Suriye’ye yeni yaptırımlar uygulamayan Biden yönetimi eleştiri oklarının hedefi oldu

Sezar Yasası ikinci yılına giriyor

(Soldan sağa) Rusya Genelkurmay Başkanı Valery Gerasimov, Rusya'nın Washington Büyükelçisi Anatoly Antonov ve Rusya'nın Suriye Özel Temsilcisi Aleksandr Lavrentyev (Reuters)
(Soldan sağa) Rusya Genelkurmay Başkanı Valery Gerasimov, Rusya'nın Washington Büyükelçisi Anatoly Antonov ve Rusya'nın Suriye Özel Temsilcisi Aleksandr Lavrentyev (Reuters)
TT

Suriye’ye yeni yaptırımlar uygulamayan Biden yönetimi eleştiri oklarının hedefi oldu

(Soldan sağa) Rusya Genelkurmay Başkanı Valery Gerasimov, Rusya'nın Washington Büyükelçisi Anatoly Antonov ve Rusya'nın Suriye Özel Temsilcisi Aleksandr Lavrentyev (Reuters)
(Soldan sağa) Rusya Genelkurmay Başkanı Valery Gerasimov, Rusya'nın Washington Büyükelçisi Anatoly Antonov ve Rusya'nın Suriye Özel Temsilcisi Aleksandr Lavrentyev (Reuters)

ABD Hazine Bakanlığı’nın yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla mücadele kapsamında Şam rejimi için muafiyetler çıkarması sonrasında ABD Başkanı Joe Biden'ın Suriye dosyasını ele alma biçimine ve Sezar Yasası’nın uygulamaktan kaçınmasına yönelik eleştiriler artıyor.
Söz konusu muafiyetlerin Sezar Yasası’nın yürürlüğe girmesinin birinci yıl dönümünde gelmesi tepkilerin daha da hız kazanmasına neden oldu. Zira Kongre’deki iki partinin oy birliği ile kabul ettiği yasanın uygulanmaması karşısında Demokratlar ve Cumhuriyetçilerin sabırları yavaş yavaş tükenmeye başladı.
Perşembe günü öğleden sonra söz konusu muafiyetleri yayınlayan ABD Hazine Bakanlığı, istisnaların ABD yönetiminin Kovid-19 salgını ile mücadele etme çabalarının önündeki engeli kaldırmak için mali ve ekonomik yaptırımları gözden geçirme çabalarının bir parçası olarak geldiğini bildrdi. Ancak muafiyetler, rejime bağlı Suriye merkezli Letia ve Polymedics şirketlerini de kapsıyor. Hazine Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre 2020 yılında ABD tarafından yaptırım uygulanan iki şirkete, Kovid-19 hastalığından korunma, teşhis veya tedavi ile ilişkili tüm faaliyetleri yapma izni verildi. Aynı zamanda Hazine Bakanlığı “Kovid-19 ile bağlantılı hizmetler için doğrudan veya dolaylı olarak Suriye'ye ihracat, satış ve ithalat ile yapılması” için yeşil ışık yaktı.
ABD Hazinesi bu muafiyet kararının, Sezar Yasası kapsamındaki yaptırımların gıda ve ilaçla ilgili insani başlıkları kapsamadığına ilişkin nisan ayında yaptığı açıklamalarla uyumlu olduğunu bildirdi. Ancak bunun yönetimin Esed rejimini finanse etmekle suçlanan kişilere yönelik yaptırımları kaldırmasıyla eş zamanlı olarak gelmesi, Biden’ın Suriye’ye yönelik politikasından şüphe edenlerde bazı sorular oluşmasına yol açtı.
Hazine Bakanlığı bu ayın başlarında, Suriyeli işadamı Samir Fevz’e ait iki şirkete uyguladığı yaptırımları kaldırdı. Konuya ilişkin yaptığı açıklamada kararın gerekçesi olarak “yaptırım uygulanan grupların davranışlarının değiştiğini” gösterdi.
Söz konusu gerekçe, özellikle bu kararın İran ile Viyana’da yapılan müzakerelerin altıncı turunun başlamasına ve Biden’ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşmesinden hemen öncesine denk gelmesinden dolayı Kongre’nin şüpheci üyelerini ikna etmekte yetersiz kaldı.
Kongre üyeleri ABD Başkanı’nı bu yaptırımları kaldırarak hem İran hem de Rusya’ya taviz vermekle suçladılar. Ayrıca ABD yönetiminin kamuoyundaki eleştirel açıklamalarına rağmen Esed rejimine karşı hoşgörülü olduğunu savunuyorlar.
Fevz’in üzerindeki yaptırımların kaldırılması, Cumhuriyetçi Kongre üyelerinin konuyla ilgili soruşturma açmasına yol açtı. Cumhuriyetçiler ABD Hazine Bakanı Janet Yellen’a söz konusu kişilere ve şirketlerine uygulanan yaptırımların kaldırılmasına ilişkin belgeleri ve yazışmaları sunması için bu ayın sonuna kadar mühlet verildi. ABD Kongre Üyesi Joe Wilson konuya ilişkin yaptığı açıklamada “Samir Fevz, Suriye’de Esed rejiminin işlediği savaş suçlarından ve yıkımdan doğrudan faydalandı. Evlerini terk etmek zorunda kalan Suriyelilerden çalınan topraklara lüks binalar inşa etti” dedi.
Fevz’e uygulanan yaptırımların kaldırılması, Kongre üyelerinin Biden yönetimini İran’ı memnun etmek için Esed’e yönelik yaptırımların uygulanmasını geciktirmekle suçladıkları ilk olay değil. Zira mayıs ayında Cumhuriyetçiler Yellen’a yazdıkları bir mektupta şu ifadeleri kullanmıştı:
“Yönetiminizin, başarısız olmuş Nükleer Anlaşma'ya geri dönmek için İran'a verilen tavizlerin bir parçası olarak 500 bin  insanı öldüren, dünyanın en kötü insan hakları ihlallerini işleyen biri aleyhinde ABD Yaptırım Kanunu'nu uygulamamasından ötürü endişeliyiz.”
Biden'ın Suriye'de eski ABD Başkanı Barack Obama’nın izlediği politikanın aynısını takip etmesinden korkan Kongre üyelerinin açıklamasında şunlar söylendi:
“ABD, Obama döneminde nükleer anlaşmaya varmak için Esed rejimi üzerindeki baskısını kaldırdı. Anlaşmadan sonra İran, Esed rejimine yönelik desteğini artırdı ve toplu vahşetlerin işlendiği ülkede kuvvetlerinin sayısını artırdı. Tarih bugün tekerrür edebilir.”
Bu eleştiriler sadece Cumhuriyetçi kanattan gelmedi. Demokratların öne çıkan isimleri de onlara katılarak Biden’ı Sezar Yasası’nı kararlı bir şekilde uygulamaya çağırdılar. Suriye’deki iç savaşın onuncu yıl dönümü ile eş zamanlı olarak Senato’ya bir karar tasarısı sunan üyeler, Biden’a Sezar Yasası’nı ve yaptırımları uygulama çağrısında bulunarak “Sezar tasarısının hedefi, Suriye rejimini ve uluslararası destekçilerini Suriye halkına karşı işledikleri zulümlerden sorumlu tutmak, savaş makinesini finanse etmesini sağlayacak kaynaklardan rejimi mahrum bırakmak ve uluslararası topluma Esed rejimi ile ilişkileri normalleştirmelerine karşı uyarıcı açık bir mesaj göndermektir” dediler. Karar tasarısında İran ve Rus güçlerinin Esed rejimini desteklemedeki ve çıkarları için sivillere yönelik ihlallerdeki rolünden ve bunun Suriye’deki aşırılık yanlısı grupların güçlenmesine zemin hazırladığından söz ediliyor. Biden yönetimine yasayı uygulaması için baskı yapmaya yönelik çabaların devam etmesi beklenirken yönetim şu an Suriye krizindeki insani boyuta odaklanmış durumda. Bu ilgi, Biden-Putin zirvesinde ve Suriyelilere insani yardımların ulaştırılması için sınırların yeniden açılmasının önemini vurgulayan ABD'li yetkililerin açıklamalarında da açık bir şekilde görüldü.
Bununla birlikte ABD yönetimi Sezar Yasası’nı uygulamaya kararlı olduğunu da vurguluyor. Zira Dışişleri Bakanlığı bu konudaki eleştirilere yanıtı şu açıklamayla verdi:
“Sezar Yasası, Kongre'de iki parti tarafından ezici bir çoğunlukla kabul edildi. Yönetim, Esed'in ve destekçilerinin çatışmadan ve çatışma sona erdikten sonra ülkede yapılacak herhangi bir yeniden yapılandırma projesinden faydalanmasını engellemeyi amaçlayan yasayı uygulamaya devam edecek.”
ABD yönetimini eleştirenler, Biden’ın başkanlık görevini devraldığından bu yana verilen sözlerin eyleme dökülmediğini savunuyorlar. Yasanın ikinci yıla girilirken şu ana kadar yönetim, eski ABD Başkanı Donald Trump’ın aksine Sezar Yasası kapsamında herhangi bir yaptırım uygulamadı. Trump yönetimi yasanın 2020 yılının haziran ayında yürürlüğe girmesinden itibaren her ay bazı grupları ve isimleri yasa uyarınca yaptırımlar listesine almıştı. Geçtiğimiz aralık ayının sonunda listede 113 kişi ve grup vardı.



Gazze Şeridi'nin güneyinde çadırlar sular altında kaldı: İnsani kriz derinleşiyor

Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici kampta zor şartlarda yaşıyorlar (AFP)
Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici kampta zor şartlarda yaşıyorlar (AFP)
TT

Gazze Şeridi'nin güneyinde çadırlar sular altında kaldı: İnsani kriz derinleşiyor

Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici kampta zor şartlarda yaşıyorlar (AFP)
Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici kampta zor şartlarda yaşıyorlar (AFP)

Gazze Şeridi’nin güneyinde yer alan Han Yunus kentinin Mevasi bölgesinde, bugün (Salı) sabah saatlerinde etkili olan yoğun yağışlar sonucu çok sayıda sığınmacı çadırı sular altında kaldı.

d
Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş kişiler için kurulan geçici kampta, Filistinli çocuklar yağmurdan korunmaya çalışıyor (AFP)

Filistin Haber Ajansı WAFA bölgede çok sayıda çadırın yağmur suları nedeniyle zarar gördüğünü ve kullanılamaz hale geldiğini bildirdi. Kurtarma ekipleri su baskınından etkilenen çadır alanlarına müdahalelerini çeşitli noktalarda sürdürüyor.

csdfrg
Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici kampta, yağmur sonrası eşyalarını düzenleyen Filistinli bir aile (AFP)

Gazze Şeridi genelinde şiddetli sağanak yağış ve fırtınalarla birlikte sığınmacı kamplarında ek olumsuzluklara yol açmaktadır.

Öte yandan, 15 Kasım’da meydana gelen yağışlar sırasında da binlerce çadırın su baskını nedeniyle zarar görmüştü.

sd
Filistinliler, sular altında kalan sokaklardan, eşek arabalarıyla geçiyor (DPA)

 


Trablus, sınırların güvenliğini sağlama ve eğitim konusunda Türkiye’nin uzmanlığından yararlanmayı düşünüyor

UBH İçişleri Bakanı İmad et-Trabelsi, pazartesi günü Libya'nın başkenti Trablus’ta Türk mevkidaşı Ali Yerlikaya'yı ağırlarken (İçişleri Bakanlığı)
UBH İçişleri Bakanı İmad et-Trabelsi, pazartesi günü Libya'nın başkenti Trablus’ta Türk mevkidaşı Ali Yerlikaya'yı ağırlarken (İçişleri Bakanlığı)
TT

Trablus, sınırların güvenliğini sağlama ve eğitim konusunda Türkiye’nin uzmanlığından yararlanmayı düşünüyor

UBH İçişleri Bakanı İmad et-Trabelsi, pazartesi günü Libya'nın başkenti Trablus’ta Türk mevkidaşı Ali Yerlikaya'yı ağırlarken (İçişleri Bakanlığı)
UBH İçişleri Bakanı İmad et-Trabelsi, pazartesi günü Libya'nın başkenti Trablus’ta Türk mevkidaşı Ali Yerlikaya'yı ağırlarken (İçişleri Bakanlığı)

Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) İçişleri Bakanı İmad et-Trabelsi, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ile iki ülke arasındaki güvenlik iş birliğini güçlendirmenin yollarını görüştü.

Libya İçişleri Bakanlığı tarafından dün yapılan açıklamada, başkent Trablus'ta düzenlenen ve çok sayıda güvenlik yetkilisinin katıldığı toplantıda ‘karşılıklı çıkar alanlarında ortak koordinasyonun yönlerinin’ ele alındığını belirtildi. Açıklamada ayrıca toplantı sırasında ‘hedefli eğitim ve yeterlilik programları ile Libya İçişleri Bakanlığı personelinin yeteneklerinin geliştirilmesinin’ yanı sıra ‘düzensiz göçle mücadele, sınırların güvenliği ve Türkiye'nin uzmanlığından yararlanma ile ilgili konulara’ değinildiği belirtildi.

fvg
Dün başkent Trablus'ta Libya ve Türkiye heyetleri arasında yapılan toplantı (İçişleri Bakanlığı)

İçişleri Bakanı Yerlikaya’nın Trablus ziyareti, General Halife Hafter'in oğlu ve Libya Ulusal Ordusu (LUO) Genel Komutan Yardımcısı Orgeneral Saddam Hafter’in geçtiğimiz hafta sonu Türkiye'nin başkenti Ankara'da siyasi ve askeri düzeyde gerçekleştirdiği toplantıların ardından geldi.

Libya İçişleri Bakanı Trablusi, bakanlığının ‘ülkenin son yıllarda karşılaştığı zorluklara ve bunların güvenlik durumuna etkisine rağmen büyük çaba sarf ettiğini’ söyledi.

Gidişatı iyileştirmek için çalışmaların sürdüğünü ve bir dizi olumlu sonucun elde edildiğini vurgulayan Trablusi, bakanlığın, Avrupa Birliği (AB) ve Afrika ülkeleriyle doğrudan iletişim kanalları aracılığıyla yasadışı göç konusuna ‘özel önem’ verdiğini kaydetti.

Trablusi, Libya İçişleri Bakanlığı’nın güvenlik planının, sınırların güvenliğini sağlamaktan başlayarak, ardından çöl ve şehirlerin, son olarak da kıyıların güvenliğini sağlamayı içeren aşamalı bir yaklaşım benimsediğini, ayrıca göçmenler için gönüllü geri dönüş programını uyguladığını ve insan kaçakçılığına karışan organize suç çetelerini takip ettiğini de sözlerine ekledi.

Libya İçişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada Bakan Yerlikaya’nın Libya İçişleri Bakanlığı’nın çabalarını övdüğünü ve Türkiye’nin düzensiz göçle mücadeledeki deneyimini ve son yıllarda elde ettiği olumlu sonuçları paylaştığını aktardı. İçişleri Bakanlığı, bu toplantının, istikrarı artırmak ve güvenlik alanındaki kurumsal çalışmaların konsolidasyonunu desteklemek amacıyla dost ülkelerle etkili iş birliği olanakları oluşturma yönündeki devam eden çabaları çerçevesinde gerçekleştirildiğini belirtti.

Saddam Hafter, birkaç gün önce Ankara'da Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Savunma Bakanı Yaşar Güler ile bir araya geldi.

LUO Genel Komutanlığı tarafından yapılan açıklamada, Ankara’daki görüşmelerde uluslararası sahnedeki son gelişmeler hakkında görüş alışverişinde bulunulduğu belirtilirken, “Savunma Bakanı Güler ile iki ülke arasındaki askeri iş birliğini güçlendirerek bölgedeki güvenlik sorunlarının çözümüne katkıda bulunacak ve güvenlik ve istikrar çabalarını destekleyecek yollar tartışıldı” denildi.

Öte yandan UBH Başbakanı Abdulhamid ed-Dibeybe ile İngiltere'nin Libya’daki yeni Büyükelçisi Martin Reynolds arasında yapılan toplantıda düzensiz göç konusu başlıca gündem maddesi oldu.

İngiltere’nin Libya (Trablus) Büyükelçiliği tarafından sosyal medya platformu X üzerinden görüşmeye ilişkin yapılan kısa açıklamada, Büyükelçi Reynolds'un Libya'daki diplomatik görevinde ilk kez görüşmesini Dibeybe ile gerçekleştirdiği ve ‘yapıcı bir toplantı’ olduğu belirtildi. Açıklamada ayrıca toplantıda düzensiz göç, güvenlik ve ekonomik büyüme alanlarında ortak önceliklerin ele alındığı belirtildi.


HDK, Sudan'da tek taraflı olarak üç aylık insani ateşkes ilan etti

Sudan ordusu ile HDK arasında devam eden çatışmalardan kaçarak kısa süre önce Faşir’den gelen ve Çad'ın doğusundaki bir kampta yerde oturan Sudanlı mülteciler, 23 Kasım 2025 (Reuters)
Sudan ordusu ile HDK arasında devam eden çatışmalardan kaçarak kısa süre önce Faşir’den gelen ve Çad'ın doğusundaki bir kampta yerde oturan Sudanlı mülteciler, 23 Kasım 2025 (Reuters)
TT

HDK, Sudan'da tek taraflı olarak üç aylık insani ateşkes ilan etti

Sudan ordusu ile HDK arasında devam eden çatışmalardan kaçarak kısa süre önce Faşir’den gelen ve Çad'ın doğusundaki bir kampta yerde oturan Sudanlı mülteciler, 23 Kasım 2025 (Reuters)
Sudan ordusu ile HDK arasında devam eden çatışmalardan kaçarak kısa süre önce Faşir’den gelen ve Çad'ın doğusundaki bir kampta yerde oturan Sudanlı mülteciler, 23 Kasım 2025 (Reuters)

Sudan’da Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) dün, Sudan Ordusu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan'ın uluslararası taraflarca sunulan ateşkes önerisini reddettiğini açıklamasının ardından, üç ay sürecek tek taraflı bir insani ateşkes ilan etti.

HDK Komutanı Muhammed Hamdan Dagalu, ses kaydı olarak yayınlanan konuşmasında şunları söyledi:

“Ulusal sorumluluğumuz ve başta ABD Başkanı Donald Trump'ın girişimi ve Uluslararası Dörtlü ülkelerinin (Mısır, Suudi Arabistan, BAE ve ABD) çabaları olmak üzere uluslararası çabalar doğrultusunda üç aylık bir süre için saldırıların durdurulmasını ve uluslararası bir izleme mekanizmasının oluşturulmasını içeren insani bir ateşkes ilan ediyoruz.”

Dagalu konuşmasına şöyle devam etti:

“Radikal İslamcı terörist hareket Müslüman Kardeşler (İhvan-ı Müslimin) ve Ulusal Kongre Partisi dışında herkesin katıldığı bir siyasi sürece bağlıyız. Zira bu gruplar halkımızın son otuz yılda çektiği tüm acılardan sorumlu.”

Sudan iç savaşının her iki tarafı da son iki yıl içinde, tüm ateşkes anlaşmalarını ihlal ederek müzakere çabalarının başarısızlıkla sonuçlanmasına neden oldu. Orgeneral Burhan daha önce geçiş dönemi veya Sudan'ın geleceği ile ilgili herhangi bir anlaşma yoluyla HDK'yı muhafaza edecek veya iktidar ortaklığına geri getirecek herhangi bir çözümü reddettiğini vurgulamıştı. Orgeneral Burhan, ABD'nin Afrika Kıdemli Danışmanı Massad Boulos'u HDK lehine önyargılı olduğu gerekçesiyle sert bir şekilde eleştirdi. Ayrıca, savaşı durdurmak için kendilerine sunulan ‘en kötü kart’ olarak gördüğü Uluslararası Dörtlü’nün girişimine olan güvensizliğini dile getiren Orgeneral Burhan, Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) Uluslararası Dörtlü’ye katılımını eleştirerek HDK'yı desteklemekle suçlarken, Suudi Arabistan'ın rolünü ve ABD Başkanı Donald Trump'ın girişimini övdü.

Orgeneral Burhan'ın açıklamaları, 12 Eylül'de açıklanan ve ABD, Suudi Arabistan, BAE ve Mısır'ın yer aldığı Uluslararası Dörtlü ülkelerinin girişimi etrafındaki tartışmaları yatıştırdı. En önemli özelliği üç aylık bir insani ateşkes olan girişim, Sudan'daki krizi çözmek için bir yol haritası içeriyor. Bunu, kalıcı bir ateşkes ve sivil bir hükümete giden kısa bir geçiş dönemi izliyor. Girişimde, askeri bir çözümün olmadığına ve savaş sonrası dönemde İslamcıların siyasi sahneden uzaklaştırılacağı vurgulanıyor.

Şiddet devam ediyor

HDK, 7 Kasım'da insani ateşkes önerisini kabul ettiğini açıkladı, ancak ertesi gün ordunun kontrolü altındaki Hartum ve Atbara'yı bombaladı. Bunu HDK üyelerinin ‘büyük kalabalıklar’ halinde Batı Kordofan'daki Babnusa şehrine ulaşarak oradaki ordu karargahını ele geçirmeye çalıştığı, ancak Güney Kordofan'daki Kadugli ve Dilling şehirlerini kuşatmaya devam ettiği yönünde bir açıklama izledi.

HDK kasım ayı ortalarında Sudan'ın kuzeyindeki Merowe Barajı'nı birkaç kez insansız hava araçları (İHA) ile hedef aldı ve şehirdeki ordu karargahını bombaladı.

Sudan ordusu 26 Ekim'de Sudan'ın batısını tamamen kontrol altına alan HDK’nın uzun süren kuşatmasının ardından Faşir’i kaybetti.

Çatışmalar Darfur bölgesinden, başkent Hartum’u batı Sudan'a bağlayan petrol zengini komşu eyalet Kordofan’a sıçradı.

Faşir'in HDK’nın kontrolüne geçmesinden bu yana, toplu katliamlar, etnik şiddet, kaçırma ve cinsel saldırıların yaşandığına dair haberler gelirken, insan hakları örgütleri HDK'nın kontrolündeki bölgelerde etnik katliamlar yaşandığını bildirdi.

Uluslararası Göç Örgütü'ne (IOM) göre geçtiğimiz ayın sonundan bu yana, Kuzey Kordofan'dan yaklaşık 40 bin yerinden edilmiş kişinin yanı sıra 100 binden fazla sivil Faşir'den komşu şehirlere kaçtı. ABD Başkanı Donald Trump geçtiğimiz hafta, Washington'da Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ile yaptığı görüşmede, Veliaht Prensin talebi üzerine Sudan'daki ‘zulmü’ sona erdirme niyetini açıkladı.

HDK ve BAE, Trump’ın açıklamasını memnuniyetle karşıladı ve Burhan, savaşı sona erdirmek için Washington ve Riyad ile iş birliği yapmaya hazır olduğunu teyit etti.

İki yıldan fazla süredir devam eden Sudan savaşında on binlerce kişi hayatını kaybetti ve yaklaşık 12 milyon kişi yerinden edildi, bu durum milyonlarca sivili tehdit eden ciddi bir açlık krizine yol açtı.