Suudi Arabistan’da aşı zorunlu hale geliyor

İkinci doz Kovid-19 aşısı olan yaşlı vatandaşlar (SPA)
İkinci doz Kovid-19 aşısı olan yaşlı vatandaşlar (SPA)
TT

Suudi Arabistan’da aşı zorunlu hale geliyor

İkinci doz Kovid-19 aşısı olan yaşlı vatandaşlar (SPA)
İkinci doz Kovid-19 aşısı olan yaşlı vatandaşlar (SPA)

Suudi Arabistan’da, işyerlerine ve ticari faaliyetlere girmek, etkinlik ve faaliyetlere katılmak için yeni tip koronavirüse karşı aşı olma zorunluluğu gelecek hafta Pazartesi günü yürürlüğe giriyor.
Suudi Arabistan İçişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, Sağlık Bakanlığı tarafından onaylanan etkinlik, faaliyet, tesis ve toplu taşıma araçlarının kullanımına yönelik bağışıklık sağlamaya yönelik alınan kararın 1 Ağustos'tan itibaren başlayacağını bildirdi.
SPA’nın aktardığı habere göre herhangi bir ekonomik, ticari, kültürel, eğlence, spor, bilimsel, sosyal veya eğlence etkinliğine katılmak için aşı şartı getirildi. Bakanlık, herhangi bir resmi veya özel eğitim kurumuna girişin ya da toplu taşıma aracı kullanılmasının, vatandaşların aşı durumlarını doğrulamak üzere ‘Tawakkalna’ uygulamasını kullanmasını gerektiği belirtti.
İçişleri Bakanlığı, herkesin ihtiyati tedbirlere, sosyal mesafe, maske, hijyen kurallarına uyması çağrısını yineledi.
Suudi Arabistan, ikinci doz aşılamada artış kaydederek 25 milyon dozluk aşı dağıtımı gerçekleştirerek, aşılama oranını yüzde 52'ye çıkardı.
Sağlık Bakanlığı istatistikler üzerine yaptığı açıklamada, geçtiğimiz yıl Mart ayında tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs (Kovid-19) salgınının patlak vermesinden bu yana yarım milyondan fazla vakanın iyileştiğini açıkladı.

Bakanlık tarafından Kovid-19 salgını ile ilgili son veriler de paylaşıldı
Suudi Arabistan Sağlık Bakanlığı, son 24 saat içerisinde bin 252 kişide daha yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tespit edildiğini ve ülkedeki toplam vaka sayısının 519 bin 395’e ulaştığını bildirdi.
Sağlık Bakanlığı tarafından bugün yapılan açıklamada, bin 424’ü kritik hasta olmak üzere, ülkede gerekli tıbbi bakım desteği alan 10 bin ****788 aktif vaka olduğu belirtildi.
Bakanlığa göre, bin 299’u son bir günde olmak üzere şu ana kadar 500 bin 452 kişi iyileşirken, son 24 saatte 12 kişinin hayatını kaybetmesiyle toplam can kaybı ise 8 bin 179’a çıktı.
Suudi Arabistan İslami İşler, Davet ve Rehberlik Bakanlığı, cemaat arasında koronavirüse yakalanan 5 kişinin tespit edilmesinin ardından yapılan sterilizasyon çalışmalarından sonra 4 bölgede yer alan 5 camiyi yeniden açtı. Böylece gerekli sterilizasyon işlemlerinin tamamlanmasının ardından toplamda 170 günde yeniden açılan cami sayısı bin 898’e ulaştı.
Öte yandan, Kral Selman Yardım ve İnsani Çalışmalar Merkezi (KSRelief), koronavirüs salgınıyla mücadele için Uruguay’a cerrahi operasyonlar için tahsis edilen 2,3 milyon maske ve 53 solunum cihazına (ventilatör) ek olarak, koruyucu giysi, maske, eldiven ve diğer koruyucu malzemelerden oluşan tıbbi yardım ulaştırdı.
Yardım, Uruguay'daki Suudi Büyükelçiliği Maslahatgüzarı tarafından Dr. Raed Al-Hargan’a teslim edildi.
Al-Hargan, bu yardımın Riyad'ın dost Uruguay Cumhuriyeti'ne yönelik insani ve öncü rolüne ve Suudi hükümetinin salgından etkilenen vatandaşların acılarını hafifletmeye yardımcı olmak için bu adımın önemine ilişkin farkındalığına dayandığını açıkladı.
Bunun, Merkez tarafından temsil edilen Krallığın koronavirüsün yayılmasını sınırlamaya yönelik uluslararası çabaları desteklemek için sağladığı yardım çerçevesinde geldiğine dikkat çekti.

 


Suudi Arabistan, Filistin davasının tasfiyesini doğrudan reddetti

Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ı Riyad'da kabul etti. (SPA)
Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ı Riyad'da kabul etti. (SPA)
TT

Suudi Arabistan, Filistin davasının tasfiyesini doğrudan reddetti

Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ı Riyad'da kabul etti. (SPA)
Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ı Riyad'da kabul etti. (SPA)

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı tarafından bugün şafak vakti yapılan açıklamada, Suudilerin Filistin konusundaki tutumunun tutarlılığı vurgulanarak, ‘Suudi Arabistan’ın bir Filistin devletinin kurulmasına ilişkin tutumunun kesin ve değişmez olduğu’ belirtildi. Veliaht Prens ve Başbakan Muhammed bin Selman'ın bu tutumu ‘yoruma yer bırakmayacak açık ve net bir şekilde’ teyit ettiği hatırlatıldı. “Suudi Arabistan, bir Filistin devleti kurulmadan İsrail ile ilişki kurmayacaktır” denilen açıklamada, Riyad'ın bu konudaki tutumunun ‘değişmez olduğu ve müzakere ya da teklife tabi olmadığı’ vurgulandı.

Açıklamada Suudi Arabistan'ın, ‘İsrail'in yerleşim politikaları, Filistin topraklarının ilhakı ya da Filistin halkını topraklarından sürme çabaları yoluyla Filistin halkının meşru haklarından taviz verilmesini kategorik olarak reddettiği’ yinelendi. Açıklamanın devamında, “Bugün uluslararası topluma düşen görev, topraklarına sahip çıkmaya devam edecek ve ondan asla vazgeçmeyecek olan Filistin halkının çektiği acımasız insani ıstırabı hafifletmek için çalışmaktır. Bu kesin tutum, müzakereye ya da teklife tabi değildir. Filistin halkı uluslararası meşruiyet kararlarına uygun olarak meşru haklarını elde etmeden kalıcı ve adil barışa ulaşılamayacaktır. Bu, önceki ABD yönetimine ve mevcut yönetime zaten açık bir şekilde ifade edildi” ifadeleri yer aldı.

Filistinlilerin takdiri

ABD Başkanı Donald Trump'ın dün Beyaz Saray'da İsrail Başbakanı ile düzenlediği basın toplantısında yaptığı dikkat çekici açıklamalardan yaklaşık 60 dakika sonra gelen Suudi açıklaması Filistin Yönetimi tarafından takdirle karşılandı.

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas yaptığı açıklamada, yerleşim, ilhak ve yerinden edilmeyi reddeden, bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını savunan kardeş Suudi Arabistan yönetiminin art arda yayınladığı samimi ve kardeşçe tutumları memnuniyetle karşıladı. Abbas, Suudilerin cesur ve onurlu tutumlarını takdir etti. Abbas ayrıca, Suudi Arabistan'ın Filistin halkına verdiği büyük desteğin yanı sıra uluslararası forumlarda Filistin davasına verilen destekten, Filistin devletinin tanınması için uluslararası koalisyonun kurulmasından ve önümüzdeki haziran ayında uluslararası barış konferansı düzenlenmesi çabalarından övgüyle bahsetti.

Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) İcra Komitesi Genel Sekreteri Hüseyin eş-Şeyh ise “Suudi Arabistan'ın Filistin halkının hakları ve uluslararası hukuka uygun iki devletli çözümün bölgede güvenlik, istikrar ve barışın teminatı olduğu konusundaki sağlam, kararlı ve tarihi tutumunu takdirle karşılıyoruz” dedi.

Filistinlilerin haklarının güvence altına alınması

Yazar ve siyasi analist Munif el-Harbi, “Araplar, Müslümanlar ve vicdan sahibi herkes, Kral Abdulaziz'in 80 yıl önce ABD Başkanı Franklin D. Roosevelt ile görüşmesinden bu yana Suudi Arabistan'ın Filistin davasına yönelik tutarlı tutum ve ilkelerini kaydedecektir. Veliaht Prens Muhammed bin Selman, Şura Konseyi önünde ve Arap Birliği-İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ortak zirvesine başkanlık ettiği sırada yaptığı konuşmalarda, Filistin hakkından herhangi bir şekilde taviz vermeye yönelik girişimlere yanıt vermekte gecikmediğini ve gecikmeyeceğini vurguladı” ifadelerini kullandı.

Filistin devletini tanıma fırsatı

El-Harbi, “Bugün dünyanın tüm barışsever ülkeleri, Filistin devletini tanımak için Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın doğrudan gözetiminde Suudi Arabistan tarafından yürütülen yorulmak bilmeyen çabalara katılma fırsatına sahiptir” dedi. El-Harbi, ‘Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nun Filistin'i BM'ye tam üye olarak kabul eden kararlarında da ifade edildiği üzere, uluslararası toplumu Filistin halkının haklarını desteklemek üzere harekete geçirmenin önemini’ vurguladı. Egemen ve bağımsız bir karara sahip olan Suudi Arabistan'ın ‘Filistinlilerin haklarını en önemli önceliği haline getirdiğini’ ve Riyad ile Tel Aviv arasında barış için uluslararası ya da bölgesel güçler tarafından sarf edilen her türlü çabanın Filistin devletinin kurulmasına açılan kapıdan geçmesi gerektiğini belirten el-Harbi, bunun dışındaki her türlü çabayı ‘ikili barışa ve ardından bölge için adil ve kapsamlı bir barışa ulaşmaya yol açmayacak boşa harcanmış bir çaba’ olarak nitelendirdi.

El-Harbi, askeri güç kullanımı, suikastlar, toprakların zorla ilhakı, zorla yerinden etme ve devletlerin egemenliğinin ihlalinin kendileri için güvenlik ve istikrar sağlamayacağı; ancak 1967 sınırlarını gözeterek başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin devletinin kurulmasına dayanan Suudi barış denklemiyle sükûnetin sağlanacağını söyledi.

Hızlı reaksiyon

Siyasi analist Nidal es-Seb ise Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, ‘Suudilerin ilkesel tutumunun ahlaki ve tarihi bir tutum olduğunu, aynı zamanda Arap Birliği-İİT ortak toplantısı aracılığıyla ortak tutum çağrısında bulunulduğunu ve Suudi Arabistan'ın ABD’nin tutumuna karşı duran tek ülke olmaması gerektiğini’ belirtti. Es-Seb, Suudilerin Filistin davasının tasfiyesini reddeden açıklamasıyla verdiği yanıtın hızının, Suudi kararının egemenliğini ve bağımsızlığını teyit eden kesin bir mesaj ortaya koyduğunu ifade etti. “Filistin halkı uluslararası meşruiyet kararlarına uygun olarak meşru haklarını elde etmeden kalıcı ve adil bir barışa ulaşılamayacaktır” diyen es-Seb, bu dosyanın müzakereye, tavize veya ihaleye tabi olmadığını doğruladı. Es-Seb, Suudilerin bu hakkı tasfiye etmeye veya ortadan kaldırmaya yönelik her türlü girişim karşısında Filistin halkının yanında yer aldığı yönünde doğrudan bir mesaj daha gönderdiğini kaydetti.

Es-Seb, Riyad'ın sarsılmaz bir kararlılıkla sergilediği tutumun, İsrail'in yerleşim politikaları, Filistin topraklarının ilhakı ya da Filistin halkını topraklarından sürme çabaları yoluyla Filistin halkının meşru haklarını zayıflatmaya yönelik her türlü girişimi engelleyeceğine dair Filistinlilerin inancını kuvvetlendirdiğini vurguladı.