İsrail’den İran'ın petrol tankerine saldırısına karşı uluslararası eylem çağrısı

İngiltere, denizcilerinden birinin öldürülmesi nedeniyle "Tahran'ın cezalandırılmasını" talep etti. ABD ise gemiyi teftiş ediyor.

Perşembe günü saldırıya uğrayan petrol tankeri Mercer Street'in arşiv fotoğrafı (AP)
Perşembe günü saldırıya uğrayan petrol tankeri Mercer Street'in arşiv fotoğrafı (AP)
TT

İsrail’den İran'ın petrol tankerine saldırısına karşı uluslararası eylem çağrısı

Perşembe günü saldırıya uğrayan petrol tankeri Mercer Street'in arşiv fotoğrafı (AP)
Perşembe günü saldırıya uğrayan petrol tankeri Mercer Street'in arşiv fotoğrafı (AP)

Arap Denizi'nde Umman Sultanlığı açıklarında, bir İsrail şirketi tarafından işletilen petrol tankerini hedef alan ve iki kişinin ölümüne neden olan silahlı insansız hava aracı (SİHA) saldırısının ardından İsrail, İran'a karşı uluslararası eylem çağrısında bulundu.
İsrail Dışişleri Bakanı Yair Lapid Twitter'da yaptığı açıklamada “Washington, Londra ve Birleşmiş Milletler'deki diplomatik misyonlara, hükümet muhatapları ve ilgili delegasyonlarla New York'taki Birleşmiş Milletler Genel Merkezi'nde çalışma talimatı verdim. İran sadece İsrail’in sorunu değil, aynı zamanda herkese zarar veren bir terör, yıkım ve istikrarsızlık kaynağıdır. Bu nedenle seyir özgürlüğünü de baltalayan İran terörü karşısında sessiz kalmamalıyız” dedi. Lapid, İngiliz mevkidaşı Dominic Raab ile görüştüğünü ve "bir İngiliz vatandaşının öldürüldüğü gemi saldırısına güçlü bir şekilde yanıt verilmesi gerektiğini" vurguladı.
İsrailli milyarder Eyal Ofer'in sahibi olduğu Londra merkezli Zodiac Maritime şirketi, Liberya bandıralı Mercer Street isimli petrol tankerinde yaşanan olayda gemi mürettebatından iki kişinin öldüğünü, bunlardan birinin Rumen diğerinin İngiliz olduğunu duyurdu. İngiliz Donanması'nın korsanlıkla mücadele birimi olan Birleşik Krallık Deniz Ticareti Operasyonları’na (UKMTO) göre, saldırı Perşembe akşamı gerçekleşti.
ABD Donanması yaptığı açıklamada, aldıkları bir imdat çağrısına yanıt verdiklerini, bölgeye gittiklerini ve bir saldırı yaşandığına dair kanıtlar gördüklerini söyledi. İlk bulguların açıkça bir insansız hava aracı saldırısına işaret ettiğini aktardı. Açıklamada, ilk sonuçların bir insansız hava aracı tarafından yapılan saldırı tarzına benzer bir saldırıyı "açıkça gösterdiğini" ekledi. Amerikan personelinin yardım sağlamak ve hasarı incelemek için petrol tankerine bindiğini, Donanma gemilerinin de petrol tankerine refakat ettiğini açıkladı.
Saldırıyı hiçbir taraf üstlenmezken deniz güvenliği konusunda uzmanlaşmış Londra merkezli Dryad Global şirketi, İran ve İsrail'e atıfta bulunarak "iki düşman güç arasında gizlice gerçekleşen savaşta yeni bir misilleme olabileceğini" aktardı.
Liberya bandıralı Japon gemisini işleten Zodiac Maritime, Mercer Street tankerinin Hint Okyanusu'nun kuzeyinde saldırıya uğradığı sırada, herhangi bir kargo taşımaksızın Tanzaya’daki Darusselam’dan Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki Füceyre’ye gitmekte olduğunu ifade etti.
İran'ın Arapça yayın yapan devlet televizyonu Al Alam TV,  daha fazla bilgi vermeksizin "bölgedeki bilgili kaynaklara" atıfta bulunarak, saldırının Tahran'ın rejimi desteklediği Suriye'de "yakın zamanda gerçekleştirilen bir İsrail saldırısına" yanıt olarak düzenlendiğini söyledi. New York Times, kimliği belirsiz İsrail kaynaklarına atıfta bulunarak, saldırının görünüşe göre geminin komuta merkezinin altındaki oturma odasına düşen birkaç İran insansız hava aracı tarafından gerçekleştirildiğini bildirdi.
İsrail Ulusal Güvenlik Araştırmaları Enstitüsü'nde araştırmacı olan emekli General Shlomo Brom, AFP'ye yaptığı açıklamada: "İHA'ları ilk geliştiren ve intihar yürüyüşleri kavramını ilk geliştirenler arasındaydık. İranlılar bizi taklit ediyor ve aynı yöntemleri benimsiyor" dedi. Zodiac Maritime, tankerin "mürettebatının kontrolü altında, ABD Donanması eşliğinde güvenli bir yere doğru yola çıktığını" söyledi.
Analistler bu saldırıyı, bu yılın başlarında İsrail Ray Shipping şirketi tarafından işletilen iki gemiye yapılan saldırılar gibi önceki olaylarla ilişkilendirdi. Herzliya Üniversitesi'nin İsrail'deki Disiplinlerarası Merkezi'nde güvenlik uzmanı olan Meir Javidanfar, İranlıların, "İsrail'in İran’a yönelik saldırılarına yanıt verme konusunda kendilerini dezavantajlı hissettiklerini" ve İran’ın, İsrail’i 11 Nisan’da Natanz sahasındaki patlamanın arkasında olmakla suçlandığını aktardı. Londra merkezli bir deniz güvenlik grubu olan Dryad Global'deki analistler, Mercer Street tankerine yapılan saldırının "şimdiye kadar İsrail'e bağlı bir gemiye yapılan beşinci saldırı kabul edildiğini" ifade ettiler.
ABD'de, Joe Biden yönetimi ise olayla ilgili temkinli davranıyor. Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Galina Porter, "Durumu yakından izliyoruz. Gerçekleri ortaya çıkarmak için dış ortaklarımızla koordinasyon halindeyiz" dedi. Saldırı, Tahran'ın atom bombası geliştirmesini engellemesi beklenen 2015 İran nükleer anlaşmasının tarafları arasında Nisan ayında Viyana'da yeniden başlayan nükleer görüşmelerin ardından meydana geldi. Ancak anlaşma, eski Başkan Donald Trump'ın 2018'de ABD’yi tek taraflı olarak anlaşmadan çekmesi ve İran'a yönelik bazı yükümlülüklerini kademeli olarak terk ederek karşılılığında sert yaptırımlar getirmesinin ardından çöküşün eşiğinde. Washington'un dolaylı olarak katıldığı Viyana görüşmeleri, yeni İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi bu ay göreve başlayana kadar dondurulmuş durumda.



Sudan, İran’ın Kızıldeniz’de deniz üssü kurma talebini reddetti

İran, Yemen’deki Husilerin Kızıldeniz’deki ticari gemilere saldırı düzenlemesine yardım ediyor (AFP)
İran, Yemen’deki Husilerin Kızıldeniz’deki ticari gemilere saldırı düzenlemesine yardım ediyor (AFP)
TT

Sudan, İran’ın Kızıldeniz’de deniz üssü kurma talebini reddetti

İran, Yemen’deki Husilerin Kızıldeniz’deki ticari gemilere saldırı düzenlemesine yardım ediyor (AFP)
İran, Yemen’deki Husilerin Kızıldeniz’deki ticari gemilere saldırı düzenlemesine yardım ediyor (AFP)

Sudanlı üst düzey istihbarat yetkilisi Ahmed Hasan Muhammed, ülkesinin İran’ın Kızıldeniz kıyısında bir deniz üssü kurma talebini reddettiğini söyledi.

İran’ın bu talebi kabul edilseydi, söz konusu üs, Tahran’ın dünyanın en yoğun nakliye hatlarından birinde deniz trafiğini izlemesine olanak tanıyacaktı.

Şarku’l Avsat’ın Wall Street Journal gazetesinden aktardığına göre Muhammed konuya ilişkin açıklamasında şunları söyledi;

“İran, Sudan ordusuna isyancılara karşı mücadelede kullanılmak üzere silahlı insansız hava araçları (SİHA) sağladı. Tahran, üssü inşa etme izni karşılığında, Sudan’a helikopter taşıyan bir savaş gemisi de dahil olmak üzere gelişmiş silahlar teklif etti. İranlılar üssü istihbarat toplamak için kullanmak istediklerini söyledi. Oraya savaş gemileri de yerleştirmek istediler. Ancak Hartum, İran’ın bu teklifini reddetti.”

Muhammed gazeteye yaptığı açıklamada, “Sudan İran’dan SİHA satın aldı. Çünkü insan kaybını azaltmak ve uluslararası insancıl hukuka saygı göstermek için daha isabetli silahlara ihtiyacımız vardı” diye ekledi.

Kızıldeniz’deki bir deniz üssü, Yemen’deki Husilerin ticari gemilere saldırı başlatmasına yardımcı olurken, Tahran’ın dünyanın en yoğun nakliye hatlarından biri üzerindeki hakimiyetini artırmasına olanak tanıyabilir.

İran destekli Husiler, Kızıldeniz’deki saldırıları Gazze’de savaşan İsrail ve müttefiklerini cezalandırma amacıyla gerçekleştirdiklerini ifade ediyor.

sddeb
Yemen televizyonu tarafından yayınlanan bir görüntüde, Husi saldırısından sonra batan bir İngiliz kargo gemisi görülüyor (EPA)

Sudan’ın, devrilen eski Devlet Başkanı Ömer El Beşir döneminde, İran ve Filistin’deki müttefiki Hamas ile yakın ilişkileri vardı.

Beşir'in 2019 darbesiyle devrilmesinin ardından, ülkenin askeri cuntasının başı olan Orgeneral Abdulfettah el Burhan, uluslararası yaptırımları sona erdirmek amacıyla ABD ile yakınlaşma başlattı.

Ayrıca İsrail ile ilişkileri normalleştirmek için harekete geçti.

İran’ın deniz üssünü inşa etme talebi, bölge ülkelerinin Sudan’da 10 aydır devam eden iç savaştan faydalanarak, Ortadoğu ile Sahra Altı Afrika ülkeleri arasında stratejik bir kavşak noktası olan ülkede yer edinmeye çalıştıklarını gösteriyor.

Burhan liderliğindeki Sudan ordusu, Nisan ortasından bu yana Orgeneral Muhamed Hamdan Daklu (Hamideti) liderliğindeki paramiliter Hızlı Destek Kuvvetleri ile savaşıyor.

Çatışma on binlerce insanın ölümüne, milyonlarca Sudanlının yerinden edilmesine ve dünyanın en kötü insani krizlerinden birine neden oldu.

Çatışmaları takip eden bölge yetkilileri ve analistlere göre, Sudan’ın İran’dan aldığı SİHA’lar, Hızlı Destek Kuvvetleri nedeniyle ordunun uğradığı kayıpların ardından, Burhan’ın bir miktar başarı elde etmesine yardımcı oldu.

Son haftalarda hükümet, Hartum ve Omdurman’daki önemli bölgelerin kontrolünü yeniden ele geçirdi.

ABD Başkanı Joe Biden yönetimi, hem Sudan ordusunu, hem de Hızlı Destek Kuvvetleri’ni savaş suçu işlemekle suçladı.

Washington ayrıca Hızlı Destek Kuvvetleri’ni, Sudan’ın batısındaki Darfur bölgesinde cinayet, tecavüz ve etnik temizlik de dahil olmak üzere insanlığa karşı suçlar işlemekle itham etti.

Birleşmiş Milletler (BM) yetkilileri, Sudan ordusunu, sivillerin yerleşimleri havadan hedef almak ve Sudanlı sivilleri çaresizce ihtiyaç duydukları insani yardımdan mahrum bırakmakla eleştirdi.

BM kuruluşları ayrıca Hızlı Destek Kuvvetleri’ni, Darfur’da etnik amaçlı saldırılar da dahil olmak üzere zulüm yapmakla suçladı.

Çatışmanın tarafları olan Sudan ordusu ve Hızlı Destek Kuvvetleri, ABD ve BM’nin suçlamalarını reddetti.

ABD Şubat ayında yaptığı açıklamada, İran’ın Sudan ordusuna silah sevkiyatıyla ilgili endişelerini dile getirdi.

ABD’nin Hartum Büyükelçisi John Godfrey, İran’ın Hartum’a yardım ettiğine ilişkin haberlerin ‘son derece rahatsız edici’ olduğunu söyledi.