 1989'da ölmesiyle birlikte işlerin değiştiğini bildiriyor. Hamaney ve dönemin cumhurbaşkanı Ekber Haşimi Rafsancani'yle sorunlar yaşayan Ahmed Humeyni, 1995'te henüz 45 yaşındayken hayatını yitirmişti. Kalp krizinin ölüme neden olduğu bildirilmişti.

Independent Türkçe, WSJ, BBC Türkçe