ABD, Rusya ile yapılan görüşmeleri ‘profesyonel ve esaslı’ olarak nitelendirdi

Cenevre’deki görüşmelerdin başlamasından önce ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Wendy Sherman ve Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Ryabkov (AP)
Cenevre’deki görüşmelerdin başlamasından önce ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Wendy Sherman ve Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Ryabkov (AP)
TT

ABD, Rusya ile yapılan görüşmeleri ‘profesyonel ve esaslı’ olarak nitelendirdi

Cenevre’deki görüşmelerdin başlamasından önce ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Wendy Sherman ve Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Ryabkov (AP)
Cenevre’deki görüşmelerdin başlamasından önce ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Wendy Sherman ve Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Ryabkov (AP)

ABD, Rusya ile Cenevre’nin ev sahipliğinde yaptığı görüşmede silah kontrolüne odaklanan "profesyonel ve esaslı" görüşmeler yaptığını duyurdu.
Kapalı olarak gerçekleştirilen toplantı, ABD Başkanı Joe Biden ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in geçtiğimiz ay İsviçre'de gerçekleştirdiği zirvenin devamı niteliği taşıyor. Biden ve Putin o dönem görüşmeleri açık sözlü ve doğrudan olarak nitelendirdi.
Cenevre'deki görüşmelerde Rus heyete Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Ryabkov, ABD’li heyete ise Dışişleri Bakan Yardımcısı Wendy Sherman başkanlık etti.
Görüşme ile ilgili ABD tarafından iki fotoğraf yayınlandı. İlkinde her iki heyetin başkanları ülkelere ait bayrakların önünde selamlaşırken, ikincisinde ise maske takılı bir şekilde yüz yüze oturulduğu görülüyor.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price ise konuyla ilgili yaptığı açıklamada, görüşmeleri “profesyonel ve esaslı” olarak nitelendirerek gerilim zamanlarında bile ileriye dönük ilişkilerde silahlı çatışma ve nükleer savaş risklerini en aza indirmeye kararlı olduklarını söyledi.
Price açıklamasından, uzman çalışma grupları için konuların belirlenmesini amaçlayan gayri resmi istişarelerin ardından iki tarafın eylül ayı sonlarında yeniden toplanma konusunda anlaştığını ifade etti.
Sözcü ayrıca, bugün Brüksel’de ABD'li yetkililerin NATO ortaklarına görüşmeler hakkında brifing vereceğini vurguladı.
Rusya Dışişleri Bakanlığı tarafından toplantıya ilişkin yapılan açıklamada, görüşmelerin stratejik istikrar ve silahların kontrolü üzerine beklentiler ve risklerin azaltılmasına yönelik tedbirler konusu olduğu duyuruldu.
Silahların kontrolüne odaklanan görüşmeler, Biden yönetiminin Rusya ile işbirliği yapma istekliliğini gösterdiği çetrefilli bir konu.
Görüşmelere katılan ABD heyetinde, yakın zamanda Silah Kontrolünden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı olarak atanan Bonnie Jenkins de yer aldı.
ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından geçtiğimiz Cuma günü yapılan açıklamada, "Bu diyalog yoluyla, silahları kontrol etmek ve riskleri azaltmak için gelecekteki önlemlerin temellerini atmaya çalışıyoruz” ifadeleri kullanıldı.
Ryabkov geçtiğimiz Salı günü, “Görüşmelerin Washington'ın stratejik istikrara ulaşma konusunda ne kadar ciddi olduğunu göstereceğini” söyledi.
Biden ve Putin 16 Haziran’da Cenevre'de gerçekleşen zirvede ‘stratejik istikrar’ konulu diyaloğun başlatılmasını kararlaştırdı.
Görüşmeler, iki ülke arasındaki çeşitli meselelerde yaşanan gerginlik ortamında geçiyor. ABD, Moskova'ya, çok sayıda Rusya topraklarından başlatılan siber saldırı dalgasını sona erdirmediği takdirde önlem alacağına dair söz verdi.
Moskova saldırılarla ilgili herhangi bir sorumluluk kabul etmese de Putin, Biden'ın iki ülke arasındaki ilişkileri daha öngörülebilir hale getirme çabalarını memnuniyetle karşıladı.
Ancak Biden önceki gün Rusya'yı ABD'de 2022 yılında yapılacak Kongre ara seçimlerine şimdiden müdahale etmekle suçladı.
Biden, Ulusal İstihbarat Ofisi’ne yaptığı ziyaret sırasında, Moskova'nın faaliyetlerini “egemenliğimizin katıksız ihlali” olarak tanımladı.
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov basın toplantısında yaptığı açıklamada, Biden’ın açıklamalarının ‘yanlış’ olduğunu söyledi.
Peskov açıklamasında, “Burada başka hiçbir şey olmadığını söylemek yanlış. Bu, hatalı bir bilgi ve modern Rusya'nın yanlış anlaşılmasıdır” diyerek ülkesinin sorumlu bir nükleer güç olduğunu vurguladı.
Sözcü, Rusya'nın nükleer kabiliyetinin ve büyük petrol ve doğalgaz sektörünün varlığını kabul etti. Ancak ABD Başkanı Biden'ın iddialarını reddetti.
Biden'ın açıklamaları ve Rusya'nın bunlara vereceği yanıt ikili görüşmeden beklenen beklentileri azaltıyor.
Moskova Devlet Uluslararası İlişkiler Enstitüsü'nde (MGIMO) araştırmacı olan Andrei Belitsky, görüşmelerden çalışma gruplarının ortaya çıkmasının toplantı içeriklerinin ilginç bir göstergesi olabileceğini söyledi.
Diğer yandan stratejik istikrar konulu diyaloğun başladığını duyuran Putin ve Biden, Soğuk Savaş döneminde bile Moskova ve Washington'ın en kötüsünden kaçınmak için temas halinde olduklarını vurguladı.

 


Suudi Arabistan'ın ‘NATO üyesi olmayan başlıca müttefik’ olarak tanımlanması ne anlama geliyor?

Askerî geçit töreninde ABD ordusu tankları (AFP)
Askerî geçit töreninde ABD ordusu tankları (AFP)
TT

Suudi Arabistan'ın ‘NATO üyesi olmayan başlıca müttefik’ olarak tanımlanması ne anlama geliyor?

Askerî geçit töreninde ABD ordusu tankları (AFP)
Askerî geçit töreninde ABD ordusu tankları (AFP)

ABD ile Suudi Arabistan arasındaki stratejik ilişkinin derinliğini yansıtan bir adım olarak, ABD Başkanı Donald Trump, Suudi Arabistan’ı ‘NATO üyesi olmayan başlıca müttefik’ (Major Non-NATO Ally – MNNA) ilan etti. Bu kararla Suudi Arabistan, Arjantin, Avustralya, Bahreyn, Brezilya, Kolombiya, Mısır, İsrail, Japonya, Ürdün, Kenya, Kuveyt, Fas, Yeni Zelanda, Pakistan, Filipinler, Katar, Güney Kore, Tayland ve Tunus gibi ülkelerin bulunduğu bu statüyü resmen alan yirminci ülke oldu.

Bu statü, ABD’nin NATO üyesi olmayan bir ülkeye verebildiği en yüksek askeri ve güvenlik iş birliği seviyesini ifade ediyor. ABD Kongresi bu unvanı 1987 yılından bu yana, ABD Yasası’nın 22. maddesi uyarınca tanımlıyor.

NATO üyesi olmayan müttefik olmanın avantajları

NATO üyesi olmayan müttefikler, gelişmiş ABD silahlarına ve askeri teknolojisine öncelikli erişim ve ABD askeri teçhizatını indirimli fiyatlarla veya uygun koşullarda satın alma veya kiralama imkânı gibi birçok önemli avantajdan yararlanıyor. Bu sınıflandırma, NATO üyesi olmayan müttefiklerin ABD ile ortak silah geliştirme programlarına katılmalarına ve askeri araştırma ve geliştirme projeleri için ABD'den finansman almalarına da olanak tanıyor.

Söz konusu sınıflandırma, ortak askeri eğitim ve istihbarat iş birliğini kolaylaştırmanın yanı sıra, müttefik ülkenin topraklarında acil durumlarda kullanılmak üzere ABD askeri teçhizatının depolanmasına izin verdiği için ABD'ye de belirli avantajlar sağlıyor.

Suudi Arabistan, ABD ile uzun süredir devam eden stratejik ortaklığı nedeniyle bu ayrıcalıkların çoğundan onlarca yıldır fiilen yararlanıyor. Ancak resmi olarak bu statüye sahip olması, bu ayrıcalıkların yasal olarak garanti altına alınmasını ve ABD yönetimlerinin keyfi kararlarına tabi olmamasını sağlıyor.

‘Karşılıklı savunma anlaşmasından’ farkı

‘NATO üyesi olmayan başlıca müttefik’ statüsü ile ‘karşılıklı savunma anlaşması kapsamındaki müttefiklik’ kavramları benzer ifadeler taşısa da aralarında önemli bir fark bulunuyor. NATO dışı müttefik statüsünde ABD’nin söz konusu ülkeyi savunma yükümlülüğü bulunmazken, karşılıklı savunma anlaşmaları taraflara karşılıklı ve açık bir yasal savunma taahhüdü getiriyor. Bu yükümlülük, NATO Anlaşması’nın beşinci maddesinde yer alan ve üye ülkelerin herhangi bir saldırıya uğrayan üye devleti savunmasını şart koşan maddeyle benzerlik gösteriyor.

‘NATO dışı müttefik’ sınıflandırmasındaki taahhütlerin niteliği, yakın askeri iş birliğinin ötesine geçmez, ancak karşılıklı savunma anlaşması kapsamında, imzacı devleti savunmak için ABD kuvvetleri gönderme taahhüdüne eşdeğerdir.

Bu nedenle aradaki fark, ‘NATO dışı müttefik’ sınıflandırmasının silahlanma, eğitim ve iş birliği alanlarında ‘çok ileri düzeyde stratejik ortaklık’ olması, ancak ‘savunma ittifakı’ olmamasıdır. ‘Karşılıklı savunma anlaşması’ ise imzacı devlete yönelik herhangi bir saldırının ABD'ye yönelik bir saldırı olarak kabul edilmesi ve ABD'nin yasal olarak askeri müdahalede bulunma yükümlülüğü anlamına gelir.

Suudi yetkililer bu tanımlamanın “kapsamlı bir stratejik ortaklığa doğru atılmış önemli bir adım” olduğunu söylerken, ABD Dışişleri Bakanlığı ise bunun ‘bölgedeki ortak güvenliğe yönelik uzun süredir devam eden taahhüdü yansıttığını’ doğruladı.


BM, Trump’ın Gazze planına ilişkin karar taslağını büyük çoğunlukla onayladı

ABD Başkanı Donald Trump, Knesset'te İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile tokalaşırken, 13 Ekim 2025 (AP)
ABD Başkanı Donald Trump, Knesset'te İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile tokalaşırken, 13 Ekim 2025 (AP)
TT

BM, Trump’ın Gazze planına ilişkin karar taslağını büyük çoğunlukla onayladı

ABD Başkanı Donald Trump, Knesset'te İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile tokalaşırken, 13 Ekim 2025 (AP)
ABD Başkanı Donald Trump, Knesset'te İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile tokalaşırken, 13 Ekim 2025 (AP)

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), ABD Başkanı Donald Trump’ın Gazze için hazırladığı yol haritasını büyük çoğunlukla onaylayarak, 20 maddelik planına uluslararası meşruiyet kazandırdı.

Taslak karar, Rusya ve Çin'in çekimser kalmasına rağmen, pazartesi akşamı BMGK’da 15’e 13'lük çoğunlukla kabul edildi. Bu gelişme, Trump yönetimi için önemli bir diplomatik zafer oldu.

Filistin Yönetimi, kararın onaylanmasını memnuniyetle karşılarken, Hamas ve diğer Filistinli gruplar, bunu ‘Filistin’in milli iradesinin dışında sahada düzenlemeler yapılmasının önünü açan bir karar’ olarak değerlendirerek, ortak ve ayrı ayrı açıklamalarla kararı reddettiklerini bildirdiler. Ayrıca Gazze'ye konuşlandırılacak herhangi bir uluslararası gücün ‘bir tür vesayet veya dayatılan yönetim’ haline geleceğini söylediler. Şarku’l Avsat’a konuşan Filistinli gruplardan kaynaklar, söz konusu uluslararası gücün rolü ve bu grupların üyelerini takip etmek ve tutuklamak için potansiyel olarak kullanılabileceği konusundaki endişeleri dile getirdiler.

Öte yandan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İngilizce olarak Trump ve Gazze planını öven bir blog yazısı yayınlarken, hükümet üyeleri sessizliğini korudu. Bu durum, İsrail'de Trump'ın planından duyulan memnuniyetsizlik ile onu kızdırmamak arasındaki ikilem arasında gerçek bir krizin yaşandığını gösterdi. İsrail televizyonu Kanal 12 muhabiri Barak Ravid, “İsrail-Filistin çatışmasının bir daha asla eskisi gibi olmayacağını söylemek mümkün” ifadelerini kullandı.


ABD, Tayvan'a 700 milyon dolar değerinde hava savunma füzesi satışını doğruladı

Norveç savunma ve uzay silahları fabrikasında üretim aşamasındaki bir Nasams roketatar (AFP)
Norveç savunma ve uzay silahları fabrikasında üretim aşamasındaki bir Nasams roketatar (AFP)
TT

ABD, Tayvan'a 700 milyon dolar değerinde hava savunma füzesi satışını doğruladı

Norveç savunma ve uzay silahları fabrikasında üretim aşamasındaki bir Nasams roketatar (AFP)
Norveç savunma ve uzay silahları fabrikasında üretim aşamasındaki bir Nasams roketatar (AFP)

Amerika Birleşik Devletleri, Ukrayna'da test edilen yaklaşık 700 milyon dolar değerindeki gelişmiş bir hava savunma füze sisteminin Tayvan'a satışını onayladı. Bu, ABD'nin Taipei ile bir hafta içinde yaptığı ikinci silah anlaşması.

ABD, geçen yıl Tayvan'ın 2 milyar dolarlık bir silah anlaşması kapsamında RTX tarafından üretilen üç orta menzilli karadan havaya füze (NASAMS) alacağını duyurmuştu. Bu, Tayvan için yeni bir silah, çünkü şu anda bölgede yalnızca Avustralya ve Endonezya kullanıyor.   

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) pazartesi günü yaptığı açıklamada, şirketin NASAMS üniteleri satın almak için sabit fiyatlı bir sözleşme imzaladığını ve tahminlere göre çalışmanın Şubat 2031'de tamamlanacağını belirtti. RTX henüz yorum talebine yanıt vermedi. 

Ukrayna'da Rus saldırılarını püskürtmek için kullanılan NASAMS sistemi, ABD'nin talebin arttığı Tayvan'a ihraç ettiği hava savunma kabiliyetlerine önemli bir katkı sağlıyor.

ABD, perşembe günü Tayvan'a 330 milyon dolarlık savaş uçağı ve diğer uçak parçaları satışını onayladı. Bu, Başkan Donald Trump'ın ocak ayında göreve gelmesinden bu yana yapılan ilk anlaşmaydı. Bu hamle Pekin'i öfkelendirdi.

Tayvan ordusu, adayı kendi toprağı olarak gören Çin'den gelebilecek herhangi bir saldırıya karşı daha iyi savunma sağlamak için hayati önem taşıyan deniz ikmal hatlarını savunmak üzere, özel olarak tasarlanmış denizaltılar inşa etmek gibi çabalarla yeteneklerini güçlendiriyor.

Resmi diplomatik ilişkilerin olmamasına rağmen, Amerika Birleşik Devletleri'nin Tayvan'a kendini savunması için gerekli araçları sağlamakla yasal olarak yükümlü olması, Pekin'in tepkisini çekmeye devam eden bir tartışma konusu. Tayvan hükümeti, Pekin'in ada üzerindeki egemenlik iddialarını reddediyor.