Maddeyle anti-madde arasında değişen tuhaf parçacık, Büyük Patlama'nın gizemini artırıyor

Maddeyle anti-madde arasında değişen parçacık, uzmanları şaşırtıyor (NASA)
Maddeyle anti-madde arasında değişen parçacık, uzmanları şaşırtıyor (NASA)
TT

Maddeyle anti-madde arasında değişen tuhaf parçacık, Büyük Patlama'nın gizemini artırıyor

Maddeyle anti-madde arasında değişen parçacık, uzmanları şaşırtıyor (NASA)
Maddeyle anti-madde arasında değişen parçacık, uzmanları şaşırtıyor (NASA)

Bilim insanları atomaltı parçacıkların maddeyle anti-madde arasında hızla değişebildiğini keşfetti. 
Çığır açan bu keşif, tılsım mezonlarının izlenmesiyle yapıldı. Bir kuark (temel parçacıklar ve maddenin ana bloğu) ve bir anti-quark içeren atomaltı parçacıklara tılsım mezonu ismi veriliyor. 
Her parçacığın kütle, yaşam süresi ve dönüşü açısından kendisiyle aynı olan, ancak elektrik yükü de dahil olmak üzere zıt bir fiziksel yüke sahip anti-parçacığı vardır. Bir kuark kütlesi hadron olarak bilinen bileşik parçacıkları oluşturur. Hadronların en kararlı olanları atomlarda bulunan proton ve nötronlardır.
The Independent'ta yer alan habere göre, kuantum fiziğinde tıpkı ışığın hem dalga hem parçacık olarak hareket edebilmesi gibi bir tılsım mezonu da aynı anda hem parçacık hem de anti-parçacık olabilir. Bu durum kuantum süperpozisyonu olarak biliniyor ve daha hafif bir parçacık ve ağır bir parçacıkla sonuçlanıyor. Bilim insanları bu atomaltı parçacıkların kendi durumlarının bir karışımı olarak seyahat edebileceğini biliyordu. Şimdi ise tılsım mezonunun bu hafif ve ağır versiyonlar arasında salınabildiği keşfedildi.
Kütledeki bu fark inanılmaz derecede küçük: Sadece 0,000000000000000000000000000000000001 gram (veya 1x10-38g). Bu kadar hassas bir ölçüm, Büyük Hadron Çarpıştırıcısı kullanılarak yapılan deneylerdeki gibi ancak birçok gözlem sonucu mümkün oluyor.
Şimdiye kadar tılsım mezonu gibi davrandığı görülen tek parçacık, 2006'da bulunan garip-güzellik mezonu. Oxford Üniversitesi'nden Profesör Guy Wilkinson "Tılsım mezonu parçacığındaki bu salınımı bu kadar etkileyici yapan şey, güzellik mezonlarının aksine salınımın çok yavaş olması ve bu nedenle mezonun bozunması için gereken süre içinde ölçülmesinin son derece zor olmasıdır" dedi.

"Bu sonuç salınımların, parçacıkların büyük çoğunluğunun salınım şansı bulamadan bozunacağı kadar yavaş gerçekleştiğini gösteriyor. Fakat (Büyük Hadron Çarpıştırıcısı deneyi) bu kadar veri topladığı için bunu bir keşif olarak doğrulayabiliyoruz."

Sadece birkaç milimetre hareket eden iki protonun çarpışması bilim insanlarına parçacıktan anti-parçacığa geçişin hızını kontrol eden anahtar niceliği, yani kütle farkını ölçme fırsatı veriyor.
Bilim insanları şu anda salınım sürecinin kendisini anlamaya ve maddeyle anti-maddenin neden asimetrik olduğu gizemini çözmeye hevesli. Büyük Patlama'nın eşit miktarlarda madde ve anti-madde üretmiş olması gerekirdi fakat henüz anlaşılmayan nedenlerle bunun gerçekleşmediği açık. 
Zayıf, güçlü ve elektromanyetik kuvvetleri tanımlayan Standart Model'de henüz yer almayan, bilinmeyen parçacıkların bu tür geçişlere neden olması bunun sebebi olabilir. 
Standart Model yerçekimi dışında evrendeki 4 temel kuvvetten üçünü kapsıyor ve bilinen tüm temel parçacıkları sınıflandırması gerekiyor.
Nötr Tılsım-Mezon Özdurumları Arasındaki Kütle Farkının Gözlemlenmesi başlıklı çalışma henüz ön baskıda erişilebilir durumda ve Physical Review Letters dergisine gönderildi.



Nadir balina dişi fosili, İberlerin sırlarını açığa çıkarıyor

Bakır Çağı İberyası'nda bulunan ispermeçet balinası dişi, türünün ilk örneği (PLOS One)
Bakır Çağı İberyası'nda bulunan ispermeçet balinası dişi, türünün ilk örneği (PLOS One)
TT

Nadir balina dişi fosili, İberlerin sırlarını açığa çıkarıyor

Bakır Çağı İberyası'nda bulunan ispermeçet balinası dişi, türünün ilk örneği (PLOS One)
Bakır Çağı İberyası'nda bulunan ispermeçet balinası dişi, türünün ilk örneği (PLOS One)

Vishwam Sankaran Bilim ve Teknoloji Muhabiri 

İspanya'da Bakır Çağı'na ait bir "mega köy"de ortaya çıkarılan nadir bir balina dişi, 4 bin yıl önce Akdeniz bölgesinde yaşayan İber halkının sanatsal yeteneklerine ışık tuttu.

2018'de İspanya'nın güneybatısındaki Valencina arkeolojik kazı alanında bulunan diş, kendi türü içinde geçmişi o döneme dayanıp İberya'da rastlanan ilk fosil oldu.

PLOS One'da yayımlanan araştırmaya göre diş muhtemelen antik bir kıyı şeridinden toplanarak Bakır Çağı zanaatkarları tarafından özenle işlendi.

4 bin 150 ila 5 bin 300 yıl önce bir sahil köyünde yaşayan zanaatkarlar, dişi muhtemelen kişisel süs eşyaları veya sembolik anlam taşıyan eserler yaparken kullanmıştı.

Çalışmanın belirttiğine göre fosil işlendikten sonra, üzerindeki aşınma ve yıpranma izleri ve yüzeyini kaplayan sert kabuktan anlaşıldığı üzere kasten gömüldü.

Bulgular, yaklaşık 40 bin yıl önce başlayan Eski Taş Çağı'ndan beri fildişinin süs eşyaları, müzik aletleri ve heykellerin yapımında kullanımı hakkındaki anlayışımızı derinleştiriyor.

Fildişi çarpıcı görünümü, dayanıklılığı ve sağlamlığıyla antik toplumların ticaret ve sosyokültürel faaliyetlerinin ayrılmaz bir parçası haline gelmişti.

Ancak tarih öncesi çağlarda fildişinin kullanımı hakkında bildiklerimizin çoğu, fil, suaygırı, geyik ve ayılar gibi kara hayvanlarından elde edilen fildişinin incelenmesiyle elde edildi.

Daha önceki araştırmalar, İspanya'nın güneyindeki Eski Taş Çağı ve Bakır Çağı toplumlarında fillerden gelen fildişinin kullanıldığını vurgulasa da deniz memelilerinden elde edilen bu malzemenin önemi hakkında pek bir şey bilinmiyor.

Valencina'da bulunan 17 santimetre uzunluğuna, 7 santimetre genişliğine ve 0,5 kilogram ağırlığa sahip balina dişi, geçmişe eşsiz bir bakış sunuyor.

Fosilin analizi, yetişkin bir ispermeçet balinasından geldiğini ortaya çıkarırken, solucanlar ve sülükayaklılardan kaynaklanan aşınma belirtilerinin yanı sıra köpekbalığı ısırığı şüphesi doğuran izler bulundu. Bu izler, fosilin deniz tabanında bir süre kaldığını gösteriyor.

Araştırmacılar ayrıca dişte doğal yollarla oluşamayacak delikler ve belirgin kesik izleri gibi insan faaliyetine dair belirtiler tespit etti.

Araştırmacılar bu gözlemlere dayanarak balinanın muhtemelen doğal nedenlerle öldüğü, ardından cesedinin deniz tabanına battığı ve dişlerinden birinin kıyıya vurmasıyla antik İberler tarafından bulunup kullanıldığı sonucuna vardı.

Makalede şu ifadelere yer veriliyor:

Henüz bir ispermeçet balinası dişinden geldiği tespit edilen fildişi eser bulunmamasına rağmen son zamanlarda Avrupa'daki arkeolojik bağlamlarda deniz kaynaklı fildişi bulgularının ortaya çıkması, tarih öncesi toplumların deniz kaynaklarını kullanımına yönelik araştırmalara yeni bir odak noktası kazandırıyor.

 Independent Türkçe, independent.co.uk/news