Bağdat Zirvesi’nde güvenlik, terör, su, yatırım ve bölgesel zorluklarla mücadele konuları ele alındı

Irak, Mısır ve Ürdün arasında çalışmaların koordine edilmesine ilişkin bir anlaşma imzalanırken kararların uygulanması için ortak bir sekreterlik kurulması kararlaştırıldı

Irak Cumhurbaşkanı ile Ürdün Kralı 2. Abdullah, Mısır Cumhurbaşkanı ve Irak Başbakanı dün Bağdat'ta bir araya geldiler (Reuters)
Irak Cumhurbaşkanı ile Ürdün Kralı 2. Abdullah, Mısır Cumhurbaşkanı ve Irak Başbakanı dün Bağdat'ta bir araya geldiler (Reuters)
TT

Bağdat Zirvesi’nde güvenlik, terör, su, yatırım ve bölgesel zorluklarla mücadele konuları ele alındı

Irak Cumhurbaşkanı ile Ürdün Kralı 2. Abdullah, Mısır Cumhurbaşkanı ve Irak Başbakanı dün Bağdat'ta bir araya geldiler (Reuters)
Irak Cumhurbaşkanı ile Ürdün Kralı 2. Abdullah, Mısır Cumhurbaşkanı ve Irak Başbakanı dün Bağdat'ta bir araya geldiler (Reuters)

Irak Başbakanı Mustafa el-Kazımi, dün (Pazar), Irak'ın başkenti Bağdat'ta düzenlenen ve Irak ile Mısır Arap Cumhuriyeti ve Ürdün Haşimi Krallığı arasında en iyi ilişkilerin kurulmasını amaçlayan Bağdat Zirvesi’nin sona erdiğini duyurdu.
Kazımi, zirvenin açılışı sırasında yaptığı konuşmada, “Bu zirve, özellikle yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının getirdiği zorluklarla birlikte, bölgede ve tüm dünya ülkelerinde tehlikeli bir tarihi dönüm noktasında ve bir zaman diliminde yapılıyor. Karşı karşıya olduğumuz en önemli zorlukların Kovid-19 salgını, zorlu ekonomik koşullar, güvenlik sorunları ve terörle mücadele olduğu kimse için bir sır değil. Irak'ın terör karşısında çetin bir deneyim yaşadığını ve çağın haricileri olan bu haricilerin bazı küçük sığınma noktaları kalmasına rağmen Allah'a şükür bu grupları ortadan kaldırmayı başardık. Bu zorluklarla yüzleşmek için üç ülke (Irak-Mısır-Ürdün) arasında ortak çalışmalar ve koordinasyon olmalı. Halklarımıza ve bölge halklarına hizmet etmek amacıyla bu grupları ortadan kaldırmak için çalışmalıyız” ifadelerini kullandı.
Kalkınma alanında çalışmak, bölgeyi ve halklarını kalkındırmak için tutumları birleştirmek ve güçlendirmek amacıyla ortak eylemde bulunulması gerektiğini vurgulayan Kazımi, bölgenin içinde bulunduğu hassas koşullar çerçevesinde, ekonomik alanların yanı sıra sosyal alana da hizmet etmek için üç ülke arasındaki coğrafi iletişimin tüm olanaklarından yararlanmanın önemine dikkati çekti.
Öte yandan zirvede bazı konular üzerinde anlaşmaya varıldı. Irak Başbakanı, Suriye, Libya, Yemen ve Filistin dosyası gibi başlıca bölgesel dosyalarda koordinasyonu sürdürmek için üç ülke arasındaki çalışmaları koordine edecek daimi bir sekreterlik kurulmasının kararlaştırıldığını, böylece bu ülkelerdeki kardeş hakların yaşadıkları zorlukları ve krizleri aşmalarına yardımcı olunmasının ve bu konularda iş birliği ve koordinasyon içinde ortak bir vizyon ortaya koyulmasının amaçlandığını ifade etti.
Daha önce yapılan iki zirvede ortak bir vizyon üzerinde uzlaşılması da dahil, yatırım ve ekonomik iş birliğinin ele alındığını belirten Kazımi, Arap ülkeleri liderlerinin, Bağdat Zirvesi’nde elektrik, tarım ve ulaşım alanlarında bu projeleri uygulama aşamasına gelmeyi başardıklarının altını çizdi. Kazımi, son toplantıda Kral Abdullah'ın gündeme getirdiği gıda güvenliğinin yanı sıra finansal ve bankacılık ilişkileri ve altyapılarının geliştirilmesi konularında da adımlar atıldığını sözlerine ekledi.
Diğer yandan Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, ülkesinin ikili veya Mısır-Irak-Ürdün arasındaki üçlü ilişkiler çerçevesinde yapıcı iş birliğinde yeni bir dönem başlatmayı sabırsızlıkla beklediğini söyledi.  Mısır Cumhurbaşkanlığı Sözcü tarafından yapılan açıklamaya göre Sisi, Irak Cumhurbaşkanı Behrem Salih, Ürdün Kralı 2. Abdullah ve Başbakan Kazımi ile katıldığı dörtlü toplantı sırasında özellikle üç ülkenin karşı karşıya olduğu ortak zorluklar çerçevesinde, kapsamlı stratejik ortaklığın geniş ufuklarına doğru birlikte hareket etmenin, sürdürülebilir bir ekonomik entegrasyon ve stratejik bir iş birliği doğrultusunda ortak Arap eylemini güçlendirmeyi amaçladığına işaret etti.
Ürdün Kralı 2. Abdullah ise Irak, Ürdün ve Mısır arasındaki ortak iş birliğinin ortak çıkarlara ulaşmak için güçlendirilmesi çağrısında bulundu. Irak Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre Kral Abdullah, Irak Cumhurbaşkanı Salih ile yaptığı görüşmede, Ürdün'ün Irak'ın güvenlik ve istikrarını sürdürmesine verdiği desteği teyit ederken iki ülke arasında ekonomik ve ticari alanlarda imzalanan anlaşmaların önemini ve ortak çıkarlara ulaşmak için Irak, Ürdün ve Mısır arasındaki ortak iş birliğinin güçlendirilmesi gerektiğini vurguladı.
Bu arada Irak, Ürdün ve Mısır Dışişleri Bakanları, bu ülkelerin liderleri arasındaki üçlü zirvenin oturum aralarında düzenlenen bir basın toplantısı sırasında ‘tüm bölge için en iyisini elde etmek amacıyla’ üç ülke arasındaki ‘ortak iş birliğinin’ önemini vurguladılar.  Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri, Mısır’ın, Irak ve Ürdün ile birlikte zorluklarla mücadele etmek istediğini’ söyledi. Üç ülkenin liderlerinin ‘ülkelerinin karşı karşıya olduğu sorunları’ ele aldıklarını ifade eden Şukri, aynı zirvenin dördüncüsünün Mısır’ın başkenti Kahire’de yapılmasının planlandığını ve sabırsızlıkla beklediklerini söyledi.
Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen Safadi, üçlü zirvede Suriye meselesinin de ele alındığını açıkladı. Suriye'deki çözümün terörden kurtulmaya yönelik siyasi bir çözüm olması gerektiğini belirten Safadi,  Irak'ın bölgesel anlaşmazlıklardan ve yansımalardan arındırılması gerektiğini de sözlerine ekledi. Amman’ın Bağdat ve Kahire ile ilişkilerinin ‘ortak bir siyasi vizyonla başladığını’ dile getiren Safadi, üç ülke arasındaki siyasi iradeyi verimli bir çerçeveye dönüştürmek için birlikte çalışmaya devam edileceğine işaret ederek, “Üç ülke arasındaki bu iş birliği, tüm bölge için en iyisine ulaşılmasına katkıda bulunacaktır” dedi.
Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin ise yaptığı açıklamada, görüşmede ilaç endüstrisi alanında ortak bir çalışma yapılmasının ve sanayi şehirlerinin kurulmasının ele alındığını söyledi. Üçlü zirvenin Bağdat'ta düzenlenmesinin üç ülke arasındaki daimi iş birliğini yansıttığını kaydeden Hüseyin, “Herkes çeşitli alanlarda iş birliği ve yatırım fırsatları arıyor” şeklinde konuştu.
Bu arada Iraklılar arasında, gerek milletvekilleri ve politikacılar tarafından yapılan açıklamalarda gerekse sosyal medya aracılığıyla, Arapların Irak'a açılmasını destekleyenler ve karşı olanlar şeklinde bir bölünme olduğu, ancak buna karşın Irak'ın İran ve Türkiye'nin ekonomik imkanlarıyla kurdukları tek taraflı hakimiyetlerinden kurtulması gerektiği konusunda fikir birliği olduğu gözlemlendi.
Irak, Başbakan Mustafa el-Kazımi'nin geçtiğimiz yıl göreve gelmesinden bu yana Suudi Arabistan’la başlayarak Arap ülkeleriyle ilişkiler kurmaya yöneldi. Öyle ki Irak, üçüncü zirveyi Bağdat'ta gerçekleştirmeyi başardı. Başbakan Kazımi, bir tweette ‘Arap Bağdat’ın Ürdün Kralı ve Mısır Cumhurbaşkanı’nı ağırlamaktan memnuniyet duyduğunu yazdı.
Irak protokolü, Ürdün Kralı ve Mısır Cumhurbaşkanı’nı ile ilişkilere büyük ilgi gösterirken, iki lider Irak Cumhurbaşkanı Berhem Salih tarafından Bağdat Uluslararası Havalimanı'nda resmi bir törenle karşılandı. Başbakan Kazımi, zirvenin düzenlendiği hükümet sarayında iki lider için verilen resepsiyonu Irak’ın meşhur dabke dansı el-Cubi ile tamamladı.



FAO: Gazze Şeridi'ne yönelik insani yardımların sınırsız erişimini sağlamak için çalışıyoruz

Gıda yardımı bekleyen Filistinli çocuklar (Reuters)
Gıda yardımı bekleyen Filistinli çocuklar (Reuters)
TT

FAO: Gazze Şeridi'ne yönelik insani yardımların sınırsız erişimini sağlamak için çalışıyoruz

Gıda yardımı bekleyen Filistinli çocuklar (Reuters)
Gıda yardımı bekleyen Filistinli çocuklar (Reuters)

İsrail'in sürdürdüğü savaş nedeniyle Gazze Şeridi benzeri görülmemiş bir açlıkla boğuşurken, Birleşmiş Milletler'e (BM) bağlı beş kurumun raporu, özellikle Afrika ve Batı Asya'da bazı bölgelerin ciddi gıda güvensizliği, artan gıda fiyatları ve biriken krizlerin etkilerinden mustarip olduğunu gösterdi.

Gazze Şeridi'nde yaşananlara değinmeyen rapor, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), Uluslararası Tarımsal Kalkınma Fonu (IFAD), Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), Dünya Gıda Programı (WFP) ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından yayınlandı. ‘2025 Dünya Gıda Güvenliği ve Beslenme Durumu’ başlığını taşıyan rapor, sınırlı ilerleme ve ülkeler arasındaki bariz eşitsizliklerden oluşan karmaşık bir gerçeği ortaya koyuyor.

FAO Tarımsal Gıda Ekonomisi ve Politikası Bölümü Direktörü David Laborde, Şarku'l Avsat’a verdiği demeçte, raporun sonuçlarının Gazze Şeridi'ndeki gıda kriziyle ilgili ayrıntılı veriler içermediğini, küresel ve bölgesel eğilimlere odaklandığını ve ayrıntılı analizler sunmadığını söyledi.

Ancak Laborde, FAO'nun Gazze Şeridi'nde hasar değerlendirmesi, açlık tehlikesi konusunda acil uyarılar yayınlama, insani yardımların sınırsız erişimini sağlama ve kaynakların aşırı kısıtlı olmasına rağmen gıda üretimini desteklemek için sınırlı pilot programlar uygulama gibi çabalar gösterdiğini belirtti.

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiseri Filippo Grandi, “Gazze halkının aç bırakılmasına artık son verilmeli” dedi. WHO ise Gazze Şeridi'ndeki yetersiz beslenmenin ‘tehlike arz eden seviyelere’ ulaştığı uyarısında bulundu.

Laborde, Şarku'l Avsat’a yaptığı açıklamada, raporda yer alan en önemli noktaları değerlendirdi; gıda fiyatlarındaki artış, bunun çocuklar üzerindeki yıkıcı etkileri ve krizi kontrol altına almada etkili olduğu kanıtlanmış ulusal politikaları ele aldı.

Birbiriyle iç içe geçmiş krizler

2021 ila 2023 yılları arasında dünya, son yılların en yüksek gıda fiyatı enflasyonunu yaşadı. Raporda, Kovid-19 salgını, Ukrayna'daki savaş, iklim şokları ve enerji fiyatlarındaki muazzam yükselişin bu büyük artışın ana itici gücü olduğu belirtiliyor.

Laborde, “Pandemi sonrası ekonomilerin yeniden açılmasıyla enerji fiyatları yükselmeye başladı ve Ukrayna'da savaşın patlak vermesiyle birlikte keskin bir artış gösterdi. Ticaret kısıtlamaları, arz kıtlığı, ana üretim bölgelerinin zarar görmesi, buğday, mısır, ayçiçek yağı ve gübre fiyatları, küresel pazarlara bağımlı olan düşük ve orta gelirli ülkeleri ciddi şekilde etkiledi ve küresel gıda fiyatlarının yüzde 18 artmasına neden oldu” ifadelerini kullandı.

Açlık azalıyor... ancak eşitsizlik derinleşiyor

Rapora göre, 2024 yılında dünya çapında açlık çeken insan sayısı 673 milyona ulaşacak. Bu rakam, 2023 yılında 688 milyon olan sayıya kıyasla hafif bir düşüşe işaret ediyor. Ancak bu iyileşme temel olarak Hindistan ve bazı Latin Amerika ülkelerinden gelen verilerin değişmesinden kaynaklanırken, Afrika ve Batı Asya'da açlık oranları artmaya devam etti.

frgty
Pakistan'daki çiftçiler (FAO)

Sadece Afrika'da 307 milyondan fazla insan açlık çekiyor ve bu, kıtanın nüfusunun yüzde 20'sinden fazlasını oluşturuyor. Batı Asya'da da 39 milyondan fazla insan, yani nüfusun yaklaşık yüzde 12,7'si kronik açlık çekiyor. Genel eğilim bazı bölgelerde ilerleme gösterirken, diğer bölgelerde, özellikle uzun süreli krizler ve çatışmalarla karşı karşıya olan bölgelerde gerileme gösteriyor.

Raporda, 2030 yılına kadar yetersiz beslenenlerin sayısının 512 milyona ulaşacağı ve bunların yaklaşık yüzde 60'ının Afrika'da olacağı tahmin ediliyor.

Gıda enflasyonu çocukları etkiliyor

Rapordaki en önemli mesajlardan biri, gıda fiyatlarındaki artış ile çocukların yetersiz beslenmesi arasındaki doğrudan ilişki. Bu durumu ‘endişe verici’ olarak nitelendiren Laborde, gıda fiyatlarındaki yüzde 10'luk artışın, beş yaşın altındaki çocuklarda genel zayıflık vakalarında yüzde 2,7 ila 4,3 arasında, şiddetli zayıflık vakalarında ise yüzde 4,8 ila 6,1 arasında bir artışla ilişkili olduğunu belirtti.

Laborde, zayıflamanın hayatı tehdit eden bir durum olduğunu ve çok ciddi bir beslenme yetersizliğinin göstergesi olduğunu ifade etti. Fiyatlar yükseldiğinde, aileler daha ucuz ve besin değeri daha düşük gıdalara yöneliyor ve bu da çocukların sağlığını doğrudan etkiliyor.

Raporda ayrıca, erken çocukluk döneminde yetersiz beslenmenin uzun vadeli fiziksel ve zihinsel hasara yol açabileceği ve bu durumun gelecekteki büyüme, eğitim ve ekonomik üretkenliği engelleyebileceği konusunda uyarıda bulunuldu.

Dayanıklılık kapasitesindeki farklılıklar

Küresel zorluklara rağmen, tüm ülkeler süreçten aynı derecede etkilenmedi. Bazı ülkeler, etkili sosyal koruma sistemleri, esnek ticaret politikaları ve veri ve altyapı yatırımları sayesinde daha fazla dayanıklılık gösterdi. Buna karşılık, sıkı fiyat kontrollerine başvuran ve mali alan darlığı, zayıf güvenlik ağları ve gıda ithalatına büyük ölçüde bağımlılık gibi yapısal farklılıklar gösteren ülkeler, piyasalarda bozulmalar ve gıda güvenliğinin bozulmasıyla karşı karşıya kaldı.

Raporda, en etkili önlemlerin temel mallara geçici vergi muafiyetleri, enflasyona göre ayarlanan sosyal koruma programları (nakit veya ayni transferler gibi) ve tarım, lojistik, araştırma ve geliştirme, depolama ve ulaşım altyapısına yapılan uzun vadeli yatırımlar olduğu ortaya konuyor.

2030'a beş yıl kaldı

Son olarak, sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmak için sadece beş yıl kaldığını belirten Laborde, raporun önümüzdeki dönem için sekiz ana öncelik belirlediğini ifade etti. Laborde, açlık ve gıda güvensizliğinden en çok etkilenenler için bu öncelikleri şöyle sıraladı: Zayıf nüfus gruplarını korumak, sosyal koruma sistemlerini güçlendirmek, mali ve parasal politikaları uyumlaştırmak, esnek gıda ve tarım sistemlerine yatırım yapmak, verileri ve pazar şeffaflığını iyileştirmek, piyasayı bozan politikalardan kaçınmak, stratejik gıda rezervlerini korumak ve yapısal eşitsizlikleri gidermek.