Viyana müzakerelerine ara verildi

ABD'nin İran Özel Temsilcisi Robert Malley (solda) Avrupa Birliği’nin elçisi ve nükleer anlaşmayı canlandırma müzakerelerinin koordinatörü olan Enrique Mora ile dün Viyana'da bir araya geldi. (EPA)
ABD'nin İran Özel Temsilcisi Robert Malley (solda) Avrupa Birliği’nin elçisi ve nükleer anlaşmayı canlandırma müzakerelerinin koordinatörü olan Enrique Mora ile dün Viyana'da bir araya geldi. (EPA)
TT

Viyana müzakerelerine ara verildi

ABD'nin İran Özel Temsilcisi Robert Malley (solda) Avrupa Birliği’nin elçisi ve nükleer anlaşmayı canlandırma müzakerelerinin koordinatörü olan Enrique Mora ile dün Viyana'da bir araya geldi. (EPA)
ABD'nin İran Özel Temsilcisi Robert Malley (solda) Avrupa Birliği’nin elçisi ve nükleer anlaşmayı canlandırma müzakerelerinin koordinatörü olan Enrique Mora ile dün Viyana'da bir araya geldi. (EPA)

İran ve uluslararası alanın önde gelen ülkelerinin temsilcileri, Viyana'da devam eden nükleer müzakerelerin yedinci turuna geçerken aşılması gereken anlaşmazlıklar ve anlaşmanın nasıl sonuçlanacağına ilişkin istişarede bulunmak amacıyla başkentlerine döndüler. Söz konusu süreçte görüşmelerin durdurulmasına karar verildi.
Avrupalı tarafların aracılık ettiği altıncı tur müzakerelerin tamamlanmasına iki gün kala İran ile ABD arasında bir dizi uzlaşı sağlandı. ABD'nin Tahran'a uyguladığı yaptırımlarla ilgili anlaşmazlıklar da azaldı.
İran heyetine başkanlık eden Abbas Arakçi dün yaptığı açıklamada, altıncı tur müzakerelerin anlaşma olmadan sonuçlandığını bildirdi. Viyana’dan İran devlet televizyonuna konuşan Arakçi şu ifadeleri kullandı:
“Artık anlaşmaya her zamankinden daha yakınız. Ancak anlaşma ile aramızdaki mesafe halen yerinde duruyor. Bunu kapatmak da kolay bir iş değil. Boşlukları kapatmak, esasen diğer tarafın (Washington) karar almasını gerektiriyor. Umarım bir sonraki turda zorluklara rağmen bu kısa mesafeyi kat ederiz. Bu gece Tahran'a dönüyoruz.”
Görüşmeleri koordine eden AB Dış İlişkiler Servisi Genel Sekreter Yardımcısı ve Siyasi Direktörü Enrique Mora ise İran’da İbrahim Reisi’nin cumhurbaşkanı seçilmesine tanık olunan mevcut turda elde edilen ilerleme konusunda iyimserdi. Görüşmelere katılan heyetlerin düzenlediği resmi oturumun ardından açıklamalarda bulunan Mora, “İlerleme kaydettik. Anlaşmaya daha yakınız ancak henüz varmış değiliz” dedi. İlerlemenin teknik başlıklarda kaydedildiğini, bunun ‘siyasi engellerin ne olduğunun daha iyi anlaşılmasını’ sağladığını belirten Mora anlaşmanın duyurulması önündeki engellerin neler olduğuna ilişkin ise bilgi vermedi. Bunun yaptırımlar ve nükleer yükümlülüklerle ilgili olduğunu söylemekle yetinen Mora, “Bir sonraki turda delegelerin anlaşmanın nasıl yapılabileceği konusunda daha net fikirlerle geri döneceğini umuyorum” ifadesini kullandı.
Mora ayrıca İran ile Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) arasında imzalanan anlaşmanın sona ereceği tarihin yaklaşmasından dolayı duyduğu endişeyi de dile getirdi. Daha önce bir ay daha uzatılmasının ardından süresi 24 Haziran’da sona erecek olan söz konusu anlaşma, temel denetimlerin yürütülmesine imkan sağlıyor. Mora, UAEA Başkanı Rafael Grossi’nin bu yönde İran tarafıyla müzakerelere başladığını, yakında bir anlaşmaya varmalarını beklediğini söyledi.
Toplantının ardından gazetecilere verdiği demeçte Şarku’l Avsat’ın sorusunu yanıtlayan Rusya Büyükelçisi Mihail Ulyanov da nihai taslağın neredeyse hazır olduğunu vurguladı. “Nihai bir anlaşmanın tüm unsurları masada. İki taraf arasında kalan boşluklar sınırlı. Başta yaptırımlarla ilgili kısımlar olmak üzere metnin büyük kısmını son birkaç gün içinde temizledik” ifadelerini kullanan Ulyanov anlaşma taslağı yazmanın zaman aldığını kaydetti. Metnin tamamlanması için iki hafta ek süreye ihtiyaç duyulacağı tahmininde bulundu.
Heyetlerin temmuz ayı başlarında görüşmelere geri döneceği bilgisini veren Ulyanov,  olağanüstü bir durum olmadıkça gelecek ayın ortasında bir anlaşmaya ulaşılmasının mümkün olduğunu söyledi. Siyasi karar verilmesi gereken bazı noktalar olduğuna dikkat çeken Ulyanov, görüşleri yakınlaştırmaya yönelik diplomatik çabaların ise tükendiğinin altını çizdi.
Abbas Arakçi’nin İran televizyonuna verdiği açıklamalara göre da heyetler 10 gün veya daha kısa bir süre içerisinde Viyana'ya dönecekler.
Iran International tarafından hazırlanan rapora göre, askıda kalan başlıklar arasında ABD'nin İran’ın Dini Lideri ve çevresindeki 128 kişiye yönelik yaptırımları da yer alıyor. İran'ın Dini Lideri’nin yaptırım listesini kaldırmakta ısrar ettiğini doğrulayan Ulyanov, Tahran heyetinin ‘mümkün olduğunca çok sayıda yaptırımı kaldırmak için mücadele ettiğini’ vurguladı.
Şarku'l Avsat'a konuşan diplomatik kaynaklar, 1988'de siyasi mahkumların toplu infazlarındaki rolü nedeniyle insan hakları davalarında ABD yaptırımlarına maruz kalan Reisi’nin cumhurbaşkanı olarak seçilmesinin müzakereleri karmaşık hale getirebileceği konusundaki endişelerini dile getirmişti. İran heyeti, Reisi’nin yaptırımlar listesinden çıkarılması için henüz bir talepte bulunmadı.
Müzakerelerde Rus Büyükelçi’nin de dediği gibi nükleer anlaşmanın tamamen restore edilmesine odaklanılıyor. Ulyanov, ek konuları tartışmak için müzakerelere geri dönüşte tüm tarafların anlayışlarının esas olacağını söyledi.
Cuma günü İran’daki cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanan Yargı Erki Başkanı İbrahim Reisi göreve, nispeten ılımlı Cumhurbaşkanı Ruhani’nin yerine ağustos ayı başlarında başlayacak. Ancak bu gelişme, ülkede alınan tüm siyasi kararlarda söz sahibi olan Dini Lider Ali Hamaney yönetimini büyük olasılıkla engellemeyecek.
Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan da İran’da muhafazakar İbrahim Reisi’nin cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından yaptığı açıklamada nükleer anlaşmayla ilgili son sözün cumhurbaşkanına değil, ülkenin Dini Lideri Ali Hamaney’e ait olduğunu vurguladı.
ABC News’e verdiği demeçte Washington'ın Tahran ile dolaylı müzakerelere devam edeceğini belirten Sullivan sözlerini şöyle sürdürdü:
“Gözümüzü hedeften ayırmamamız gerekiyor. Şu an en büyük önceliğimiz İran'ın nükleer silah elde etmesini engellemek. Bunu başarmanın en iyi yolu da askeri çatışma değil, diplomasidir. Nükleer programlarını bir çantaya koyacak ve bir sonuca varıp varamayacağımızı görmek için İranlılarla sağlam bir şekilde müzakere edeceğiz.”
Sullivan açıklamasında ayrıca İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif'in, Reisi göreve başlamadan önce, altı hafta içinde bir anlaşmaya varılabileceği yönündeki sözlerine de yanıt verdi:
“Yaptırımlar ve İran'ın uyması gereken nükleer taahhütler de dahil olmak üzere bazı kilit konuları aşmak için halen makul süre var. Ancak ok, Viyana’da yapılan çalışmalar açısından doğru yönü gösteriyor. Anlaşmaya geri dönüp dönmeme konusundaki nihai karar İran Dini Lideri’ne (Hamaney) aittir. Bu seçimden önce de, sonra da aynıydı. Şu an Viyana’da kaldırılacak olan yaptırımlar müzakere ediliyor.”



Reisi'nin yokluğunun ardından İran

Reisi'nin ardından İran, iktidarın muhalefete "Allah ile savaştığı" temelinde bir darbe indirmesini sağlamak için Humeyni ideolojisini yoğunlaştırmaya yönelecek (AFP)
Reisi'nin ardından İran, iktidarın muhalefete "Allah ile savaştığı" temelinde bir darbe indirmesini sağlamak için Humeyni ideolojisini yoğunlaştırmaya yönelecek (AFP)
TT

Reisi'nin yokluğunun ardından İran

Reisi'nin ardından İran, iktidarın muhalefete "Allah ile savaştığı" temelinde bir darbe indirmesini sağlamak için Humeyni ideolojisini yoğunlaştırmaya yönelecek (AFP)
Reisi'nin ardından İran, iktidarın muhalefete "Allah ile savaştığı" temelinde bir darbe indirmesini sağlamak için Humeyni ideolojisini yoğunlaştırmaya yönelecek (AFP)

Velid Fares

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin, Dışişleri Bakanı ile birlikte helikopter kazasında hayatını kaybettiğini duyuran açıklamanın mürekkebi kurumadan, ölümünden kimin sorumlu olduğuna dair anlatılar başladı. Helikopterin zorunlu inişi gerçekten teknik nedenlerden mi kaynaklanıyordu, yoksa birisi motora sabotaj mı yapmıştı?

Haberlerin çoğu, teknik bir arızanın bir felakete dönüşen bu zorunlu inişe yol açtığı sonucuna varıyor. Ancak pek çok soru hâlâ soruluyor ve bunlar arasında şunlar da var; bu helikopter nasıl düştü, Cumhurbaşkanına eşlik eden iki helikopterden ikisi de neden zorunlu iniş alanına bakmadan yolculuklarına devam ettiler? Bazıları, kötü hava koşullarına rağmen kışın bile bu koridorun sürekli uçak ve helikopterler tarafından kullanıldığını söylüyorlar. Dolayısıyla ya bu olay benzersiz ya da olayların seyrini bu yöne iten yıkıcı bir el var.

Nihai raporların sonuçları ne olursa olsun, bu durum, İran rejimi içindeki kanatlar arasındaki güç tartışması çerçevesine giriyor. Bu kanatların ilki ölen Cumhurbaşkanı’nın devlet başkanı konumundayken başını çektiği kanattır. Kaynaklara göre Reisi, başkanlığını yaptığı devlet kurumlarının daha yetkili olması için çalışıyordu. Diğer kanat ise Dini Lider'in kanadı ve yüksek Humeyni otoritesi onun elinde. Yeni cumhurbaşkanlığı seçiminin tarihi yaklaşırken kanatlar arasındaki mücadele yoğunlaşmıştı ve Hamaney'in ölümüyle yerine geçecek yeni ismin bulunması için çalışmalar yapılıyordu. Bilgiler, Humeyni Otoritesinin başındaki ismin, yerine oğlu Mücteba Hamaney'i önerdiğini söylüyor. Ancak diğer kaynaklar, Reisi'nin Veliyyi Fakih’in halefi olmaya hazırlandığını, bunun da iki kanat arasında çatışmaya yol açtığını söylüyorlar.

Anlaşmazlık konularından biri de 2014'ten bu yana Batı'dan, özellikle de ABD'den aktarılan ve on milyarlarca dolar olduğu tahmin edilen paranın kontrolü. Bu büyük meblağlar doğal olarak hükümet, bürokrasi, güvenlik kurumları, bankalar ve sahayı kontrol eden milisler arasında büyük çatışmalara yol açıyor. Cumhurbaşkanlığı ve Genel Rehberlik makamları arasındaki çatışma, bir yandan rejimin gücünü güvence altına alan bu fonlar üzerindeki kontrolün niteliği, diğer yandan da rejimin dört Arap ülkesinde ve Filistin topraklarındaki Humeynici ve müttefik milislerle olan organik bağıyla ilgili derin farklılıkların bir sonucu olabilir.

Peki, Reisi’nin sahneden ayrılmasından sonra şimdi ne olacak?

En yakın ihtimal, kurumlardaki ve devletteki destekçilerinin zayıflatılması ve yerine Rehber’i çevreleyen dar çevrenin parçası olacak, yeni bir cumhurbaşkanının getirilmesidir. Böylece cumhurbaşkanlığı makamı yakın gelecekte Dini Lider’in halefi için hazırlanmış olacak. Bu durumda, İran'daki bu dramatik değişimlerin iç, bölgesel ve uluslararası arenadaki sonuçları nelerdir?

İran içinde, yoğun halk tepkisinden ve Tahran ile diğer şehirlerde gerçekleşen kutlamalardan, Reisi'nin ölümünün, muhalefetin bir bütün olarak rejimin varlığını reddetmesi, bir otorite boşluğu veya en azından otoritenin kanatları arasında bir çekişme olduğu temelinde otoriteye karşı yeniden protesto çağrısı yapması için yeni bir kapı açabilir. Bu elbette rejimi, uluslararası kamuoyunu sahayı kesin olarak kontrol ettiğine ikna etmek için büyük bir baskıda bulunmaya itecektir.

Bölgesel düzeyde bazı hükümetler, Tahran’daki yeni hükümet ve yönetim ile ilişkilere hazırlık olarak Hamaney'in otoritesini yeniden tanıdı. Bunların arasında devletlerin içişlerine karışmama anlaşması imzalayan ülkelerin yanı sıra, durumu izleyen ve yeni rejimin istikrarlı bir yönde gelişimini görene kadar harekete geçmeyecek Arap Körfez ülkeleri de var.

Uluslararası düzeyde, bazı Avrupa hükümetlerinin, İran liderliğine Avrupa, AB ve Tahran arasındaki mevcut anlaşmalara saygı duyulacağı konusunda güvence vermek amacıyla, Dini Lider’e sempatilerini ifade etmekte hızlı davrandıklarını gördük. Bu, İran'da en yüksek ve derin Avrupa çıkarlarına sahip olanlar için normaldir ve şu ana kadar rejimi değiştirmeye çalışan tüm İran muhalefetlerinden daha güçlüdür.

ABD'ye gelince, Dışişleri Bakanlığı, İran hükümetinin koşullarındaki değişikliğe rağmen kendisi ile diplomatik ilişkiler kurmadan, İran yönetimine sakin bir dille başsağlığı diledi. Çünkü yönetim Kongre'de her iki partiden de cumhurbaşkanı kim olursa olsun bu rejimle ilişki kurmak istemeyen bir çoğunluğun bulunduğunu çok iyi biliyor. Başkanlık seçimi kampanyası sırasında muhalefetin yönetime yönelik eleştirilerini yoğunlaştırdığı ve muhalefetin ABD yönetimini, terörist olarak gördüğü bir rejimi tanımaktan sorumlu tuttuğu biliniyor.

Dolayısıyla Biden yönetimi İran rejimini diplomatik olarak tanırken, popülist Cumhuriyetçi tabandan duyduğu korku nedeni ile kendisi ile ilişki kurmama ilkesini sürdürecek. Çünkü Cumhuriyetçiler önemli eyaletlerde çoğunluğu elde etmiş gibi görünüyor, bu da seçim sonuçlarını etkileyebilir.

Bunun gelecekteki en önemli sonuçları ne olacak?

İran rejiminin, önümüzdeki Kasım ayındaki ABD seçimleri öncesi Ortadoğu'da bir tür güç gösterisine hazırlık amacıyla kendi kurumlarını etrafında toplaması, onları koruması ve geliştirmeye çalışması mantıklı. Bu da demek oluyor ki, yaz başından kasım ortasına kadar Biden yönetiminin ya da diğerlerinin seçimler nedeniyle Ortadoğu'daki herhangi büyük hareketlenmeye karşılık veremeyeceği hassas bir dönem yaşanacak. Tahran bunu anladı ve eğer isterse aynı aşamayı bölgedeki bazı hedeflerini hayata geçirmek için de kullanmaya hazırlanıyor.

Reisi'den sonra İran, iktidarın Humeyni’nin deyimi ile "Allah ile savaşan" muhalefete bir darbe indirmesini sağlamak için Humeyni ideolojisini yoğunlaştırma yoluna gidecek. Ancak İsrail-İran çatışması çerçevesindeki yeni durum, bir yanda İsrail ve bölgesel müttefikleri, diğer yanda İran rejimi arasında tansiyonu yükseltmeyi, aynı zamanda rejim içinde yeni halk ayaklanmalarının başlamasını kolaylaştıracak bir iç bölünmenin yaşanmasını ümit eden İran muhalefetinin işine yarayabilir.

Fakat ABD'nin tutumu değişmediği sürece, mevcut aşamada bu rejimi değiştirmek zor olsa da seçim tarihi yaklaştıkça değişim fırsatları doğabilir. Her halükârda, Humeyni rejiminin temel direklerinden biri ve 1980'lerdeki binlerce idamın sorumlusu olan birinin yokluğu, İran'daki kurban aileleri için umut verici bir haber, rejime reform veya değişim yönünde baskı yapmak için motive edici bir faktördür.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.