Suudi Arabistan ve İngiltere, ekonomik ve sosyal ilişkilerin canlandırılmasını ele aldı

Londra'daki Suudi-İngiliz Sürdürülebilir Yatırım Forumu'nun çalışmalarından (SPA)
Londra'daki Suudi-İngiliz Sürdürülebilir Yatırım Forumu'nun çalışmalarından (SPA)
TT

Suudi Arabistan ve İngiltere, ekonomik ve sosyal ilişkilerin canlandırılmasını ele aldı

Londra'daki Suudi-İngiliz Sürdürülebilir Yatırım Forumu'nun çalışmalarından (SPA)
Londra'daki Suudi-İngiliz Sürdürülebilir Yatırım Forumu'nun çalışmalarından (SPA)

Suudi-İngiliz Stratejik Ortaklık Konseyi Ekonomik ve Sosyal Komitesi, üzerinde mutabık kalınan alanlar çerçevesinde ikili ilişkilerin canlandırılması ve iki ülke arasındaki işbirliğinin artırılması konusunu ele aldı.
Bu, Suudi Arabistan Ticaret Bakanı  ve Enformasyon Bakanı Vekili Dr. Macid el-Kasabi’nin İngiltere İş, Enerji ve Sanayi Stratejisi Bakanı ve Parlamento Üyesi Kwasi Kwaeng ile görüşmesi sırasında geldi.
Toplantının nihai bildirisinde, İngiltere'nin 2016 yılından bu yana çalışmaları devam eden Suudi Arabistan 2030 Vizyonu ile büyük ekonomik ve sosyal ilerleme kaydettiği ve bu vizyonun Suudi Arabistan ekonomisini çeşitlendirme ve sosyal reform programının gerçekleştirilmesini destekleme konusundaki taahhüdünü devam ettirdiği aktarıldı.
Her iki ülke vatandaşları için çeşitli sektörlerde refah sağlamanın yanı sıra ticaret ve yatırımı geliştirmeye yönelik ortak taahhütler vurgulanarak, ekonomik ve sosyal alanlarda daha fazla işbirliği sağlamaya atıfta bulunuldu. Toplantıda ayrıca son birkaç yılda Riyad ve Londra arasındaki bölge içi ticaretin büyük hacmine değinildi.
Taraflar özellikle finansal teknoloji, açık bankacılık hizmetleri ve finans alanlarında ticaret ve finansal hizmetlerdeki işbirliğini geliştirmenin yollarının yanı sıra ortak çalışmanın stratejik ortaklıklar için yeni ek alanlar üretmesini bekleyerek öncelikli yatırım sektörlerini de masaya yatırdı.
Görüşme sırasında her iki ülke özel eğitim ihtiyaçları, mesleki eğitim ve öğretim alanında gelişim dahil eğitim işbirliğini ilerletmeye hevesli görünürken, kısa vadeli önceliklerin belirlenmesi dahil olmak üzere şimdiye kadar kaydedilen ilerlemeye övgüde bulundu. Salgınla mücadele, sağlık teknolojisi, sağlıklı kilo, beslenme ve tüm sağlık sisteminin gelişimi dahil olmak üzere sağlık hizmetlerinin gelişiminde daha fazla işbirliği yapmaya karar verildi.
Açıklamada, her iki ülkenin enerji alanında on yıllardır dostane ilişkilere sahip olduğu, iklim sorunlarına yönelik ortak ilginin genişlediği ve geçtiğimiz Mayıs ayında enerji işbirliği  (CCE) ile ilgili bir dizi ortak ilgi alanının olduğu belirtildi. Ayrıca yetkililer, iki ülke arasında özellikle kapasite geliştirme ve deneyim alışverişi konularında iklim ve çevre alanında işbirliği yapmak istediklerini, uzay, madencilik, ilaç ve havacılık alanlarında da ortaklıklar ve işbirliği için yeni fırsatları masaya yatırdıklarını aktardılar.
2021 yılı Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı (COP26) Başkanı İngiltere, Suudi Arabistan’ın iklim ve ekonomik çeşitlendirme gündemine katkıda bulunan Yeşil Suudi Arabistan ve Yeşil Ortadoğu girişimlerini takdir ederek, Paris Anlaşması’nın uzun vadeli hedefine ulaşmada dairesel karbon ekonomisi yaklaşımını teşvik etmesine vurgu yaptı. Görüşmede, iddialı ve kapsamlı bir sonuca ulaşmak, iklim eylemini hızlandırmak ve herhangi bir aksama veya gecikme olmamasını sağlamak için her iki ülkenin birlikte çalışması gerektiği kabul edildi.
Riyad ve Londra, kültür, turizm ve spor fırsatlarının geliştirilmesi yoluyla iki ülke arasında seçkin bağlantılar kurma konusundaki heveslerin yanı sıra film, sanat, turizm, eğlence ve spor alanında işbirliğin derinleştirilmesi gerektiğini vurguladı.



İsrail-İran çatışması küresel ekonomiyi nasıl tehdit ediyor?

Tokyo Menkul Kıymetler Borsası'nda Nikkei 225 endeksini gösteren elektronik panonun önünden geçen bir kadın (AFP)
Tokyo Menkul Kıymetler Borsası'nda Nikkei 225 endeksini gösteren elektronik panonun önünden geçen bir kadın (AFP)
TT

İsrail-İran çatışması küresel ekonomiyi nasıl tehdit ediyor?

Tokyo Menkul Kıymetler Borsası'nda Nikkei 225 endeksini gösteren elektronik panonun önünden geçen bir kadın (AFP)
Tokyo Menkul Kıymetler Borsası'nda Nikkei 225 endeksini gösteren elektronik panonun önünden geçen bir kadın (AFP)

Ortadoğu'da İsrail ile İran arasındaki çatışma şiddetlenirken, dünya bu gerilimin olası ekonomik yansımaları konusunda endişe duyuyor. Bu hayati bölgede yaşananlar sadece çatışan ülkeleri değil, aynı zamanda birkaç kilit kanal aracılığıyla tüm küresel ekonomiyi etkiliyor; finansal ve ticari istikrarı tehdit ediyor.

cshy
Tahran'da İsrail hava saldırılarının hedef aldığı bir binanın enkazında çalışan arama-kurtarma ekipleri (AFP)

İsrail-İran çatışmasının küresel ekonomi üzerindeki temel etkileri neler?

* Enerji fiyatları... Enflasyonu ateşleyecek bir kıvılcım

Ortadoğu küresel enerjinin can damarıdır ve petrol ve gaz tedarikinin büyük bir kısmı Hürmüz Boğazı gibi hayati önem taşıyan su yollarından geçmektedir. İster petrol tesislerine doğrudan saldırılar isterse seyrüsefere yönelik tehditler yoluyla olsun, bu kaynakların kesintiye uğraması kaçınılmaz olarak petrol ve gaz fiyatlarında bir artışa yol açacaktır. İran, dünya petrolünün yaklaşık yüzde 3'ünü ve gazının yüzde 7'sini üreterek küresel enerji piyasasında önemli bir oyuncu konumunda.

tyu7
Tacoma'daki American Oil and Refining Company (EPA)

Enerji fiyatlarındaki bu artış bölgeyle sınırlı kalmayacak, doğrudan küresel enflasyona dönüşerek tüm mal ve hizmetleri etkileyecek. Küresel olarak artan üretim ve nakliye maliyetleri, merkez bankalarının enflasyonu kontrol altına almak için daha uzun süre yüksek faiz oranlarını sürdürmesini zorlaştıracak ve bu küresel ekonomik büyümenin yavaşlamasına yol açacak.

* Tedarik zinciri kesintisi: Ticaret darboğazı

Küresel tedarik zincirleri büyük ölçüde Ortadoğu'daki hayati deniz yollarına dayanır ve herhangi bir aksama dalga etkisi yaratır:

Hürmüz Boğazı ve Kızıldeniz'e yönelik tehdit: Hürmüz Boğazı, dünya ham petrolünün yaklaşık yüzde 20'sinin geçtiği hayati bir tıkanma noktasıdır. Bu boğazı kapatmaya yönelik herhangi bir tehdit, hatta boğazdaki gemilere yönelik tehditler, nakliye şirketlerini gemilerini Afrika'daki Ümit Burnu çevresine yönlendirmeye zorlayacaktır. Bu yönlendirme basit bir değişiklik olmayıp, nakliye sürelerinde ve maliyetlerinde büyük bir artış anlamına gelmekte, malların varışını geciktirmekte ve son tüketiciye ulaşma fiyatlarını yükseltmektedir. Daha yüksek navlun sigortası primleri şirketler üzerindeki mali yükü artırmakta ve bu da genel maliyetlere yansımaktadır.

Bu transferler limanlar ve küresel dağıtım ağları üzerinde büyük lojistik zorluklar yaratır. Bu da belirli malların kıtlığına ve temel bileşenlerin endüstrilere tesliminde gecikmelere yol açarak küresel üretim zincirlerini sekteye uğratabilir.

u7ı8
Hürmüz Boğazı'ndan geçen bir petrol tankeri (Reuters)

Analiz firması Kpler tarafından yayınlanan verilere göre, geçen hafta İsrail'in İran'a yönelik saldırılarının ardından navlun oranları yükseldi. Arap Körfezi'nden Çin'e giden tanker navlunlarının cuma günü yüzde 24 artarak varil başına 1,67 dolara yükseldiği belirtildi. VLCC (Çok Büyük Ham Petrol Taşıyıcısı) navlunlarındaki artış yıl başından bu yana görülen en büyük günlük hareketi yansıtıyor ve bölgede algılanan risk düzeyini vurguluyor.

Kpler'deki analistler, deniz savaşı risk primi şu ana kadar değişmemiş olsa da, aşırı istikrarsızlık devam ettikçe navlun oranlarının daha da yükselmesini bekliyor.

* Çalkantılı gökyüzü

Mevcut çatışma ortamı, hava sahasının kapanmasının ardından yolcularını ve mürettebatını korumak için acil önlemler almak zorunda kalan küresel havayolu şirketlerini uçuşlarını yeniden yönlendirmeye ya da iptal etmeye zorladı. Bu da yolcular için büyük aksaklıklara ve zorlukla toparlanan seyahat ve turizm sektörü üzerinde doğrudan bir etkiye neden oldu. Bu durum, daha fazla yakıt tüketimi gerektiren daha uzun rotalar nedeniyle operasyonel maliyetlerde artışa yol açarak bilet fiyatlarına yansıyabilir ve özellikle ekonomik zorluklarla mücadele eden şirketler üzerinde ek mali baskı yaratabilir.

tyu7
Tel Aviv yakınlarındaki Ben Gurion Havalimanı'nda boş bir giden yolcu salonu (EPA)

* Finansal piyasalar ve yatırımcı güveni: Volatilitenin dehşeti

Jeopolitik gerilimler finans piyasaları için bir kâbustur. Çatışmalar arttıkça yatırımcılar altın ve ABD doları gibi güvenli varlıklara yönelir, bu da borsalarda ve para birimlerinde keskin dalgalanmalara neden olur. ‘Güvenli limana sığınma’ aynı zamanda bölgeden sermaye kaçışına yol açarak bölgesel sermaye piyasalarını zayıflatabilir ve doğrudan yabancı yatırımları azaltabilir. Ülkelerin kredi itibarları da kötüleşerek borçlanma maliyetlerini artırabilir ve bütçelerine yük getirebilir.

* Yavaşlayan ekonomik büyüme: Resesyon hayaleti

Yüksek enflasyon, yüksek navlun maliyetleri ve düşük yatırımcı güveninin bir araya gelmesi, küresel ekonomik büyümede yavaşlama için bir reçetedir. Çatışmanın uzun sürmesi ve yayılması, özellikle de tedarik zincirlerinin tamamen kesintiye uğraması ve enerji fiyatlarının görülmemiş seviyelere ulaşması halinde, dünyayı bir durgunluğa, hatta bir depresyona itebilir. Bölgesel istikrara ve yakıt fiyatlarına büyük ölçüde bağlı olan turizm ve havacılık gibi sektörler bu durumdan ilk etkilenenler arasında yer alacaktır.

frgty
Almanya'nın DAX endeksi Frankfurt Borsası'nda düştü. (Reuters)

* Güvenlik harcamaları: Bütçeler üzerinde bir yük

Riskler arttıkça, bölgedeki ve dünyadaki hükümetler kendilerini savunma ve güvenlik harcamalarını arttırmak zorunda bulabilirler. Kaynakların üretken yatırımlardan güvenlik harcamalarına kayması, hükümet bütçeleri üzerinde ek bir baskı oluşturarak temel hizmetleri ve kalkınma planlarını etkileyebilir.

* Merkez bankaları altınla korunuyor

Jeopolitik gerilimler ve belirsizlik, dünyanın dört bir yanındaki merkez bankalarını, kriz zamanlarında rezervlerin değerini koruyan güvenli bir liman olarak altın rezervlerini önemli ölçüde artırmaya itiyor. Bu eğilim son üç yılda önemli ölçüde arttı ve Dünya Altın Konseyi önümüzdeki beş yıl içinde daha fazla merkez bankasının altın varlıklarını dolar aleyhine arttırmasını bekliyor.

Sonuç olarak, İsrail-İran anlaşmazlığı küresel ekonomik istikrar için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Bu sadece bölgesel bir anlaşmazlık değil, küresel ekonominin gölüne atılabilecek ve iç içe dalgalara neden olabilecek bir taştır. Bakalım uluslararası toplum bu gerilimi kontrol altına alabilecek ve dünyayı bunun yıkıcı ekonomik sonuçlarından koruyabilecek mi?