İran’da Reisi dönemi Tahran-Körfez ilişkilerine nasıl yansıyacak?

İran Cumhurbaşkanı seçilen İbrahim Reisi, geçen pazartesi günü başkent Tahran’daki ilk basın toplantısında (AFP)
İran Cumhurbaşkanı seçilen İbrahim Reisi, geçen pazartesi günü başkent Tahran’daki ilk basın toplantısında (AFP)
TT

İran’da Reisi dönemi Tahran-Körfez ilişkilerine nasıl yansıyacak?

İran Cumhurbaşkanı seçilen İbrahim Reisi, geçen pazartesi günü başkent Tahran’daki ilk basın toplantısında (AFP)
İran Cumhurbaşkanı seçilen İbrahim Reisi, geçen pazartesi günü başkent Tahran’daki ilk basın toplantısında (AFP)

İran’ın yeni Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, pazartesi günü yaptığı açıklamada İran’ın komşu ülkelere, özellikle de Suudi Arabistan ile ilişkiler konusuna büyük önem verdiğini belirtti.
Seçimlerdeki zaferinin ilan edilmesinden sonra yaptığı ilk basın toplantısında konuşan Reisi, “Başta Suudi Arabistan olmak üzere tüm komşu ülkelerle iyi ilişkiler istiyoruz” dedi. Reisi ayrıca, ülkesinin Suudi Arabistan ile büyükelçilik açmaya ve ilişkiler geliştirmeye karşı olmadığını dile getirdi.
Muhafazakâr İran gazeteleri, Reisi’nin cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanmasının ardından İran’da ‘yeni şafağı’ kutladı. Gazeteler, İslam Cumhuriyeti tarihinde bir cumhurbaşkanlığı seçimine en düşük katılım oranının kaydedilmesine rağmen bu seçimlere yönelik katılımı ‘destansı’ olarak nitelendirdi.
Reisi, ‘siyasi sorunlar, toplumsal çatlaklar, bölgesel çevre ve uluslararası toplumla hararetli anlaşmazlıklar’ denizinde yüzen bir devletin dizginlerini üstlenecek sert bir muhafazakâr olarak tanınıyor. İran meselelerine aşina olan uzmanlara göre yeni cumhurbaşkanını bekleyen koşullara yönelik ülkenin radikalizm ve şüphecilik eğiliminin derinleşmesi bekleniyor. Bu durum, ABD’nin 2015 yılında imzaladığı nükleer anlaşmaya geri dönmesini amaçlayan ve Nisan ayının başından bu yana deva eden görüşmelere de yansıyacak.

Reisi Hamaney’in mükemmel bir kopyası
Kuveytli akademisyen Dr. Zafer el-Acmi, son İran seçimlerini Hamaney’den sonraki geçiş dönemi için bir düzenleme olarak nitelendirdi. Acmi, yeni Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin Hamaney’in ‘mükemmel bir kopyasından’ başka bir şey olmadığını dile getirdi. Şarku’l Avsat’a konuşan Zafer el-Acmi, “Kırk yıldır tekrarlanan Körfez’e ve özellikle Suudi Arabistan’a el uzatma çağrıları, onlarla ciddi ve etkili müzakereler içermiyordu. Aksine İran liderliğinin “Körfez’in isteklerine yönelik bir farkındalığı olmadan, bazı tavırları haklı çıkarmak, iç işlerine müdahale, devrimi ihraç etme, milislere destek verme ve nükleer programın dürüst olmayan amaçları karşısında sessiz kalmak’ için görüş ve iddialardı” ifadelerini kullandı.
Acmi, “İran bu tür hatlara ve taleplere hazırsa sorun yok. Ancak İran uzlaşmazlığı, Körfez halkının bölgesel güvenliklerini koruma hakkını inkâr etme ve bu hakkı, bölgenin geleceğine ve genel güvenliğine karar verilecek görüşmeler gündemine eklemeyi reddetme noktasına geldi” dedi.
Reisi, İran rejim lideri “Rehber” Ali Hamaney’in desteğinden yararlanırken, adı ise İran’daki en önemli konumda olan Hamaney’in yerini alacak olası bir aday olarak öne çıkıyor. İran Dini Lideri’nin Tahran’daki karar alma organları ve politika yönetimini kontrol etmesi ışığında cumhurbaşkanlığının, İran dış politikasının ana hatları üzerinde bir değişiklik sağlaması beklenmiyor. Bu bağlamda İran, dünya güçleri ile nükleer müzakerelere girerken, aynı zamanda gerginliği kontrol altına almak üzere ‘keşif’ müzakerelerine girişen Körfez ülkeleriyle ilişkilerinin geleceği üzerinde de olumlu bir etki beklenmiyor.
Körfez Araştırma Merkezi Koordinatörü araştırmacı yazar Hişam el-Ganem, Reisi’nin İran cumhurbaşkanlığına seçilmesinin, bölge ülkeleri ve özellikle Körfez ülkeleri üzerinde bazı avantajlarının bulunduğunu, en azından Tahran kaynaklı söylemlerde ikili yapının azalacağını belirtti.
Ganem, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Bir iç anlaşmazlık ve İran- İran çatışması hakkında söylenenler, Reisi’nin varlığında söylenemez. Bu nedenle Reisi ile uğraşmak daha avantajlı olacak. İran’ın kaçmak için daha az yeri olacak. Ayrıca Reisi, komşularıyla ilişkilerini olumlu yollara itme yeteneğinin olmadığını iddia edemeyecek” değerlendirmesinde bulundu. Hişam el-Ganem, “İran’ın dış politikası ve bölge ülkeleriyle ilişkileri, en azından başlangıçta Reisi’nin gelişiyle pek fazla değişmeyecek. Reisi’nin cumhurbaşkanlığına gelişi, İran ile nükleer anlaşmayı tamamlayan herhangi bir anlaşmayı imkânsız hale getirecek” dedi.
Bu durumun sebeplerinin sadece Reisi’den değil, İran’ın iç dengesindeki denklemden kaynaklandığına dikkat çeken Ganem, “Mevcut cumhurbaşkanının değişmesinden önce İran ile nükleer anlaşma imzalanırsa Reisi değil, Ruhani suçlanacak ve anlaşmanın getireceği ekonomik faydalardan ise Reisi yararlanacak. Ama herhangi bir anlaşmanın Rehber tarafından yürürlüğe koyulması, daha zor olacak. Reisi’yi aşırılıkçı hareketle bağlantılı olmakla suçlamak mümkün olmayacak” açıklamasında bulundu.



Hüseyin Emir Abdullahiyan: Süleymani'nin dostu, İsrail'in düşmanı

Merhum İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, arka planda Kasım Süleymani (AFP)
TT

Hüseyin Emir Abdullahiyan: Süleymani'nin dostu, İsrail'in düşmanı

Merhum İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, arka planda Kasım Süleymani (AFP)

İran'ın kuzeybatısında pazartesi günü meydana gelen helikopter kazasında Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ile birlikte hayatını kaybettiği açıklanan İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, Tahran'ın İsrail ve Batı karşıtı politikalarının ateşli bir savunucusuydu.

Reisi, 60 yaşındaki Abdullahiyan’ı Ağustos 2021'de atadı.

2013'ten 2021'e kadar bu görevi yürüten Muhammed Cevad Zarif'in yerine geçmek gibi zor bir görevi vardı; Zarif, önde gelen aktif bir diplomat, akıcı bir İngilizce konuşan, uluslararası çevrelerde tanınan bir yüz ve İran'ın dış politikasını yöneten deneyimli bir isimdi.

İran devlet televizyonu Emir Abdullahiyan'ı, Tahran tarafından yönetilen ve Lübnan Hizbullah'ı, Filistinli Hamas ile İslami Cihad hareketleri ve Iraklı silahlı gruplar gibi İran'ın ezeli düşmanı İsrail karşıtı grupların yer aldığı "Direniş Ekseni'nden üst düzey bir diplomat" olarak tanıttı.

Emir Abdullahiyan atandığı gün yaptığı açıklamada, bu grupların "İran'ın müttefikleri" olduğunu ve "onları güçlendirmenin hükümetin gündeminde olduğunu" söyledi.

Kapsamlı geziler

Ekim 2023'te İsrail ile Hamas arasında Gazze'de savaşın başlamasından beri bölgeye yaptığı ziyaretleri yoğunlaştırdı. Tahran, İsrail'e karşı Filistin hareketini ve savaşın çıkmasına yol açan 7 Ekim 2023 operasyonuna desteğini gizlemedi, ancak aynı zamanda bu operasyonun içinde yer almadığını da vurguladı.

Emir Abdullahiyan, Kasım Süleymani'nin izinden gidiyor gibi görünüyordu (Getty)Emir Abdullahiyan, Kasım Süleymani'nin izinden gidiyor gibi görünüyordu (Getty)

Geçtiğimiz nisan ayında, Tahran'ın Yahudi devletini sorumlu tuttuğu ve Şam'daki İran konsolosluk binasını yerle bir eden hava saldırısına karşılık olarak, İran'ın İsrail'e 300'den fazla insansız hava aracı ve füzeyle gerçekleştirdiği benzeri görülmemiş saldırıyı savundu.

İran'ın tepkisinin "meşru savunma ve uluslararası hukuk çerçevesinde" gerçekleştirildiğini söyledi.

Emir Abdullahiyan daha sonra İsrail'in İran'ın orta kesimindeki İsfahan eyaletine bir misilleme amaçlı saldırı düzenlediğine dair haberleri "çocuk oyuncağı" diyerek küçümsedi.

İzolasyonun Azaltılması

Mesleki kariyeri boyunca Devrim Muhafızları ile olan yakın ilişkileriyle tanınan Emir Abdullahiyan, Devrim Muhafızları'nın dış operasyonlarından sorumlu olan Kudüs Gücü'nün komutanı ve 2020 yılında Irak'ın başkentinde bir ABD saldırısı sonucu öldürülen Tümgeneral Kasım Süleymani'ye yakındı.

Emir Abdullahiyan kariyeri boyunca Devrim Muhafızları'na yakınlığıyla biliniyordu. Abdullahiyan, Devrim Muhafızları'nın dış operasyonlarından sorumlu Kudüs Gücü'nün komutanı olan ve 2020 yılında Irak'ın başkentinde bir ABD saldırısı sonucu öldürülen Tümgeneral Kasım Süleymani'ye yakındı.

Emir Abdullahiyan, üç yıl boyunca İran'ın uluslararası sahnedeki izolasyonunu azaltmak ve ABD yaptırımlarının ülkesinin ekonomisi üzerindeki etkisini azaltmak için çalıştı.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre Çin'in himayesindeki bir anlaşma çerçevesinde Mart 2023'te Suudi Arabistan ile uzlaşmaya varılmasına yol açan süreçte kilit bir figür olmasa da İran'ın Arap komşularıyla ilişkilerin geliştirilmesinde rol oynadı.

1964 yılında Tahran'ın doğusundaki Damgan şehrinde doğan Abdullahiyan, 1991 yılında Tahran Üniversitesi'nde Uluslararası İlişkiler Bölümü'nden mezun oldu.

1997-2001 yılları arasında Irak'ta ve 2007-2010 yılları arasında ise Bahreyn'de görev yaptı.

2011'den bu yana Arap ve Afrika İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı olarak görev yaptı. Bu görevinde, Ali Ekber Salihi (Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad'ın ikinci hükümetinde) ve Zarif (Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin ilk hükümetinde) gibi iki farklı bakanla çalıştı.

Merhum İran Dışişleri Bakanı, Devrim Muhafızları'na yakınlığıyla biliniyordu (Sosyal paylaşım siteleri) Merhum İran Dışişleri Bakanı, Devrim Muhafızları'na yakınlığıyla biliniyordu (Sosyal paylaşım siteleri)

Ancak 2016 yılında Zarif onu görevden aldı. Bu hareket muhafazakârlar tarafından, Ruhani ve bakanına yönelik büyük eleştiriler yapılmasına neden oldu.

ISNA'ya göre daha sonra Umman Büyükelçiliği görevini reddetti ve 2021 yılında Dışişleri Bakanlığı'na gelmeden önce, Meclis Başkanı'nın uluslararası işlerden sorumlu özel yardımcısı olarak çalışmaya başladı.

Emir Abdullahiyan, uluslararası yaptırımların kaldırılması karşılığında Tahran'ın nükleer faaliyetlerini kısıtlayan 2015 anlaşmasının çökmesinin ardından, Washington'un 2018'de eski Başkan Donald Trump tarafından anlaşmadan çekilmesi sonrasında, İran'ın nükleer programına ilişkin müzakerelerin yeniden başlatılması çabalarına dahil oldu.