Suudi Arabistan, dijital bankacılıkta atılım yaptı

Şarku’l Avsat’a konuşan finans uzmanları: “Suudi Arabistan, finans sektöründe dijital ortama entegre bir yasal ve teknik yapı ile hazırlandı”

Suudi Arabistan, teknik finans sektörünün entegrasyonunu geliştirmek için iki dijital bankaya onay verdi (Şarku’l Avsat)
Suudi Arabistan, teknik finans sektörünün entegrasyonunu geliştirmek için iki dijital bankaya onay verdi (Şarku’l Avsat)
TT

Suudi Arabistan, dijital bankacılıkta atılım yaptı

Suudi Arabistan, teknik finans sektörünün entegrasyonunu geliştirmek için iki dijital bankaya onay verdi (Şarku’l Avsat)
Suudi Arabistan, teknik finans sektörünün entegrasyonunu geliştirmek için iki dijital bankaya onay verdi (Şarku’l Avsat)

Suudi Arabistan’ın finans sektörünü geliştirme arzularının bir devamı olarak Bakanlar Kurulu, Kral Selman bin Abdulaziz başkanlığında geçen salı günü düzenlenen bir oturumda, Maliye Bakanlığı’nın 2,5 milyar riyal (666 milyon dolar) sermayeli, kurulmakta olan STC Bank ve 1,5 milyar riyal (400 milyon dolar) sermayeli kurulmakta olan Suudi Arabistan Dijital Bankası için gerekli lisansı vermesini onayladı. Uzmanlar, Şarku’l Avsat’a yaptıkları açıklamada, dijital bankaların varlığında yararlananların devlet ve özel sektör ekonomisi olduğunu belirtti. Uzmanlar, Suudi Arabistan’ın teknik alanda mevzuat ve altyapı ile desteklenen finans sektörünü geliştirerek geleceğe hazırlandığını aktardı.
23 Haziran’da Suudi Arabistan Maliye Bakanı ve Finans Sektörünü Geliştirme Programı Başkanı Muhammed el-Cadaan, kurulun onayının liderliğin ‘finansal teknolojideki hızlı gelişmeye ayak uydurma’ konusundaki istekliliğini yansıttığını dile getirdi. Cadaan ayrıca, kurulun, küresel gelişmelere ayak uydurmayı amaçlayan “Suudi Arabistan 2030 vizyonuna” ulaşmak için en önemli programlardan biri olan Mali Sektör Geliştirme Programı’na tam desteğiyle Krallığın, dünyanın en büyük finans merkezleri arasında yer almasını, ayrıca ülkedeki iş ve hizmetlerin sürekli gelişimine paralel olarak finansal hizmetler alanında niteliksel sıçramalar elde etmesini istediğini vurguladı.
Finans Sektörünü Geliştirme Programı’nın, 2021-2025 döneminde ‘sektörü geliştirmek, ülke ekonomisinin gelişimini desteklemek ve gelir kaynaklarını çeşitlendirmek için finansal teknoloji ile ilgili bir dizi girişimi içeren’ bir strateji geliştirmek için çalıştığını belirtti.

Hükümet etkileşimi
Devlet kurumları dijital bankaların kurulmasını onaylamak için etkileşime girdi. Öyle ki Suudi Arabistan Yatırım Bakanı Mühendis Haid el-Falih, “Kabinenin iki yerel dijital bankaya lisans vermeyi onaylaması, Finansal Sektör Geliştirme Programı’nın daha verimli bir dijital altyapı oluşturma, finansal kurumların müşterilerine birden fazla kanal üzerinden kaliteli hizmetler sunma, ulusal ekonominin gelişimini destekleme ve yatırımları teşvik etme çabalarını artırıyor” ifadelerini kullandı.
Suudi Arabistan Merkez Bankası Başkanı Dr. Fahd el-Mubarek, Bakanlar Kurulu’nun onayı ile Merkez Bankası’nın iki bankanın ülkede iş yapmaya başlaması için gerekli teknik ve operasyonel gereklilikleri tamamlamak için çalışacağını söyledi. Mubarek, dijital bankaların şu anda faaliyet gösteren kuruluşlar için geçerli tüm denetim ve kontrol gerekliliklerine tabi olacağını dile getirdi.
Dr. Fahd el-Mubarek, dijital bankaların, finansal kapsayıcılığın artmasına katkıda bulunan sektörler için yenilikçi bir bankacılık iş modeli aracılığıyla yalnızca dijital kanallar aracılığıyla finansal ürün ve hizmetler sunacağına dikkat çekti.

İletişim Grubu
Suudi Arabistan ve bölgenin en büyük telekomünikasyon şirketi olan Suudi Arabistan İletişim Grubu Yönetim Kurulu (STC) Başkanı Prens Muhammed bin Halid el-Abdullah el-Faysal, “Suudi dijital ödeme şirketi STC Pay’ın dijital bir bankaya dönüştürülmesi, müreffeh ve çeşitlendirilmiş bir ekonomiye doğru 2030 Vizyonu’nun iddialı hedefleriyle uyumlu şekilde, şirketin dijital dönüşümde ve devlet sektörlerinin dijital olarak güçlendirilmesinde önemli bir rol oynama taahhüdünü yansıtıyor” ifadelerini kullandı.
Öte yandan Grubun CEO’su Müdendis Alyan el-Vetid, planlanan dijital bankanın yeni, alışılmadık yollarda ve dijital dönüşümde büyük için ‘cesaret’ stratejisine bağlılığı yansıttığını ifade etti. Vetid, bu adımın şirketin kısa sürede kaydettiği başarıların bir uzantısı olduğunu belirtti.

Bankacılık hizmetleri
Diğer taraftan Cidde Üniversitesi Ekonomi Profesörü Dr. Salim Bacaca, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, iki dijital bankanın kurulmasının finans sektörü sistemini geliştirmek ve yeni şirketlerin finansal hizmetler sunmasının önünü açarak ülke ekonomisinin desteklenmesine ve gelişmesine katkıda bulunmak çerçevesinde geldiğini ifade etti.
Bacaca, Suudi Arabistan’da dijital bankaların bulunmasının, bankacılık hizmetlerinin özellikle teknolojik gelişmelerle birlikte gelişmiş ülkeler düzeyine çıkarılmasında dünyaya ayak uydurma açısında önemli olduğunu vurguladı. Altyapının hazır olduğunu belirten Dr. Salim Bacaca, Uluslararası Telekomünikasyon Birliği, sürdürülebilir ve homojen bir çerçeve oluşturmadaki başarısının ardından, Orta Doğu ve Afrika’da ilk sırada yer alan Suudi Arabistan’ı dijital düzenleyici olgunluk endeksinin en yüksek seviyelerinde sıraladığını söyledi.
Aynı şekilde ekonomist Ahmed eş-Şehri, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, tüm alanlarda dijital ekonomiye yönelik küresel bir eğilim olduğunu ve bu dijital bağlamda, şubeleri olmadan varlıklara sahip olan yeni nesil dijital bankaların ortaya çıktığını vurguladı.

Alt yapı
Şehri, Suudi Arabistan’ın bugün başarılı olmasını sağlayacak teknik alanda mevzuat ve altyapı ile desteklenen finansal sektörü geliştirmek için dijital bankalar, sıradan finansal kurumlar ve bankacılık platformları aracılığıyla geleceğe hazırlandığını aktardı. Ahmed eş-Şehri, sistemin teknik güvenlik ve siber olarak bilinen güç ve bütünlüğünün yanı sıra dijital bankaların kurulmasına izin verilmesinin bankalar arasında daha iyi rekabeti sağladığını ve bir sonraki zorlukla mücadele için teknoloji bütçelerini ve bunlara yapılan yatırımı artırdığını ifade etti.
Ekonomist, banka yapılarının dijital ve gerçekçi arasındaki çeşitlilik yoluyla finansal sistemin gelişiminden en büyük yararlanıcının, ister bireyler ister şirketler olsun finansal hizmetlerin tüketicisi dahil olmak üzere tüm sektörlerinde Suudi Arabistan ekonomisi olduğunu dile getirdi. Şehri, telekomünikasyon altyapısının ülkenin ekonomik sektörlerinde herhangi bir teknik iyileştirme için hazır olduğunu vurguladı.

Açık bankacılık
Finans sektörünün teknik altyapısının hazır hale getirilmesine yönelik arayışlar bağlamında Suudi Arabistan Merkez Bankası (SAMA), geçen yıl müşterilerin hesaplarını yönetmelerini ve verileri güvenli bir şekilde paylaşmalarını sağlayan bir açık bankacılık politikası yayınladı. Bu gelişmeyle yerel bankalar ve finansal teknoloji şirketleri de dahil olmak üzere üçüncü taraf hizmet sağlayıcılarına, müşterinin açık rızasıyla bilgilerine erişim izni verilecek. Banka ayrıca, finansal teknoloji şirketleri için yenilikler ve fırsatlar yaratarak, mevzuata ayak uydurarak ve devletin ekonomik istikrarı ve finansal sektörün gücünü korumadaki kazanımlarını koruyarak, bankacılık sektörünü geliştirmek ve desteklemek için sürekli bir faaliyet göstermekte.



Cidde'de Filistin'i destekleme ve İsrail'in tek taraflı adımlarını reddetme konusunda uluslararası mutabakat sağlandı

Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
TT

Cidde'de Filistin'i destekleme ve İsrail'in tek taraflı adımlarını reddetme konusunda uluslararası mutabakat sağlandı

Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)

Suudi Arabistan’ın Cidde kentinde, işgal altında bulunan Filistin’deki gelişmelere ilişkin düzenlenen istişare toplantısının ardından ortak bir bildiri yayımlandı. Toplantıya, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Sekreterliği, Arap Birliği ve Afrika Birliği (AfB) Komisyonu’ndan üst düzey heyetler katıldı. Toplantının, Filistin meselesinin seyri ile bölgesel ve uluslararası yansımaları konusunda üç kuruluş arasındaki siyasi eşgüdümün arttığını ortaya koyduğu belirtildi.

Bildiride, ABD Başkanı tarafından açıklanan ve Ekim 2025’te Mısır’ın Şarm eş-Şeyh kentinde Mısır-ABD himayesinde, Katar ve Türkiye’nin katılımıyla düzenlenen Uluslararası Barış Zirvesi’nde imzalanan barış planının, kan dökülmesinin durdurulması, insani yardımların engelsiz şekilde ulaştırılması, İsrail işgal güçlerinin çekilmesi ve normal hayata dönüş için gerekli koşulların hazırlanması açısından temel bir çıkış noktası olduğu vurgulandı. Planın, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin 2803 sayılı kararıyla kabul edildiği ve geri dönülmez biçimde ‘iki devletli çözüm’ yolunun açılmasını hedeflediği kaydedildi.

Bu çerçevede üç kuruluş, Gazze Şeridi’nde ya da Batı Şeria’da Filistin halkının zorla yerinden edilmesini hedefleyen her türlü girişim ve planı kesin bir dille reddettiklerini belirtti. Bildiride, bu tür adımların savaş suçu ve uluslararası insancıl hukukun açık ihlali olduğu, ayrıca bölgesel ve uluslararası barış ve güvenliğe doğrudan tehdit teşkil ettiği ifade edildi. İsrail’in Refah Sınır Kapısı’nın tek yönlü açılmasına ilişkin açıklamaları da sert şekilde kınanarak, Gazze Şeridi’ni yaşanamaz bir bölge haline getirmeyi amaçlayan politikaların sonuçlarına karşı uyarıda bulunuldu.

Ortak bildiride, İsrail makamlarının Gazze Şeridi’ne uyguladığı kuşatma ve sistematik aç bırakma politikası kınandı. İsrail’in Refah Sınır Kapısı ile tüm kara ve deniz geçişlerini kalıcı ve güvenli şekilde açmaya zorlanması, insani yardımların herhangi bir kısıtlama olmaksızın ulaştırılmasına izin verilmesi çağrısı yapıldı. Ayrıca Doğu Kudüs dahil Batı Şeria’da yerleşim faaliyetlerinin genişletilmesi, keyfi tutuklamalar, ilhak planları, sözde İsrail egemenliğinin dayatılması, şehir ve mülteci kamplarına baskınlar, altyapının tahrip edilmesi ve nüfusun zorla yerinden edilmesi gibi uygulamaların tehlikesine dikkat çekildi.

Bildiride, tüm İsrail yerleşimlerinin hukuka aykırı olduğu vurgulanarak, bunların dağıtılması ve boşaltılması gerektiği ifade edildi. İşgal güçlerinin koruması altında artan aşırı yerleşimci şiddetine karşı uyarıda bulunulurken, uluslararası topluma bu suçların faillerinin uluslararası ceza hukuku çerçevesinde hesap vermesini sağlama ve BM Güvenlik Konseyi’nin 904 sayılı kararı uyarınca yerleşimcilerin silahsızlandırılmasını hayata geçirme çağrısı yapıldı.

Bildiride, Kudüs’e ilişkin olarak İsrail’in işgal altındaki kentte siyasi, coğrafi ve demografik yapıyı değiştirmeyi amaçlayan tüm uygulamaları reddedildi. Açıklamada, başta Mescid-i Aksa olmak üzere İslam ve Hristiyan kutsal mekânlarının tarihî ve hukuki statüsünün korunmasının zorunlu olduğu vurgulandı.

Ortak bildiride ayrıca, işgal hapishanelerindeki Filistinli mahkûmlara yönelik zorla kaybetme, işkence, infaz ve kötü muamele dahil ağır ihlaller kınandı. Aşırı sağcı İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir’in, tutuklu lider Mervan Bergusi’nin hücresini basarak hayatını tehdit ettiğine dikkat çekilerek, mahkûmların akıbetinin ortaya çıkarılması, korunmalarının sağlanması ve serbest bırakılmaları için uluslararası baskı çağrısı yapıldı.

Üç kuruluş, uluslararası toplumu İsrail’i tüm ihlallerinden dolayı hesap vermeye zorlayacak somut adımlar atmaya ve cezasızlık politikasına son vermeye davet etti. Bu çerçevede, başta Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) ve Uluslararası Adalet Divanı (UAD) olmak üzere ulusal, bölgesel ve uluslararası yargı mecralarının devreye sokulması gerektiği vurgulandı. Açıklamada, Filistin halkı için uluslararası korumanın sağlanmasının zorunlu olduğu ifade edildi. Bildiride ayrıca, Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) Filistin halkının tek meşru temsilcisi olduğu teyit edilerek, Filistin hükümetinin Gazze Şeridi dahil tüm işgal altındaki Filistin topraklarında sorumluluklarını tam olarak üstlenmesinin desteklenmesi talep edildi.

Bildiride, Suudi Arabistan’ın Eylül 2025’te BM Genel Kurulu’nun 80’inci oturumunda açıkladığı Filistin Yönetimi’nin mali sürdürülebilirliğine yönelik acil koalisyon girişimi memnuniyetle karşılandı. Tüm ülkelere bu girişime katılma ve Filistin hükümetine mali destek sağlama çağrısı yapıldı. Ayrıca, 12 Eylül 2025’te BM Genel Kurulu’nda kabul edilen ve Filistin meselesinin barışçıl çözümü ile iki devletli çözümün uygulanmasına ilişkin konferansın sonuçlarını onaylayan karar da olumlu karşılandı. Söz konusu konferansın, Suudi Arabistan ve Fransa’nın eş başkanlığında New York’ta düzenlendiği hatırlatıldı.

Açıklamada, UAD’ın İsrail’in işgal altında bulunan Filistin topraklarındaki yükümlülüklerine ilişkin danışma görüşü takdir edilirken, Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’nın (UNRWA) görev süresinin üç yıl uzatılması kararı memnuniyetle karşılandı. Ajansa siyasi, hukuki ve mali desteğin sürdürülmesinin gerekliliği vurgulanarak, rolünü veya yetkisini zayıflatmayı hedefleyen girişimler reddedildi.

Bildirinin sonunda, Eylül 2025’te Filistin devletini tanıyan ülkelerin tutumları takdir edilirken, diğer ülkelere de Filistin devletini tanımaları ve BM’de tam üyeliğini desteklemeleri çağrısı yapıldı. Bunun, iki devletli çözümün hayata geçirilmesinin temel unsurlarından biri olduğu belirtildi. Açıklamada, bölgede adil ve kalıcı barışın ancak İsrail işgalinin sona erdirilmesi, 4 Haziran 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen Filistin devletinin uluslararası meşruiyet kararları ve Arap Barış Girişimi doğrultusunda kurulmasıyla mümkün olacağı vurgulandı.


Suudi Arabistan'ın Tuwaiq projesi kapsamındaki ilk savaş gemisi denize indirildi

Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
TT

Suudi Arabistan'ın Tuwaiq projesi kapsamındaki ilk savaş gemisi denize indirildi

Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)

ABD'nin Wisconsin eyaletinde düzenlenen özel bir törenle, Tuwaiq projesi kapsamında üretilecek dört Suudi savaş gemisinden ilki olan "Majesteleri Kral Saud" gemisi denize indirildi.

Gemi, Suudi Arabistan Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı Korgeneral Muhammed El-Garibi tarafından, Suudi Arabistan ve Amerikan tarafından çok sayıda üst düzey subay ve yetkilinin katılımıyla denize indirildi.

Korgeneral el-Garibi, genel olarak silahlı kuvvetlerin ve özellikle deniz kuvvetlerinin Suudi liderliğinden aldığı sınırsız desteğin, modernizasyon ve kalkınmada önemli ilerlemeler kaydedilmesine katkıda bulunduğunu vurguladı. Tuwaiq projesinin, Suudi Arabistan'ın en son askeri teknolojilere dayanan, modern ve profesyonel bir deniz kuvveti oluşturma taahhüdünü ve personelinin ileri eğitim ve nitelik programlarını somutlaştırdığını ifade etti.


Suudi Arabistan Veliaht Prensi Burhan ile görüştü

Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
TT

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Burhan ile görüştü

Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman, dün Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan ve beraberindeki heyetle bir araya geldi.

Görüşmede, Sudan'daki son gelişmeler, bunların sonuçları, güvenlik ve istikrarın sağlanması için gösterilen çabalar gözden geçirildi.