Tunus krizinde tansiyonun yükselmesi yönünde muhtemel beş senaryo

Tunus krizinde tansiyonun yükselmesi yönünde muhtemel beş senaryo
TT

Tunus krizinde tansiyonun yükselmesi yönünde muhtemel beş senaryo

Tunus krizinde tansiyonun yükselmesi yönünde muhtemel beş senaryo

Cumhurbaşkanı Kays Said’in hükümeti görevden alıp parlamentoyu askıya alması ve yandaşları ile muhalifleri arasında çatışmaların başlamasının ardından birçok analist ise önümüzdeki günlerde Tunus'ta kaydedilmesi muhtemel bazı senaryolardan bahsetmeye başladı.
Bu senaryolardan ilkinde, ülke genelinde Cumhurbaşkanı Said’in destekçileri ile Nahda Hareketi destekçileri arasında sokaklarda şiddetin patlak vermesi olasılığı konuşuluyor. İki taraf arasında şiddetli çatışmalara yol açabilecek, böylece güvenlik güçlerinin müdahalesine sebebiyet verecek olan bu durumun bir huzursuzluk çağı başlatacağı, orduyu iktidarı ele geçirmeye iteceği düşünülüyor.
İkinci senaryoda ise Cumhurbaşkanı Said'in Kovid-19 vakalarındaki keskin artış ve yaklaşmakta olan mali krizle başa çıkması için yeni bir başbakan atayabileceği belirtiliyor. Sonuçta 30 günlük askıya alma süresinin bitiminin ardından Parlamento'ya yetkilerinin geri verilmesiyle normal işleyişini yürütebileceği, bunu erken parlamento seçimlerinin takip edebileceği söyleniyor.
Üçüncü senaryoda ise bir diktatörlük yönetimine olasılık veriliyor; Cumhurbaşkanı’nın ülkedeki siyasi gücü elinde bulundurması ve güvenlik servisleri üzerindeki kontrolü sağlaması anayasal sisteme dönüşü erteleyeceği veya iptal edeceği, böylece 2011 devrimi sonrasında halkın kazandığı ifade ve toplanma özgürlüğünün baltalanacağı varsayılıyor.
Bir diğer senaryoda, anayasa değişiklikleri, referandum ve seçimler gibi hususlardan bahsediliyor. Cumhurbaşkanı Said’in en iyi anayasal çözüm olarak tanımladığı yönde ilerleyerek krizi kendince fırsata çevirebileceği, ülke sistemini seçimlere dayalı bir başkanlık sistemine dönüştürebileceği, parlamento rolünün ise azalabileceği öngörülüyor. Bu değişiklikleri aynı zamanda anayasa referandumu ve yeni seçimler takip edebilir.
Son olarak beşinci senaryoda ise 2011 devriminin ardından siyasi akımların önceki krizleri çözmek için izlediği yolun tekrarlanacağı yeni bir siyasi diyalog ve anlaşma olasılığına yer veriliyor. Bu yönde adım atılırsa uçurumun kenarından ülkenin çekilip alınabileceği, halk arasında nüfuzlu İşçi Sendikası gibi oyuncuların da yer aldığı bir diyalog yoluyla uzlaşmaya gidileceği düşünülüyor.



Devlete ve Hizbullah'a karşı artan kızgınlık

Lübnan'ın güneyindeki Mecdal kasabasına perşembe günü İsrail tarafından düzenlenen saldırının ardından kasabadan dumanlar yükseldi (AFP)
Lübnan'ın güneyindeki Mecdal kasabasına perşembe günü İsrail tarafından düzenlenen saldırının ardından kasabadan dumanlar yükseldi (AFP)
TT

Devlete ve Hizbullah'a karşı artan kızgınlık

Lübnan'ın güneyindeki Mecdal kasabasına perşembe günü İsrail tarafından düzenlenen saldırının ardından kasabadan dumanlar yükseldi (AFP)
Lübnan'ın güneyindeki Mecdal kasabasına perşembe günü İsrail tarafından düzenlenen saldırının ardından kasabadan dumanlar yükseldi (AFP)

Güney Lübnan'ın cephe hattındaki köylerinde düzenlenen protesto ve gösteriler, etkilenenlere tazminat ödenmesindeki gecikme nedeniyle devlete ve Hizbullah'a karşı halkın duyduğu öfkeyi yansıtıyor. Bu durum, birçok kişinin köylerini terk ederek köylerinin dışında yeni bir hayat kurmasına neden oldu.

Bu hamleler, evlerini ve mülklerini kaybettikten sonra hala yerinden edilme deneyimini yaşayan ve İsrail'in neredeyse her gün oraları hedef aldığını ve zamanla hasarın daha da artacağını bilerek henüz yeniden inşa tazminatı alamayan sınır kasabalarındaki sakinlerin trajik yaşamının başlamasından iki yıldan fazla bir süre sonra geliyor.

Bu bağlamda siyasi analist Ali el-Emin, Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada, bu tür hareketlerin ortaya çıkmasının "normal olduğunu, çünkü köylerin neredeyse terk edildiğini" söylüyor. Emin, "Bu protestoların, halka sırt çevirenlere karşı yapıldığını ve protestocuların, onun (Hizbullah'ın) tutumlarının, meselenin ele alınmasına yönelik her türlü olasılığın ufkunu kapatmaya katkıda bulunduğuna inandıklarını" vurguluyor.


Şara: İsrail'e şiddeti ihraç etmeyeceğiz

Şara: İsrail'e şiddeti ihraç etmeyeceğiz
TT

Şara: İsrail'e şiddeti ihraç etmeyeceğiz

Şara: İsrail'e şiddeti ihraç etmeyeceğiz

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara, dün İsrail'in güney Suriye'de silahsızlandırılmış bölge kurulması talebini, ülkesini "tehlikeli bir duruma" sokacağı gerekçesiyle reddetti ve "(Biz) İsrail de dahil olmak üzere şiddet ihraç eden bir ülke olmakla ilgilenmiyoruz" dedi.

Eş-Şara, Doha Forumu'na katılımı sırasında verdiği röportajda, bu yılın başlarında Dürzi ve Alevilerin yaşadığı bölgelerde yaşanan kanlı çatışmalara atıfta bulunarak, "Sahilde ve Süveyda'da işlenen suçların faillerini yargılayacağız" sözü verdi.

Eski Cumhurbaşkanı Beşşar Esed'in devrilme yıldönümü arifesinde, El-Arabiya/El-Hadath kanalı, devrik cumhurbaşkanını, 2024 yılında gizemli bir şekilde öldürülen danışmanı Luna eş-Şibl ile bir arada olduğu video kayıtları yayınladı. Danışmanıyla birlikte yapılan "Esed kayıtları", güçlerinde savaşan Suriye askerleriyle alay etme, devrik cumhurbaşkanının Şam Guta'sına yönelttiği hakaretler (Guta'ya lanetler yağdırma) ve "Kaplan" lakaplı askeri komutan Süheyl el-Hasan ile Lübnan "Hizbullahı"nı eleştirme gibi ifadeler içeriyor.

Suriyeliler, sızdırılan ses kayıtlarının Esed'in, bir yıl önce muhalif grupların Şam'a girmesi ve rejiminin devrilmesiyle askeri olarak ilk kez düşüş yaşamasının ardından, destekçileri ve Suriye'de ve komşu ülkelerde onunla birlikte savaşanların gözünde ikinci kez düşüş yaşadığına işaret ettiğini düşünüyor.


Arapların kaygısı Gazzelilerin Refah üzerinden göç etmesinin önlenmesine odaklandı

Gazze Şehri'ndeki İslam Üniversitesi'nde yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan kampın genel görünümü (AFP)
Gazze Şehri'ndeki İslam Üniversitesi'nde yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan kampın genel görünümü (AFP)
TT

Arapların kaygısı Gazzelilerin Refah üzerinden göç etmesinin önlenmesine odaklandı

Gazze Şehri'ndeki İslam Üniversitesi'nde yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan kampın genel görünümü (AFP)
Gazze Şehri'ndeki İslam Üniversitesi'nde yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan kampın genel görünümü (AFP)

İsrail, ateşkes anlaşmasının ikinci aşaması beklentisiyle ve belirsiz bir durum ortasında, Gazze Şeridi'nde kontrolü altındaki bölgelerin geri kalanını tahrip etmeye devam ederken, Arap ve İslam ülkeleri Gazzelilerin Refah üzerinden yerinden edilme tehlikesine karşı önleyici tedbirler almakla meşgul.

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, dün Doha Forumu'nda yaptığı açıklamada, "Refah Sınır Kapısı, Filistinlilerin yerinden edilmesi için bir geçit olmayacak, sadece Gazze'ye insani ve tıbbi yardım ulaştırmak için kullanılacak" ifadelerini kullandı.

Filistin Toprakları Hükümet Faaliyetleri Koordinatörlüğü Ofisi, çarşamba günü yaptığı açıklamada, Refah sınır kapısının "önümüzdeki günlerde Kahire ile koordinasyon halinde yalnızca Gazze Şeridi sakinlerinin Mısır'a çıkışı için açılacağını" duyurdu.

Ayrıca Suudi Arabistan, Mısır, Ürdün, BAE, Endonezya, Pakistan, Türkiye ve Katar dışişleri bakanları cuma akşamı yaptıkları açıklamada, "Filistin halkını topraklarından çıkarmaya yönelik her türlü girişimi tamamen reddettiklerini" vurguladılar.