Suriye rejimi binlerce sivilin kaçtığı Dera el-Beled’i kuşatmaya hız verdi

Dera el-Beled'de yıkılan evler (arşiv - AFP)
Dera el-Beled'de yıkılan evler (arşiv - AFP)
TT

Suriye rejimi binlerce sivilin kaçtığı Dera el-Beled’i kuşatmaya hız verdi

Dera el-Beled'de yıkılan evler (arşiv - AFP)
Dera el-Beled'de yıkılan evler (arşiv - AFP)

Şam rejimi, Suriye'nin güneyindeki Dera el-Beled'den binlerce sivilin kaçmasının ardından bölgeye yönelik kuşatma hamlelerini hızlandırdı.
Diğer yandan yeni bir müzakere turu beklentisin hakim olduğu bölgede temkinli bir sakinlik var.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi dün yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:
“Şimdiye kadar bir çözüm bulunamadı. Bölgedeki aşiretlerin dün yaptıkları açıklamalarla ortaya çıkan gergin atmosfer ile Dera’da şu an temkinli bir sakinlik hüküm sürüyor. Ayrıca Saraya yolu halen kapalı durumda ve Dera bölgesi rejimin taleplerine boyun eğdirmek için kuşatılıyor.”
Gözlemevi dün rejim güçleri ve Dördüncü Tümen'in Dera el-Beled'deki yerleşim bölgelerine ağır makineli tüfekler ve topçu mermileriyle düzenlediği saldırı sonucu çok sayıda sivilin yaralandığını aktardı. Önceki gün de kenti çevreleyen kontrol noktalarından onlarca top atışı yapıldı. Dera kırsalındaki Nahite kasabasına yaklaşık 20 top mermisi isabet etti.

Rejim güçleri, bölgede toprak bariyerler inşa ederek askeri müdahalelerin artması sebebiyle Dera'nın çeşitli mahallelerinden kaçmaya çalışan vatandaşların kullanabileceği tek yolu da kapattı.
Dera halkı ile rejim güçleri arasında Rus himayesinde devam eden müzakerelerde çözüme ulaşılamaması bölgede tansiyonun yükselmesine sebep oluyor. Horan aşiretleri önceki gün şu açıklamada bulundu:
"Çeşitli bahanelerle Horan topraklarında artan askeri yığınağı kınıyoruz. Dera'nın kuzeybatı kırsalındaki el-Beled ve Casim'i kentlerinin halkına uygulanan haksız kuşatmaya karşıyız. Sürekli ölüm, yıkım, fırtına ve yerinden etme tehdidini var. Bunları herhangi bir ülkenin kendi vatandaşlarına uygulamaması gereken saldırganlık eylemleri olarak görüyoruz."
Açıklamada, Dera el-Beled ve kuşatma altındaki tüm şehir ve köylerden kuşatmanın kaldırılması, Horan topraklarındaki tüm askeri eylemlerin durdurulması, güneyde İranlı milislerin ve Hizbullah'ın her ne isim altında olursa olsun tehdidine son verilmesi, insani yardımın derhal girişinin sağlanması ve 2018 yerleşim anlaşmasının garantörü olan Rusya’nın taahhütlerine bağlılık gösterilmesi çağrısında bulunuldu.”
Birleşmiş Milletler'in yaptığı açıklamaya göre rejim güçleriyle birkaç gündür yaşanan askeri gerginlik sonucu Suriye'nin güneyindeki Dera kentinden, yerel savaşçıların kontrolündeki bölgelerden 18 bin sivil kaçtı.
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği perşembe günü yaptığı açıklamada, düşmanca eylemlerin artmasının 28 Temmuz'dan bu yana en az 18 bin sivili Dara el-Beled'den kaçmaya zorlandığı aktarıldı. Rejim güçleriyle anlaşma yapmış olan muhalif savaşçılar ise Dera’nın güney mahallerindeki varlıklarını sürdürüyorlar.

Açıklamada, şehirde rejim güçlerinin kontrolü altındaki bölgelere atıfta bulunularak “Birçok sivil Dera merkezine ve çevredeki bölgelere kaçtı. Dera el-Mahatta'daki okullara sığınan yüzlerce kişi var"  ifadelerine yer verildi.
Dera şehri, rejim güçlerinin Temmuz 2018'de kontrolü yeniden ele geçirmesinden sonra muhalif grupların savaşçılarının ayrılmadığı tek bölge. Zira Moskova'nın garantörlüğünde yapılan uzlaşma anlaşması ile askeri operasyonlara son verildi. Böylece rejim güçleri şehrin belirli bölgelerine konuşlanırken hafif silahlı muhalif savaşçılar ise Dera şehrinin güney mahallerindeki birkaç alanda varlıklarını sürdürdüler. Bazı eski muhalif savaşçılar, Suriye ordusunda Rusya tarafından desteklenen bir grup olan Beşinci Kolordu'ya katıldılar.
Dera şehri 2018'den bu yana rejim güçleri ile ülkenin kuzeybatısına göçmüş olan muhalif savaşçı gruplar arasında yaşanan çatışmalara tanık oluyor.
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiseri Michelle Bachelet perşembe günü yaptığı açıklamada şunları söyledi:
"Dera el-Beled ve diğer mahallelerde görmüş olduğumuz iç karartıcı tablo, bu bölgelerdeki sivillere yönelik ciddi tehlikeler olduğunu teyit ediyor. Bölgedeki siviller, tekrar tekrar çatışmalara ve şiddet olaylarına maruz kalıyorlar. Gerçekten de kuşatma altına alınmış durumdalar. Dera'daki sivillerin acısını dindirmek için bir an önce ateşkes uygulanmalıdır. Ayrıca çatışmanın taraflarını hızlı ve engelsiz insani yardım erişimine izin vermeye ve kolaylık sağlamaya davet ediyorum.”
Rejim güçleri geçtiğimiz haftalarda Dera el-Beled üzerindeki kısıtlamaları kademeli olarak artırdı. Birleşmiş Milletler'e göre, bölge sakinlerinin şehre giriş ve çıkışları için kullandıkları tek yolu "sıkı güvenlik kontrolleri" altında ve yaya olarak kullanmalarına izin veriliyor.



İsrail'in Beyrut'ta bir Hizbullah üyesini hedef alan saldırısında 3 kişi öldü

TT

İsrail'in Beyrut'ta bir Hizbullah üyesini hedef alan saldırısında 3 kişi öldü

İsrail'in Beyrut'ta bir Hizbullah üyesini hedef alan saldırısında 3 kişi öldü

İsrail ordusu bugün Beyrut'un güney banliyölerinde bir Hizbullah üyesini hedef alan hava saldırısı düzenlediğini duyurdu. Bu, Hizbullah ile İbrani devleti arasındaki ateşkesin yürürlüğe girdiği kasım ayından bu yana Hizbullah’ın kalesini hedef alan ikinci saldırı oldu.

İsrail ordusu, İç Güvenlik Teşkilatı (Shin Bet) ile yaptığı ortak açıklamada, "baskının, yakın zamanda (Filistinli) Hamas hareketinin üyelerine rehberlik eden ve onların İsrailli sivillere karşı büyük ve yakın bir terör saldırısı planlamalarına yardımcı olan bir Hizbullah üyesini hedef aldığını" belirtti.

Açıklamada, baskında hedef alınan kişinin kimliği belirtilmeden, "Bu teröristin oluşturduğu doğrudan tehdit göz önüne alındığında, ordu ve Şin Bet onu tasfiye etmek ve tehdidi ortadan kaldırmak için harekete geçti" denildi.

Lübnan Sağlık Bakanlığı, İsrail'in güney banliyölerinde bir binaya düzenlediği saldırı sonucunda üç kişinin hayatını kaybettiğini duyurdu. Bakanlıktan yapılan açıklamada, “İsrail'in güney banliyölerine düzenlediği düşman saldırısı 3 kişinin şehid olmasına ve 7 kişinin yaralanmasına neden oldu” denildi.

Saldırı, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun geçen hafta ordusunun " herhangi bir tehdide karşı Lübnan'ın her yerini vuracağı" yönündeki uyarısının ardından geldi.

Bu, İbrani devleti ile Hizbullah arasındaki ateşkesin 27 Kasım'da yürürlüğe girmesinden beri Hizbullah'ın kalesi olan Beyrut'un güney banliyösünü hedef alan ikinci İsrail saldırısı. İlk saldırı cuma günü gerçekleşti ve İsrail'in, Hizbullah'ın “insansız hava araçlarını depolamak” için kullandığını söylediği bir binayı hedef aldı.

O günkü saldırı, hiçbir tarafın sorumluluğunu üstlenmediği ve Hizbullah'ın sorumluluğunu reddettiği bir operasyonda Güney Lübnan'dan İsrail'e atılan iki füzeye yanıt olarak geldi.

Saldırının ardından Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım, grubunun İsrail'in Lübnan başkentinin güney banliyösünü bombalamasını kabul edemeyeceğini vurguladı.

Kasım o gün, "İsrail'in, biz izlerken Lübnan'ı istediği anda özgür olmaktan, istediği zaman eğlenmekten mahrum bıraktığı bir denklemin varlığını kabul edemeyiz. Her şeyin bir sınırı var" ifadelerini kullandı.

Ateşkes anlaşmasına rağmen İsrail, güney ve doğu Lübnan'a baskınlar düzenlemeye devam ediyor ve Hizbullah'ın askeri hedeflerini vurduğunu söylüyor.

İsrail ayrıca Lübnan devletini, Hizbullah'ın askeri cephaneliğinin sökülmesi ve sınırlarından çıkarılması çağrısında bulunan anlaşmanın kendisine düşen kısmını uygulamamakla suçluyor.

Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre ateşkes anlaşması, İsrail ordusunun savaş sırasında girdiği tüm bölgelerden çekilmesini öngörüyordu ancak İbrani devleti, güçlerini sınırın her iki tarafındaki geniş alanları denetlemelerine olanak tanıyan beş stratejik noktada tuttu.