Haiti’de iktidarın devri güç çatışmalarını erteliyor ancak çözüm olamıyor

Ariel Henry, Haiti Başbakanı (EPA)
Ariel Henry, Haiti Başbakanı (EPA)
TT

Haiti’de iktidarın devri güç çatışmalarını erteliyor ancak çözüm olamıyor

Ariel Henry, Haiti Başbakanı (EPA)
Ariel Henry, Haiti Başbakanı (EPA)

Ariel Henry'nin başbakanlığı selefi Claude Joseph'ten devralması, Cumhurbaşkanı Jovonel Moise'nin öldürülmesinden iki hafta sonra Haiti'de yeni bir güç çatışması dalgasına dair endişeleri hafifletti. Ancak bu görev değişimi, dünyanın batı yarısındaki en yoksul ülkeyi etkileyen kronik krizlere bir çözüm bulunduğu anlamına gelmiyor.
Kolombiyalı paralı askerlerden oluşan bir ekip tarafından 7 Temmuz sabahı gerçekleştirilen Moise suikastına dair yapılan soruşturmalarda, ilgililerin bir kısmının tutuklanmasına rağmen nihai sonuçlara ulaşılamadı. Seçim Bakanı Matthias Pierre, Papaz Christian Sanon ve eski istihbarat yetkilisi Joseph Badiou'nun tutuklanmasıyla ilgili yorum yaparken, "büyük balıklar hala dışarıda" dedi. Bakanın bu açıklaması, bu iki ismin ancak gerçek azmettiricilerin ellerindeki birer araç olduğunu ve tutuklanmalarının çok da önemli olmadığını düşündüğü şeklinde yorumlandı.
Başbakanlığın Henry'ye devri, başkent Port-au-Prince'in sokaklarını kontrol eden ve Moise’in, selefleri gibi, otoritesini dayatmak ve gücü elinde tutmak için kullandığı silahlı gruplar ve çeteler arasındaki çatışmanın yeniden başlamasını geciktirebilecek küçük bir adımdır. Moise'in görev süresini uzatmak için yeni bir anayasa çalışması bahanesiyle tüm devlet kurumlarının içini boşaltmış olması mevcut açmazdan çıkmayı daha da zorlaştırıyor. Moise, şehir ve köylerin belediye başkanlarının seçilmesini engelledi. Devlet kurumlarındaki otorite boşluğunu ve bu kurumların performanslarındaki derin sorunlardan şikâyet edip ülkeyi terk eden milletvekillerinin yerine yenisinin seçilmesine engel oldu.
Uzun ve karanlık yönetimi sırasında aklını tamamen kaybettiği söylenen eski Haiti Devlet Başkanı Moise, "Papa Doc" François Duvalier, "Vudu" ve kara büyü olaylarında ona karşı çıkan herkesi öldürmek için sokaklarda çeteler kurmuştu. Onun varisi "Baby Doc" lakaplı Jean-Claude Duvalier, yoksul ve çaresiz toplumu boyun eğdirmek için şiddet kullanma kuralından sapmadı, kamu fonlarını kendi lüks yaşantısına harcadı. Moise de, suikasta uğramadan önce kendinden önceki bu devlet başkanlarının adımlarını tekrarlıyor gibi görünüyordu. Ancak Haiti'nin geçmişten günümüze uzanan krizleri, büyük ölçüde, bu asi kölelerin eski efendilerini ülkeden kovduğu zaman’a, 1804’te haydut devletler olan Batılıların yaptıkları muamelelere dayanmaktadır. Sömürgeci Fransa, Haiti’yi yeniden işgal etmeye çalıştı ve bunu başaramayınca; 1825'te Kral X. Charles, Paris'in Port-au-Prince'in bağımsızlığını tanıma şartı olarak, Haiti'yi, eski Fransız yerleşimcilere ve işlerini kaybeden köle tüccarlarına 150 milyon frank tazminat ödemeye zorladı. Haiti, uluslararası tanınırlık kazanması için istenen bu fahiş fidyeyi ancak 1947'de tüm ekonomisini ihracat için tarıma dönüştürdükten sonra ödeyebildi.
1915 ve 1934 arasındaki Amerikan işgali de yoğun nüfuslu adaya iyi şeyler getirmedi. Amerika'nın yatırımcıları cezbetme önerileri, ihracata dayalı bir ekonominin güçlenmesine yol açtı ve günümüzde hala iş ve siyaset hayatını kontrol eden varlıklı bir sınıfın ortaya çıkmasına sebep oldu. Aynı durum, nüfusun yüzde 60'ının günde 2,5 doların altında bir gelirle yaşadığı vatandaşların yaşam standardını yükseltmeye yardımcı olmayan Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) reçeteleri için de geçerlidir.
Egemen sınıfın yozlaşması ve ister yoksul halka karşı olsun isterse iç tasfiye süreçlerinde olsun şiddete başvurmaktan çekinmemeleri, 12 Ocak 2010'da adayı vuran ve başkentteki başkanlık sarayı da dahil olmak üzere birçok binanın çökmesine ve 120 bin ila 320 bin arasında insanın ölmesine sebep olan depremden sonra da değişmedi. Gerçekten de trajedi, altyapıdan yoksun bir ülke ve işlevsiz bir hükümet bulan uluslararası yardım çalışmalarının başarısızlığıyla feci bir hal aldı. Bu durum, uluslararası bağışçılar arasında sivil toplum kuruluşlarına fon ve yardım transferi konusunda bir tartışmanın ortaya çıkmasına neden oldu. Tartışmanın kaynağı, bu organların, sivil toplum kuruluşlarının fon ve rollerini korumak için devlet kurumlarının görevlerini yerine getirmelerini engellemekte ısrar etmeleriydi.
Buna, Birleşmiş Milletler askerleri tarafından ülkeye getirilen ve yaklaşık 10 bin insanın ölümüne sebep olarak ülkeye bir lanet gibi musallat olan kolera salgını da eklendi. İşin sonunda; Güvenlik Konseyi tarafından silahlı isyanı durdurmak ve bir iç savaşı önlemek üzere yetkilendirilen Birleşmiş Milletler güçleri, 2004 yılında eski Başkan Jean-Bertrand Aristide ile rakipleri arasındaki krizin zirvesinde gelen ABD Deniz Piyadelerinin geri çekilmesi gibi geri çekildi.
Batılı hükümetler, “Kovid 19”un etkilerinden tutun da Çin ile artan çatışmaya kadar birçok karmaşık sorunla uğraştıkları bahanesiyle, Haitililerin kendi işlerini yönetmelerine ve kendilerine uygun çözümü bulmalarına izin vermekle özetlenen bir “bilgeliği” tekrarlayıp duruyorlar. Bu nedenle, Haiti'nin uzun süredir çektiği acıyla ilgili sayfayı yakında kapatıp temiz sayfalar açacağını söylemek zor görünüyor.



Gizli belge uyarıyor: Çin, Tayvan'da bir çatışma çıkması halinde ABD ordusunu geride bırakabilir

2017 yılında düzenlenen bir etkinlikte Devlet Başkanı Şi Cinping'i Hong Kong'da karşılamaya hazırlanan Çin askerleri (Reuters)
2017 yılında düzenlenen bir etkinlikte Devlet Başkanı Şi Cinping'i Hong Kong'da karşılamaya hazırlanan Çin askerleri (Reuters)
TT

Gizli belge uyarıyor: Çin, Tayvan'da bir çatışma çıkması halinde ABD ordusunu geride bırakabilir

2017 yılında düzenlenen bir etkinlikte Devlet Başkanı Şi Cinping'i Hong Kong'da karşılamaya hazırlanan Çin askerleri (Reuters)
2017 yılında düzenlenen bir etkinlikte Devlet Başkanı Şi Cinping'i Hong Kong'da karşılamaya hazırlanan Çin askerleri (Reuters)

Son derece gizli bir ABD hükümeti değerlendirmesi, Çin'in Tayvan üzerindeki bir savaşta ABD ordusundan daha üstün olacağını ortaya koydu.

Gizlilik derecesi yüksek olan ‘Askeri Üstünlük’ raporu, ABD’nin, pahalı ve ileri teknoloji silahlara olan bağımlılığı nedeniyle, Çin’in çok daha ucuz sistemleri büyük miktarlarda üretebilme kapasitesine karşı savunmasız hale geldiği konusunda uyardı.

New York Times, eski Başkan Joe Biden döneminde ulusal güvenlikten sorumlu bir yetkilinin raporu incelediğinde, Pekin’in ‘akla gelebilecek her taktiğe karşı sayısız alternatife’ sahip olduğunu fark edince şaşkına döndüğünü aktardı.

Tayvan’ın kaybı, ABD’nin Batı Pasifik’te Çin’in etkisine karşı en önemli kalesi olarak stratejik ve sembolik bir darbe anlamına gelecek.

Rapor, ABD’nin en gelişmiş uçak gemisi USS Gerald R. Ford’un, Başkan Donald Trump’ın uyuşturucu kaçakçılarına karşı Karayipler’de yürüttüğü operasyon çerçevesinde bölgeye gönderilmesine rağmen, imha edilebileceğini öngörüyor.

7u
USS Gerald R. Ford (CVN 78) uçak gemisi, ABD Virjin Adaları'nın St. Thomas limanına ulaştı. (AFP)

13 milyar dolarlık (9,75 milyar sterlin) ve 2022’de hizmete giren USS Gerald R. Ford uçak gemisi, dizel-elektrik tahrikli denizaltılar ve Çin’in yaklaşık 600 hipersonik füzeden oluşan cephaneliği karşısında risk altında. Bu füzeler, ses hızının 5 katına kadar hızlara ulaşabiliyor.

Pekin, eylül ayında düzenlenen bir askeri geçitte, gemilere yönelik yıkıcı YJ-17 füzelerini sergiledi; bu füzelerin hızı ses hızının 8 katı olarak tahmin ediliyor.

Buna rağmen ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), Ford sınıfından dokuz ek uçak gemisi inşa etmeyi planlıyor; ABD’de şu ana kadar hiçbir hipersonik füze geliştirilmiş değil.

Tayvan Güvenlik İzleme Merkezi’nden araştırmacı Eric Gomez, olası bir Tayvan çatışmasını simüle eden bir savaş tatbikatına katıldığında nihai sonucun net olmadığını söyledi, ancak ABD’nin ağır kayıplar verdiğini belirtti.

Gomez, Telegraph gazetesine verdiği demeçte, “ABD bu operasyon sırasında çok sayıda gemi kaybediyor. F-35’ler ve diğer taktik uçaklar da operasyon sahasında hızla hasar görüyor” dedi.

Gomez, “Operasyon sonrası özetleri hazırladığımızda maliyetin gerçekten şok edici olduğunu fark ettik. 100’den fazla beşinci nesil uçak, birkaç muhrip, iki denizaltı ve iki uçak gemisini kaybettiniz” ifadelerini kullandı.

sdefrgt
Çin'in ilk uçak gemisi Liaoning, Hong Kong'a doğru yola çıktı. (AP)

Çin, ABD uçak gemilerini ‘dakikalar içinde’ imha etme kapasitesine sahip

ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth geçen yıl, Pentagon’un Çin’e karşı düzenlediği savaş tatbikatlarında ‘her seferinde kaybettiğini’ açıkladı. Hegseth, Çin’in hipersonik füzelerinin uçak gemilerini dakikalar içinde imha edebileceğini öngördü.

Çin, kısa, orta ve uzun menzilli füze cephaneliğini büyük ölçüde genişletti; bu durum, ABD’nin gelişmiş silahlarının Tayvan’a ulaşmadan önce yok edilebileceği anlamına geliyor.

Öte yandan, New York Times’a göre, 1990’larda sayıları 10 kat fazla iken şimdi azalan savunma sanayii şirketleri, hâlâ ABD hükümetine daha pahalı gemi, uçak ve füzelerin üst versiyonlarını satmaya devam ediyor.

Savunma Bakanlığı yetkilileri, ABD’nin bu gelişmiş silahları büyük miktarlarda üretmesinin neredeyse imkânsız olduğunu fark etti. Özellikle Ukrayna-Rusya savaşı gibi son çatışmalar, nispeten ucuz silahların, örneğin insansız hava araçlarının (İHA) yıkıcı etkisini gösterdi.

Kongre, önümüzdeki iki yıl içinde 340 bin küçük İHA üretimi için yaklaşık 1 milyar dolar (750 milyon sterlin) ayırdı.

Başkan Donald Trump, Dan Driscoll’u İHA’lardan sorumlu kılarak, Amerikan teknolojisini güncelleme ve rakiplerin bu alandaki çalışmalarına karşı koyma görevini verdi.

Buna rağmen ABD hâlâ rakiplerinin gerisinde bulunuyor. Telegraph’a konuşan uzmanlar, ABD’nin, Çin gibi düşük işçilik maliyeti ve daha az sıkı düzenlemeye sahip ülkelerle rekabet edemediğini belirtti.

Herhangi bir köklü Amerikan savunma politikasının değişikliği büyük yatırımlar gerektirecek; ancak savunma harcamaları yaklaşık 80 yılın en düşük seviyesinde, GSYİH’nin yalnızca yüzde 3,4’üne denk geliyor.

Eski Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, ABD’nin Çin ile olası bir savaşta temel mühimmat, örneğin top mermilerinin hızla tükeneceği uyarısında bulundu.

Pentagon içi değerlendirmeler, Çin’in ABD’ye kıyasla çoğu seyir ve balistik füze türünde sayıca üstün olduğunu gösteriyor. Her iki süper güç yaklaşık 400 kıtalararası balistik füze stokuna sahip.


Trump Gazze'de yeni aşamayı planlıyor: ABD’li bir general uluslararası gücü yönetecek

Gazze şehrinin Şeyh Rıdvan mahallesinde yıkılmış binaların arasında yürüyen yerlerinden edilmiş Filistinliler (EPA)
Gazze şehrinin Şeyh Rıdvan mahallesinde yıkılmış binaların arasında yürüyen yerlerinden edilmiş Filistinliler (EPA)
TT

Trump Gazze'de yeni aşamayı planlıyor: ABD’li bir general uluslararası gücü yönetecek

Gazze şehrinin Şeyh Rıdvan mahallesinde yıkılmış binaların arasında yürüyen yerlerinden edilmiş Filistinliler (EPA)
Gazze şehrinin Şeyh Rıdvan mahallesinde yıkılmış binaların arasında yürüyen yerlerinden edilmiş Filistinliler (EPA)

ABD Başkanı Donald Trump, iki ay önce imzalanan ateşkes anlaşması kapsamında Gazze’de oluşturulması planlanan uluslararası istikrar gücünün başına bir ABD’li generali atamayı planlıyor.

Buna karşın Beyaz Saray yetkilileri, Gazze Şeridi’nde hiçbir Amerikan askerinin sahada bulunmayacağını vurguladı.

Şarku’l Avsat’ın Axios’tan aktardığına göre Trump yönetimi, savaşa geri dönüşü önlemek ve kırılgan ateşkesi korumak amacıyla Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına geçmeyi hedefliyor. Ekim ayında yürürlüğe giren ateşkesten bu yana İsrail saldırılarında 383 Filistinli hayatını kaybetti. Gazze Şeridi’ndeki Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre açıklanan bu rakamın yanında, Hamas savaşçılarının düzenlediği bazı saldırılarda da İsrail askerleri öldü.

Anlaşmanın ikinci aşaması, İsrail’in Gazze Şeridi’nin bazı bölgelerinden çekilmesini, uluslararası bir istikrar gücünün konuşlandırılmasını ve Trump liderliğinde Barış Konseyi’ni içeren yeni yönetim yapısının hayata geçirilmesini kapsıyor.

Planlanan uluslararası güç, şu anda İsrail ordusunun kontrolünde bulunan bölgede konuşlanacak. ABD’li yetkililer, bu adımın İsrail’in söz konusu bölgelerden geri çekilmesini mümkün kılacağını belirtti.

ABD’li yetkililer pazartesi günü Tel Aviv’de Avrupalı diplomatlara yaptıkları bir bilgilendirmede, ülkelerinin uluslararası istikrar gücüne asker göndermemesi ya da bu güce katılan ülkelere destek vermemesi durumunda İsrail ordusunun Gazze’den çekilmeyeceğini açıkça ifade etti.

Bilgilendirmeye hâkim bir Avrupalı diplomat şu ifadeyi kullandı: “Verilen mesaj şuydu: Eğer Gazze’ye gitmeye hazır değilseniz, İsrail ordusunun orada kalmasından şikâyet etmeyin.”


Bolivya'nın eski cumhurbaşkanı yolsuzluk davasında tutuklandı

Bolivya'nın eski Cumhurbaşkanı Luis Arce (Arşiv-AFP)
Bolivya'nın eski Cumhurbaşkanı Luis Arce (Arşiv-AFP)
TT

Bolivya'nın eski cumhurbaşkanı yolsuzluk davasında tutuklandı

Bolivya'nın eski Cumhurbaşkanı Luis Arce (Arşiv-AFP)
Bolivya'nın eski Cumhurbaşkanı Luis Arce (Arşiv-AFP)

Bolivya hükümetinin açıklamasına göre, eski Bolivya Devlet Başkanı Luis Arce, ekonomi bakanı olduğu dönemdeki yolsuzluk iddialarına ilişkin soruşturma kapsamında dün La Paz'da tutuklandı.

62 yaşındaki Arce, ağustos ayındaki seçimlerde yeniden aday olmamıştı.

Eski devlet başkanı Jaime Paz Zamora'nın (1989-1993) oğlu 58 yaşındaki Rodrigo Paz, başkanlığı kazandı.

Paz'ın cumhurbaşkanlığı seçimindeki zaferi, ülkedeki büyük bir siyasi değişimi yansıttı. Bu zafer, 26 yıl boyunca Evo Morales (2006-2019) tarafından kurulan ve yönetilen Sosyalizm Hareketi (MAS) partisinin yirmi yıllık egemenliğine son verdi; Arce ise Morales'in mirasını sürdürdü.

Arce'nin cumhurbaşkanlığı, özellikle yakıt ve döviz kıtlığı gibi ciddi krizlerle gölgelendi ve bu durum protestolara yol açtı.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre yolsuzluk soruşturması, Arce'nin Morales döneminde ekonomi bakanı olduğu zamana kadar uzanıyor.

Arce, kamu hazinesinden siyasi liderlerin kişisel hesaplarına para transferine izin vermekle suçlanıyor. Bu transferlerden faydalandığı şüphelenilenler arasında, geçen hafta aynı davada yaklaşık 100 bin dolar domates yetiştirme projesi için aldığı şüphesiyle tutuklanan eski solcu milletvekili Lydia Paty de bulunuyor.