Umman Sultanı’nın Suudi Arabistan ziyareti iş insanlarının beklentilerini artırdı

Suudi Arabistan Kralı ve Umman Sultanı, Suudi Arabistan-Umman Koordinasyon Konseyi’nin imza törenine katıldılar. (SPA)
Suudi Arabistan Kralı ve Umman Sultanı, Suudi Arabistan-Umman Koordinasyon Konseyi’nin imza törenine katıldılar. (SPA)
TT

Umman Sultanı’nın Suudi Arabistan ziyareti iş insanlarının beklentilerini artırdı

Suudi Arabistan Kralı ve Umman Sultanı, Suudi Arabistan-Umman Koordinasyon Konseyi’nin imza törenine katıldılar. (SPA)
Suudi Arabistan Kralı ve Umman Sultanı, Suudi Arabistan-Umman Koordinasyon Konseyi’nin imza törenine katıldılar. (SPA)

Suudi Arabistanlı ve Ummanlı iş insanların Umman Sultanı Heysem bin Tarık’ın Suudi Arabistan ziyaretinin ardından beklentileri arttı. Söz konusu beklenti, Suudi Arabistan-Umman Koordinasyon Konseyi’nin kuruluşuna imza atılmasıyla üst düzeye çıktı.
Suudi Arabistan Sanayi ve Maden Kaynakları Bakanı Bender el-Harif, Heysem bin Tarık‘ın söz konusu ziyaretini, iki ülke arasında endüstriyel entegrasyon sağlamak amacıyla deneyimler alışverişinde bulunmanın yanı sıra iş birliğini ve sürekli koordinasyonu geliştirmek için bir fırsat olarak değerlendirdi.
Suudi Arabistan'ın Umman Sultanlığı’na yaptığı petrol dışı ihracat hacminin son beş yılda en az 17 milyar Suudi riyali (4 milyar dolar) olduğunu belirten Bakan, Suudi Sanayi Kalkınma Fonu'nun Umman Sultanlığı ile 90 milyon riyali (24 milyon dolar) aşan iki ortak projenin finansmanına katkıda bulunduğunu da sözlerine ekledi.
Sanayi Bakanı, 2020 yılında gıda ürünleri, inşaat malzemeleri, petrokimya ve dayanıklı tüketim mallarından Umman Sultanlığı’na en az 3 milyar riyal (800 milyon dolar) değerinde ihracat yapıldığı bilgisini verdi. Geçtiğimiz yıl gıda ürünü, yapı malzemesi ve metal ürünler gibi Umman'dan yapılan ithalatın daoplamda 6 milyar riyal (yaklaşık 1,5 milyar dolar) olduğu biliniyor.
Suudi Arabistan Yatırım Bakanı Halid al-Falih, SPA’ya yaptığı açıklamada, "İki ülke arasındaki ticaret, üm küresel ticareti etkileyen koronavirüs salgını öncesindeki yıllarda artan bir büyümeye sahne oldu” dedi.
Suudi Arabistan’ın Vizyon 2030 kapsamında bölge ve dünyadaki yatırımcı ve şirketlere Suudi pazarında çeşitli sektörlere girmeleri yönünde benzersiz fırsatlar sunulduğunu vurgulayan Bakan, ülkesinin iş ortamını iyileştirmek ve Suudi ekonomisini daha rekabetçi hale getirmek için kapsamlı ve çeşitli ekonomik, yapısal, yasal ve sosyal reform paketleri formüle etmeye çalıştığını belirtti. Bunun son yıllarda uluslararası kurum ve kuruluşlar tarafından yayınlanan rekabet  ve iş yapma kolaylığı raporlarında Suudi Arabistan’ı üst seviyelere taşıdığını vurguladı.
Umman 2040 Vizyonu ve içerdiği yatırım fırsatları ile stratejik projelerini Suudi yatırımları için çekici ve umut verici bir unsur olarak niteleyen Bakan, iki ülkenin 2030 ve 2040 vizyonları arasındaki entegrasyonun birçok sektörde umut verici yatırım fırsatları yaratacağını söyledi.
Söz konusu sektörler arasında yenilenebilir enerji, petrokimya, lojistik, ekonomik bölgeler ve tedarik zincirlerinde entegrasyon, turizm, madencilik, eğlence, spor, sağlık, biyoteknoloji, iletişim ve bilgi teknolojisi de yer alıyor. Bakan aynı zamanda Ummanlı yatırımcıları Krallığa yatırım yapmaya, gelecek vaat eden çeşitli sektörlerden ve iki ülke arasındaki ekonomik entegrasyondan yararlanmaya çağırdı.
Suudi Arabistan Yatırım Bakanı Halid al-Falih söz konusu ziyarette atılan adımların,  Krallık ile Umman Sultanlığı arasında doğrudan yatırımı teşvik etme alanında iş birliğinin geliştirilmesi, iki kardeş ülkede yatırım fırsatlarına erişimi kolaylaştıracak, çeşitli yatırım alanlarında işbirliğini destekleyecek olan Suudi-Umman İş Konseyi’nin kurulması alanında geldiğini kaydetti. Aynı zamanda ulaşım, ticaret alışverişi ve lojistik sektörün geliştirilmesini ve kolaylaştırılmasını destekleyen mevcut çabaların iki ülkenin ekonomisine ve halklarının refahına olumlu yansıyacağını vurguladı.
Umman Sultanı Heysem bin Tarık’ın ziyaretinin, Krallık ve Umman Sultanlığı arasında çeşitli alanlardaki ilişkilerin derinliğini gösterdiğini vurgulayan Suudi-Umman İş Konseyi Başkanı Nasır el-Haciri, iki ülkenin 2030 ve 2040 vizyonları ışığında ekonomi sektörünün büyük önem taşıdığına dikkat çekti.
Koordinasyon Konseyi'nin iki ülkeden iş insanlarının ortak yatırımları artırma ve ticaret alışverişini artırma beklentilerini yükselttiğini ifade eden Haciri ayrıca son dönemde enerji, sanayi, petrokimya ve maden şirketleri arasında doğrudan görüşmelere tanık olunduğunun altını çizdi.
Suudi-Umman İş Konseyi'nin üst düzey liderliğin, iş insanlarının ve iki ülke halklarının arzularına ulaşma yönünde ortak çalışmayı geliştirmek için çalıştığını belirten Haciri, iş insanları arasındaki karşılıklı ziyaretlerin mevcut fırsatlar, ticaret ve yatırım anlaşmaları ile sonuçlandığını söyledi.
İş Konseyi'nin geçtiğimiz yıllarda iki ülke arasında iş sektöründe birçok ortaklık sağladığına dikkat çeken Haciri, bu kapsamda Dukm ekonomi şehrinin ziyaret edilerek fırsatların gözden geçirildiği bilgisini verdi.
Şarku’l Avsat’a konuşan iş insanı Abdulmelihi, Heysem bin Tarık’ın söz konusu ziyaretinin iş sektörü, Umman Ticaret Bakanlığı ve Suudi Odaları Federasyonu’nun anlaşmalara devam edilmesi yönündeki isteklerini gösterdiğini vurguladı. Sanayi şehirleri ve lojistik hizmetlerde ortak yatırımların ve iki ülke arasındaki ticaret alışverişinin artırılmasının da Riyad ile Maskat'ın kapsamlı bir iş birliği ve ekonomik entegrasyon hedeflediğinin ispatı olduğunu vurguladı.
Abdulmelihi, ayrıca iki ülkedeki iş sektörlerinin şu an yenilenebilir enerji, petrokimya endüstrilerinin gelişimi, turizm, gayrimenkul ve diğer sektörler ve mevcut projeler de dahil olmak üzere çeşitli yatırım fırsatlarına sahip olduğuna dikkat çekti.



Cidde'de Filistin'i destekleme ve İsrail'in tek taraflı adımlarını reddetme konusunda uluslararası mutabakat sağlandı

Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
TT

Cidde'de Filistin'i destekleme ve İsrail'in tek taraflı adımlarını reddetme konusunda uluslararası mutabakat sağlandı

Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)

Suudi Arabistan’ın Cidde kentinde, işgal altında bulunan Filistin’deki gelişmelere ilişkin düzenlenen istişare toplantısının ardından ortak bir bildiri yayımlandı. Toplantıya, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Sekreterliği, Arap Birliği ve Afrika Birliği (AfB) Komisyonu’ndan üst düzey heyetler katıldı. Toplantının, Filistin meselesinin seyri ile bölgesel ve uluslararası yansımaları konusunda üç kuruluş arasındaki siyasi eşgüdümün arttığını ortaya koyduğu belirtildi.

Bildiride, ABD Başkanı tarafından açıklanan ve Ekim 2025’te Mısır’ın Şarm eş-Şeyh kentinde Mısır-ABD himayesinde, Katar ve Türkiye’nin katılımıyla düzenlenen Uluslararası Barış Zirvesi’nde imzalanan barış planının, kan dökülmesinin durdurulması, insani yardımların engelsiz şekilde ulaştırılması, İsrail işgal güçlerinin çekilmesi ve normal hayata dönüş için gerekli koşulların hazırlanması açısından temel bir çıkış noktası olduğu vurgulandı. Planın, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin 2803 sayılı kararıyla kabul edildiği ve geri dönülmez biçimde ‘iki devletli çözüm’ yolunun açılmasını hedeflediği kaydedildi.

Bu çerçevede üç kuruluş, Gazze Şeridi’nde ya da Batı Şeria’da Filistin halkının zorla yerinden edilmesini hedefleyen her türlü girişim ve planı kesin bir dille reddettiklerini belirtti. Bildiride, bu tür adımların savaş suçu ve uluslararası insancıl hukukun açık ihlali olduğu, ayrıca bölgesel ve uluslararası barış ve güvenliğe doğrudan tehdit teşkil ettiği ifade edildi. İsrail’in Refah Sınır Kapısı’nın tek yönlü açılmasına ilişkin açıklamaları da sert şekilde kınanarak, Gazze Şeridi’ni yaşanamaz bir bölge haline getirmeyi amaçlayan politikaların sonuçlarına karşı uyarıda bulunuldu.

Ortak bildiride, İsrail makamlarının Gazze Şeridi’ne uyguladığı kuşatma ve sistematik aç bırakma politikası kınandı. İsrail’in Refah Sınır Kapısı ile tüm kara ve deniz geçişlerini kalıcı ve güvenli şekilde açmaya zorlanması, insani yardımların herhangi bir kısıtlama olmaksızın ulaştırılmasına izin verilmesi çağrısı yapıldı. Ayrıca Doğu Kudüs dahil Batı Şeria’da yerleşim faaliyetlerinin genişletilmesi, keyfi tutuklamalar, ilhak planları, sözde İsrail egemenliğinin dayatılması, şehir ve mülteci kamplarına baskınlar, altyapının tahrip edilmesi ve nüfusun zorla yerinden edilmesi gibi uygulamaların tehlikesine dikkat çekildi.

Bildiride, tüm İsrail yerleşimlerinin hukuka aykırı olduğu vurgulanarak, bunların dağıtılması ve boşaltılması gerektiği ifade edildi. İşgal güçlerinin koruması altında artan aşırı yerleşimci şiddetine karşı uyarıda bulunulurken, uluslararası topluma bu suçların faillerinin uluslararası ceza hukuku çerçevesinde hesap vermesini sağlama ve BM Güvenlik Konseyi’nin 904 sayılı kararı uyarınca yerleşimcilerin silahsızlandırılmasını hayata geçirme çağrısı yapıldı.

Bildiride, Kudüs’e ilişkin olarak İsrail’in işgal altındaki kentte siyasi, coğrafi ve demografik yapıyı değiştirmeyi amaçlayan tüm uygulamaları reddedildi. Açıklamada, başta Mescid-i Aksa olmak üzere İslam ve Hristiyan kutsal mekânlarının tarihî ve hukuki statüsünün korunmasının zorunlu olduğu vurgulandı.

Ortak bildiride ayrıca, işgal hapishanelerindeki Filistinli mahkûmlara yönelik zorla kaybetme, işkence, infaz ve kötü muamele dahil ağır ihlaller kınandı. Aşırı sağcı İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir’in, tutuklu lider Mervan Bergusi’nin hücresini basarak hayatını tehdit ettiğine dikkat çekilerek, mahkûmların akıbetinin ortaya çıkarılması, korunmalarının sağlanması ve serbest bırakılmaları için uluslararası baskı çağrısı yapıldı.

Üç kuruluş, uluslararası toplumu İsrail’i tüm ihlallerinden dolayı hesap vermeye zorlayacak somut adımlar atmaya ve cezasızlık politikasına son vermeye davet etti. Bu çerçevede, başta Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) ve Uluslararası Adalet Divanı (UAD) olmak üzere ulusal, bölgesel ve uluslararası yargı mecralarının devreye sokulması gerektiği vurgulandı. Açıklamada, Filistin halkı için uluslararası korumanın sağlanmasının zorunlu olduğu ifade edildi. Bildiride ayrıca, Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) Filistin halkının tek meşru temsilcisi olduğu teyit edilerek, Filistin hükümetinin Gazze Şeridi dahil tüm işgal altındaki Filistin topraklarında sorumluluklarını tam olarak üstlenmesinin desteklenmesi talep edildi.

Bildiride, Suudi Arabistan’ın Eylül 2025’te BM Genel Kurulu’nun 80’inci oturumunda açıkladığı Filistin Yönetimi’nin mali sürdürülebilirliğine yönelik acil koalisyon girişimi memnuniyetle karşılandı. Tüm ülkelere bu girişime katılma ve Filistin hükümetine mali destek sağlama çağrısı yapıldı. Ayrıca, 12 Eylül 2025’te BM Genel Kurulu’nda kabul edilen ve Filistin meselesinin barışçıl çözümü ile iki devletli çözümün uygulanmasına ilişkin konferansın sonuçlarını onaylayan karar da olumlu karşılandı. Söz konusu konferansın, Suudi Arabistan ve Fransa’nın eş başkanlığında New York’ta düzenlendiği hatırlatıldı.

Açıklamada, UAD’ın İsrail’in işgal altında bulunan Filistin topraklarındaki yükümlülüklerine ilişkin danışma görüşü takdir edilirken, Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’nın (UNRWA) görev süresinin üç yıl uzatılması kararı memnuniyetle karşılandı. Ajansa siyasi, hukuki ve mali desteğin sürdürülmesinin gerekliliği vurgulanarak, rolünü veya yetkisini zayıflatmayı hedefleyen girişimler reddedildi.

Bildirinin sonunda, Eylül 2025’te Filistin devletini tanıyan ülkelerin tutumları takdir edilirken, diğer ülkelere de Filistin devletini tanımaları ve BM’de tam üyeliğini desteklemeleri çağrısı yapıldı. Bunun, iki devletli çözümün hayata geçirilmesinin temel unsurlarından biri olduğu belirtildi. Açıklamada, bölgede adil ve kalıcı barışın ancak İsrail işgalinin sona erdirilmesi, 4 Haziran 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen Filistin devletinin uluslararası meşruiyet kararları ve Arap Barış Girişimi doğrultusunda kurulmasıyla mümkün olacağı vurgulandı.


Suudi Arabistan'ın Tuwaiq projesi kapsamındaki ilk savaş gemisi denize indirildi

Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
TT

Suudi Arabistan'ın Tuwaiq projesi kapsamındaki ilk savaş gemisi denize indirildi

Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)

ABD'nin Wisconsin eyaletinde düzenlenen özel bir törenle, Tuwaiq projesi kapsamında üretilecek dört Suudi savaş gemisinden ilki olan "Majesteleri Kral Saud" gemisi denize indirildi.

Gemi, Suudi Arabistan Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı Korgeneral Muhammed El-Garibi tarafından, Suudi Arabistan ve Amerikan tarafından çok sayıda üst düzey subay ve yetkilinin katılımıyla denize indirildi.

Korgeneral el-Garibi, genel olarak silahlı kuvvetlerin ve özellikle deniz kuvvetlerinin Suudi liderliğinden aldığı sınırsız desteğin, modernizasyon ve kalkınmada önemli ilerlemeler kaydedilmesine katkıda bulunduğunu vurguladı. Tuwaiq projesinin, Suudi Arabistan'ın en son askeri teknolojilere dayanan, modern ve profesyonel bir deniz kuvveti oluşturma taahhüdünü ve personelinin ileri eğitim ve nitelik programlarını somutlaştırdığını ifade etti.


Suudi Arabistan Veliaht Prensi Burhan ile görüştü

Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
TT

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Burhan ile görüştü

Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman, dün Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan ve beraberindeki heyetle bir araya geldi.

Görüşmede, Sudan'daki son gelişmeler, bunların sonuçları, güvenlik ve istikrarın sağlanması için gösterilen çabalar gözden geçirildi.