Rusya’nın ABD’nin Suriye’deki kırmızı çizgilerini ihlal etmesinin 10 nedeni

Washington, BMGK kararının onaylanmasını Moskova'yı diyaloga zorlamayacak bir ‘başarı’ olarak görüyor

BMGK üyesi ülkelerin daimi temsilcileri, önceki gün Suriye'ye yardım ulaştırılması için uluslararası bir mekanizma kurulmasına ilişkin oylamaya katıldılar (BM)
BMGK üyesi ülkelerin daimi temsilcileri, önceki gün Suriye'ye yardım ulaştırılması için uluslararası bir mekanizma kurulmasına ilişkin oylamaya katıldılar (BM)
TT

Rusya’nın ABD’nin Suriye’deki kırmızı çizgilerini ihlal etmesinin 10 nedeni

BMGK üyesi ülkelerin daimi temsilcileri, önceki gün Suriye'ye yardım ulaştırılması için uluslararası bir mekanizma kurulmasına ilişkin oylamaya katıldılar (BM)
BMGK üyesi ülkelerin daimi temsilcileri, önceki gün Suriye'ye yardım ulaştırılması için uluslararası bir mekanizma kurulmasına ilişkin oylamaya katıldılar (BM)

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK), ABD Başkanı Joe Biden ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in geçtiğimiz ayın ortalarında Cenevre'de gerçekleştirdikleri görüşmelerinin ardından temsilcileri arasında yapılan ABD-Rusya ‘anlaşması’ ve gizli müzakerelerden sonra Şam'ın rızası olmadan Suriye'ye ‘sınır ötesi’ insani yardımın ulaştırılması mekanizmasının süresini uzatma kararını oybirliğiyle aldığı doğrudur. Ancak karar, Putin’in ABD’nin bunu ‘diplomatik bir zafer’ olarak sunma girişimlerine rağmen, son on yılda Suriye dosyasıyla ilgili Washington ve müttefikleri tarafından belirlenen  ‘kırmızıçizgilere’ yönelik ihlalleri de içeriyordu.
İşte yeni kararla ilgili 10 not:
1 - Tarihi başarı:  Beyaz Saray, Biden ve Putin'in kararın yayınlanmasındaki iş birliğini överken ABD'li bir yetkili, görüşmenin ‘beklediklerinden daha iyi’ olduğunu söyledi. ABD'nin Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Linda Thomas Greenfield da Rusya ile nadir bir durum olan böyle bir iş birliğini memnuniyetle karşıladı. Greenfield, oylamadan sonra yaptığı açıklamada, “ABD ve Rusya’nın Suriye halkının çıkarlarına hizmet eden bir insani girişimi paylaşabilmeleri önemlidir” ifadelerini kullandı. Öte yandan bunu tarihi bir anlaşma olarak nitelendiren Rusya’nın BM Büyükelçisi Vassily Nebenzia, “Rusya ve ABD ilk kez hemfikir olmakla kalmadılar, aynı zamanda tüm BMGK üyelerinin destekleyeceği ortak bir metin geliştirdiler. Bunun yalnızca Suriye’nin değil, tüm Ortadoğu bölgesinin ve tüm dünyanın yararlanacağı bir dönüm noktası olmasını temenni ediyoruz” dedi.
2 - Siyasi diyalog: Washington ve Moskova’nın, büyük tavizler verilerek alınsa da kararla ilgili abartılı tutumları, Suriye ve diğer yerler konusunda aralarındaki siyasi diyalogu yeniden başlatmak istediklerini ve ‘Rusya’nın sınırlandırmalarını’ kabul etmeye hazır olduklarını yansıtıyor. Özellikle de Biden'ın Cenevre'de Putin'e kararın süresinin uzatılmasında iş birliği yapılmasının ‘hayati’ olduğunu söylemesi, ABD’nin Fırat Nehri’nin doğusundaki askeri varlığını, Kürtler ve Şam arasındaki diyalogu, terörle mücadeleyi, Suriye'de kapsamlı bir ateşkesi ve BMGK’nın 2254 sayılı kararının uygulamasını içerebilecek bu diyalogun yeniden başlaması için bir koşul olarak yorumlandı.
ABD-Rusya diyalogunda bazı ilerlemelerin kaydedilmesi halinde, BM Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen’in, 2012 tarihli Cenevre Bildirisi’nin Rus yorumuna Batı’nın yaklaşımı ve 2015 tarihli BMGK’nın 2254 sayılı kararı çerçevesinde yaptırımlar, insani yardım, ateşkes, terörizm ve tutukluların takası gibi konuları içeren ‘adım adım’ yaklaşımıyla ilgili girişiminin yeniden canlandırılmasına kapı açabilir.
3 - ABD’nin tavizleri: Biden yönetiminin Beyaz Saray’a gelişinden bu yana başta Dışişleri Bakanı Anthony Blinken olmak üzere ABD’li üst düzey yetkililer, biri Irak’ta, yedi yıl önce alınan 2165 sayılı BMGK kararı ile ikisi Türkiye’de toplam üç geçiş noktasından Suriye’ye insani yardım ulaştırılması için başlatılan mekanizmayı genişletmek istediklerini açıkladılar. Ancak Washington daha sonra, 2014 yılında hazırlanan 2165 sayılı kararın yürürlükte kalması şartıyla taleplerini Türkiye’deki sınır geçiş noktalarından biri olan Bab el-Heva (Cilvegözü Sınır Kapısı) ile tek geçiş noktasına indirdi.
4 - Yorum savaşı: Washington, yardımların Bab el-Heva Sınır Kapısı’ndan yapılmasını bir yıl daha uzatmayı kabul etti, ancak Moskova buna sadece altı ay ile bağlı kaldı. BMGK’nın Bab el-Heva Sınır Kapısı’na ilişkin kararının son versiyonu, , BM Genel Sekreter Antonio Guterres tarafından hazırlanan operasyonlarda şeffaflık ve insani ihtiyaçların karşılanması için sınır ötesi yardımda ilerleme odaklı kapsamlı raporun yayınlanması çerçevesinde 10 Ocak 2022'ye kadar, yani altı ay daha uzatılmasıyla 10 Temmuz 2022’ye kadar ‘yapıcı bir belirsizlik’ içeriyordu.
ABD'li yetkililer, ‘yasal açıklamanın, kararın otomatik uzatılacağı anlamına geldiğini’ söylerken Ruslar, bunun özellikle ‘operasyonların şeffaflığı ve cephe hatları arasında yardım ulaştırma ve insani ihtiyaçlara cevap verme konusunda kaydedilen ilerleme’ ile ilgili olarak ‘Genel Sekreterin (Guterres) raporuna bağlı’ olduğunu söylüyorlar. Bu altı ayın ardından ortaya bir ‘yorum savaşının’ çıkmasına neden oluyor. Londra merkezli uluslararası insani yardım örgütü Oxfam ise, yalnızca altı aylık bir uzatma ile belirsiz bir geleceğin beklendiğine dair endişelerini paylaştı.
5 - Kararın güncellenmesi: Karar ilk olarak 2014 yılında, yani Rusya’nın 2015 yılı sonundaki doğrudan askeri müdahalesinden ve ABD’nin 2014 sonbaharında Suriye'nin kuzeydoğusuna DEAŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyonu (DMUK) kisvesi altındaki müdahalesinden önce çıkarıldı. Ancak Amerikalı müzakereciler, karar metninin güncellenerek ‘Suriyeli yetkililere’ yönelik eleştirilerin silinmesini ve son yedi yılda gerçekleri yansıtan yeni bir dilin kullanılmasını kabul ettiler. Bu arada karar metninde ‘Suriye'nin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesinin’ öngörülmesine rağmen, Şam kararı halen ‘egemenliğin ihlali’ olarak değerlendiriyor.
6 - Erken toparlanma: Washington, Moskova'nın üç kez ‘erken toparlanma’ ifadesi geçen kararda yeni bir dil kullanılması taleplerini kabul etti. Diplomatlar, Avrupa Birliği (AB) Konseyi'nin açıklamasına göre bunun ‘siyasi süreçte somut bir ilerleme kaydedilmesi ve BMGK’nın 2254 sayılı kararının uygulanması öncesinde Suriye'nin yeniden inşasına katkıda bulunmayı reddeden Batılı ülkelerin şartlarını ‘atlatma hamlesi’ olduğunu belirtiyor. Kararda, “İnsani yardım faaliyetlerinin kapsamının, etkilenen nüfusun acil ihtiyaçlarını karşılamaktan daha geniş olduğu ve su, hijyen, sağlık, eğitim ve konut sektörlerinde erken toparlanma projeleri yoluyla temel hizmetlere yönelik desteği de barındırması gerektiği kabul ediliyor” deniliyor.
7 - Yeniden inşa için belirlenen koşullar: Rusya ile Cenevre’de yapılan gizli görüşmelerin yanı sıra Blinken’ın ekibi, Şam'la ‘normalleşmeyi’ reddetmeye ilişkin iki paragrafın silinmesi konusunda kararlıydı. 28 Haziran’da Roma’da düzenlenen Suriye konulu bakanlar toplantısının nihai bildirisinde ‘yeniden yapılanmaya katkıda bulunmak’ konusunda bir takım koşullar belirlendi. Belirtilen paragraflardan birinde Avrupa ülkeleri, “Ancak siyasi süreçte ilerleme olduğunda Suriye’nin yeniden inşası sürecinde yardım sağlamayı düşüneceğiz” ifadelerine yer vermişlerdi. Ancak Roma’daki bakanlar toplantısının nihai bildirisinde bu ifade yer almazken Rusya-ABD anlaşması, ‘toparlama’ finansmanını, insani altyapıyı ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) ve diğer kuruluşların faaliyetlerini ‘yasallaştırdı’. Aynı zamanda Şam'daki kuruluşlar da dahil olmak üzere uluslararası insani yardım kuruluşlarını ve ilgili tarafları da bu faaliyetleri desteklemeye çağırdı.
8 - Devlet desteği: Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla ilgili endişelerin dile getirildiği karar metninde, “Salgın, Suriye’deki sağlık sistemi ve insani durum için büyük bir meydan okumayı temsil ediyor” denildi. Kararda, hiçbir ayrım yapılmaksızın Suriye'nin tüm bölgelerine insani yardım ve Kovid-19 aşılarının sağlanmasını kolaylaştırmak için insani yardım çalışanları, tıbbi personel, kullanılan malzemeler ve ulaşım araçları dahil olmak üzere, herhangi bir engelleme veya gecikme olmaksızın tam ve güvenli insani yardıma erişilmesi gerektiği vurgulandı. Karar metni ayrıca uluslararası bir kararla Suriye hükümetine yardım çemberinin genişletilmesine de kapı aralıyor. Biden yönetiminin Suriye hükümetine uygulanan yaptırımlarda tıbbi malzeme, ilaç, insani ihtiyaçlar ve salgınla mücadele konularında istisnalar sağladığı biliniyor.
Moskova, yaptırımların karar metnine konulması için çalışsa da Washington, Caesar (Sezar) Yasası'nın ABD Kongresi’ne dayalı bir yasa olduğunu kabul etmedi. Fakat yeni karar, Şam ile ‘kapsamlı bir normalleşme yelpazesi’ çerçevesinde daha geniş istisnalara ve hoşgörüye kapı aralıyor.
9 - BM ilkeleri: Karar, ‘ilgili tüm tarafların uluslararası insancıl hukukun ilgili hükümlerine ve insani yardım için BM’nin yol gösterici ilkelerine saygı duyulması gereğini’ şart koştu. Bu da BM’nin iki yıl önce hazırladığı ve Şarku'l Avsat'ın bir kopyasına ulaştığı bir belgenin ihlali anlamına geliyor. Belgede, BM çalışanlarının ‘hesap verebilirliğe’ bağlı kalmaları ve Suriye'de ‘savaş suçlarına karışmış’ kişilerle işbirliği yapmamaları gerektiği vurgulanıyor. Söz konusu belge, ‘yeniden yapılanmaya’ alternatif olarak ‘kalkınmaya’ katkıda bulunmayı isteyen BM’nin Şam'daki ofisinin çalışmalarını kısıtlamayı hedefliyor.
Bu belge, BM tarafından New York'taki genel merkezinde iki sayfa olarak hazırlandı. Uluslararası kurumların çalışmaları için katı standartların yer aldığı belgenin metini şu ifadeleri içeriyordu:
“Suriye hükümetinin ve muhalefetinin temsilcileri arasında kapsamlı, ciddi ve müzakere edilmiş bir siyasi geçiş gerçekleştiğinde BM yeniden yapılanmayı kolaylaştırmaya hazır olacaktır.”
‘Suriye'de Birleşmiş Milletler Yardımına İlişkin Standartlar ve İlkeler’ başlıklı belgede, BMGK’nın 2254 ve 2118 sayılı kararları ve Cenevre Bildirisi çerçevesinde ve BM Tüzüğü’nün yanı sıra ilgili BMGK kararlarının ilkeleri doğrultusunda Suriye’nin tüm bölgelerinde hak edenlere destek ve yardım sağlanması için Suriye'de faaliyet gösteren BM çalışanlarının bu standartlara uyması gerektiği vurgulandı.
10 - Hatlar arası: Moskova, Şam ile ‘normalleşmeyi’ teşvik etmek için Batılı ülkelere Şam’a uygulanan tecridi sona erdirerek ve 2254 sayılı BMGK kararını bir kenara bırakarak Suriye hükümetiyle birlikte çalışmaları için baskı yapmak istedi. Bu nedenle, yardımın Suriye içinde ‘etki alanları’ arasında ‘sınırların ötesine’ ulaştırılmasını şart koştu. Karar, BM Genel Sekreteri’nin hazırladığı raporunun, özellikle erken toparlanma ve sınır ötesi projeler çerçevesinde insani yardım dağıtım mekanizması, yararlanıcıların sayısı, işletme ortakları, teslim edilen malzemenin boyutu ve yapısı gibi BM’nin hatlar arası operasyonlarındaki genel eğilimleri içermesini şart koşuyordu.



Rapor: Washington, Gazze'deki ateşkesi desteklemek için 500 milyon dolarlık bir askeri üs kurmayı planlıyor

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'un Mevasi bölgesinde ateşkes sırasında Filistinliler için kurulan çadırlar (Reuters)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'un Mevasi bölgesinde ateşkes sırasında Filistinliler için kurulan çadırlar (Reuters)
TT

Rapor: Washington, Gazze'deki ateşkesi desteklemek için 500 milyon dolarlık bir askeri üs kurmayı planlıyor

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'un Mevasi bölgesinde ateşkes sırasında Filistinliler için kurulan çadırlar (Reuters)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'un Mevasi bölgesinde ateşkes sırasında Filistinliler için kurulan çadırlar (Reuters)

İsrail kaynaklar, ABD’nin Gazze Şeridi’ndeki ateşkesin sürdürülmesi için Gazze sınırına yakın bir bölgede 500 milyon dolarlık bir askeri üs inşa etmeyi planladığını açıkladı.

İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth’un internet sitesi bugün İsrailli yetkililere dayandırdığı haberinde, Gazze sınırında kurulması planlanan ABD üssünde ateşkesin sürdürülmesinden sorumlu binlerce askerin konuşlandırılacağını aktardı.

İsrailli yetkililer, projenin bütçesini yaklaşık 500 milyon dolar olarak tahmin ediyor. Son haftalarda, ABD yetkilileri bu öneriyi İsrail hükümeti ve İsrail ordusu ile yaptıkları görüşmelerde gündeme getirdiler ve Gazze çevresindeki potansiyel yerleri incelemeye başladılar.

Mısır'da ateşkes anlaşmasının imzalanmasının ardından, yaklaşık 200 Amerikan askeri, Kiryat Gat'taki ABD Merkez Askeri Koordinasyon Merkezi'nde konuşlandırıldı. Yedioth Ahronoth gazetesi, savaş sırasında ABD'nin İran'ın füze saldırılarını önlemede önemli bir rol oynayan bir THAAD füze savunma bataryası da konuşlandırdığını bildirdi.

ABD gazetesi Washington Post, geçtiğimiz pazar günü, Gazze Şeridi'nde Başkan Trump'ın barış planını uygulamakla görevli Sivil-Askerî Koordinasyon Merkezi’nin içeriden birçok kişinin merkezin ilk haftalarını kaotik ve tereddütlü olarak tanımlamasına rağmen, bölgeye gönderilen insani yardımın denetlenmesinde İsrail'in yerini alacağını bildirdi.

Washington Post’a konuşan geçiş sürecine ilişkin bilgi sahibi bazı kaynaklar, bu adımın, Gazze'ye nasıl ve ne tür insani yardımın girebileceğini belirleme konusunda İsrail'in rolünü azalttığını ve Sivil-Askeri Koordinasyon Merkezi'nin bu konuda öncülük ettiğini söyledi. İsrail tarafından insani yardımlara yönelik kısıtlamalar, geçtiğimiz ay Gazze'de ateşkesin başlamasından bu yana bazı iyileşmelere olsa da büyük ölçüde devam ediyor.


Ukraynalı drone firmaları NATO pazarında: “Yılda milyonlarca İHA üretiliyor”

Rusya-Ukrayna savaşı, yoğun drone kullanımıyla dikkat çekiyor (Reuters)
Rusya-Ukrayna savaşı, yoğun drone kullanımıyla dikkat çekiyor (Reuters)
TT

Ukraynalı drone firmaları NATO pazarında: “Yılda milyonlarca İHA üretiliyor”

Rusya-Ukrayna savaşı, yoğun drone kullanımıyla dikkat çekiyor (Reuters)
Rusya-Ukrayna savaşı, yoğun drone kullanımıyla dikkat çekiyor (Reuters)

Ukraynalı drone firmaları, NATO ülkelerine ürün satışlarını geliştirmek istiyor. 

Bloomberg'ün haberinde, Rusya'yla yarışabilmek için nakde ihtiyaç duyan Ukraynalı savunma şirketlerinin, Avrupalı müttefiklerle ihracatı artırmak istediği belirtiliyor. 

Analizde, Rusya'yla 2022'de patlak veren savaşın da etkisiyle Ukrayna'nın "drone sektöründe süper güce" dönüştüğü ifade ediliyor. Ülkedeki firmaların, bir yılda çeşitli türlerde yaklaşık 4 milyon insansız hava aracı (İHA) üretebildiğine dikkat çekiliyor. ABD ise buna kıyasla yılda 100 bin civarı askeri drone üretebiliyor. 

Ukraynalı firmaların, drone teknolojilerini satmak ve İHA üretimi için daha güvenli tesisler kurabilmek amacıyla diğer Avrupa ülkelerindeki şirketlerle ortak projeler yürüttüğü ifade ediliyor.

Bu kapsamda ilk ihracat hamlelerinden birini yapan Ukraynalı Aleksandr Hraçov'un TSIR firması, Finlandiya'da yeni bir tesis kuruyor. Hraçov hem cephedeki Ukraynalı askerlerin elini güçlendirmek hem de üretimi artırmak için Batılı ülkelerin finansmanlarından faydalanmak istediklerini söylüyor. 

Birleşik Krallık ve Ukrayna'nın da ortak drone üretimi planları yaptığı geçen ay medyaya yansımıştı. 

Ukraynalı İHA geliştiricisi Skyeton geçen yıl Slovakya'da tesis kurmuştu. Bunun ardından şirket BK ve Danimarka'daki firmalarla da ortak anlaşmalar imzalamıştı. Şirketin kurucusu Aleksandr Stepura, Slovakya'daki tesis için yabancı ülkelerden toplamda 10 milyon euro fon aldıklarını söylüyor.

Bunlara ek olarak Danimarka'nın da Ukraynalı firmalarla ortak savunma projeleri için 500 milyon kron (yaklaşık 3,2 milyar TL) kaynak ayırdığı aktarılıyor. Bu yıl açılacak bir tesiste, Ukrayna menşeli Flamingo seyir füzelerini tasarlayan Fire Point'in roketleri için yakıt üretilecek. Ukrayna lideri Volodirmi Zelenski, yaklaşık 3 bin kilometre menzile sahip füzeler için "En başarılı silahlarımızdan biri" demişti.

Haberde, Avrupa ülkelerinin doğrudan savaşta denendiği ve düşük maliyetle çok sayıda üretilebildiği için Ukraynalı şirketlerin İHA modellerine büyük rağbet gösterdiğine dikkat çekiliyor.  

Ukrayna Dijital Dönüşüm Bakanı Mihaylo Fedorov, eylüldeki açıklamasında ülkede hız kazanan drone sektörüne dair şunları söylemişti: 

2022'de Ukrayna'da 10 drone üreticisi vardı, şimdiyse 500 tane var. Cihazınız Ukrayna'da test edilmediyse, küresel savunma teknolojisi pazarında yeriniz yoktur.

Rusya'ya ait olduğu savunulan drone'ların eylülde Romanya, Estonya ve Danimarka gibi ülkelerin hava sahalarını ihlal etmesi Avrupa Birliği (AB) ve NATO'dan tepki çekmişti. Kremlin ise hava sahası ihlali iddialarını reddetmişti.

AB, muhtemel İHA saldırılarının önceden algılanıp önlenmesi için bir "drone duvarı" oluşturulması da gündeme getirmişti. 

Diğer yandan Birleşmiş Milletler'e (BM) bağlı Bağımsız Uluslararası Ukrayna Araştırma Komisyonu, Rusya'nın drone'larla savaş suçu işlediğini bildirmişti. 27 Ekim'de yayımlanan raporda, sivillerin kamera takılı drone'larla uzun mesafeler boyunca takip edildiği belirtilmişti. Ayrıca İHA'ların sığınacak yer arayan sivillere zaman zaman bombalarla saldırdığı da öne sürülmüştü. 

Independent Türkçe, Bloomberg, Kyiv Independent


FBI Direktörü, Birleşik Krallık istihbaratını çok kızdırmış

Patel'in 27 yaşındaki şarkıcı sevgilisi Alexis Wilkins'le yaptığı özel seyahatlerde FBI'ın uçağını kullandığı iddiası, ABD'de tepki topluyor (Alexis Wilkins/Facebook)
Patel'in 27 yaşındaki şarkıcı sevgilisi Alexis Wilkins'le yaptığı özel seyahatlerde FBI'ın uçağını kullandığı iddiası, ABD'de tepki topluyor (Alexis Wilkins/Facebook)
TT

FBI Direktörü, Birleşik Krallık istihbaratını çok kızdırmış

Patel'in 27 yaşındaki şarkıcı sevgilisi Alexis Wilkins'le yaptığı özel seyahatlerde FBI'ın uçağını kullandığı iddiası, ABD'de tepki topluyor (Alexis Wilkins/Facebook)
Patel'in 27 yaşındaki şarkıcı sevgilisi Alexis Wilkins'le yaptığı özel seyahatlerde FBI'ın uçağını kullandığı iddiası, ABD'de tepki topluyor (Alexis Wilkins/Facebook)

FBI Direktörü Kash Patel'in ABD'nin istihbarat konusundaki en önemli ortaklarından birini kızdırdığı ortaya çıktı. 

New York Times'ın (NYT) haberine göre diğer ülkelerin güvenlik ve istihbarat örgütlerinin liderleriyle bir araya gelmek için mayısta Londra'ya havalanan Patel, uçağının zirvenin gerçekleştirileceği otele yakın bir havalimanına inmesini son dakikada istedi.

Amerikan gazetesinin kaynakları, Britanyalı yetkililerin bu talebi güvenlik gerekçesiyle reddettiğini söyledi.

Patel'in koruma ekibine tüm ısrarlara rağmen Birleşik Krallık'ta silah taşıma izni de verilmediği aktarıldı. 

ABD, Birleşik Krallık, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda'nın yer aldığı istihbarat ittifakı Beş Göz'ün güvenlik ve istihbarat liderleri Windsor Kalesi'nde Kral III. Charles'la yemek yerken aralarına Patel'in sevgilisi Alexis Wilkins de katılmış. 

Grup fotoğrafı çekilirken Patel'in Kral III. Charles'ın arkasına geçmesinin göze battığı bildiriliyor.

Habere göre 45 yaşındaki istihbaratçının üst düzey toplantılara kasket ve kapüşonlu kıyafetlerle gelmesi de diğer katılımcıları sinirlendiriyor.

NYT'nin başlığa çektiği meseleyse Patel'in, Birleşik Krallık'ın iç istihbarat servisine verdiği sözü tutmaması oldu. 

MI5 Direktörü Ken McCallum, Londra'da çalışan ve gözetim teknolojileri alanında kendilerine destek sağlayan bir FBI uzmanına verilen fonun kesilmemesini istemiş. 

Patel, yabancı ajanlar ve teröristlere karşı mücadelede etkin olan ve yeni Çin Büyükelçiliği'ni gözetlemesi beklenen bu kişi hakkındaki talebe olumlu yanıt verse de bir süre sonra pozisyonu kapatılan FBI uzmanı ABD'ye dönmüş. 

NYT, Birleşik Krallık istihbaratının Patel'e güveninin özellikle bu olayla sarsıldığını vurguluyor.

Beş Göz üyelerinin birbirine güvenmesinin hayati önemde olduğuna dikkat çekiliyor. 

FBI'ın, Trump'ın ABD'de düşman saydığı kişilere odaklanmasını sağlayan Patel'in diğer birimler tarafından dengesiz ve güvenilmez biri gibi görüldüğü bildiriliyor. 
 

Independent Türkçe, New York Times, Daily Beast