Birleşik Krallık'taki yarasalarda yeni bir koronavirüs keşfedildi

Yeni koronavirüsün en yakın akrabasının, Çin ve Avrupa'da koronavirüs taşıyan diğer yarasalarla yapılan karşılaştırmalar sonucunda, Bulgaristan'da 2008'de keşfedilen Blasius nalburunlu yarasasında bulunduğu belirlendi. (Reuters)
Yeni koronavirüsün en yakın akrabasının, Çin ve Avrupa'da koronavirüs taşıyan diğer yarasalarla yapılan karşılaştırmalar sonucunda, Bulgaristan'da 2008'de keşfedilen Blasius nalburunlu yarasasında bulunduğu belirlendi. (Reuters)
TT

Birleşik Krallık'taki yarasalarda yeni bir koronavirüs keşfedildi

Yeni koronavirüsün en yakın akrabasının, Çin ve Avrupa'da koronavirüs taşıyan diğer yarasalarla yapılan karşılaştırmalar sonucunda, Bulgaristan'da 2008'de keşfedilen Blasius nalburunlu yarasasında bulunduğu belirlendi. (Reuters)
Yeni koronavirüsün en yakın akrabasının, Çin ve Avrupa'da koronavirüs taşıyan diğer yarasalarla yapılan karşılaştırmalar sonucunda, Bulgaristan'da 2008'de keşfedilen Blasius nalburunlu yarasasında bulunduğu belirlendi. (Reuters)

Birleşik Krallık'ta (BK) yapılan yeni bir araştırmada, ülkedeki nalburunlu yarasalarda insanlarda Kovid-19'a yol açan SARS-CoV-2'yle ilişkili yeni bir koronavirüs keşfedildi.
East Anglia Üniversitesi'yle (University of East Anglia -UEA) Londra Zooloji Topluluğu (Zoological Society of London -ZSL) ve Sağlık Bakanlığı'na bağlı Kamu Sağlığı Birimi'nin (Public Health England -PHE) ortak çalışmasında 53 küçük nalburunlu yarasanın dışkı örnekleri incelendi. 
Scientific Reports adlı bilimsel dergide yayımlanan çalışmadaki numunelerden birinde genom dizileme teknolojisi aracılığıyla, araştırmacıların "RhGB01" adı verinı verdiği yeni bir koronavirüs tespit edildi. 
Araştırma kapsamında SARS (Ağır akut solunum yolu yetersizliği sendromu) hastalığıyla ilişkili "sarbecovirus" türü bir virüs, ilk defa küçük nalburunlu yarasalarda ve BK'de keşfedilmiş oldu.
Koronavirüslerin bir altgurubu olan "sarbecovirus", hem şu anki pandemiyi tetikleyen SARS-CoV-2 hem de 2003'teki salgını yaratan SARS-CoV virüsüyle ilişkili.
Bilim insanları, bu yarasaların virüsü uzun süredir vücutlarında taşıdıklarını fakat ilk kez incelendikleri için söz konusu virüsün yeni keşfedildiğini belirtti. 
Öte yandan araştırmacılar, yeni koronavirüsün bu haliyle insanlara bulaştığına ya da bulaşabileceğine dair henüz bir kanıt bulunmadığını söyledi.
ZSL'den Profesör Andrew Cunningham, "BK'deki virüs insanlar için tehdit oluşturmuyor çünkü reseptör bağlanma alanı (receptor binding domain -RBD), yani virüsün kaynak hücrelere kendini bağlayarak enfeksiyona neden olduğu kısmı, insan hücrelerini etkileyebilme kapasitesine sahip değil" dedi.
Buna rağmen bilim insanları virüs mutasyon geçirdiğinde bu durumun değişebileceğini söyledi. 
Cunningham, SARS türü koronavirüs taşıyan herhangi bir yarasanın, virüsün mutasyon geçirmesi için uygun ortamı sağladığını söyleyerek "Tespit ettiğimiz ‘RhGB01' enfeksiyonunu taşıyan bir yarasa SARS-CoV-2'ye yakalanırsa, bu iki virüsün hibridize olarak SARS-CoV-2'nin RBD'sine sahip, yani insanlara bulaşabilecek yeni bir virüs yaratabilme riski var" ifadelerini kullandı. 
UEA'den Profesör Diana Bell ise öncelikli olarak yarasa kurtarıcılarının ve mağaracıların, daha sonra da yaban hayatıyla uğraşan kişilerin bu durumda özellikle dikkatli davranması gerektiği uyarısında bulundu.
Independent Türkçe, Science Daily, SciTech Daily



Çığır açıcı gen tedavisi, işitme kaybını tek dozla düzeltti

Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
TT

Çığır açıcı gen tedavisi, işitme kaybını tek dozla düzeltti

Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor

Vishwam Sankaran Bilim ve Teknoloji Muhabiri 

Yeni bir araştırmaya göre, çığır açan bir gen tedavisi tek bir enjeksiyonla insanlardaki işitme kaybını birkaç hafta içinde tersine çevirebiliyor.

İsveç'in Karolinska Enstitüsü'nden araştırmacılar son teknoloji tedavinin, doğuştan sağırlığı veya ileri derecede işitme bozukluğu olan çocuk ve yetişkinlerin işitme yetisini iyileştirdiğini ve klinik bir deneyde 7 yaşındaki bir çocuğun duyma becerisini neredeyse tamamen geri kazandığını açıkladı.

Hakemli dergi Nature Medicine'da detaylandırılan klinik çalışma, OTOF geninin sağlıklı bir kopyasının iç kulağa enjekte edilmesiyle 10 katılımcının tümünün işitmesinin gelişme gösterdiğini ortaya koydu.

Küçük ölçekli deney, OTOF adı verilen bir gendeki mutasyonlar sonucu genetik sağırlık veya ileri seviye işitme bozukluğundan muzdarip kişileri içeriyordu.

Bu mutasyonlar, ses sinyallerinin kulaktan beyne iletilmesinde kilit rol oynayan otoferlin proteininin eksikliğine neden oluyor.

Araştırmacılar tedavinin en çok çocuklarda işe yaradığını belirtse de yetişkinlere de fayda sağlayabileceğini söylüyor.

Deneyde adeno ilişkili virüsün sentetik ve zararsız bir versiyonu kullanılarak düzgün işleyen bir OTOF geni tek bir enjeksiyonla iç kulağa verildi.

Tedavinin etkileri hastaların çoğunda belirgin biçimde görülürken, işitme yetisi sadece bir ay sonra hızla iyileşti.

Araştırmacılar 6 ay sonra tüm katılımcılarda işitmede önemli ölçüde iyileşme kaydedildiğini ve algılanabilir ortalama ses seviyesinin 106 desibelden 52 desibele düştüğünü belirtiyor.

Çalışmada tedaviye en iyi yanıt verenlerin 5 ila 8 yaşındakiler olduğu tespit edildi.

7 yaşındaki bir kız çocuğu işitme yetisini neredeyse tamamen hızla geri kazandı ve 4 ay sonra annesiyle günlük konuşmalar yapabilmeye başladı.

Karolinska Enstitüsü'nden çalışmanın ortak yazarı Maoli Duan, "Bu yöntem ilk kez ergenler ve yetişkinlerde test edildi" diyor.

Katılımcıların çoğunda işitme duyusunun büyük ölçüde iyileşmesi, yaşam kaliteleri üzerinde derin bir etki yaratabilir. Şimdi bu etkinin ne kadar kalıcı olduğunu görmek için bu hastaları takip edeceğiz.

Araştırmacılar ayrıca tedavinin güvenli olduğunu ve iyi tolere edildiğini de saptadı. Katılımcılar 6-12 aylık takip süresinde herhangi bir ciddi yan etki bildirmedi.

En yaygın reaksiyon, bir tür akyuvar olan bağışıklık sistemi nötrofillerinin sayısındaki azalmaydı.

"OTOF sadece başlangıç" diyen Dr. Duan, araştırmacıların GJB2 ve TMC1 gibi diğer yaygın sağırlık genleri üzerinde de çalıştığını ekliyor.

Bunların tedavisi daha karmaşık ancak bugüne kadarki hayvan deneyleri umut verici sonuçlar ortaya koyuyor. Farklı genetik sağırlık türlerinden muzdarip hastaların bir gün tedavi görebileceğine güvenimiz tam.

Independent Türkçe, independent.co.uk/news