Uluslararası Basın Enstitüsü'nden "TRT atamalarına" ilişkin yorum: Kurum propaganda kaynağına dönüştürüldü

Twitter
Twitter
TT

Uluslararası Basın Enstitüsü'nden "TRT atamalarına" ilişkin yorum: Kurum propaganda kaynağına dönüştürüldü

Twitter
Twitter

Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI), Türkiye Radyo Televizyon Kurumu'na (TRT) yapılan yeni atamalarla ilgili bir açıklama yayımladı.
Yapılan açıklamada, söz konusu atamaların TRT'nin tarafsızlığını daha da zedeleme ve kamu yayıncısı kurumun tam bir devlet propagandası kaynağı haline getirilme tehlikesine karşı uyarıda bulunuldu.
Kurumun yapısında değişikliğe gidilerek eski yönetmelikte bir kişide toplanan TRT Genel Müdürlüğü ile TRT Yönetim Kurulu Başkanlığı görevlerinin ayrıldığına ve üye sayısının yediden dokuza yükseltildiğine dikkat çeken açıklamada, aralarında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin'in oğlu ile Daily Sabah yazarı Hilal Kaplan'ın da bulunduğu yeni atamaların çoğunun hükümet ve Adalet ve Kalkınma Partisi ile yakın ilişkileri bulunduğu aktarıldı.
Açıklamada ayrıca, Hilal Kaplan'ın yazılarının,  gazeteciler de dahil hükümeti eleştirenlere karşı bilgi çarpıttığı ve yanıltıcı bilgi yaydığı ifade edilerek, yeni atamaların üyelerin kamuoyunda tepki uyandırdığı kaydedildi.

"Kurum propaganda kaynağına dönüştürüldü"
IPI Türkiye Programı Koordinatörü Renan Akyavaş açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
"TRT bir zamanlar yüksek kaliteli, kapsamlı ve objektif haberleri sayesinde Türkiye'nin en saygın medya kurumlarından biri idi. Maalesef adım adım kararnameler ve tüzük değişiklikleriyle hükümet tarafından kontrolü ele alınan yönetim kurumu ana görevi devlet propagandası yaymak olan bir kaynağa dönüştürdü."
Akyavaş TRT'nin özerk yapısının yeniden tesis edilmesi için TRT yönetiminin atamalarına ilişkin 2018 tarihli kararnamenin iptal edilmesi çağrısında bulunan Akyavaş kurumun yayın poltiiksaında özerklik ve tarafsızlığı yeniden kazanabilmesi için bağımsızca seçilen yönetim kurulu üyelerine sahip olmasının temel şart olduğunu vurguladı.
 
Independent Türkçe

 


Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere güvenin azaldığı tespit edildi

Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
TT

Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere güvenin azaldığı tespit edildi

Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)

Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere daha az güvenildiği ortaya kondu. Hatta okuyucu bilginin yanlış olduğundan şüphelense bile, gerçeği ortaya çıkaran gazeteciye pek güvenmiyor. 

Medyaya güven azalırken dezenformasyonun arttığı bir dönemde hatalı bilgileri düzeltmek de zorlaşıyor.

Yayın kuruluşları ve gazetecilerin taraflı olduğu düşüncesiyle insanlar okudukları haberlere temkinli yaklaşıyor. Daha önceki çalışmalarda veri doğrulamanın yarattığı etkiyle ilgili çelişkili sonuçlar çıkmıştı. 

Yanlış haberleri çürütmenin ne kadar işe yaradığı ve neden etki yaratmadığını öğrenmek isteyen araştırmacılar bir çalışma yürüttü.

Communication Research adlı hakemli dergide yayımlanan çalışmada 691 katılımcıya siyasi ve ekonomik haberler okutuldu. Bu haberlerde evsizlik oranlarından fentanilin aşırı doz ölümlerindeki etkisine kadar çeşitli iddialar yer alıyordu.

Bunların doğruluğuna ne kadar inandığını belirten katılımcılar daha sonra bu iddiaları onaylayan veya çürüten doğrulamayı okudu. Ardından bu doğrulamayı yapan gazeteciye ne kadar güvendikleri soruldu. 

Daha sonra bazı ürünlerle ilgili bilgiler içeren yazılarla aynı çalışma yürütüldü. Bu sefer verilen doğrulamalara "doğruluk kontrolü" işareti konmadı. Araştırmacılar bu sayede duyulan güvenin bu etiketten etkilenip etkilenmediğini anlamaya çalıştı.

İki çalışmanın sonucunda da yanlış bilgileri çürüten gazetecilere duyulan güven kayda değer derecede daha azdı. Katılımcılar inandıkları düşünceyi doğrulayanlara daha çok güvenirken, diğerlerinde daha fazla kanıt talep ediyordu. 

Çalışmanın yazarlarından Randy B. Stein, PsyPost'a yaptığı açıklamada "Halk genel olarak gazetecilere güveniyor ve doğrulayıcı makalelere duyulan güven epey yüksek" diyerek ekliyor: 

Yani klişe düşüncenin aksine, halkın doğruluk kontrollerine ve gazetecilere hiç güvenmediği doğru değil ancak düzelten/çürüten makalelere yönelik daha fazla şüphe var.

Araştırmacılar buradaki düzeltmenin, yayın kuruluşlarının haberlerindeki hataları düzeltmek için yayımladığı tekzip metinleri olmadığını ekliyor.   

Bilim insanları ilginç bir sonuçla da karşılaştı: Katılımcılar bir bilginin doğruluğundan şüphe etse bile bunu çürüten gazetecilere güvenmiyordu. 

Araştırmacılar bir haberin çürütülmesinin şaşkınlık yaratması, insanların onaylamaya kıyasla daha çok kanıt araması ve gazetecilerin taraflı davrandığından şüphelenmesinin buna yol açtığını düşünüyor. 

Şaşırtıcı bir diğer bulguysa, haberin çürütülmesi katılımcıların iddiayla ilgili düşüncesini değiştirmesine karşın gazeteciye güvenleri yine de sarsılıyordu. 

Stein, "Yanlış bilgileri düzeltmeye çalışan gazetecilerin (ya da herhangi birinin) aleyhine bir durum var" diyor. 

Araştırmacılar, halkın yanlış bilgileri çürüten haberlere nasıl ve neden güvenip güvenmediği üzerine daha fazla araştırma yapılması gerektiğini belirtiyor.

Makalenin yazarları, Conversation için kaleme aldıkları yazıda şu ifadeleri kullanıyor:

Gazetecilerin önündeki zorluk, bilgiyi çürüten biri gibi görünmeden bunu nasıl çürüteceklerini bulmak olabilir.

Independent Türkçe, PsyPost, Conversation, Communication Research