Ürdün'de kadın cinayetleri yeniden gündemde

Kadın cinayetlerinin son örneği notlarının düşük olması nedeniyle öldürülen üniversiteli bir genç kız oldu.

Başkent Amman'daki Ürdün Asayiş Müdürlüğü binası. (Independent Arabia - Salah Malkavi)
Başkent Amman'daki Ürdün Asayiş Müdürlüğü binası. (Independent Arabia - Salah Malkavi)
TT

Ürdün'de kadın cinayetleri yeniden gündemde

Başkent Amman'daki Ürdün Asayiş Müdürlüğü binası. (Independent Arabia - Salah Malkavi)
Başkent Amman'daki Ürdün Asayiş Müdürlüğü binası. (Independent Arabia - Salah Malkavi)

Tarık Dilovani / Gazeteci
Ürdün’deki kadın cinayetleri, bir babanın üniversite öğrencisi kızını notlarının düşük olduğu gerekçesiyle döverek öldürmesinin ardından yeniden ülke gündemine oturdu.
Kadınların öldürülmesinin engellenmesi için caydırıcı yasalar koyma yönündeki taleplere bir öfke dalgası eşlik etti. Ürdün'deki sosyal medya platformlarında Rania el-Abadi etiketi zirveye çıktı.
2020 yılı Ürdünlü kadınlar için oldukça kötü geçti. Zira kadına yönelik şiddet oranları 20 yeni olay ile gözle görülür bir artışa tanık oldu. Bu yıl da şu ana kadar hepsi kadın olmak üzere dokuz aile cinayeti işlendi.

Acımasız işkenceler
Ağır ceza davalarından sorumlu Cumhuriyet Savcısı, kızın babasını vahşice işkence yaparak cinayet işlemekle suçladı ve bu sürede 15 gün tutuklu kalmasına karar verdi. Baba, suçunu itiraf etmesine rağmen öldürme niyetinde olmadığı konusunda ısrar etti.
Yapılan araştırmalara göre söz konusu üniversite birinci sınıf öğrencisi, düşük notları sebebiyle bursunu kaybetmesi sebebiyle babasının kendisini yarım saat hiç durmadan elektrik kablosuyla dövmesi sonucu bilincini kaybederek öldü.
Yapılan incelemelere göre vücudunun yarısını morluklarla kaplı olan kızın ölüm nedeni şiddet nedenli iç kanamaydı.
Bu olay, geçen yıl babası tarafından soğukkanlılıkla öldürülen ve ardından vücudu üzerinde çay içtiği olayı gösteren bir videonun sosyal medyada yankılanması sonrası gündem olan "Ahlam" olayını hatırlatıyor.
Bu yılın başında da erkek kardeşi tarafından komaya girene kadar vahşice işkence edilen ve dövülen Aya adlı kız çocuğu davası Ürdün sokaklarında öfkeye ve tartışmalara yol açtı.

Suçlar için bahaneler
Ürdün Kadın Dayanışma Enstitüsü Derneği İcra Direktörü Münir Idaibis, üniversiteli genç bir kızın babası tarafından öldürülmesi ile kadınların aile içi şiddetten kurtulma seçeneklerinin ve fırsatlarının kapsamının sınırlı olduğunun bir kez daha doğrulandığını vurguladı. Ayrıca zorbalığın ve şiddetin yaygınlaşması, kişilik haklarının kaybedilmesi ve aile içi şiddeti önleme ve korunma programlarının olmamasının yanı sıra bu suçları işleyenlere “namus” bahanesiyle hafifletici mazeretler sunan bazı yasaların aile cinayetlerinin devam edeceğine ve sıklığının artabileceğine işaret ettiğini söyledi.

Şiddetin yayılması
2017-2018 yılları arasında gerçekleştirilen Nüfus ve Aile Sağlığı Araştırması, Ürdün'deki çocukların yüzde 81'inin aile içi şiddet, yüzde 13'ünün de ağır fiziksel şiddete maruz kaldığını ortaya koyuyor. Araştırma, şiddet içermeyen yöntemlerinse hürriyetten yoksun bırakma ve çocukların evden çıkmasını engellemek, bedensel cezanın ise çocuğu sarsmak, tokatlamak ve kemer ya da sopayla dövmek olarak kendini gösterdiğini ortaya koydu. Ağır fiziksel cezaların ise çocuğun yüzüne, başına veya kulağına vurarak veya tokat atmakla gerçekleştiğini gözler önüne serdi.
Uzmanlar çocuklara yönelik şiddetin kafa yaralanmaları, darp edilmeye bağlı kırıklar, yanıklar, iç yaralanmalar, intiharlar ve saldırılar yoluyla gerçekleştiğini bildirdiler. Ayrıca depresyon, anksiyete gibi psikolojik sorunların yanı sıra alkol ve sigara kullanımının da yaygın olduğuna dikkat çektiler.

Suskunluk
Ülkede tıbbi, psikolojik, sosyal ya da hukuki yardımın istendiği bazı vakalar dışında gizli ya da bilinmeyen kadına yönelik şiddetin yaygın olduğunu belirten adli tıp uzmanı doktor Hani Jahshan, başkent Amman'da her yıl polise başvurulan yaklaşık 700 olaya dikkat çekti. Yılda ortalama üç kez istismara uğrayan kadınların çoğunun şiddet karşısında sessiz kaldıklarını vurguladı.

 


Arap ve İslam dünyası, İsrail'in Gazzelileri Mısır'a sürme niyetinden endişe duyuyor

Mısır ile Filistin toprakları arasındaki Refah sınır kapısı (Arşiv- Reuters)
Mısır ile Filistin toprakları arasındaki Refah sınır kapısı (Arşiv- Reuters)
TT

Arap ve İslam dünyası, İsrail'in Gazzelileri Mısır'a sürme niyetinden endişe duyuyor

Mısır ile Filistin toprakları arasındaki Refah sınır kapısı (Arşiv- Reuters)
Mısır ile Filistin toprakları arasındaki Refah sınır kapısı (Arşiv- Reuters)

Suudi Arabistan, Mısır, Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri, Endonezya, Pakistan, Türkiye ve Katar, İsrail'in Gazze Şeridi sakinlerinin Mısır'a geçişine olanak sağlamak için Refah sınır kapısını tek yönlü açacağı yönündeki açıklamalarından derin endişe duyduklarını belirtti.

Sekiz ülkenin dışişleri bakanları yaptıkları açıklamada, Filistin halkını topraklarından çıkarma girişimlerini tamamen reddettiklerini vurgulayarak, ABD Başkanı Donald Trump'ın Refah sınır kapısının her iki yönde de açılması, bölge sakinlerine hareket özgürlüğünün garanti altına alınması, Gazze Şeridi halkından hiçbirinin ayrılmaya zorlanmaması, aksine topraklarında kalmaları ve vatanlarının inşasına katılmaları için uygun koşulların yaratılması, istikrarın yeniden sağlanması ve insani koşulların iyileştirilmesine yönelik bütünleşik bir vizyonun oluşturulması planına tam bağlılık gösterilmesi gerektiğini vurguladı.

Bakanlar, Başkan Trump'ın bölgede barışı sağlama konusundaki kararlılığına ilişkin takdirlerini yineleyerek, güvenlik ve barışın sağlanması ve bölgesel istikrarın temellerinin sağlamlaştırılması amacıyla, planının tüm yönleriyle, gecikme veya aksama olmaksızın uygulanmasının önemini vurguladılar.

Ateşkesin tam olarak sağlanması, sivillerin çektiği acılara son verilmesi, Gazze'ye insani yardımların kısıtlama veya engel olmaksızın ulaştırılmasının sağlanması, iyileştirme ve yeniden yapılanma çalışmalarına erken başlanması ve Filistin Yönetimi'nin sektördeki sorumluluklarını yeniden üstlenmesi için gerekli koşulların oluşturulması ve böylece bölgede yeni bir güvenlik ve istikrar aşamasının başlatılması gerektiğini vurguladılar.

Bakanlar, ülkelerinin, Güvenlik Konseyi'nin 2803 sayılı Kararı ve ilgili tüm Konsey kararlarının tam olarak uygulanmasını sağlamak ve uluslararası hukuk kararları ve iki devletli çözüm ilkesi uyarınca adil, kapsamlı ve sürdürülebilir bir barışa ulaşmak için elverişli bir ortam sağlamak amacıyla Amerika ve tüm ilgili bölgesel ve uluslararası taraflarla çalışmaya ve eşgüdüm sağlamaya hazır olduğunu teyit ettiler. Bu, işgal altındaki Gazze ve Batı Şeria toprakları da dahil olmak üzere 4 Haziran 1967 sınırlarında, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasıyla sonuçlanacaktır.


Katar: Gazze savaşını sona erdirme müzakereleri kritik bir aşamada

Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman el Sani, 23. Doha Forumu'nun ilk gününde konuşuyor (Reuters)
Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman el Sani, 23. Doha Forumu'nun ilk gününde konuşuyor (Reuters)
TT

Katar: Gazze savaşını sona erdirme müzakereleri kritik bir aşamada

Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman el Sani, 23. Doha Forumu'nun ilk gününde konuşuyor (Reuters)
Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman el Sani, 23. Doha Forumu'nun ilk gününde konuşuyor (Reuters)

Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman el Sani bugün yaptığı açıklamada, Gazze savaşıyla ilgili müzakerelerin kritik bir aşamada olduğunu açıkladı.

Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığına göre Katar'daki Doha Forumu'nda düzenlenen bir panelde konuşan el Sani, arabulucuların ateşkesin bir sonraki aşamasına geçmek için birlikte çalıştıklarını ifade etti.

Başbakan, Gazze'de ateşkesin, İsrail'in Gazze Şeridi'nden tamamen çekilmesi olmadan tamamlanmayacağını açıkladı.

"Şu anda kritik bir noktadayız... Ateşkes olduğunu düşünemeyiz; ateşkes ancak İsrail'in tamamen çekilmesi ve Gazze'ye istikrarın geri dönmesiyle tamamlanır" ifadelerini kullandı.

Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Gazze'ye istikrar gücü kurulmasına ilişkin müzakerelerin sürdüğünü, gücün yetki ve angajman kurallarının da ele alındığını açıkladı.

Katar'daki Doha Forumu'nda konuşan Fidan, gücün temel amacının sınır boyunca İsrailliler ve Filistinliler arasında ayrım yapmak olduğunu belirtti.

Bugün Gazze'nin kuzeyinde, İsrail İHA'sının hedef alması sonucu bir Filistinli hayatını kaybetti, üç kişi de yaralandı. Filistin Bilgi Merkezi yerel kaynaklara dayanarak, "Gazze'nin kuzeyindeki el Atatra kavşağında İsrail'e ait bir İHA tarafından hedef alınanlardan bir şehit ve üç yaralının eş Şifa Hastanesi'ne getirildiğini" bildirdi.

Merkezden yapılan açıklamada, "10 Ekim'de ateşkes anlaşmasının başlamasından bu yana çoğunluğu çocuk, kadın ve yaşlılardan oluşan 369 vatandaşımız hayatını kaybetti, 920'den fazla kişi de yaralandı" denildi.


İsrail ordusunun Gazze'ye açtığı ateş sonucu bir kişi öldü, üç kişi yaralandı

Filistinli bir kadın, Han Yunus'taki El Nasır Hastanesi'nde İsrail saldırılarında şehit düşenlerin ardından ağlıyor- 3 Aralık (Arşiv- AFP)
Filistinli bir kadın, Han Yunus'taki El Nasır Hastanesi'nde İsrail saldırılarında şehit düşenlerin ardından ağlıyor- 3 Aralık (Arşiv- AFP)
TT

İsrail ordusunun Gazze'ye açtığı ateş sonucu bir kişi öldü, üç kişi yaralandı

Filistinli bir kadın, Han Yunus'taki El Nasır Hastanesi'nde İsrail saldırılarında şehit düşenlerin ardından ağlıyor- 3 Aralık (Arşiv- AFP)
Filistinli bir kadın, Han Yunus'taki El Nasır Hastanesi'nde İsrail saldırılarında şehit düşenlerin ardından ağlıyor- 3 Aralık (Arşiv- AFP)

Yerel medya bugün, İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin kuzeybatısında açtığı ateş sonucu bir Filistinlinin öldüğünü, üç kişinin de yaralandığını bildirdi.

Filistin haber ajansı (WAFA), İsrail güçlerinin bölge yakınlarında bir grup sivili hedef aldığını, bunun sonucunda çok sayıda ölenler ve yaralananların olduğunu bildirdi.