Suudi Arabistan’dan acilen aşı yaptırın çağrısı

Suudi Arabistan’da kamu ve özel kuruluşlara giriş için Tawakkalna uygulaması üzerinden Kovid-19’a karşı bağışıklığı olunduğuna yönelik belgenin sunulması gerekiyor (Reuters)
Suudi Arabistan’da kamu ve özel kuruluşlara giriş için Tawakkalna uygulaması üzerinden Kovid-19’a karşı bağışıklığı olunduğuna yönelik belgenin sunulması gerekiyor (Reuters)
TT

Suudi Arabistan’dan acilen aşı yaptırın çağrısı

Suudi Arabistan’da kamu ve özel kuruluşlara giriş için Tawakkalna uygulaması üzerinden Kovid-19’a karşı bağışıklığı olunduğuna yönelik belgenin sunulması gerekiyor (Reuters)
Suudi Arabistan’da kamu ve özel kuruluşlara giriş için Tawakkalna uygulaması üzerinden Kovid-19’a karşı bağışıklığı olunduğuna yönelik belgenin sunulması gerekiyor (Reuters)

Suudi Arabistan sağlık yetkilileri, yeni tip koronavirüse (Kovid-19) karşı bağışıklığı olmayanlara aşı yaptırmayı hızlandırmaya çağrısında bulundu. Aynı zamanda, Suudi vatandaşları ve ülkede ikamet eden yabancı uyrukluların, kamu ve özel tesislere girmek, etkinlik ve faaliyetlere katılmak için sağlık durumunu doğrulamak üzere devlet tarafından onaylanan Tawakkalna telefon uygulaması üzerinden virüse karşı bağışıklığı olduğunu kanıtlaması zorunluluk hale geldi.
İş yerlerine ve halka açık mekanlara giriş için, insanların koronavirüse karşı bağışıklığı olmasını gerektiren bir karar yürürlüğe girdi. Bu karar, Suudi Arabistan’ın pandemi ile başa çıkma, aşılama kapsamını genişletme ve vatandaşlarını Kovid-19’a karşı onaylanmış aşıları olmaya yönlendirme için kademeli olarak attığı adımlar çerçevesinde geldi.
Suudi Arabistan Sağlık Bakanlığı koronavirüs aşılarına veya aşının bileşenlerinden birine karşı tıbbi olarak kanıtlanmış alerjisi olan kişileri de dahil olmak üzere Kovid-19 aşıları olmayacak tıbbi istisnaların durumunun tıbbi raporlara dayalı olacağını söyledi. Bakanlık bu konudaki tıbbi raporların ve rapor için taleplerin alınabileceği bir posta adresi tahsis etti.
Aşı olmayan kişilere yönelik alınacak önlemler kapsamında, Suudilerin 9 Ağustos itibariyle iki doz aşı almadan yurtdışına seyahat etmeleri yasak olacak.
İnsan Kaynakları ve Sosyal Kalkınma Bakanlığı koronavirüse karşı bağışıklığı olmayan çalışanları nasıl ele alacağına yönelik mekanizmasına ilişkin bir açıklama yayınlamıştı. Bu kapsamda, kamu sektöründe işverenlerin aşısız çalışanlarından 9 Ağustos’a kadar uzaktan çalışmalarını istemesine, bu süreçte aşı olunmaması halinde çalışanının izin bakiyesi bitene kadar otomatik olarak ücretli izne çıkarılması, ardından ise her kuruluşun kendi yönetmeliğine göre çalışanlarıyla ilgilenmesi şartıyla, çalışanın ücretsiz izin dönemine girmesine izin verildi. Aynı durum, işçi ve işveren aksini bir karar almadığı sürece, ücretsiz izin süresinin 20 günü aşması halinde iş sözleşmesinin askıya alınmış sayılması şartı ile özel sektörde de geçerli oldu.
Suudi Arabistan’daki çeşitli devlet kurumları, çalışanlarına Delta varyantından korunmak için iki doz aşısı olma çağrısında bulundu. Suudi Arabistan Eğitim Bakanlığı, eğitimcilerin ve 12 yaş ve üzeri tüm öğrencilerin, eğitime güvenli bir geri dönüş yapmak için Ağustos ayının sonunda öğretim yılı başlamadan önce iki doz aşı olmaları gerektiğini vurguladı.
Suudi Arabistan Eğitim Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, eğitimin ortaokul ve lisede iki doz aşı olan öğrenciler için yüz yüze olacağını duyurdu. Açıklamada, ilkokul ve anaokulu öğrencilerin yüz yüze eğitimlerine geri dönmesinin ülkedeki nüfusunun yüzde 70’inin iki doz olarak aşılanması ile sürü bağışıklığa ulaşılmasına bağlı olacağını ve bunun için 30 Ekim’e kadar bekleneceğini açıkladı.
Sağlık Bakanlığı Sözcüsü Dr. Muhammed el-Abdulali, ülkenin her bir yanına dağılan aşılama merkezleri aracılığı ile şu ana kadar uygulanan aşı dozu miktarının 27 milyon dozu aştığını belirtti. Abdulali dün koronavirüs gelişmelerine yönelik basın toplantısında tek doz aşının veya koronavirüs enfeksiyonunun atlatmış olmasının Delta varyantına karşı koruma sağlamadığını vurguladı.
İstatistiklerle ilgili olarak ise, Sağlık Bakanlığı bin 84 kişide daha koronavirüs tespit edildiğini ve bin 285 kişinin sağlığına kavuştuğunu duyurdu. Diğer yandan bin 403’ü yoğun bakımda tedavi gören ağır hastalardan oluşmak üzere toplam aktif vaka sayısının 11 bin 191’e çıktığını açıkladı. Sağlık Bakanlığı’nın dün yayınladığı Krallık’taki koronavirüs gelişmelerine ilişkin yeni istatistikler, ülkedeki toplam vaka sayısının 526 bin 814’e, iyileşen vaka sayısının 507 bin 374’e ulaştığını ayrıca virüs sebebiyle 12 kişinin daha hayatını kaybetmesi ile toplam can kaybının 8 bin 249’a yükseldiğini gösterdi.
Diğer yandan Suudi Arabistan, dün Suudi Sağlık Bakanlığı tarafından onaylanan bir koronavirüs aşısını olmuş, özel bir elektronik uygulama aracılığıyla aşı dozlarına yönelik bilgileri doğrulanmış ve turist vizesi almış kişilerin ülkeye girişlerine izin vermeye başladı. Turizm Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, tam doz ile aşı olan turistlerin, ülkeye varışlarında resmi bir aşı sertifikası ve yaptıralı 72 saat geçmemiş negatif sonuçlu bir PCR testinin belgesinin sunulması koşuluyla turistlerin karantinaya tabi tutulmadan Krallığa girebileceklerini belirtti. Yapılan açıklamada, Krallığı ziyaret edenlerin, aşı dozlarıyla ilgili bilgilerini, bu konu için tahsis edilmiş yeni elektronik portala ve Tawakkalna uygulamasına kaydetmeleri ve halka açık yerlere girerken göstermeleri gerektiğini belirtildi. Suudi Arabistan’da onaylanmış aşılar, Pfizer, AstraZeneca ve Moderna’dan iki dozundan, Johnson & Johnson aşısının ise bir dozundan oluşuyor.



Cidde'de Filistin'i destekleme ve İsrail'in tek taraflı adımlarını reddetme konusunda uluslararası mutabakat sağlandı

Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
TT

Cidde'de Filistin'i destekleme ve İsrail'in tek taraflı adımlarını reddetme konusunda uluslararası mutabakat sağlandı

Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)

Suudi Arabistan’ın Cidde kentinde, işgal altında bulunan Filistin’deki gelişmelere ilişkin düzenlenen istişare toplantısının ardından ortak bir bildiri yayımlandı. Toplantıya, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Sekreterliği, Arap Birliği ve Afrika Birliği (AfB) Komisyonu’ndan üst düzey heyetler katıldı. Toplantının, Filistin meselesinin seyri ile bölgesel ve uluslararası yansımaları konusunda üç kuruluş arasındaki siyasi eşgüdümün arttığını ortaya koyduğu belirtildi.

Bildiride, ABD Başkanı tarafından açıklanan ve Ekim 2025’te Mısır’ın Şarm eş-Şeyh kentinde Mısır-ABD himayesinde, Katar ve Türkiye’nin katılımıyla düzenlenen Uluslararası Barış Zirvesi’nde imzalanan barış planının, kan dökülmesinin durdurulması, insani yardımların engelsiz şekilde ulaştırılması, İsrail işgal güçlerinin çekilmesi ve normal hayata dönüş için gerekli koşulların hazırlanması açısından temel bir çıkış noktası olduğu vurgulandı. Planın, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin 2803 sayılı kararıyla kabul edildiği ve geri dönülmez biçimde ‘iki devletli çözüm’ yolunun açılmasını hedeflediği kaydedildi.

Bu çerçevede üç kuruluş, Gazze Şeridi’nde ya da Batı Şeria’da Filistin halkının zorla yerinden edilmesini hedefleyen her türlü girişim ve planı kesin bir dille reddettiklerini belirtti. Bildiride, bu tür adımların savaş suçu ve uluslararası insancıl hukukun açık ihlali olduğu, ayrıca bölgesel ve uluslararası barış ve güvenliğe doğrudan tehdit teşkil ettiği ifade edildi. İsrail’in Refah Sınır Kapısı’nın tek yönlü açılmasına ilişkin açıklamaları da sert şekilde kınanarak, Gazze Şeridi’ni yaşanamaz bir bölge haline getirmeyi amaçlayan politikaların sonuçlarına karşı uyarıda bulunuldu.

Ortak bildiride, İsrail makamlarının Gazze Şeridi’ne uyguladığı kuşatma ve sistematik aç bırakma politikası kınandı. İsrail’in Refah Sınır Kapısı ile tüm kara ve deniz geçişlerini kalıcı ve güvenli şekilde açmaya zorlanması, insani yardımların herhangi bir kısıtlama olmaksızın ulaştırılmasına izin verilmesi çağrısı yapıldı. Ayrıca Doğu Kudüs dahil Batı Şeria’da yerleşim faaliyetlerinin genişletilmesi, keyfi tutuklamalar, ilhak planları, sözde İsrail egemenliğinin dayatılması, şehir ve mülteci kamplarına baskınlar, altyapının tahrip edilmesi ve nüfusun zorla yerinden edilmesi gibi uygulamaların tehlikesine dikkat çekildi.

Bildiride, tüm İsrail yerleşimlerinin hukuka aykırı olduğu vurgulanarak, bunların dağıtılması ve boşaltılması gerektiği ifade edildi. İşgal güçlerinin koruması altında artan aşırı yerleşimci şiddetine karşı uyarıda bulunulurken, uluslararası topluma bu suçların faillerinin uluslararası ceza hukuku çerçevesinde hesap vermesini sağlama ve BM Güvenlik Konseyi’nin 904 sayılı kararı uyarınca yerleşimcilerin silahsızlandırılmasını hayata geçirme çağrısı yapıldı.

Bildiride, Kudüs’e ilişkin olarak İsrail’in işgal altındaki kentte siyasi, coğrafi ve demografik yapıyı değiştirmeyi amaçlayan tüm uygulamaları reddedildi. Açıklamada, başta Mescid-i Aksa olmak üzere İslam ve Hristiyan kutsal mekânlarının tarihî ve hukuki statüsünün korunmasının zorunlu olduğu vurgulandı.

Ortak bildiride ayrıca, işgal hapishanelerindeki Filistinli mahkûmlara yönelik zorla kaybetme, işkence, infaz ve kötü muamele dahil ağır ihlaller kınandı. Aşırı sağcı İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir’in, tutuklu lider Mervan Bergusi’nin hücresini basarak hayatını tehdit ettiğine dikkat çekilerek, mahkûmların akıbetinin ortaya çıkarılması, korunmalarının sağlanması ve serbest bırakılmaları için uluslararası baskı çağrısı yapıldı.

Üç kuruluş, uluslararası toplumu İsrail’i tüm ihlallerinden dolayı hesap vermeye zorlayacak somut adımlar atmaya ve cezasızlık politikasına son vermeye davet etti. Bu çerçevede, başta Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) ve Uluslararası Adalet Divanı (UAD) olmak üzere ulusal, bölgesel ve uluslararası yargı mecralarının devreye sokulması gerektiği vurgulandı. Açıklamada, Filistin halkı için uluslararası korumanın sağlanmasının zorunlu olduğu ifade edildi. Bildiride ayrıca, Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) Filistin halkının tek meşru temsilcisi olduğu teyit edilerek, Filistin hükümetinin Gazze Şeridi dahil tüm işgal altındaki Filistin topraklarında sorumluluklarını tam olarak üstlenmesinin desteklenmesi talep edildi.

Bildiride, Suudi Arabistan’ın Eylül 2025’te BM Genel Kurulu’nun 80’inci oturumunda açıkladığı Filistin Yönetimi’nin mali sürdürülebilirliğine yönelik acil koalisyon girişimi memnuniyetle karşılandı. Tüm ülkelere bu girişime katılma ve Filistin hükümetine mali destek sağlama çağrısı yapıldı. Ayrıca, 12 Eylül 2025’te BM Genel Kurulu’nda kabul edilen ve Filistin meselesinin barışçıl çözümü ile iki devletli çözümün uygulanmasına ilişkin konferansın sonuçlarını onaylayan karar da olumlu karşılandı. Söz konusu konferansın, Suudi Arabistan ve Fransa’nın eş başkanlığında New York’ta düzenlendiği hatırlatıldı.

Açıklamada, UAD’ın İsrail’in işgal altında bulunan Filistin topraklarındaki yükümlülüklerine ilişkin danışma görüşü takdir edilirken, Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’nın (UNRWA) görev süresinin üç yıl uzatılması kararı memnuniyetle karşılandı. Ajansa siyasi, hukuki ve mali desteğin sürdürülmesinin gerekliliği vurgulanarak, rolünü veya yetkisini zayıflatmayı hedefleyen girişimler reddedildi.

Bildirinin sonunda, Eylül 2025’te Filistin devletini tanıyan ülkelerin tutumları takdir edilirken, diğer ülkelere de Filistin devletini tanımaları ve BM’de tam üyeliğini desteklemeleri çağrısı yapıldı. Bunun, iki devletli çözümün hayata geçirilmesinin temel unsurlarından biri olduğu belirtildi. Açıklamada, bölgede adil ve kalıcı barışın ancak İsrail işgalinin sona erdirilmesi, 4 Haziran 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen Filistin devletinin uluslararası meşruiyet kararları ve Arap Barış Girişimi doğrultusunda kurulmasıyla mümkün olacağı vurgulandı.


Suudi Arabistan'ın Tuwaiq projesi kapsamındaki ilk savaş gemisi denize indirildi

Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
TT

Suudi Arabistan'ın Tuwaiq projesi kapsamındaki ilk savaş gemisi denize indirildi

Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)

ABD'nin Wisconsin eyaletinde düzenlenen özel bir törenle, Tuwaiq projesi kapsamında üretilecek dört Suudi savaş gemisinden ilki olan "Majesteleri Kral Saud" gemisi denize indirildi.

Gemi, Suudi Arabistan Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı Korgeneral Muhammed El-Garibi tarafından, Suudi Arabistan ve Amerikan tarafından çok sayıda üst düzey subay ve yetkilinin katılımıyla denize indirildi.

Korgeneral el-Garibi, genel olarak silahlı kuvvetlerin ve özellikle deniz kuvvetlerinin Suudi liderliğinden aldığı sınırsız desteğin, modernizasyon ve kalkınmada önemli ilerlemeler kaydedilmesine katkıda bulunduğunu vurguladı. Tuwaiq projesinin, Suudi Arabistan'ın en son askeri teknolojilere dayanan, modern ve profesyonel bir deniz kuvveti oluşturma taahhüdünü ve personelinin ileri eğitim ve nitelik programlarını somutlaştırdığını ifade etti.


Suudi Arabistan Veliaht Prensi Burhan ile görüştü

Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
TT

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Burhan ile görüştü

Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman, dün Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan ve beraberindeki heyetle bir araya geldi.

Görüşmede, Sudan'daki son gelişmeler, bunların sonuçları, güvenlik ve istikrarın sağlanması için gösterilen çabalar gözden geçirildi.