Çin’in yeni Washington büyükelçisi, ülkeye gelişinde iyimser bir tonda konuştu

Çin’in yeni Washington Büyükelçisi Qin Gang (AFP)
Çin’in yeni Washington Büyükelçisi Qin Gang (AFP)
TT

Çin’in yeni Washington büyükelçisi, ülkeye gelişinde iyimser bir tonda konuştu

Çin’in yeni Washington Büyükelçisi Qin Gang (AFP)
Çin’in yeni Washington Büyükelçisi Qin Gang (AFP)

Çin’in yeni Washington Büyükelçisi Qin Gang, 28 Temmuz’da ABD’nin Kovid-19 karşısında zafer kazanacağına dair umudunu dile getirirken, oldukça gergin ilişkilerin ortasında iyimser bir tonla konuşmak için, ikili ilişkileri bekleyen büyük potansiyel olduğunu belirtti.
Büyükelçi, Çin’in kuzeyindeki Tientsin şehrinde ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Wendy Sherman ile üst düzey Çinli diplomatlar arasında görüşmelerin sona ermesinden birkaç gün sonra dün Washington’a ulaştı. Görüşmeler sırasında her iki taraf da diğer tarafın ilişkileri geliştirmek için taviz vermesi gerektiğini belirtti.
Daha önce Avrupa İşleri ve Protokol görevini üstlenen 55 yaşındaki Dışişleri Bakan Yardımcısı Qin Gang, Çin’in ABD’de en uzun süre görev yapan büyükelçisi 68 yaşındaki Cui Tiankai’nin yerini aldı.
Qin Gang, başkent Washington’daki büyükelçilik binasında gazetecilere açıklamada bulunurken, “Çin- ABD ilişkilerinin hâlihazırda açık olan kapısının kapatılamayacağına ve kapatılmaması gerektiğine yürekten inanıyorum” ifadelerini kullandı.
Büyükelçi, “Çin ve ABD arasındaki ilişki, yeni bir kritik dönemece ulaştı. Öyle ki bu ilişki, yalnızca birçok zorlukla değil, aynı zamanda büyük fırsatlar ve potansiyellerle de karşı karşıya” dedi.
ABD ekonomisinin, Başkan Joe Biden liderliğinde geliştiğine dikkat çeken Çinli yetkili, ilişkilerin ‘dalgalanmalara rağmen’ ilerlemeye devam ettiğini vurguladı. Qin Gang ayrıca, “Ülkenin salgına karşı erken bir zafer kazanacağını umuyorum” dedi.
Pekin ve Washington arasındaki ilişkiler, eski Başkan Donald Trump döneminde sert bir şekilde kötüleşti. Biden, Çin’e baskılarını sürdürürken, Çinli yetkililere yönelik yaptırımlarını sıkılaştırdı. Biden ayrıca, Çin’in kendi yönetimi altında dünyaya liderlik etme konusunda ABD’nin yerini almayacağını vurguladı.



Küba'dan ABD'ye yaptırım tepkisi: "Soykırım savunucusu"

Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
TT

Küba'dan ABD'ye yaptırım tepkisi: "Soykırım savunucusu"

Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)

Temmuz 2021'de Havana yönetimine karşı düzenlenen büyük protesto eylemlerinin yankıları sürüyor.

ABD, Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel'in de aralarında bulunduğu Kübalı yetkilileri insan haklarını ihlal ettikleri gerekçesiyle yaptırım listesine aldı. 

Karayipler'deki ada ülkesinin üst düzey yöneticilerine vize kısıtlamaları uygulanacağı da duyuruldu.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, X hesabından yaptığı açıklamada "Temmuz 2021'deki protestolara katılanların haksız bir şekilde gözaltına alınıp işkenceye tabi tutulmasından sorumlu olan ya da bu olaylarda suç ortaklığı yapan" yargı ve cezaevi çalışanlarının da vize kısıtlamalarıyla karşı karşıya kalacağını söyledi. 

54 yaşındaki siyasetçi şu ifadeleri kullandı:

ABD, Küba halkının insan hakları ve temel özgürlüklerini desteklemeyi ve gayri meşru, dikta rejimlerinin yarıküremizde hoş karşılanmadığını net bir şekilde ortaya koymayı sürdürecek.

Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel'le birlikte Küba Savunma Bakanı Álvaro López Miera ve İçişleri Bakanı Lázaro Álvarez Casas'ın da yaptırım listesine alınmasına Havana'dan tepki geldi. 

Dışişleri Bakanı Bruno Rodriguez de X'te açıklama yaparak ABD'nin Küba halkının ya da liderlerinin iradesini ipotek altına alamayacağını vurguladı. 

Küba Dışişleri Bakanlığı'nın ABD'den sorumlu yetkililerinden Johana Tablada ise Rubio'yu "soykırım ve toplu sınırdışı savunucusu" diye niteledi. 

Elektrik kesintileri yüzünden Havana'nın defalarca karanlığa gömülmesinin ardından 11-12 Temmuz 2021'de patlak veren protestolar, tüm dünyanın dikkatini çekmişti. 

Bir kişinin öldüğü eylemlerin bazılarında protestocular devlet binalarına ve kamu malına zarar vermiş, güvenlik görevlilerine ve mağazalara taş atarak saldırmıştı.

Batı medyası, eylemlerin herhangi bir muhalif örgüt tarafından organize edilmediğini bildirirken Küba yönetimi, onlarca yıldır süren ABD yaptırımları ve propagandasını sorumlu tutmuştu.

Yönetim destekçileri, yetkililerle birlikte tepki göstererek muhalif eylemleri bastırmaya çalışmıştı. 

Ekonomik kriz, gıda ve ilaç kıtlığına karşı başlayan gösterilerin ardından ABD merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün aktardığına göre en az 1400 kişi gözaltına alınırken, yaklaşık 700 kişi hapse atılmıştı. 

2022'de Kübalı savcılar, 790 civarında kişinin bu eylemlerle ilgili olarak soruşturulduğunu açıklamıştı.

Davaları takip eden 11J adlı hak örgütü, 554 kişinin protesto gösterileriyle ilgili olarak aldıkları cezayı çektiği bilgisini 2024 sonunda vermişti. Bunlardan bazıları Papa Francis'in talebiyle şartlı tahliyeden faydalandı. Halihazırda hapiste kalan eylemci sayısının 360'la 420 arasında olduğu tahmin ediliyor.  

Independent Türkçe, France 24, AFP, AP