İran, santrifüj fabrikasının zarar gördüğünü sonunda itiraf etti

İsrail merkezli The Intel Lab grubunun Twitter hesabından paylaştığı görüntü, geçen ayki saldırı ardından Tahran'daki bir santrifüj tesisinde kaydedilen yangın izlerini gözler önüne seriyor
İsrail merkezli The Intel Lab grubunun Twitter hesabından paylaştığı görüntü, geçen ayki saldırı ardından Tahran'daki bir santrifüj tesisinde kaydedilen yangın izlerini gözler önüne seriyor
TT

İran, santrifüj fabrikasının zarar gördüğünü sonunda itiraf etti

İsrail merkezli The Intel Lab grubunun Twitter hesabından paylaştığı görüntü, geçen ayki saldırı ardından Tahran'daki bir santrifüj tesisinde kaydedilen yangın izlerini gözler önüne seriyor
İsrail merkezli The Intel Lab grubunun Twitter hesabından paylaştığı görüntü, geçen ayki saldırı ardından Tahran'daki bir santrifüj tesisinde kaydedilen yangın izlerini gözler önüne seriyor

Başkent Tahran'ın batısındaki bir nükleer tesis geçen ay saldırıya uğradığı sırada yaptığı açıklamadan geri adım atan İran hükümeti, dün ise ‘küçük’ bir hasar kaydedildiğini itiraf etti. Bu açıklamalar, İranlı yetkililerin ilk resmi açıklamalarını reddeder nitelikte ciddi bir hasarın varlığını gösteren uydu görüntülerinin yayınlanmasından dört gün sonra geldi.
Hükümet sözcüsü Ali Rebii, dün devlet medyasının düzenlediği basın toplantısında yaptığı açıklamada, İran Atom Enerjisi Kurumu'na (IAEA) ait bir tesisin binasında Haziran ayında ufak çaplı hasar meydana geldiğini ancak ekipmanın hasar görmediğini bildirdi. Saldırıdan İsrail'i sorumlu tutan Rebii, çatının bir kısmının düştüğünü gösteren uydu görüntülerinin çatı tamir edilirken çekildiğini söyledi.
Resmi IRNA haber ajansına konuşan Rebii, “Ekipman hasar görmedi. Çatıda hafif hasar vardı. Uydu görüntüleri, çatı tamir için kaldırıldığında çekilmiş” ifadelerine başvurdu. Reuters'ın haberine göre, bunun İran ile dünya güçleri arasındaki 2015 nükleer anlaşmasını canlandırmayı amaçlayan görüşmeleri raydan çıkarma yönünde bir İsrail girişimi olduğunu da vurgulayan Rebii, “Bunları, İran'ı durdurmak ve dünyanın İran ile konuşmasına gerek olmadığını söylemek için Siyonist rejim yapmıştır” dedi.
İran İsrail'i son yıllarda nükleer programıyla ilgili tesislere birçok saldırı düzenlemek ve İranlı nükleer bilim adamlarını öldürmekle suçlarken İsrail ise bu iddiaları ne yalanlıyor ne de onaylıyor.
İran devlet medyası tarafından 23 Haziran'da yapılan açıklamada, nükleer tesisi hedef alan bir sabotaj girişiminin engellendiği, herhangi bir can kaybı veya mal hasarı olmadığı belirtilmişti.
İsrail merkezli The Intel Lab grubu ise Cuma günü bu ayın başlarında çekilmiş üç uydu görüntüsünü Twitter hesabından yayınlayarak İran’ın farklı bir hikaye anlattığını ima etti.
Fotoğraflardan birinde, 40 metre büyüklüğünde bir salonun yangın sonucu siyaha boyandığı görülüyor.
Fotoğraflar, İsraillilere ait bir kargo gemisi Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) gittiği sırada saldırıya uğradıktan kısa bir süre sonra yayınlandı. Devrim Muhafızları’na bağlı medya, gemiye yapılan saldırının santrifüj tesisine yapılan saldırıya yanıt olarak geldiğini ima etti.
Saldırının bir gün ardından New York Times, hedef alınan TESA adlı fabrikanın Natanz ve Fordo nükleer tesislerinde kullanılan santrifüjlerin üretildiği ana merkezlerden biri olduğunu dile getirdi. New York Times’a konuşan bir kaynak, insansız hava aracının hedef konumundan çok uzak olmayan, İran’ın içinden bir alandan havalandığını öne sürdü.
New York Times, fabrikanın Nisan ayındaki bombalamada Natanz tesisinin kaybettiği santrifüjleri değiştirmekle görevli olduğuna işaret etti.
İran'ın nükleer bomba üretimine izin veren santrifüjler geliştirme, üretme ve çalıştırma yetenekleri, Viyana'da yürütülen söz konusu müzakerelerin en önemli noktalarından birini teşkil ediyor.



İran Cumhurbaşkanı'nın yokluğunda süreç nasıl işleyecek?

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve yardımcısı Muhammed Muhbir (Tesnim)
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve yardımcısı Muhammed Muhbir (Tesnim)
TT

İran Cumhurbaşkanı'nın yokluğunda süreç nasıl işleyecek?

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve yardımcısı Muhammed Muhbir (Tesnim)
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve yardımcısı Muhammed Muhbir (Tesnim)

İran anayasası, İran cumhurbaşkanının herhangi bir nedenle iki ay süreyle yetkilerini kullanamaması durumunda, İran cumhurbaşkanlığının görevlerini geçici bir komitenin üstlenmesini öngörüyor.

131. maddeye göre başkanın ölümü, yokluğu, iki ayı aşan hastalık veya görev süresinin dolması ve yeni cumhurbaşkanının seçilmemesi halinde, cumhurbaşkanının görevlerini bir komisyon üstlenecek.

İran Cumhurbaşkanı Yardımcısı, Rehber'in onayıyla, Meclis Başkanı ve Yargı Başkanının da yer aldığı bir komiteye başkanlık ediyor. Cumhurbaşkanı Yardımcısı, 50 gün içinde başkanlık seçimlerini düzenlemekle yükümlü olacak.

131. maddeye göre Rehber, cumhurbaşkanı yardımcısının yetkilerini gerektiği gibi kullanamaması halinde cumhurbaşkanının tüm yetkilerini doğrudan şahsen üstlenebilir veya yeni bir yetkili atayabilir.

İran Anayasası'nın 113. Maddesine göre İran Cumhurbaşkanı'nın, Rehber'den sonra ülkede en yüksek yetkili olduğunu ve Rehber ile ilgili konular hariç, Anayasa'nın uygulanmasından ve yürütme organını (hükümeti) yönetmekten sorumludur.

Bu, İran'ın başbakanlık görevini devralmak üzere geçici bir komite kurma durumu ile üçüncü kez karşı karşıya kalmasıdır.

İlki, İran devriminin ilkelerine ihanet ettiği gerekçesiyle Rehber Humeyni tarafından görevden alınan eski Cumhurbaşkanı Ebu'l Hasan Beni Sadr’ın görevden alınmasının ardından gerçekleşti. Beni Sadr 1979 devriminden sonra İran'ın ilk seçilmiş cumhurbaşkanıydı. Paris'te sürgünde iken Ekim 2021'de öldüğünde 88 yaşındaydı. Komitenin çalışmaları 22 Haziran 1980'den aynı yılın 2 Ağustos'una kadar yaklaşık iki ay sürdü.

İkincisi, 30 Ağustos 1981 tarihinde İran Başbakanı Muhammed Ali Recai'nin suikasta uğramasının ardından kurulmuştur. Komisyon, Başbakanlık binasının bombalanmasından birkaç saat sonra çalışmalarına başladı ve 9 Ekim 1981 tarihine kadar devam etmiştir.