Savaş ve kuraklık Suriye'nin ‘beyaz altınını’ tehdit ediyor

Hükümetin, tamamlanmayan emlak satışlarına vergi uygulama kararı eleştirildi

Suriye'nin başkenti Şam'ın doğusundaki bir buğday tarlasında çalışan çiftçiler (Reuters)
Suriye'nin başkenti Şam'ın doğusundaki bir buğday tarlasında çalışan çiftçiler (Reuters)
TT

Savaş ve kuraklık Suriye'nin ‘beyaz altınını’ tehdit ediyor

Suriye'nin başkenti Şam'ın doğusundaki bir buğday tarlasında çalışan çiftçiler (Reuters)
Suriye'nin başkenti Şam'ın doğusundaki bir buğday tarlasında çalışan çiftçiler (Reuters)

Suriye’de savaş ve kuraklık, ‘beyaz altın’ olarak bilinen pamuk mevsimini tehdit ediyor. Fırat Nehri’nin su seviyesinin tarihte daha önce görülmemiş seviyelere düşmesinin ardından Suriye pamuğunun merkezi olan ülkenin kuzey ve doğu bölgelerindeki susuzluk endişe yaratırken stratejik öneme sahip olan tarım mahsulünde gerileme devam ediyor.
Rakka Tarım İşleri Müdürü Muhammed el-Huzeli, yerel basına yaptığı açıklamada, hükümet planına göre pamuk ekimi için ayrılan alanların 28 bin 200 hektar olduğunu, ancak su kıtlığının bu alanları azalttığını açıkladı. 450 hektarı rejimin kontrolündeki alanlarda olmak üzere 14 bin hektar alana pamuk ekildiğini kaydeden Huzeli, rejimin kontrolü altındaki bölgelerde geçtiğimiz yıl bin 250 hektar alana ekim yapıldığından yüzde 50’lik bir düşüşün olduğunu pamuk ekilen alanların geçtiğimiz yıla göre yüzde 50 azaldığını belirtti. Huzeli, hektar başına 3 bin 500 ton pamuk üretimi beklediklerini de sözlerine ekledi. Huzeli, çiftçiler arasında, mahsul ekimi sırasında gübre kıtlığının yanı sıra geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi sulama suyunun kesintiye uğraması konusunda endişeler olduğuna dikkati çekti.
Suriye ciddi bir su kriziyle karşı karşıya. 2006 yılında Suriye’nin el-Cezire bölgesini vuran kuraklık tarıma ciddi bir darbe vurmuş, bu durum, ülkenin doğusu ve kuzeyindeki kırsal kesimlerden on binlerce insanı Suriye'nin merkezindeki şehirlerin eteklerine kaçmaya itmişti. Suriye savaşının patlak vermesi ve DEAŞ’ın el-Cezire bölgesindeki geniş alanların kontrolünü ele geçirmesiyle durum daha da kötüleşti. Bunun yanı sıra Türkiye, Suriye'deki savaş şartlarından yaralanarak 1987 yılında Suriye ile imzaladığı ve Suriye'nin Fırat Nehri sularındaki payını saniyede 500 metreküpten az olmamak üzere belirleyen geçici anlaşmadaki taahhüdünden vazgeçti.
Fırat Nehri suyunu tutmaya devam etti. Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) 2017 yılında Fırat'ın doğusundaki bölgelerin çoğunun kontrolünü DEAŞ’tan almasının ardından nehir suyunu tutma hamleleri daha da sıklaştı. Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi raporlarına göre su akış seviyesi düşmeye devam ederek 2020'nin başlarında 226 metreküpe geriledi.
Fırat Nehri'nin su seviyesi 2021 yılının başlarında beş metre azaldı. Tarihte ilk kez karşılaşılan bu durum, Suriye'nin kuzeyinde ve doğusunda elektrik kesintilerine ve geniş tarım arazilerinin susuz kalmasına neden oldu.
Fırat Nehri üzerine kurulu barajın rezervuar hacmi 14 milyar metreküp, ancak rezervuarda çok daha az miktarda su bulunuyor. Nehir üzerinde beş dev baraj inşa eden Türkiye, halen iki barajın daha inşasına devam ediyor.
Pamuk, savaştan önce, petrol dışı net sanayi üretiminin yüzde 27'sini ve petrol dışı ihracatın yaklaşık yüzde 45'ini oluşturan tekstil endüstrisi için hammadde sağlanmasına katkıda bulunuyordu. Suriye'de pamuk ekilen arazi 250 bin hektar, yani toplam sulanan arazinin yüzde 22'sini oluştururken pamuk ekilen araziler genel olarak Haseke, Halep, Rakka, Deyr-i Zor ve Hama illerinde yer almaktadır. Ancak savaş, bu alanların 32 bin hektara inmesine neden oldu. Son üç yılda sulama için gerekli yakıt kıtlığının yanı sıra kuraklık ve ihtiyacın yüzde 10'unu zar zor karşılayan tohum ve gübre kıtlığı nedeniyle bu alanlar neredeyse yarı yarıya azaldı.
2018 yılında pamuk mahsulünün pazarlanan üretim miktarı ise yaklaşık 50 bin ton olarak gerçekleşti. 2019 yılında bu miktar 45 bin tona düştü. Geçtiğimiz yıl ise 20 bin tonu aşmadı. Şam, pamuk ekim alanlarının genişletilmemesinin nedeninin üretim için gerekli malzemelerin yeterince sağlanamaması olduğunu kabul etti. Hama ve Rakka'da su kıtlığı ve pazarlama zorluğu nedeniyle pamuk yetiştirilmedi.
Şam, Fırat'ın doğusundaki geniş alanları kontrol eden SDG’yi, bu bölgelerdeki çiftçilerin ürünlerini Şam'a satmalarını engellemekle suçluyor. Buna karşın çiftçiler, Şam ile Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin tarladaki mahsule düşük fiyatlar biçmelerinden şikayet ediyor. Tarım alanındaki kaynaklar, geçtiğimiz mevsim bir kilo pamuk üretmenin maliyeti 900 Suriye lirası iken, Şam'ın bir kilo pamuk için teklif ettiği fiyatın 700 lira olduğunu, Özerk Yönetim’in ise geçtiğimiz Eylül ayında pamuk mahsulünün satın alınmasına ve rejimin kontrolündeki bölgelerin yanı sıra Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ne (IKBY) ihracatına izin verme kararından sonra 750 lira teklif ettiğini söylediler.
Şam hükümeti, geçtiğimiz Mart ayında mevcut cari yılın başlamasından önce, Özerk Yönetim bölgelerindeki çiftçilere teklifler sunma konusunda hızlı davrandı. Özellikle en büyük üretime sahip olan Haseke'de mahsulün Pamuk Çırçırlama ve İplik Üretimi Genel Teşkilatı merkezlerine ulaşım masraflarını karşılayacağını ve bir kilo pamuğu iki katı fiyatına yani bin 500 Suriye lirasına satın alacağını açıkladı. Ancak, bir ABD dolarının döviz kurunun 3 bin Suriye lirasını aşması nedeniyle bu fiyat tatmin edici olmadı.
Suriye’nin 2003-2005 yılları arasında 132 bin ton olan pamuk ihracatı, savaşın başlamasıyla birlikte 2010-2012 yılları arasında 59 bin tona geriledi. Pamuk üretiminde birim alan bazında dünyada ikinci, 2011 yılından önce kimyasal gübreye ihtiyaç duymayan organik pamuk üretiminde Asya’da üçüncü sırada yer alan Suriye’nin pamuk üretimi yüzde 93 oranında geriledi. 
Öte yandan Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed tarafından geçtiğimiz Mart ayının sonunda onaylanan ve satış sürecinde mülkün gerçek değerinin yaklaşık yüzde 1'i oranında (on milyonlarca lira olduğu tahmin ediliyor) vergi uygulanmasını öngören emlak satış yasasının uygulanmasıyla ilgili soruları yanıtlayan ekonomistler, Maliyet Bakanlığı’nın satıştan vazgeçme sürecinin emlak satış vergisine eklenmesi gereken bir satış süreci olarak değerlendirilmesi kararını eleştirdiler. Uzmanlardan biri, Bakanlık tarafından yayınlanan genelgenin ‘alım-satım çarkını ortadan kaldırmak ve ekonomik süreci durdurmak’ anlamına geldiğini söyledi.



ABD'nin İsrail Büyükelçisi: Gazze Şeridi'ne yardımların yeniden başlaması için Tel Aviv'e değil Hamas'a baskı yapılmalı

ABD'nin İsrail Büyükelçisi Mike Huckabee, 18 Nisan 2025 tarihinde Kudüs'ün Eski Şehir bölgesinde yer alan Ağlama Duvarı'nı (Burak Duvarı) ziyaret etti. (Reuters)
ABD'nin İsrail Büyükelçisi Mike Huckabee, 18 Nisan 2025 tarihinde Kudüs'ün Eski Şehir bölgesinde yer alan Ağlama Duvarı'nı (Burak Duvarı) ziyaret etti. (Reuters)
TT

ABD'nin İsrail Büyükelçisi: Gazze Şeridi'ne yardımların yeniden başlaması için Tel Aviv'e değil Hamas'a baskı yapılmalı

ABD'nin İsrail Büyükelçisi Mike Huckabee, 18 Nisan 2025 tarihinde Kudüs'ün Eski Şehir bölgesinde yer alan Ağlama Duvarı'nı (Burak Duvarı) ziyaret etti. (Reuters)
ABD'nin İsrail Büyükelçisi Mike Huckabee, 18 Nisan 2025 tarihinde Kudüs'ün Eski Şehir bölgesinde yer alan Ağlama Duvarı'nı (Burak Duvarı) ziyaret etti. (Reuters)

Üst düzey bir Dünya Sağlık Örgütü (WHO) yetkilisinin Gazze Şeridi'ne insani yardım girişine izin verilmesi için İsrail'e baskı yapılmasını istemesi üzerine ABD'nin İsrail Büyükelçisi Mike Huckabee, bölgeye yardımın yeniden başlamasını içeren bir esir değişimi anlaşması imzalaması için Hamas'a baskı yapılması gerektiğini söyledi.

ABD'nin yeni İsrail Büyükelçisi Mike Huckabee dün yaptığı açıklamada, Hamas'ı savaştan zarar gören Gazze Şeridi'ne yardımın girmesine izin verecek bir anlaşma imzalamaya çağırdı.

Huckabee, X platformundaki hesabı üzerinden paylaştığı bir videoda, “Hamas'tan Gazze Şeridi'ne insani yardımın en çok ihtiyacı olan insanlara ulaşabilmesi için bir anlaşma imzalamasını istiyoruz. Bu gerçekleştiğinde ve esirler serbest bırakıldığında, ki bu hepimiz için çok önemli, insani yardımın akmasını ve engellenmeden ulaşmasını umuyoruz. Bunun Hamas el koymadan yapılacağını biliyoruz” ifadelerini kullandı.

Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığına göre Huckabee'nin mesajı, Hamas'ın perşembe günü İsrail'in, bir Hamas kaynağının Filistinli tutuklular ile İsrailli esirlerin takasını ve yardım girişini içerdiğini söylediği son ateşkes önerisini reddettiğinin sinyalini vermesinin ardından geldi.

Hamas'ın baş müzakerecisi, hareketin ‘kısmi’ anlaşmaları reddettiğini ve ‘savaşın durdurulmasını, işgalin Gazze Şeridi'nden çekilmesini ve yeniden inşayı’ içeren kapsamlı bir anlaşma istediğini söyledi. Gazze Şeridi’ndeki savaş, 7 Ekim 2023 tarihinde Hamas'ın İsrail'in güneyindeki yerleşimlere saldırmasının ardından başladı.

Katar, ABD ve Mısır ile birlikte Gazze Şeridi'nde İsrail ile Hamas arasında 19 Ocak'ta yürürlüğe giren ve 15 aydan fazla süren savaşı büyük ölçüde durduran bir ateşkese aracılık etti.

Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli esirler ile İsrail hapishanelerinde tutulan Filistinli mahkûmların takasını içeren anlaşmanın ilk aşaması iki ay sürdü. İkinci aşama müzakerelerinde yaşanan anlaşmazlıklar sonucu anlaşma bozuldu.

fregtyu
Gazze Şeridi’ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü mensupları, İsrail'in 21 Nisan'da Gazze'ye düzenlediği hava saldırısının ardından yerinden edilmiş insanların çadırlarında çıkan yangını söndürüyor. (EPA)

İsrail ilk aşamanın uzatılmasını isterken, Hamas, kalıcı ateşkes ve ordunun Gazze Şeridi'nden çekilmesini öngören ikinci aşama için görüşmeler yapılmasını talep etti.

İsrail, daha önce yardım girişini durdurduğu Gazze Şeridi'ne yönelik hava ve kara saldırılarına 18 Mart'ta yeniden başladı. İsrail Hamas'ı yardımları yönlendirmekle suçlarken Hamas bunu reddediyor. Geçtiğimiz hafta Birleşmiş Milletler (BM) Gazze Şeridi'nin savaşın başlamasından bu yana en kötü insani krizle karşı karşıya olduğunu açıkladı.