Taliban Hareketi, sahanın ABD askerlerinden neredeyse tamamen arınması ile birlikte Afganistan’da daha sert saldırılara imza atıyor. Ülkenin geniş bölgelerini kontrol altına alıyor. Görünen o ki Taliban Hareketi amacı hükümeti ya isyancıların şartlarına göre barışa razı olmaya ya da tam bir askeri yenilgi ile karşı karşıya kalmaya itmek olan bir operasyon yürütüyor.
Hükümet güçlerinin isyancıların ilerlemesini durduramamasının yanı sıra Taliban’ın başlattığı operasyonun büyüklüğü ve hızı, ABD ordusunun ağustos ayının sonuna kadar geri çekilme sürecini tamamlamadan önce, barış görüşmeleri yapılmasına yönelik umutları söndürdü.
Yetkililer, isyancıların ilerlemesini durdurmakta güçlük çekerken hükümet güçleri ile yapılacak savaşların zamanını ve yerlerini belirleyen de genelde Taliban oluyor. Hareket, morallerinin yükselmesiyle birlikte yönetim merkezlerini kuşatmaya ve başlıca sınır kapılarına saldırmaya başladı.
Ancak uzmanlar, Afganistan ordusu isyancıları engelleyebilecek ağır silahlara ve hava gücüne sahipken teçhizatı hafif silahlarla sınırlı olan Taliban’ın sıkı güvenlik önlemlerine tabi olan Kabil kentine girme olasılığını düşük görüyor.
Ne var ki başkenti mali açıdan boğma ve kaynaklarını kesme politikasını benimseyen Taliban’ın kırsal kesimde güvenlik güçlerinin moralini düşürdükten sonra hükümeti çökertme olasılığı daha yüksek.
Uluslararası Kriz Grubu’nda analist olan İbrahim, AFP’ye verdiği demeçte Taliban her hedefini gerçekleştiremese de hareketin “halen siyasi yolu tercih ettiğini” düşündüğünü söyledi. “Ancak bu mümkün olmazsa askeri seçeneğin kalmasını istiyorlar” dedi.
Önceki dönemlerde Taliban ile müzakere yoluyla anlaşmaya varılabileceğine dair uzun uzun açıklamlarda bulunan ABD’li yetkililer şu an isyancıların uluslararası toplumun taleplerini görmezden gelerek kendi yollarını çizdiklerini söylemeye başladılar.
Afganistan'da geri kalan operasyonları ABD'deki karargahından denetleyen ABD Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanı Orgeneral Kenneth McKenzie, “Taliban’ın amacının askeri zafer elde etmek olmadığını kanıtlamasını bekliyoruz” dedi.
Taliban onlarca eyaleti kontrol ediyor
Taliban birkaç hafta içinde, harcanan on milyarlarca dolara ve yaklaşık 20 yıllık bir uluslararası denetime rağmen Afgan güvenlik güçlerini ağır kayba uğrattı.
Taliban savaşçıları, ABD'nin hava desteğinin büyük bir kısmını çekmesinin ardından, son iki ay içerisinde 150'den fazla bölgeye hakim oldu ve güvenlik noktalarını, silahları, araçları ve askeri teçhizatı ele geçirdi.
Taliban'ın savaşma azmini yitirmiş gibi görünen zayıf donanımlı Afgan güçlerinin teslim olması için arabuluculuk yapmak üzere kabilelerin önde gelenlerini göndermesinin ardından birçok eyalet ve askeri üs herhangi bir savaş olmadan verildi.
Afganistan Hava Kuvvetleri Eski Komutanı General Atikullah Amerhil konuya ilişkin yaptığı açıklamada “Güvenlik güçlerinin Taliban karşısındaki zayıflığı şaşırtıcıydı. Kısmen de olsa çok azının bu kadar hızlı çökmesi bekleniyordu” diye konuştu.
Kabil, Taliban’ın saldırısından önce yaklaşık 20 yıldır uluslararası kalkınmadan en çok faydalananları koruma gücüne duyulan güveni sarsmak amacıyla sivil aktivistleri, gazetecileri, politikacıları ve askeri pilotları hedef alan bir suikast kampanyasına sahen oldu.
Analistler çoğu üstlenilmeyen suikastlardan Taliban’ı sorumlu tutuyor.
Afganistan Analistler Ağı tarafından temmuz ayında yayınlanan bir raporda şu ifadelere yer verildi:
“Taliban, Kabil gibi şehirlerde sivil ve siyasi bir muhalefet ile karşılaşmayı bekliyor. Bu nedenle, daha sonra başkenti ele geçirmek üzere bağımsız aktivistlerin önceden hedef alınmasının altında askeri bir amaç yatıyor.”
Taliban’dan yapılan açıklamalarda ise sivillerin öldürülmesinde parmakları olmadığı yönünde. Bu eylemlerden bazılarını DEAŞ’ın üstlendiği biliniyor.
Şehirleri savunma savaşı
Özellikle soğuk havanın büyük savaş operasyonlarını engellediği kış mevsimine kadar, yani çatışmaların sona ermesine aylar varken isyancıların ilerlemesini engellemek Afgan hükümeti için kritik bir önem taşıyor.
Taliban, kuşattığı şehirlere saldırma niyetinde olup olmadığını açıkça bildirmedi. Ancak hareketin liderleri, savaşçıları eyalet başkentlerinin kırsal kesimlerine şiddetli saldırılar başlatmasına rağmen net bir şekilde şehirlerde savaşmayacaklarına dair söz verdiler.
Bununla birlikte Afganistan'da Taliban’ın kontrolündeki bölgelerin sayısı eşi görülmemiş bir şekilde arttı.
Taliban her an yayılma alanını genişletiyor. Zira bir gün ülkenin kuzeybatısındaki bir eyaletin başkentini ele geçirmenin eşiğindelerken ertesi gün stratejik öneme sahip sınır kapılarının ve kuru limanların (mal depolama için kullanılan iç noktalar) üzerindeki kontrollerini sıkılaştırıp güneydeki Kandahar girişlerinde oluyorlar.
Görünen o ki Taliban Hareketi, hükümet güçlerindeki hava kuvvetlerini ve özel birimleri yormak ve Kabil’i oldukça ihtiyacı olan gelirden mahrum bırakmaya yönelik bir strateji benimsemiş durumda.
Taliban ayrıca merkezi hükümeti hareket karşıtı kalelerinden de çıkardı. Kabil bu kalelerin yetkilere vereceği desteğe güveniyordu.
Demokrasileri Savunma Vakfı'nın kıdemli üyesi Bill Roggio duruma dair şu değerlendirmelerde bulundu:
“Taliban saldırısındaki en şaşırtıcı şey, kuzeye ve batıya odaklanılması. Taliban, savaş alanını Afganistan'daki karr mercilerinin eşiğine kadar genişletiyor. Komutanlar ve diğer nüfuzlu liderler ülkenin kuzeyinde ve batısında kendilerini destekleyen üslerden mahrum kalırsa Afgan hükümeti düşer.”