Bahreyn Kralı Hamad bin İsa Al Halife ve Abu Dabi Veliaht Prensi bölgesel konuları görüştü

Bahreyn Kralı Hamad bin İsa Al Halife ve Abu Dabi Veliaht Prensi Şeyh Muhammed bin Zayed Al Nahyan (WAM)
Bahreyn Kralı Hamad bin İsa Al Halife ve Abu Dabi Veliaht Prensi Şeyh Muhammed bin Zayed Al Nahyan (WAM)
TT

Bahreyn Kralı Hamad bin İsa Al Halife ve Abu Dabi Veliaht Prensi bölgesel konuları görüştü

Bahreyn Kralı Hamad bin İsa Al Halife ve Abu Dabi Veliaht Prensi Şeyh Muhammed bin Zayed Al Nahyan (WAM)
Bahreyn Kralı Hamad bin İsa Al Halife ve Abu Dabi Veliaht Prensi Şeyh Muhammed bin Zayed Al Nahyan (WAM)

Bahreyn Kralı Hamad bin İsa Al Halife, Abu Dabi Veliaht Prensi ve Silahlı Kuvvetler Yüksek Komutan Yardımcısı Şeyh Muhammed bin Zayed Al Nahyan ile dün bir görüşme gerçekleştirdi.
Bahreyn resmi haber ajansı BNA’ya göre, Manama’daki Sahri Sarayı’nda yapılan görüşmede bir takım ortak ilgi konularının yanı sıra iki ülke arasındaki yakın kardeşlik ilişkileri, işbirliği ve ortak eylem düzeyini her alanda geliştirmenin yolları ele alındı.
Bununla birlikte, bölgesel ve uluslararası gelişmelere ek olarak iki ülkenin zorluklarla yüzleşmek ve çeşitli gelişmelerle başa çıkmak için ikili ve uluslararası çerçevedeki çabaları ve aralarındaki işbirliği gözden geçirildi.
Bahreyn Kralı’nın Şeyh Muhammed bin Zayed ve beraberindeki heyetin ziyaretini memnuniyetle karşıladığı ifade edildi.
Görüşmede, iki ülkenin liderleri ve halklarını bir araya getiren köklü kardeşlik ilişkileri ele alındı.
Hamad bin İsa, kurucu ataların yaklaşımını takip ederek, iki ülke ve halk arasındaki uzun tarihe dayanan BAE ile kardeşlik ilişkilerinin derinliğini vurguladı.
Bahreyn Kralı ayrıca iki ülke arasındaki yüksek düzeydeki ilişkilere, tanık oldukları sürekli koordinasyona, aynı iddialı politikalara ve bölgede güvenlik ile istikrarı tesis etme konusundaki ortak stratejik vizyona övgüde bulundu.
Abu Dabi Veliaht Prensi ise, BAE ile Bahreyn arasındaki kardeşlik ilişkilerinin, liderliklerin onları çeşitli düzeylerde geliştirme konusundaki kararlılığı sayesinde güçlendiğini vurgulayarak, BAE-Bahreyn ilişkilerinin Körfez ve Arap işbirliği ve ortak eylemin en önemli direklerinden biri olduğunu söyledi.
Ayrıca, iki ülkenin kendi ve bölge halklarının yararına olacak şekilde koordinasyon ve kardeşçe istişareye devam etme konusundaki istekliliğini de teyit etti.



Suudi Arabistan, İsrail'i uluslararası insani hukuka uymaya çağırdı

TT

Suudi Arabistan, İsrail'i uluslararası insani hukuka uymaya çağırdı

Suudi Arabistan, İsrail'i uluslararası insani hukuka uymaya çağırdı

Suudi Arabistan dün, işgalci bir güç olarak İsrail'in uluslararası insancıl hukuk hükümlerine uyması ve işgal altındaki topraklarda yaşayan Filistin halkının gıda, su, barınma ve tıbbi malzeme gibi temel ihtiyaçlarını karşılaması gerektiği yönündeki talebini yineledi.

Bu talep, Hollanda'nın Lahey kentindeki Uluslararası Adalet Divanı'nda (UAD), ‘İsrail'in Birleşmiş Milletler (BM) ve diğer uluslararası kuruluşların işgal altında bulunan Filistin topraklarındaki mevcudiyet ve faaliyetlerine karşı yükümlülükleri’ konusunda UAD'a sunulan istişari görüş talebiyle ilgili bir oturuma katılmasının ardından geldi.

sdefr
Lahey'deki Uluslararası Adalet Divanı (UAD) oturumuna Suudi Arabistan'ı temsilen Dışişleri Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürü Muhammed en-Nasır katıldı. (SPA)

Oturumda ülkesini temsil eden Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürü Muhammed en-Nasır yaptığı açıklamada, “İsrail, işgal altındaki topraklarda yaşayan Filistin halkının temel insan haklarına saygı göstermek ve bu hakları korumakla yükümlüdür. İsrail'in uluslararası kuruluşların ve ülkelerin Filistinlilerin ihtiyaçlarını karşılama çabalarını engellemesi bir insan hakları ihlalidir” ifadelerini kullandı.

En-Nasır, BM Şartı'nın İsrail'e, Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) da dahil olmak üzere BM organlarıyla iyi niyet çerçevesinde iş birliği yapma yükümlülüğü getirdiğine dikkat çekti. En-Nasır ayrıca, İsrail’in, Filistin halkının kendi kaderini tayin etme kabiliyetini arttıracak yardımlar sağlamak isteyenlere izin vermek ve UAD’ın önündeki sorunun özü olan uluslararası hukukun emredici bir normu olarak bu hakka saygı göstermekle yükümlü olduğunu vurguladı.