Charles de Gaulle Havalimanı’nda 18 yıl yaşayan İranlı muhalifin hikâyesi

Avrupa ülkelerinin iltica başvurusunu reddettiği İranlı muhalif Londra'ya giderken kimlik belgelerinin çalınmasının ardından Charles de Gaulle Havalimanı’nda kaldı

Mehran Karimi Nasseri'nin üzücü hikayesi sığınma belgelerini Paris'teki bir tren istasyonunda kaybetmesinin ardından başladı. (AFP)
Mehran Karimi Nasseri'nin üzücü hikayesi sığınma belgelerini Paris'teki bir tren istasyonunda kaybetmesinin ardından başladı. (AFP)
TT

Charles de Gaulle Havalimanı’nda 18 yıl yaşayan İranlı muhalifin hikâyesi

Mehran Karimi Nasseri'nin üzücü hikayesi sığınma belgelerini Paris'teki bir tren istasyonunda kaybetmesinin ardından başladı. (AFP)
Mehran Karimi Nasseri'nin üzücü hikayesi sığınma belgelerini Paris'teki bir tren istasyonunda kaybetmesinin ardından başladı. (AFP)

Ahmet Abdülhakim
İranlı Mehran Karimi Nasseri, 8 Ağustos 1988'de Fransa'nın başkenti Paris'teki Charles de Gaulle Uluslararası Havalimanı'ndan Birleşik Krallık'a gitmek için uçağa bindi. O sırada ülkesindeki rejime muhalefetinden dolayı Avrupa'ya yaptığı iltica başvurusunda hüsran yaşayacağını ve yaklaşık 18 yıl boyunca Fransa’daki Charles de Gaulle Havalimanı’nın Terminal 1 binasında kalacağını bilmiyordu.
Hikayesi, Batılı film yapımcılarına ilham kaynağı olan Nasseri’nin çilesi rejime karşı çıktığı için ülkesini terk etmek zorunda kalması ve ardından İngiltere'ye iltica belgelerini kaybetmesiyle başladı. 2006 yılında hayatını bir Paris banliyösüne devam ettirmeye başlamadan önce Paris, Londra ve Brüksel arasında onay için adeta bir iltica mahkumu olarak Charles de Gaulle Havalimanı’nda sıkışıp kaldı.
Peki, Fransa’daki havalimanındaki zorunlu ikameti sırasında çekilen fotoğraflarda etrafındaki öylece düzenlenmiş eşyalarla oturduğu görülen bu adam hakkında neler biliyoruz?

Hikâyenin başlangıcı
İran'ın güneybatısındaki Mescid-i Süleyman şehrinde 1942 yılında doğan Karimi Nasseri’nin çilesi, 1974 yılının mart ayında İngiltere'de (Bradford Üniversitesi'nde okuyordu) İran Şahı'na karşı bir gösteriye katılmasıyla başladı. Olaydan bir yıl sonra ülkesine döndüğünde tutuklandı ve yaklaşık 4 ay Evin Cezaevi’nde tutuldu. Ardından da pasaportu teslim edilerek yurt dışına çıkarıldı.
Daha önce elde edilen bilgilere göre Nasseri sürgünden ve Avrupa'ya dönüşünden sonra yaklaşık 6 yıl boyunca sığınma hakkı elde etmeye çalıştı. Ancak bu talebi 1977'de Batı Almanya ve Hollanda, 1978'de Fransa ve 1979'da da İtalya ve İngiltere olmak üzere 5 Avrupa ülkesi tarafından reddedildi. Batı Almanya’ya girmek için yaptığı girişimi nedeniyle Belçika sınırlarına sürüldü ve ülkeye girişine izin verilmedi.
Mehran Karimi Nasseri, Birleşmiş Milletler Belçika Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin kabul etmesiyle 7 Ekim 1980 tarihinde Belçika tarafından sığınma hakkı aldı. Ardından 1986 yılına kadar Belçika'da kaldı. İranlı muhalifin Charles de Gaulle Havalimanı'nda mahsur kaldığı süre boyunca bin sayfadan uzun günlüğüne kaydettiği zorlu hayatı, annesinin İskoç asıllı olmasına istinaden İngiltere’de yaşamak istemesiyle başlamış oldu.

Havalimanında 18 yıl
8 Ağustos 1988'de Charles de Gaulle Havalimanı'na inen Karimi Nasseri, Londra'daki Heathrow Havalimanı'na gidecek uçağa binerek İngiltere’ye doğru yola çıktı. Ancak kırk yaşlarındaki adamın hayatı iltica belgelerini kaybetmesiyle tamamen değişti.
ABD’li Washington Post gazetesinin haberine göre Karimi Nasseri'nin tüm sığınma belgelerinin bulunduğu çantası, Charles de Gaulle Havaalanı'na giderken Fransa'nın başkentindeki bir tren istasyonunda çalındı. İngiltere'ye ulaşmasına rağmen kimliğini ibraz edecek belgeleri olmadığı için Heathrow Havalimanı'nından çıkamadı ve ardından 18 yıl boyunca durumunun belirlenmesini bekleyeceği Charles de Gaulle Havalimanı'na iade edildi.
Gazetenin aktardığına göre Karimi Nasseri’nin bu sıkıntılı hali, sığınmacı olarak Charles de Gaulle Havalimanı’nda kimliğini ispatlamasını sağlayacak belgelerin yerine yenilerini elde edememesinden kaynaklandı. Gerekli evrakları ibraz edemeyince uçağa binmesi de bekleme salonunun dışına çıkması da mümkün olmadı.
Karimi Nasseri'nin İngiliz yazar Andrew Donkin ile birlikte kaleme aldığı "The Man of the Hall" adlı kitabında aktardığına göre hayatının köşe taşını oluşturan yer, kitabını satan Relay dükkanlarının bitişiğindeydi. İnsan haklarını gözeten Avrupa ülkeleri tarafından reddedilmesinden sonra bu yer kendi ifadesine göre “hayatının koruyucusu” konumundaydı.

Karimi Nasseri, Ağustos 2006'da Charles de Gaulle Havalimanı’nın Terminal 1’deki yerine veda etti. (AFP)
Nasseri vaktini havalimanındaki bekleme salonunda, valizlerinin yanında aylar boyunca kitap okuyarak, ekonomi çalışarak ve hatıralarını yazarak geçirdi. Erkeklere ait bölümlerde kaldı. İspanyol gazetesi El Pais’e göre terminalde kaldığı süre boyunca iyi davranışlarıyla tanındı ve zamanla uluslararası medyanın ve basının dikkatini çekti. Havalimanındaki ikamet yeri ve şekli, sürgün edilmiş bir kişi olduğu izlenimini vermiyordu. Etrafındaki valizlerle, her an seyahat halinde olduğu izlenimi veren, her gün gazete ve kitap okumaya hevesli bir adam imajına sahipti. 2006 yılında hastalanıp bir Fransız hastanesine nakledilene kadar bu durumda yaşamaya devam etti.
Şarku'l Avsat'ın Independent Arabia'dan aktardı habere göre, Ağustos 2006'da, 2007 yılına kadar hastanede kalmasına neden olan hastalığı nedeniyle Charles de Gaulle Havalimanı'nın Terminal 1’deki ikametgâhına veda etti. Havaalanına yakın bir otelde kalması için transfer edildi. Bir yıl sonra ise yaşamını Paris’in bir banliyösünde devam ettirmeye karar verdi.

Sir Alfred
Paris’teki havalimanında uzun yıllar bekleyen Karimi Nasseri, İran asıllı olduğunu kabul etmeyerek İsveç asıllı olduğunu iddia eti ve lakap olarak Sir Alfred’i kullanmaya başladı. Havalimanında 10 yıl kadar kaldıktan sonra bu ismi kendisi seçti. İngiliz The Guardian gazetesinin haberine göre kendisine İranlı adıyla hitap edenlere cevap vermedi ve mesajları yeni adıyla kabul etti. Gazete, Karimi Nasseri’ye krizin ilk on yılının ardından Fransa tarafından ikamet ve sığınma hakkı verildiğini ancak Fransız yetkililerin ismini Alfred olarak yazmamaları nedeniyle bunu reddettiğini aktardı.  Zira o kendisinin İranlı Nasseri değil, İsveç asıllı, Farsçayı anlamayan Alfred olduğunu iddia ediyordu.

Dünya sineması için ilham kaynağı olan hikaye
Karimi Nasseri'nin hayatı, Batı romanları ve filmleri için ilham kaynağı oldu. Bunlardan biri cüzdanını çaldırdıktan sonra Charles de Gaulle Havalimanı’nda mahsur kalan ve iki gün boyunca macera yaşayan Arturo Conti adlı bir gezginin hikayesinin anlatıldığı 1994 yapımı, Fransız yönetmen Philippe Lioret imzalı Tombés du ciel (Gökten Düşen) adlı film.

“Sir Alfred”in hikayesi Batılı film yapımcılarına ilham kaynağı oldu. (AFP)
Nasseri'nin hayatı, ünlü yönetmen Steven Spielberg'in yönettiği, Tom Hanks'in başrolde oynadığı ve havalimanı terminalinde yaşayan bir adamın konu alındığı 2004 yapımı "Terminal" adlı filmde de kendine yer buldu.
Spielberg'in filminde Tom Hanks, Karimi Nasseri’nin şanssız hikayesine benzer şekilde, New York'taki John F. Kennedy Havalimanı'na indiği sırada Orta Avrupa'daki ülkesinde bir darbe gerçekleşen, ABD’ye girişi engellenen ve sınırların kapalı olması dolayısıyla da ülkesine geri dönemediği için terminalde mahsur kalan ve bu duruma uyum sağlamaya çalışan Viktor Navorski adlı kahramanı canlandırıyordu.

 


İsrail İran'a saldırdı ... Tahran yanıt veriyor

İsrail İran'a saldırdı ... Tahran yanıt veriyor
TT

İsrail İran'a saldırdı ... Tahran yanıt veriyor

İsrail İran'a saldırdı ... Tahran yanıt veriyor

İsrail Savunma Bakanı Israel Katz  bugün (Cuma) yaptığı açıklamada, ABD Başkanı Donald Trump'ın İran'ın nükleer tesislerine yönelik yakın bir İsrail askeri saldırısı uyarısında bulunmasından kısa bir süre sonra İsrail ordusunun İran'a karşı “önleyici bir saldırı” başlattığını duyurdu.

Buna karşılık İran silahlı kuvvetleri İsrail'e karşılık vermede “sınır tanımayacaklarını” vurguladı.

Silahlı Kuvvetler Genelkurmay Başkanlığı'ndan yapılan açıklamada şöyle denildi: “Kudüs'ü işgal eden rejim tüm kırmızı çizgileri aştığına göre ... Bu suça karşılık vermenin sınırı olmayacaktır.”

Şu ana kadar yaşanan gelişmelerden bazıları...

  • Yükselen Aslan Operasyonu: Cuma günü şafak vakti İsrail, Natanz'daki Ahmedi Ruşen uranyum zenginleştirme kompleksi de dahil olmak üzere İran'daki çok sayıda nükleer ve askeri tesisin yanı sıra birçoğu suikasta kurban giden üst düzey askeri komutanların evlerine “kesin ve önleyici” saldırılar düzenledi.
  • Hedef alınan İranlı liderler: Devrim Muhafızları Komutanı Hüseyin Selami, Silahlı Kuvvetler Genelkurmay Başkanı Muhammed Bakıri ve Ortak Operasyonlar Dairesi Komutanı General Gulam Ali Raşid öldürüldü.
  • Nükleer bilim adamlarına yönelik suikastlar: Saldırılarda başta Muhammed Mehdi Tahrani ve Feridun Abbasi olmak üzere altı nükleer bilim adamı öldürüldü.
  • İran'ın tepkisi: Tahran Tel Aviv'e doğru çok sayıda füze ile karşılık verdi.

*İran Devrim Muhafızları: Füze saldırımızda ülkemizi vurmak için kullanılan İsrail askeri merkezlerini ve hava üslerini hedef aldık.

*Washington'un İran füzelerine karşı İsrail'e yardım ettiğini söyleyen ABD'li bir yetkili: “ABD'nin İsrail'i hedef alan füzelerin düşürülmesine yardımcı olduğunu teyit ediyorum” dedi.

*İsrail medyasında yer alan haberlere göre acil servisler İran'ın füze saldırısında ikisi ağır olmak üzere 40 kişinin yaralandı.

*CNN'e konuşan İsrailli yetkili şu ifadeleri kullandı: "Bakanlar Kurulu şu anda İran'ın füze saldırısına verilecek yanıtı görüşmek üzere toplanıyor."

*İsrail Savunma Bakanlığı İran'a ait onlarca hava savunma sistemi hedefinin imha edildiğini duyurdu.

*İsrail ordusu , gerekli olduğu sürece operasyonlara devam etmeye hazır olduğunu açıkladı.

*İsrail ordusu, Hemedan ve Tebriz de dahil olmak üzere İran Hava Kuvvetleri'ne ait askeri üslere saldırdığını ve imha ettiğini açıkladı.

*Trump, Washington'un bölgesel güvenlik ve istikrarın korunması amacıyla krizin çözümüne yönelik çabalara katılmaya hazır olduğunu teyit etti.

*Suudi Arabistan Nükleer Düzenleme Kurumu: Krallığın çevresi herhangi bir radyolojik sonuca karşı güvenlidir.

*Katar Emiri Trump ile telefonda görüşerek gerilimin azaltılması ve diplomatik çözümlere ulaşılması gerektiğini vurguladı.

*İran hava sahası Cumartesi gününe kadar kapalı kalacak.

*İran Televizyonu: Hava savunma sistemleri ilk kez iki İsrail F-35 savaş uçağını düşürdü.

*İran'a yönelik daha fazla saldırıda bulunma sözü veren Netanyahu yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı: “Son 24 saat içinde üst düzey askeri komutanları, önde gelen nükleer bilim adamlarını, rejimin en önemli uranyum zenginleştirme tesislerini ve balistik füze cephaneliğinin büyük bir bölümünü ortadan kaldırdık. Daha fazlası gelecek... Rejim kendisine ne yapıldığını ya da ne yapılacağını bilmiyor. Hiç bu kadar savunmasız olmamıştı."

*İsrail ordusu: İran İsrail'e en az 100 roket fırlattı, bunların çoğu engellendi ya da hedefe ulaşmadı

*ABD Enerji Bakanı: Ortadoğu'daki mevcut durumun küresel enerji kaynakları üzerindeki olası etkilerini izlemek üzere Ulusal Güvenlik Konseyi ile yakın işbirliği içerisinde çalışıyoruz.

*İran , Fordo ve İsfahan tesislerinde sınırlı hasar olduğunu doğruladı.

*UAEA Genel Direktörü Rafael Grossi Güvenlik Konseyi'ni bilgilendirdi:

*Nükleer tesislerin güvenliğini teyit etmek üzere İranlı yetkililerle temas halindeyiz.

*İran, Natanz uranyum zenginleştirme tesisinin İsrail saldırılarının ilk dalgası sırasında hedef alındığını doğruladı.

*İranlı yetkililer bize Fordo ve İsfahan'daki iki nükleer tesisin saldırıya uğradığını bildirdi.

*İran'ın yüzde 60'a kadar zenginleştirilmiş uranyum ürettiği bir yer üstü tesisi imha edildi.

*Natanz'daki yeraltı zenginleştirme tesislerine yönelik bir saldırı olduğuna dair herhangi bir belirti yok ancak güç kaynağına yönelik saldırı santrifüjlere zarar vermiş olabilir.

*Sebepleri ya da koşulları ne olursa olsun nükleer tesisler asla saldırıya uğramamalıdır.

*İsrail Savunma Bakan, "İran, İsrail'deki sivil yerleşim yerlerine roket atarak kırmızı çizgileri aşmıştır. İran rejimi ağır bir bedel ödeyecektir" dedi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı, "İran rejimi her zamankinden daha zayıftır ve bu İran halkının rejime karşı durması için bir fırsattır. Netanyahu'dan İran halkına: Ben ve İsrail halkı sizinle birlikteyiz. İran'ın balistik füze cephaneliğinin büyük bir bölümünü imha ettik. İsrail, İran'a karşı tarihin en büyük askeri operasyonlarından birini başlattı. İranlıları baskıcı ve şeytani rejime karşı birleşmeye çağırıyorum."

*Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve ABD Başkanı Ortadoğu'da güvenlik, barış ve istikrarın sağlanması için birlikte çalışmaya devam etmenin önemine vurgu yaptılar.

*Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve ABD Başkanı itidal, gerilimi azaltma ve tüm anlaşmazlıkların diplomatik yollarla çözülmesinin önemini ele aldı.

*Suudi Arabistan Veliaht Prensi, İranlı hacıların tüm ihtiyaçlarının karşılanması ve anavatanlarına ve ailelerine güvenli bir şekilde dönmeleri için koşullar hazır olana kadar kendilerine tüm hizmetlerin sağlanması talimatı verdi.

*İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, İsrail'in askeri ve nükleer tesislere yönelik büyük saldırısının ardından ülkesinin itidal çağrılarını reddettiğini vurguladı.

*İsrail itfaiyesi İran'dan atılan roketin ardından binada mahsur kalanları kurtardı.

*İsrail itfaiyesi İran'ın füze saldırısının yol açtığı büyük olaylara müdahale ettiğini duyurdu

*İran devlet televizyonu: İsrail'e dördüncü roket dalgası fırlatıldı

*İsrail ordu sözcüsü İran medyasında yer alan bir savaş uçağının düşürüldüğü ve pilotun yakalandığı haberlerini yalanladı