Biden yönetimi, Kuzey Kore sorununa ‘pratik çözümler’ bulmakta zorlanıyor

ABD’li araştırmacı Bandow, Pekin'in vizyonu farklı olduğu için Kuzey Kore sorununu çözemeyeceğini düşünüyor

Kuzey Kore lideri Kim, komutanlarla siyasi bir programa katıldı (AFP)
Kuzey Kore lideri Kim, komutanlarla siyasi bir programa katıldı (AFP)
TT

Biden yönetimi, Kuzey Kore sorununa ‘pratik çözümler’ bulmakta zorlanıyor

Kuzey Kore lideri Kim, komutanlarla siyasi bir programa katıldı (AFP)
Kuzey Kore lideri Kim, komutanlarla siyasi bir programa katıldı (AFP)

ABD, Kuzey Kore’nin nükleer silahlardan arındırılması sorununu, Çin'den yardım isteyerek çözmeye çalışsa da Çin, bu dosyaya ABD’den farklı yaklaşıyor. Dolayısıyla ABD Başkanı Joe Biden yönetimi, bu sorunun çözümüne pratik cevaplar bulmakta zorlanıyor. Pekin’in de çözüme ilişkin hiçbir cevabı olmayabilir. ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Wendy Sherman, iki taraf arasındaki gerilimi yatıştırma umuduyla Çin Halk Cumhuriyeti'ni ziyaret etti, ancak ziyareti büyük bir başarısızlıkla sonuçlanmış gibi görünüyor.
ABD’li siyasi analist Doug Bandow, ABD merkezli National Interest dergisi tarafından yayınlanan makalesinde, Çin’in cevabının hayal kırıklığı yaratmasına rağmen, Washington'ın Çin yönetiminin Kuzey Kore'yi nükleer silahlardan arındırma konusunda ABD’ye baskı yapmasına yardım etmeye meyilli olduğu yönündeki kör yanılsamasının sona ermesine yardımcı olmuş olabileceğini söyledi.
Sherman, Washington'a geri dönmeden önce Seul'de gerçekleştirdiği toplantılarda, “Kore Yarımadası’nın nükleer silahlardan tamamen arındırılması konusunu birlikte düşünmenin kesinlikle bir iş birliği alanı olduğunu’ vurguladı. Çin’e gerçekleştireceği ziyareti sabırsızlıkla beklediğini ifade eden Sherman, “Birkaç gün içinde Çin'de gerçekleştireceğim görüşmelerde Kuzey Kore meselesinin ele alınacağından şüphem yok... Bu konuda kesinlikle Çin'in çıkarları ve fikirleri var” ifadelerini kullandı. Fakat bu çıkarlar ve fikirler muhtemelen Sherman'ın ‘Biden yönetimi Çin ile ilişkimizi karmaşık olarak tanımladı. Rekabetçi yönleri var, iş birliği yapabileceğimiz zorlayıcı yönleri de var’ şeklindeki açıklamalarıyla örtüşmüyordu. Ne var ki bugünlerde zorlayıcı yönler baskın görünüyor. Esasında iki ülke arasındaki ilişkilerin rekabetçi olmaktan çok çatışmacı hale geldiği söylenebilir.
Cato Enstitüsü'nün kıdemli bir üyesi ve ABD’nin eski başkanlarından Ronald Reagan'ın özel danışmanlığını da yapan Bandow, Çinli yetkililerin geleneksel olarak iki ülke arasında yakın ilişkilerin olduğunu iddia etmesine rağmen, bu ilişkilerin hiç de samimi olmadığını açıkladı.
Joseph Stalin liderliğindeki Sovyetler Birliği, Kim Il Sung'u Kuzey Kore’de iktidara getirmiş, Güney Kore’yi işgal etme planını desteklemeyi kabul etmişti. Bu da Çin Halk Cumhuriyeti'ni etkin bir şekilde savaşa sürükledi.
ABD ve Birleşmiş Milletler (BM) güçleri, Kuzey Kore ile Çin sınırını belirleyen Yalu Nehri'ne doğru ilerlerken ve Kim'in yönetimine son vermeye hazırlanırken, Çin lideri Mao Zedong Kuzey Korenin yanında yer alarak doğrudan müdahale etmeye karar verdi. Çin ve özellikle (oğlu Kuzey Kore'de ölen) Mao bu kararın bedelini ağır ödediyse de Kim'den teşekkür alamadı. Pyongyang, iki komünist komşusu (Çin ve Sovyetler Birliği) arasında bir denge kurduğu için iki rejim arasındaki ilişkiler zorluydu ve iyi değildi.
Pekin, özellikle Kim Jong-un’un yönetiminin ilk yıllarında Kuzey Kore’ye karşı soğuk bir tutum sergiliyordu. Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Güney Kore Devlet Başkanı Park Geun-hye ile altı kez görüştü. Ayrıca Kuzey Kore'ye karşı uygulanan BM yaptırımlarını destekledi. Ancak eski ABD Başkanı Donald Trump’ın Kuzey Kore lideri Kim ile bir zirve yapmaya karar vermesinin ardından Şi, Kuzey Kore lideriyle ilk görüşmesini ayarladı. Şi, Kim'in daha uzak bir süper güç ve bu nedenle potansiyel olarak daha güvenli gördüğü ABD ile bir anlaşmaya varması halinde Çin'in geri plana düşmesinden korkuyordu.
Doug Bandow, Kuzey Kore'nin uzun süredir Pekin'den bağımsız olma üzerinde çalıştığına ve nükleer silahlara sahip olmanın, Çin'den bağımsız hareket edebilmesi de dahil olmak üzere Kuzey Kore'nin genel olarak bağımsızlığını geliştireceğine inanıyor. Kore Yarımadası’nın nükleer silahlardan arındırılması Çin için bir hedef olsa da  tek hedefi değildir. Aynı derecede, daha önemli değilse de bölgesel istikrar da Çin’in hedeflerinden biridir.
Kuzey Kore'nin çöküşü, milyonlarca mültecinin kuzeye gönderilmesine, iç savaşa ve nükleer silahların serbest dolaşımına neden olması ve Kore'nin yeniden birleşmesi için fırsat haline gelip bu yönde baskı yaratması Çin için bir felaket olacaktır. Bu arada Washington'ın Kuzey Kore’ye karşı silah olarak kullandığı ekonomik yaptırımlar, istikrarsızlaştırma tehdidi yoluyla Kore Yarımadası’nın nükleer silahlardan arındırılmasını sağlamayı hedefliyor.
 Pekin açısından bir başka engel veya bir başka tehdit ise Güney ve Kuzey Kore’nin yeniden birleşmesidir. Eğer bu gerçekleşirse Güney Kore’nin ABD’nin müttefiki olması Amerikan güçlerinin Yalu Nehri kıyılarına konuşlandırılması anlamına gelecektir. Washington ve Pekin arasındaki mevcut ilişkinin durumu da bu konuyu önemli hale getiriyor. Çinli yetkililer, Sherman'a ABD’nin Çin Halk Cumhuriyeti'nin yükselişini durduramayacağını açıkça söylediler.
Bandow, Çinli yetkililerin ABD'nin Çin’i koordineli bir şekilde kuşatma faaliyeti yürüttüğünü düşündüklerini, bu yüzden Washington'a bu doğrultuda yeni askeri üsler eklemesini sağlayacak araçlar vermeyi kesinlikle istemediklerini söyledi. Kuzey Kore’nin, ABD ve Güney Kore arasındaki iş birliğini bozan tartışmalı bir konu olarak aynı derecede önemli olduğunun altını çizen Bandow, bugün Şi Cinping ve ortaklarının ABD’ye yardım etmeyeceklerini düşünüyor.
Bu durum, Sherman ve meslektaşlarını, Çin’in rolünü ve Çin'in bu konuyu nasıl ele alınacağını yeniden düşünmeye sevk etmelidir. İş birliği genellikle her iki taraf da bunu yapmanın kendi çıkarlarına olduğuna inandığında gerçekleşir. Washington, ABD’nin davasını desteklemek için politika değişiklikleri sunarken bunu Çin'e için netleştirmeli.
Mesela, Kuzey Kore ekonomik baskı altında çökerse ABD ve Güney Kore ne yapardı? Belki mültecilerle uğraşmanın ekonomik maliyetini paylaşmayı teklif edebilirler. Yahut Çin'in taraflar arasındaki savaşları durdurmak, kitlesel göçü önlemek, kaçak nükleer silahları toplamak, acil yardım sağlamak veya benzeri amaçlar için geçici askeri müdahalesine karşı çıkmayacaklarını açıkça belirtebilirler. Ya da Pekin ile ortak operasyonlar önerebilirler. Bu arada iki müttefik de Kuzey Kore sonrasının nasıl görünebileceği ile ilgilenmeliler.
Örneğin, ABD, Kore Yarımadası'ndaki askeri varlığını Çin Halk Cumhuriyeti'ne karşı kullanmak üzere genişletmeyeceğine söz verebilir, Güney ve Kuzey Kore’nin birleşmesi halinde Kore Yarımadası’ndaki askerlerini geri çekmeyi de taahhüt edebilir.
Seul, kendi adına, askeri tarafsızlığı sürdürme sözü verebilir. İki ülke (ABD ve Güney Kore), Karşılıklı Savunma Anlaşması’nı feshetmeyi veya revize etmeyi kabul edebilir. Bandow, ilke olarak, Kuzey Kore'nin nükleer silahlardan arındırılması konusunda baskı yapmak için Çin'den yardım ummanın yanlış bir şey olmadığını, yine de Biden yönetiminin, Çin’in Pyongyang'ın hayatta kalmasını sağlamaya odaklanırken yardım sağlayarak ve yaptırımları hafifleterek, müttefiklerin uyguladığı ekonomik baskıya karşı koymaya devam edeceğini de göz önünde bulundurması gerektiğini vurguladı.
Doug Bandow makalesini, bunun iki taraf (Çin ve ABD) arasındaki iş birliği olasılığının düşük olduğu ve Washington'ın Kuzey Kore'nin sadece hayatta kalmakla kalmayıp nükleer cephaneliğini genişlettiği bir gelecek hakkında da düşünmeye başlaması gerektiği anlamına geldiğini söyleyerek bitirdi. En kötüsünü planlarken en iyisini ummanın, ABD’nin Kuzey Kore ile ilişkilerinde uygulayacağı en iyi felsefe olduğunun altını çizen Bandow, “Pratik cevaplar yok - ve belki de Pekin ‘in hiç cevabı yok” ifadelerine yer verdi.

 


Dünyada ilk kez bir böcek türüne yasal hak tanındı

Yerli halklar, Meliponini arılarının kendilerine gıda ve ilaç sağladığını söylüyor (Wikimedia Commons)
Yerli halklar, Meliponini arılarının kendilerine gıda ve ilaç sağladığını söylüyor (Wikimedia Commons)
TT

Dünyada ilk kez bir böcek türüne yasal hak tanındı

Yerli halklar, Meliponini arılarının kendilerine gıda ve ilaç sağladığını söylüyor (Wikimedia Commons)
Yerli halklar, Meliponini arılarının kendilerine gıda ve ilaç sağladığını söylüyor (Wikimedia Commons)

Dünyada ilk kez bir böcek türüne yasal haklar tanındı. Peru'da yaşayan bir arı grubunu kapsayan gelişme, koruma çalışmalarında önemli bir adıma işaret ediyor.

Amazon Ormanları'nda yaşayan Meliponini arı sınıfı, bal arısı (Apis mellifera) kuzenlerinden farklı olarak iğne taşımaz. 

Peru'nun yerli halkları tarafından Kolomb öncesi dönemden beri yetiştirilen bu arılar, yağmur ormanlarında polen taşıyıcı rolü üstlenerek biyoçeşitliliği ve ekosistemi korumada kilit rol oynuyor. 

Grubun bilinen 500 türünün yaklaşık yarısı Amazon'da yaşıyor ve kakao, kahve ve avokado gibi bitkileri de içeren floranın yüzde 80'inden fazlasının tozlaşmasında rol oynuyor.

Ancak Meliponini arıları iklim krizi, ormansızlaşma, pestisit kullanımı ve  diğer arı türleriyle rekabet yüzünden ciddi bir yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. 

Peru'nun iki belediyesinde kabul edilen yasalar artık bu böceklerin sağlıklı ekosistemlerde yaşama, üreme ve gelişme haklarını garanti altına alıyor.

Bu iğnesiz arıların yasal haklar elde etmesi, kimyasal biyolog Rosa Vásquez Espinoza'nın yerli halklarla birlikte yıllar süren çalışmaları sayesinde mümkün oldu.

Kovid-19 pandemisinde yerli halklar ilaç bulamadıklarında bu arıların balını kullanıyordu. Bir meslektaşının ricası üzerine 2020'de balı inceleyen Espinoza çarpıcı sonuçlarla karşılaştı.

Guardian'a konuşan bilim insanı "Yüzlerce tıbbi molekül gördüm, tedavi potansiyeli taşıdığı bilinen moleküller" diyerek ekliyor: 

 Üstelik çeşitlilik de gerçekten çok fazlaydı. Bu moleküllerin antiinflamatuvar, antiviral, antibakteriyel, antioksidan, hatta kanser önleyici etkileri olduğu biliniyor.

Bu nedenle saha çalışmalarını genişleten araştırmacı, yerli halktan uzmanlarla birlikte ormanın derinlerine keşif gezileri düzenledi. Nesillerdir devam eden geleneksel arıcılık yöntemlerini kaydettiler.

Ancak kısa süre sonra ciddi bir sorun olduğu fark edildi: Arıcılar, eskiden arı kolonilerini yarım saatte bulurken, artık saatler sürüyordu.

Espinoza, "Farklı topluluk üyeleriyle konuşuyorduk ve ilk söyledikleri 'Artık arılarımı göremiyorum' oldu" diye anlatıyor.

Biyoloğun yaptığı çalışmada, endüstriyel çiftliklerden uzak bölgelerdeki arıların bile balında pestisit izlerine rastlandı.

Meliponini arılarının korumaya ihtiyaç duyduğuna karar veren Espinoza ve meslektaşları, ilk olarak bu hayvanların tanınması için çaba gösterdi.

Araştırmaları sayesinde 2024'te, Meliponini arılarını Peru'ya özgü yerli türler olarak resmen tanıyan bir yasa kabul edildi. Peru yasaları yerli türlerin korunmasını gerektirdiği için bu kritik bir adımdı.

Daha sonra bu yıl ekimde Satipo, 22 Aralık Pazartesi de Nauta belediyeleri dünyada bir ilke imza atarak bu böcekleri yasal hak sahibi olarak tanımladı. 

Earth Law Center'ın Latin Amerika direktörü ve kampanyanın parçası olan Constanza Prieto gelişmeyi şöyle değerlendiriyor: 

Bu yönetmelik, doğayla ilişkimizde bir dönüm noktası: Meliponini arılarını görünür kılıyor, onları hak sahibi özneler olarak tanıyor ve ekosistemlerin korunmasında temel rol oynadıklarını onaylıyor.

Hukuk uzmanları yeni yasaların habitat restorasyonunu, daha sıkı pestisit kontrollerini ve genişletilmiş araştırmaları zorunlu kılabileceğini söylüyor.

Düzenlemeyi Peru genelinde uygulamaya koymak için bir imza kampanyası düzenlenirken, Bolivya, Hollanda ve ABD gibi ülkelerdeki koruma grupları da kendi bölgelerindeki arılar için benzer yasal yaklaşımları inceliyor.

Independent Türkçe, Guardian, Interesting Engineering


Trump'la Musk nasıl barıştırıldı?

Elon Musk, Trump'ın seçim kampanyasına verdiği destekle gündem olmuştu (Reuters)
Elon Musk, Trump'ın seçim kampanyasına verdiği destekle gündem olmuştu (Reuters)
TT

Trump'la Musk nasıl barıştırıldı?

Elon Musk, Trump'ın seçim kampanyasına verdiği destekle gündem olmuştu (Reuters)
Elon Musk, Trump'ın seçim kampanyasına verdiği destekle gündem olmuştu (Reuters)

ABD Başkan Yardımcısı JD Vance'in Donald Trump ve Elon Musk arasında arabuluculuk yaptığı ortaya çıktı.

Dünyanın en zengin kişisi, yeni Donald Trump yönetiminin ilk aylarında Hükümet Verimliliği Bakanlığı'nın (DOGE) başına getirilince manşetlerden düşmemişti. 

Ancak Musk'ın, Trump'ın Büyük Güzel Yasa Tasarısı'nı sert bir dille eleştirmesinin ardından ikili arasındaki ipler haziranda kopmuştu. 

Trump, elektrikli otomobil teşviklerini kestiği için Musk'ın "çıldırdığını" söylemişti. 

Amerika Partisi'ni kuracağını öne süren Musk "Büyük bombayı patlatmanın zamanı geldi" diyerek Trump'ın Jeffrey Epstein dosyasında adının geçtiğini iddia etmişti.

İkili suikastla öldürülen sağcı aktivist Charlie Kirk'ün eylüldeki cenaze töreninde bir araya gelerek buzları eritmişti. 

Washington Post, ABD Başkan Yardımcısı JD Vance'in perde arkasında ikiliyi nasıl yumuşattığını dünkü haberinde işledi. 

41 yaşındaki Cumhuriyetçi'nin ekibiyle birlikte büyük çaba göstererek Amerika Partisi'nin kurulmasını engellediği bildirildi. 

Vance'in bunun için hem Musk'a hem de çevresine baskı yaptığı ifade edildi.

Washington Post, Musk-Trump ilişkisinin yumuşamasıyla birlikte teknoloji milyarderinin 2026'daki ara seçimlerde yarışacak Cumhuriyetçi adaylara bağış yapmaya başladığını belirtti. 

Aylar boyunca uğraşan Vance'in de 2028'de başkan adayı olup Musk'tan destek görmeyi planladığı öne sürüldü. 

Musk'ın kasımda Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman şerefine Beyaz Saray'da verilen akşam yemeğine katıldığı hatırlatıldı. 

Musk-Trump ilişkisinin hâlâ hassas bir dengede durduğu aktarılan haberde Jared Isaacman'ın NASA Direktörlüğü'ne atanmasının önüne engeller çıkarılmasının teknoloji milyarderini kızdırdığı da ifade edildi. 

ABD Başkanı Donald Trump, "geçmişteki bağlantılarını yeniden değerlendirdikten sonra" adaylığını haziranda geri çektiği milyarder iş insanı Isaacman'ı, NASA Direktörlüğü görevine yeniden aday gösterdiğini kasımda açıklamıştı.

Musk'ın iyi ilişkilere sahip olduğu bilinen Isaacman, önceki haftalarda resmen bu göreve getirilmişti. 

Isaacman, 2021 ve 2024'te Musk'ın SpaceX roketleriyle uzaya çıkmıştı.

Independent Türkçe, Washington Post, Daily Beast, Gizmodo


ABD, Venezuela topraklarını vursa da Maduro dans ediyor

Maduro, başkent Karakas'taki bir etkinlikte Bobby McFerrin'in meşhur Don't Worry Be Happy şarkısının sözlerine eşlik ederek "Endişelenme, mutlu ol" dedi (AP)
Maduro, başkent Karakas'taki bir etkinlikte Bobby McFerrin'in meşhur Don't Worry Be Happy şarkısının sözlerine eşlik ederek "Endişelenme, mutlu ol" dedi (AP)
TT

ABD, Venezuela topraklarını vursa da Maduro dans ediyor

Maduro, başkent Karakas'taki bir etkinlikte Bobby McFerrin'in meşhur Don't Worry Be Happy şarkısının sözlerine eşlik ederek "Endişelenme, mutlu ol" dedi (AP)
Maduro, başkent Karakas'taki bir etkinlikte Bobby McFerrin'in meşhur Don't Worry Be Happy şarkısının sözlerine eşlik ederek "Endişelenme, mutlu ol" dedi (AP)

ABD tehdidi altındaki Nicolás Maduro denizdeki ablukanın ardından ülkesinin topraklarına saldırı düzenlenmesine rağmen görevden ayrılacağına dair herhangi bir sinyal vermiyor.

Donald Trump, Venezuela liderinin zamanının dolduğunu öne sürerken 63 yaşındaki siyasetçi son haftalarda katıldığı etkinliklerde dans ederken görülüyor. 

Wall Street Journal (WSJ), ABD'nin askeri yığınağı ve petrol gemilerine uygulanan ablukayla karşı karşıya olan Maduro'nun kendine güvenini hem ülkesine hem de dünyaya göstermeye çalıştığını bildiriyor. 

Amerikan gazetesi, ekonominin büyük ölçüde devlet kontrolüne alındığı Venezuela'da Maduro'nun ihaleleri yandaşlarına vererek kendi konumunu güçlendirdiğini iddia ediyor. 

13 yılı aşkın süredir iktidarda olan lider, ülkeden kaçacağı iddialarına rağmen mitinglerde "Bizi devrim yolunda asla çıkaramayacaklar. Sonsuza kadar zafer!" diyor. 

Geçmişte ABD adına Venezuela'yla pek çok müzakere yapan eski diplomat Thomas A. Shannon Jr., 14 yıllık iktidarın ardından 2013'te ölen Hugo Chávez'in ülkeyi devrime ve anti emperyalizme inandırdığını söylüyor:

Chavezciler ne kadar yoz, zalim ve suçlu olursa olsun Latin Amerika'da onlardan başka anti emperyalist solcu kaldığına inanmıyor. Bu pozisyonlarından vazgeçmek istediklerini sanmıyorum.

Önceki haftalarda Nobel Barış Ödülü'nü almak için gizli bir operasyonla Venezuela'dan Norveç'e giden María Corina Machado ise Oslo'da yaptığı konuşmada "Müzakereyle ya da değil Maduro iktidardan düşecek" dedi. 

Geçmişte Chávez'e danışmanlık yapan Amerikalı avukat Eva Golinger, Maduro için şu yorumu yaptı:

Trump'ın Kim Jong-un'u övdüğünü, eski El Kaide liderini Beyaz Saray'a çağırdığını görünce 'Neden onunla müzakere edemeyim ki?' diye düşünüyor. Kanımca ülkeyi terk edeceğine orada ölmeyi tercih eder.

Diğer yandan Donald Trump, Venezuela'nın topraklarına ilk kez saldırı düzenlediklerini duyurdu. 

Cuma günü yaptığı açıklamada saldırının geçen hafta düzenlendiği dışında pek bir bilgi vermeyen ABD Başkanı teknelere uyuşturucu yüklenen bir limanı vurduklarını dün söyledi. 

CNN de kaynaklarına dayandırdığı haberde saldırıda drone kullanıldığını bildirdi. 

Karakas yönetimi hâlâ konuya dair sessizliğini koruyor. 

İnsan hakları ihlalleri ve siyasi mahkumlara işkenceyle suçlanan Maduro yönetimi, kendi doğal kaynaklarına göz diken ABD'nin bu iddiaları kullandığını savunuyor. 

ABD, Karakas yönetiminin kartellerle işbirliği yaptığını da iddia ediyor. Venezuela ise Washington'ın ülkede darbe planladığını öne sürüyor. 

ABD eylülden beri Karayipler ve Pasifik Okyanusu'ndaki teknelere uyuşturucu ticaretiyle mücadele iddiasıyla saldırılar düzenliyor.

En az 105 kişinin öldürüldüğü operasyonlar, yargısız infaz eleştirilerinin hedefi oluyor. 

"Uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele" gerekçesiyle Güney Mızrağı Operasyonu'nu geçen ay başlattığını duyuran ABD'nin Venezuela'ya askeri hareket düzenlemesi ihtimali haftalardır dünya gündeminde.

Amerikan ordusu, dünyanın en büyük uçak gemisi USS Gerald R. Ford'un da aralarında bulunduğu çok sayıda savaş gemisiyle birlikte 15 bin askerini bölgeye sevk etti.

Trump, iki hafta önce Venezuela limanlarında yaptırıma tabi tankerlere "tam abluka" uygulanması talimatını verdi.

Washington, geçen ay yabancı terör örgütü olarak ilan ettiği Güneşler Karteli'nin (Cartel de los Soles) liderinin Maduro olduğunu savunuyor. 

Beyaz Saray, Maduro'nun tutuklanması veya mahkum edilmesine ilişkin bilgi sağlanması karşılığında verilecek ödülü iki katına çıkararak 50 milyon dolara yükselttiğini 8 Ağustos'ta duyurmuştu.

Independent Türkçe, Wall Street Journal, CNN, Reuters