Yeni araştırma: Yüksek testosteron seviyesi erkekleri daha başarılı kılmıyor

Testosteron androjen grubundan bir steroid hormonu olarak sınıflandırılıyor (Unsplash)
Testosteron androjen grubundan bir steroid hormonu olarak sınıflandırılıyor (Unsplash)
TT

Yeni araştırma: Yüksek testosteron seviyesi erkekleri daha başarılı kılmıyor

Testosteron androjen grubundan bir steroid hormonu olarak sınıflandırılıyor (Unsplash)
Testosteron androjen grubundan bir steroid hormonu olarak sınıflandırılıyor (Unsplash)

Yeni araştırmada bilim insanları, testosteron hormonunun erkeklerin hayattaki başarı seviyesini artırmadığını ortaya koydu.
Daha önce bazı uzmanlar, daha yüksek testosteron seviyesine sahip erkek yöneticilerin daha başarılı olduğunu ve tüccarların da daha fazla kâr ettiğini öne sürmüştü.
Öte yandan konuyla yakından ilgilenen başka uzmanlar, testosteron seviyelerinin sosyo-ekonomik durumu iyileştirmediğini, aksine sosyo-ekonomik durumun hormon seviyelerini yükseltmiş olabileceğini savunmuştu.
Zira stresin ve sağlık durumunun erkeklerde testosteron seviyelerini etkilediği daha önce araştırmalarla gösterilmişti.
Birleşik Krallık’taki Bristol Üniversitesi’nden bilim insanları, bu tartışmaya son noktayı koymak için DNA analizlerine başvurdu.
Hastalıkların ortaya çıkışında çevresel ve genetik faktörlerin incelenebilmesi için kurulan biyo-banka UK Biobank'a kayıtlı 300 binden fazla yetişkinde yüksek testosteron seviyelerine bağlı genetik varyantlar belirlendi.
Bireylerin genetik kodları doğumdan önce belirleniyor ve genellikle yaşamları boyunca değişmiyor. Kısacası bu varyantların bir kişinin yaşamı boyunca sosyoekonomik koşullardan veya diğer çevresel faktörlerden etkilenmesi pek mümkün olmuyor.
Sonuçta kişilerin yaşam biçimi ve testosteronla bağlantılı varyantlar arasında herhangi bir ilişki bulunması, bu hormonun bireylerin hayattaki başarısını etkilediği anlamına gelmeli.
Ancak testosterona bağlı genetik varyantların bu sosyal kazanımlarla ilişkili olduğuna dair yeterli kanıt bulunamadı.
Araştırmanın sonucunda testosteronu yüksek erkeklerin daha fazla kazandığı, daha zengin bölgelerde yaşadığı ve iyi bir işte çalışma ihtimalinin daha fazla olduğu görüldü. Öte yandan bu hormonla ilgili genetik varyantlarla ilişki saptanamadığı için; testosteronun başarıyı değil, başarının testosteron seviyesini etkileme ihtimalinin daha yüksek olduğu söylenebilir.
Bristol Tıp Fakültesi’nden Epidemiyolog Amanda Hughes, "Bireylerin testosteron seviyesinin hayatta nereye varacağını etkilediğine dair yaygın bir inanç var" dedi ve ekledi:
"Testosteronu çevreleyen onca mite rağmen bunun sosyal etkileri abartılmış olabilir."
 
Independent Türkçe, The Conversation, Bristol Üniversitesi

 


Örümcekler okyanuslardan çıkmış olabilir

Arizona Üniversitesi araştırmacıları, daha önce at nalı yengeçlerinin atası olduğuna inanılan ve soyu tükenmiş bir Kambriyen türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini inceledi (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)
Arizona Üniversitesi araştırmacıları, daha önce at nalı yengeçlerinin atası olduğuna inanılan ve soyu tükenmiş bir Kambriyen türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini inceledi (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)
TT

Örümcekler okyanuslardan çıkmış olabilir

Arizona Üniversitesi araştırmacıları, daha önce at nalı yengeçlerinin atası olduğuna inanılan ve soyu tükenmiş bir Kambriyen türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini inceledi (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)
Arizona Üniversitesi araştırmacıları, daha önce at nalı yengeçlerinin atası olduğuna inanılan ve soyu tükenmiş bir Kambriyen türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini inceledi (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)

Erin Keller Son dakika haberleri ve gündem muhabiri 

Arizona Üniversitesi araştırmacıları, daha önce at nalı yengeçlerinin atası olduğuna inanılan ve soyu tükenmiş bir Kambriyen türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini inceledi (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)

500 milyon yıllık bir fosilin analizine dayanan yeni araştırma, örümcekler ve diğer araknidlerin denizden gelmiş olabileceğini öne sürüyor.

Bilim dergisi Current Biology'de salı günü yayımlanan araştırmaya göre, "mükemmel şekilde korunmuş" örnek, bu canlıların kara hayatına uyum sağlamadan önce yüzdüğü fikrini destekliyor.

Arizona Üniversitesi'ndeki araştırmacılar, bir zamanlar at nalı yengeçlerinin atası olduğu düşünülen ve nesli tükenmiş bir Kambriyen dönemi türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini analiz etti. Bununla birlikte çalışma, bu canlının sinir yapısının modern örümcekler ve akrabalarına daha çok benzediğini ortaya koydu ki bu da araknidlerle daha önce düşünülenden daha yakın bir evrimsel bağa sahip olduğunu işaret ediyor.

Mollisonia'nın vücudunun prosoma adı verilen ön kısmı, beş çift uzantıyı kontrol etmek üzere yayılan bir sinir demetleri örüntüsüne sahip. İlaveten örümceklerde ve diğer araknidlerde bulunan dişlere benzeyen bir çift kıskaç benzeri "pençelere", bölünmemiş beyninden kısa sinirler uzanır.

Araştırmacılar, fosilin bir ilk araknid olarak tanımlanmasını sağlayan en önemli özelliğin, beyninin benzersiz organizasyonu olduğunu söyledi: Modern kabuklular, böcekler, çıyanlar ve at nalı yengeçlerinde görülen önden arkaya düzenlemenin tersi, bu fosilin beyninde var.  

Arizona Üniversitesi'nde ders veren Nick Strausfeld başyazarı olduğu araştırma hakkında yaptığı açıklamada, fosilin beyninin modern örümceklere benzer şekilde "geriye doğru çevrilmiş" gibi göründüğünü söyledi.

Bu arkadan öne beyin düzenlemesi, hareket kontrolünü artıran sinir kısayolları sağlayan, çok önemli bir evrimsel adaptasyon olabilir.

Araştırmaya göre bu keşif, çeşitlenmenin yalnızca ortak bir atanın karaya geçişinden sonra gerçekleştiğine dair yaygın inancı sorgulanmasına neden oluyor. Daha önceki fosil kanıtları, araknidlerin yalnızca karada yaşayıp evrimleştiğini öne sürüyordu.

Görsel kaldırıldı.Mollisonia'nın vücudunun ön kısmı ya da prosoma, beş çift uzantıyı kontrol etmek üzere yayılan bir sinir demetleri düzenine sahip (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)


Strausfeld, "Araknidlerin ilk ne zaman ve nerede ortaya çıktığı, atalarının ne tür keliserliler olduğu ve bunların at nalı yengeçleri gibi deniz türü veya yarı sucul olup olmadığı hala şiddetle tartışılıyor" dedi.

Mollisonia benzeri araknidler karadaki yaşama adapte olurken, muhtemelen ilk böcekler ve kırkayaklarla beslendi. Bu ilk araknidler, önemli bir savunma mekanizması olan böcek kanatlarının evrimini de etkilemiş olabilir.

Araştırmacılar, Mollisonia'nın soyunun muhtemelen örümceklere, akreplere, böğlere, kırbaç akreplerine ve kamçılı akreplere yol açtığını söylüyor.

Independent Türkçe, independent.co.uk/news