İran: Ahvaz'daki protestolar Tahran'a sıçradı

Uzmanlar, hükümetin barajların inşasıyla ilgili gerekçelerini redderken, İran Parlamentosu’ndan nehirlerin yönünün değiştirilmesi projesinin durdurulması talep edildi.

İranlılar dün Tahran'ın merkezinde sloganlar attılar
İranlılar dün Tahran'ın merkezinde sloganlar attılar
TT

İran: Ahvaz'daki protestolar Tahran'a sıçradı

İranlılar dün Tahran'ın merkezinde sloganlar attılar
İranlılar dün Tahran'ın merkezinde sloganlar attılar

İran'ın güneybatısındaki Arap şehirlerinde düzenlenen barışçıl protestoların aşırı güç kullanımı ve protestoculara yönelik tutuklama kampanyaları nedeniyle azalmasının ardından protesto hareketleri başta başkent Tahran olmak üzere diğer İran şehirlerine yayıldı. Bununla birlikte, egemen düzenin aygıtları tarafından öne sürülen gerekçelere karşılık, “nehirlerin yönü çöl bölgelerine kaydırıldı” ve “Devrim Muhafızları’nın nehir kolları üzerinde barajlar inşa etmedeki rolü” şeklindeki ifadeler siyasi tepkilere ve uzmanların tutumlarına yansıdı.
Petrol ve gaz kaynakları bakımından zengin Ahvaz bölgesinde, nehir ve bataklıkların kasten kurutulmasına, ayrımcılığa ve Arap halkına karşı zorla yerinden edilme politikasının uygulanmasına karşılık 13 gün önce patlak veren protestolar İran geneline yayılarak rejime karşı siyasi bir karakter kazandı.
Yerel haberlere göre, Irak sınırındaki güney eyaletinde tansiyon yükseldi. Ayrıca internet hizmetinin kesintiye uğraması, çeşitli bölgelerdeki olaylarla ilgili bilgi akışının azalmasına neden oldu. Geçen haftanın başında protestoların şiddetlenmesiyle birlikte özel kuvvetlerin Arap şehirlerine yayılan protestolara şiddet kullanarak müdahale etmesi sonucu protestolar kanlı protestolara dönüştü.
Uluslararası Af Örgütü, ölü sayısının en az 8’e yükseldiğini bildirirken, İran İnsan Hakları Aktivistleri Ajansı (HRANA) Ahvaz'ın içinde ve diğer bölgelerde 10 kişinin öldürüldüğünü belirtti.
İran’da başlayan protestoların 12. gününde başkent Tahran'ın batısındaki Kerec kenti, İranlıların "Hameney'e ölüm" sloganı attığı bir protesto yürüyüşüne tanık oldu. Ayrıca şehirde internet kesintileri olduğu bildirildi. Söz konusu protesto yürüyüşü, Ahvaz’daki hareketliliği destekleyen protestoların Tebriz’e ve ardından başkent Tahran'a yayılmasından sonra gerçekleşti. Sosyal medyada paylaşılan videolarda, çok sayıda Arap'ın da yaşadığı Kerec sokaklarında toplanan kalabalığın ‘Kerec’den Huzistan'a Birlik Birlik’, ‘Diktatöre ölüm’ ve ‘İranlı ölür ancak zilleti kabul etmez’ sloganları atıldığı görüldü.
İran Devrim Muhafızları’na bağlı Tasnim haber ajansının, İran Su Şirketi İcra Direktörü Hamid Rıza Canbaz'dan aktardığı habere göre Canbaz, 300 İran şehrinin su gerilimi yaşanan bölgelerde olduğunu belirterek, yetkililerin tankerlerle 8 bin köye su taşıdığını kaydetti. Canbaz açıklamasında, “Son 52 yılın en kurak ve en sıcak yılına tanık oluyoruz” dedi.
Çevre ve su alanından uzmanlar, ‘su mafyalarına’ dikkat çekerek, yönetimdeki tarafları krizin pusulasını değiştirmeye çalışmakla ve yüksek sıcaklık, düşük yağış, kuraklık ve pirinç ekimi gibi bahanelere başvurmakla suçladı. Bağımsız uzmanlar, protestoların patlak vermesine neden olan krizin nedenlerinin baraj inşaatı, su transferi, nehirler için su hakkının sağlanamaması ve yağ veya şeker kamışı gibi endüstriyel tarım veya petrol gibi endüstriyel alanlarda çevre uzmanlarının tavsiyelerine dikkat edilmemesi gibi insan müdahalelerinden kaynaklandığını öne sürüyor. 
İran Parlamentosu’nda dün su protestoları konusunda şiddetli bir tartışma yaşandı. İçişleri Bakanı Abdurrıza Rahmani Fazlı'nın kapalı oturumda krizin patlak vermesi nedeniyle güvenlik durumuna ilişkin verdiği brifingin ardından Huzistan Milletvekilleri Topluluğu tüm su transfer projelerinin tamamen durdurulması çağrısında bulunan bir bildiri yayınladı.

Bildiride şu ifadeler yer aldı:
"Geçen yıl boyunca yaşanan su gerilimine ilişkin milletvekillerinin uyarıları ciddiye alınmadı. Bu nedenle tarım, hayvancılık ve çevrenin çeşitli alanlarında telafisi mümkün olmayan zararlara tanık oluyoruz ve bunun da ötesinde halkın güveninde bir azalma görüyoruz." 
"Uzun yıllardır Huzistan'ın sorunları manşetlerde yer alıyor. Bölge halkı su sıkıntısı, işsizlik, yüksek fiyatlar, enflasyon gibi birçok sorunla boğuşuyor. Buna karşılık devlet tarafından etkili önlemler alınmadı. Su gerginliği artık zirveye ulaştı ve bölge halkının endişeleri daha ciddi hale geldi ve her geçen gün artıyor.”
Yetkililere ‘ciddi bir uyarı’ yapan milletvekilleri, içme suyu ve tarım alanındaki tüm sorunların çözülmesi, hayvancılık alanında uğraşan halkın ve çevrenin ihtiyaçlarının karşılanması ve Huveyze Bataklıkları'nın kurtarılması çağrısında bulundu. Milletvekilleri ayrıca, “Nehir suyunun Karun, Marun ve Karha yataklarından diğer bölgelere aktarılması projesinin arkasında duranları hızlı ve derinlemesine bir araştırma yapmadan aldıkları bu kararın sonuçları konusunda uyarıyoruz” dediler.
Buna karşılık Fars haber ajansı ise, yayınladığı bir haberde, tünellerin yapımını savunarak projeyi ülkenin statüsü için bir zorunluluk olarak değerlendirdi. Ajans, Karun Nheri kollarından su aktarılmasının Ahvaz protestoları üzerindeki etkisini hafife aldı. Yerel medya da Devrim Muhafızları’na bağlı ajansın tutumunu eleştirdi. Yerel bir internet sitesi, "Bu rapor, bir sonraki hükümette su transfer projesinin durdurulmasını beklemememiz gerektiği ve 80 yılı aşkın süredir endüstriyel amaçlı su hırsızlığının devam edeceği anlamına geliyor" diye yazdı.
Aynı kapsamda, 500'den fazla üniversite profesörü ve uzman, hükümet, yargı ve parlamento başkanlarına Ahvaz'daki su kriziyle ilgili bir mektup gönderdi. Mektubu imzalayanlar Ahvaz, Çaharmahal ve Bahtiyari eyaletlerinin ve kuzeydeki Gilan ve Mazenderan eyaletlerinin karşı karşıya olduğu tehdit durumunu eleştirdiler.
İsminin açıklanmaması kaydıyla Şarku'l Avsat'a konuşan bir çevre uzmanı ve aktivist şu açıklamayı yaptı:
"Su transferi ve baraj inşaatı çalışmaları, iklim değişikliği ve yükselen sıcaklıklardan ziyade başka konulara dayanıyor. Ancak su mafyası bu iki konuda ısrar ediyor. Ahvaz milletvekillerinden biri halen yönetimin su nakli için izin almaya çalıştığını söylüyor. Bu nedenlerden dolayı ülkenin suyunu yönetmek için Enerji Bakanlığı ile hiçbir bağı olmayan bağımsız bir özel uzmanlar komitesinin kurulmasını öneriyoruz.
"Çevre ve doğa severler olarak Ahvaz bölgesinin geleceğinden endişeliyiz. Ancak yetkililer sorunları çözmek  yerine aktivistlerin söylediklerinden dolayı bize yöneliyor ve eleştirmenlere sert bir şekilde yaklaşıyor. Su transferi meselesi onlar için kırmızı çizgi iken, bu konular İsfahan'da ortak bir söylem haline geldi.”



Mücteba Hamaney gerçekten babasının yerine mi hazırlanıyor?

Helikopterin düşüşünün kaza olmadığını düşünenlerin aklındaki olası faillerden biri de Mücteba Hamaney (AP/Arşiv)
Helikopterin düşüşünün kaza olmadığını düşünenlerin aklındaki olası faillerden biri de Mücteba Hamaney (AP/Arşiv)
TT

Mücteba Hamaney gerçekten babasının yerine mi hazırlanıyor?

Helikopterin düşüşünün kaza olmadığını düşünenlerin aklındaki olası faillerden biri de Mücteba Hamaney (AP/Arşiv)
Helikopterin düşüşünün kaza olmadığını düşünenlerin aklındaki olası faillerden biri de Mücteba Hamaney (AP/Arşiv)

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin ölümüyle birlikte ülkenin yönetimine dair sorular ortaya atılırken en çok zikredilen isimlerden biri de Yüce Lider'in oğlu Mücteba Hamaney oldu. 

Hiçbir resmi rolü bulunmasa da ülkenin en etkili figürlerinden biri gibi görülen Hamaney, pek çok İranlı için gizemini koruyor. Zira kendisi ne kamuoyunda sıklıkla görülüyor ne de konuşma yapıyor. 

ABD'nin Wall Street Journal (WSJ) gazetesi, 85 yaşındaki Ayetullah Ali Hamaney'in 54 yaşındaki oğlunu mercek altına aldı.

Mücteba Hamaney'in, kendi kişisel gücü olmadığı ve itaatkar bir tavır gösterdiği söylenen Reisi'nin döneminde istihbarat ve güvenlik yapılarındaki nüfuzunu artırdığını bildirdi. 

İran Yüce Liderliği için Reisi'nin hazırlandığının düşünüldüğü ancak helikopterin düşmesiyle birlikte bu konudaki soru işaretlerinin arttığı aktarıldı. 

WSJ'nin konuştuğu uzmanlara göre Mücteba Hamaney'in, babasının yerine geçme ihtimali düşük ve spot ışıklarının altından kaçınarak daha da güç kazanması bekleniyor.

Alman Uluslararası Politika ve Güvenlik Politikaları Enstitüsü'nde çalışan İran uzmanı Hamidreza Azizi şöyle düşünüyor:

Son 20 yıldır işler, Mücteba ve etrafındaki şebekenin kontrolünde. Şimdi Hamaney için asıl mesele, Reisi'yle aynı özelliklere sahip birini bulmak. Böylece Mücteba toplumun gözünün önünde olmadan gücünü koruyup artırabilir.

Mücteba Hamaney'in haziran sonunda düzenlenmesi planlanan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de önemli bir rol oynaması bekleniyor. 

İran'ın geçici cumhurbaşkanı Muhammed Muhbir'in de Mücteba Hamaney'e sadık bir isim olduğuna işaret ediliyor. 68 yaşındaki Muhbir seçimlere kadar tüm meselelerde belirleyici olacak üç kişilik bir konseyin parçası.

Yüce Lider'e bağlı, milyar dolarlık yatırım fonu Setad'ın başkanlığını neredeyse 15 yıl boyunca yürüttü. 

Haberde 1969'da Meşhad'da doğan Mücteba Hamaney'in geçmişine de değinildi. Yüce Lider'in sitesine göre, Şah Rıza Pehlevi döneminde evlerine düzenlenen baskınlardan birinde babasının dövüldüğünü gördü. 

1979'de devrimden sonra Tahran'a taşınan ailenin babası hızla yükselirken oğlu da 1980-1988'de Irak'la yürütülen savaşta cepheye gitti. 

Daha sonra Devrim Muhafızları'nda önemli görevlere gelecek kişilerle burada tanışan Mücteba'nın nüfuzu özellikle 2000'lerin ortalarında geniş çaplı olarak konuşulmaya başladı. 

Değişimciler, 2005 ve 2009'da Mahmud Ahmedinecad'ın kendilerine karşı kazandığı zaferlerin Mücteba Hamaney tarafından ayarlandığını öne sürdü.

ABD, 2019'da Devrim Muhafızları ve Besic milisleriyle "babasının istikrarı bozan bölgesel hırslarını ve ülke içindeki baskıya dair hedeflerini ilerletmeye" çalıştığı gerekçesiyle onu yaptırım listesine aldı. 

2022'de Mehsa Emini'nin gözaltında ölmesinin ardından ülke çapında patlak veren gösterilerde nefret objesi oldu. Ev hapsinde tutulan eski cumhurbaşkanı adayı Mir Hüseyin Musevi, Yüce Lider'e seslenerek o pozisyona oğlunu hazırladığı haberlerini yalanlamasını istedi. Ancak yanıt gelmedi. 

Ali Hamaney hakkında kitap yazan ABD ve İran yurttaşı Mehdi Khalaji bütün bunlara rağmen söylentilere karşı çıkıyor:

Mücteba'nın yeni Yüce Lider olma arzusuna dair fikirler tamamıyla bir mit. Tarihsel deneyime dayanarak Hamaney'in ne kendi oğlunu ne de başkasını işaret edeceğini sanmıyorum.

İslam Cumhuriyeti'ni kuran Ruhullah Humeyni ve yerine geçen Ali Hamaney'in Yüce Liderlik pozisyonunun babadan oğula geçmesine karşı çıkmasını İslam'a aykırı görmesi de Khalaji'nin tahminlerini güçlendiriyor. 

Mücteba Hamaney'in yönetim deneyimi ve dini yeterliliği de bu göreve uygun görülmüyor.

Tennessee Üniversitesi'nden Saeid Golkar şöyle diyor:

Önemli kararların alındığı yerlerde onlarca yıldır tecrübe edinen Mücteba Hamaney'in rejimdeki bağlantıları eşsiz. Ancak onun atanması monarşiyi geri getirerek Hamaney'in mirasını lekeler.

Bazı uzmanlar da Ahmed Humeyni'nin Mücteba Hamaney'den de güçlü görüldüğünü ancak babasının 1989'da ölmesiyle birlikte işlerin değiştiğini bildiriyor. Hamaney ve dönemin cumhurbaşkanı Ekber Haşimi Rafsancani'yle sorunlar yaşayan Ahmed Humeyni, 1995'te henüz 45 yaşındayken hayatını yitirmişti. Kalp krizinin ölüme neden olduğu bildirilmişti.

Independent Türkçe, WSJ, BBC Türkçe