Umman'daki şarap fuarı tartışmalara neden oldu

Yönetim, gelir kaynaklarını çeşitlendirmeye çalışıyor.

Maskat alkollü içeceklere yüzde 100 oranında vergi uyguluyor. (Umman Haber Ajansı)
Maskat alkollü içeceklere yüzde 100 oranında vergi uyguluyor. (Umman Haber Ajansı)
TT

Umman'daki şarap fuarı tartışmalara neden oldu

Maskat alkollü içeceklere yüzde 100 oranında vergi uyguluyor. (Umman Haber Ajansı)
Maskat alkollü içeceklere yüzde 100 oranında vergi uyguluyor. (Umman Haber Ajansı)

Eymen el-Gabuvi (Gazeteci)
Umman Sultanlığı'nın en büyük şarap fuarına ev sahipliği yapacağı ve etkinliğin düzenleneceği otele gelecek ziyaretçilerin 21 yaşını geçmiş olması şartı sosyal medya platformlarında büyük tartışmalara neden oldu.
Fuarı düzenleyen eden uluslararası şirket ülkede geniş tartışmalara yol açtı. Vatandaşlar fuara karşı çıkarken bazıları Vizyon 2040'ın en önemli hedeflerinden biri olan Körfez devletinin kaynaklarını çeşitlendirmek ve daha fazla turist çekmek için birlikte ilerleme çağrısında bulundu.
Spirits Company'nin resmi internet sitesinde, Umman genelinde 10 perakende satış noktasında hizmet veren, çeşitli içecekler satan ve aynı zamanda lider markalarla iş yapan bir şirket oldukları açıklamasında bulunuldu.
Ancak aktivistlerin sosyal medyada paylaştığı broşür, görünüşe göre kapılarını ziyaretçilere açan serginin en popüler tanıtımıydı. Halka açık yerlerde içki içilmesini yasak olduğu ülkede söz konusu büyük fuara katılımın teşvik edildiği broşür “Şimdi açık. Ancak bu içkiyi satın alanlar yüzde yüz oranında vergi ödüyorlar” başlığıyla servis edildi.
Üç tarafı denizlerle çevrili olan ve yaklaşık 4 milyon kişinin yaşadığı Umman'da geçtiğimiz gün "İçki dükkanlarının derhal kapatılmasını talep ediyoruz" hashtagi gündemdeydi.
Ülkesinin gelir kaynaklarını çeşitlendirme eğilimlerini destekleyen Ummanlı aktivist Cemal en-Nawfali şu değerlendirmede bulundu:
“Bir Umman vatandaşı olarak, hükümetin alkollü içecek satan satış noktalarının yaygınlaştırılması, ülke ekonomisine katkı sağlaması ve vatandaşlara ve ülkeye fayda sağlayacak turizm adımlarına hız verilmesi yaklaşımını destekliyorum.”
En-Nawfali, fuarın düzenlenmesinin ve satış noktalarının yaygınlaştırılmasının tekel ve karaborsadan kaynaklanan zararı da önleyeceğini söyledi. Ayrıca Ummanlıların şarap yaptıkları zamanki önemlerine dönmeleri çağrısında bulundu.
Cemal en-Nawfali, Twitter’dan konuyla ilgili paylaştığı mesajında şu ifadeleri kullandı:
 “Bir Umman vatandaşı olarak hükümetin alkollü içecek satış noktalarının yaygınlaşması, bunun devlet ekonomisine katkı sağlaması, vatandaşlara ve ülkeye fayda sağlayacak turizmi artırmasını, tekel ve karaborsanın zararlarının önlenmesi için destekliyorum. Ummanlıların daha önce yaptıkları gibi şarap üretimine geri döneceklerini umuyorum.”
Sadece Umman'da değil, Körfez ölçeğindeki komşu ülkelerdeki en popüler hashtag, Ummanlı din adamı Ahmed El-Halili'nin ülkesinin hükümetine alkolü yasaklaması çağrısında bulunduğu, Twitter’dan yayılan bir video klip aracılığıyla ortaya çıktı.
El-Halili, Kuran ayetleri ve hadislere atıfta bulunarak "İslam alkolün satışını, ihracatını, ithalatını ve ticaretini yasaklar. Şarap ruhların ölümüne ve vücut yıpranmasına neden olabilir" dedi.
El-Halili, Twitter’dan ardı ardına yayınladığı üç mesajda şu ifadeleri kulandı:
 “İçki, belanın kaynağı, kötülüğün temeli ve günahların bileşimidir.”
"Ülkemizdeki turizm potansiyelini her türlü turist çekmek için ve daha fazla istihdam sağlama konusunda kullanamayınca içki dükkanlarına döndük."
“Ülkemizdeki her türlü turizm potansiyelini turist çekmek için kullanamadığımız, turizmin ekonomik getirisi olacağı ve binlerce iş arayan için istihdam yaratacağı bir dönemde içki dükkânları açtık!”
Bu tartışmalı fuar, Maskat'ın alkollü içecekler de dahil olmak üzere sağlığına zararlı bazı mallara yüzde 100 vergi koymasından yaklaşık iki yıl sonra gerçekleşti. Vergi Dairesi Genel Sekreterliği, seçici vergi’nin 15 Haziran 2019 tarihinden itibaren yürürlüğe girdiğini ve Körfez İşbirliği Konseyi ülkeleri arasında 2016 yılında imzalanan anlaşmaya göre halk sağlığını korumak için imzalandığını doğrulamıştı.
Umman, Sultan Heysem bin Tarık döneminde yeni bir devir yaşıyor. Ülke, Merhum Sultan Kabus bin Said'in çizdiği rotadan, petrolden uzak bir biçimde gelir kaynaklarını çeşitlendirmeyi, reel GSYİH büyüme oranını yüxde 5'e çıkarmayı, yabancı yatırım yüzdesini GSYİH'da yüzde 10'a çıkarmayı ve petrol dışı sektörlerin GSYİH'ya katkı yüzdesini yüzde 90'ın üzerine yükseltmeyi hedefleyen 2040 vizyonuna doğru ilerliyor.

 


Cidde'de Filistin'i destekleme ve İsrail'in tek taraflı adımlarını reddetme konusunda uluslararası mutabakat sağlandı

Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
TT

Cidde'de Filistin'i destekleme ve İsrail'in tek taraflı adımlarını reddetme konusunda uluslararası mutabakat sağlandı

Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)

Suudi Arabistan’ın Cidde kentinde, işgal altında bulunan Filistin’deki gelişmelere ilişkin düzenlenen istişare toplantısının ardından ortak bir bildiri yayımlandı. Toplantıya, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Sekreterliği, Arap Birliği ve Afrika Birliği (AfB) Komisyonu’ndan üst düzey heyetler katıldı. Toplantının, Filistin meselesinin seyri ile bölgesel ve uluslararası yansımaları konusunda üç kuruluş arasındaki siyasi eşgüdümün arttığını ortaya koyduğu belirtildi.

Bildiride, ABD Başkanı tarafından açıklanan ve Ekim 2025’te Mısır’ın Şarm eş-Şeyh kentinde Mısır-ABD himayesinde, Katar ve Türkiye’nin katılımıyla düzenlenen Uluslararası Barış Zirvesi’nde imzalanan barış planının, kan dökülmesinin durdurulması, insani yardımların engelsiz şekilde ulaştırılması, İsrail işgal güçlerinin çekilmesi ve normal hayata dönüş için gerekli koşulların hazırlanması açısından temel bir çıkış noktası olduğu vurgulandı. Planın, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin 2803 sayılı kararıyla kabul edildiği ve geri dönülmez biçimde ‘iki devletli çözüm’ yolunun açılmasını hedeflediği kaydedildi.

Bu çerçevede üç kuruluş, Gazze Şeridi’nde ya da Batı Şeria’da Filistin halkının zorla yerinden edilmesini hedefleyen her türlü girişim ve planı kesin bir dille reddettiklerini belirtti. Bildiride, bu tür adımların savaş suçu ve uluslararası insancıl hukukun açık ihlali olduğu, ayrıca bölgesel ve uluslararası barış ve güvenliğe doğrudan tehdit teşkil ettiği ifade edildi. İsrail’in Refah Sınır Kapısı’nın tek yönlü açılmasına ilişkin açıklamaları da sert şekilde kınanarak, Gazze Şeridi’ni yaşanamaz bir bölge haline getirmeyi amaçlayan politikaların sonuçlarına karşı uyarıda bulunuldu.

Ortak bildiride, İsrail makamlarının Gazze Şeridi’ne uyguladığı kuşatma ve sistematik aç bırakma politikası kınandı. İsrail’in Refah Sınır Kapısı ile tüm kara ve deniz geçişlerini kalıcı ve güvenli şekilde açmaya zorlanması, insani yardımların herhangi bir kısıtlama olmaksızın ulaştırılmasına izin verilmesi çağrısı yapıldı. Ayrıca Doğu Kudüs dahil Batı Şeria’da yerleşim faaliyetlerinin genişletilmesi, keyfi tutuklamalar, ilhak planları, sözde İsrail egemenliğinin dayatılması, şehir ve mülteci kamplarına baskınlar, altyapının tahrip edilmesi ve nüfusun zorla yerinden edilmesi gibi uygulamaların tehlikesine dikkat çekildi.

Bildiride, tüm İsrail yerleşimlerinin hukuka aykırı olduğu vurgulanarak, bunların dağıtılması ve boşaltılması gerektiği ifade edildi. İşgal güçlerinin koruması altında artan aşırı yerleşimci şiddetine karşı uyarıda bulunulurken, uluslararası topluma bu suçların faillerinin uluslararası ceza hukuku çerçevesinde hesap vermesini sağlama ve BM Güvenlik Konseyi’nin 904 sayılı kararı uyarınca yerleşimcilerin silahsızlandırılmasını hayata geçirme çağrısı yapıldı.

Bildiride, Kudüs’e ilişkin olarak İsrail’in işgal altındaki kentte siyasi, coğrafi ve demografik yapıyı değiştirmeyi amaçlayan tüm uygulamaları reddedildi. Açıklamada, başta Mescid-i Aksa olmak üzere İslam ve Hristiyan kutsal mekânlarının tarihî ve hukuki statüsünün korunmasının zorunlu olduğu vurgulandı.

Ortak bildiride ayrıca, işgal hapishanelerindeki Filistinli mahkûmlara yönelik zorla kaybetme, işkence, infaz ve kötü muamele dahil ağır ihlaller kınandı. Aşırı sağcı İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir’in, tutuklu lider Mervan Bergusi’nin hücresini basarak hayatını tehdit ettiğine dikkat çekilerek, mahkûmların akıbetinin ortaya çıkarılması, korunmalarının sağlanması ve serbest bırakılmaları için uluslararası baskı çağrısı yapıldı.

Üç kuruluş, uluslararası toplumu İsrail’i tüm ihlallerinden dolayı hesap vermeye zorlayacak somut adımlar atmaya ve cezasızlık politikasına son vermeye davet etti. Bu çerçevede, başta Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) ve Uluslararası Adalet Divanı (UAD) olmak üzere ulusal, bölgesel ve uluslararası yargı mecralarının devreye sokulması gerektiği vurgulandı. Açıklamada, Filistin halkı için uluslararası korumanın sağlanmasının zorunlu olduğu ifade edildi. Bildiride ayrıca, Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) Filistin halkının tek meşru temsilcisi olduğu teyit edilerek, Filistin hükümetinin Gazze Şeridi dahil tüm işgal altındaki Filistin topraklarında sorumluluklarını tam olarak üstlenmesinin desteklenmesi talep edildi.

Bildiride, Suudi Arabistan’ın Eylül 2025’te BM Genel Kurulu’nun 80’inci oturumunda açıkladığı Filistin Yönetimi’nin mali sürdürülebilirliğine yönelik acil koalisyon girişimi memnuniyetle karşılandı. Tüm ülkelere bu girişime katılma ve Filistin hükümetine mali destek sağlama çağrısı yapıldı. Ayrıca, 12 Eylül 2025’te BM Genel Kurulu’nda kabul edilen ve Filistin meselesinin barışçıl çözümü ile iki devletli çözümün uygulanmasına ilişkin konferansın sonuçlarını onaylayan karar da olumlu karşılandı. Söz konusu konferansın, Suudi Arabistan ve Fransa’nın eş başkanlığında New York’ta düzenlendiği hatırlatıldı.

Açıklamada, UAD’ın İsrail’in işgal altında bulunan Filistin topraklarındaki yükümlülüklerine ilişkin danışma görüşü takdir edilirken, Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’nın (UNRWA) görev süresinin üç yıl uzatılması kararı memnuniyetle karşılandı. Ajansa siyasi, hukuki ve mali desteğin sürdürülmesinin gerekliliği vurgulanarak, rolünü veya yetkisini zayıflatmayı hedefleyen girişimler reddedildi.

Bildirinin sonunda, Eylül 2025’te Filistin devletini tanıyan ülkelerin tutumları takdir edilirken, diğer ülkelere de Filistin devletini tanımaları ve BM’de tam üyeliğini desteklemeleri çağrısı yapıldı. Bunun, iki devletli çözümün hayata geçirilmesinin temel unsurlarından biri olduğu belirtildi. Açıklamada, bölgede adil ve kalıcı barışın ancak İsrail işgalinin sona erdirilmesi, 4 Haziran 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen Filistin devletinin uluslararası meşruiyet kararları ve Arap Barış Girişimi doğrultusunda kurulmasıyla mümkün olacağı vurgulandı.


Suudi Arabistan'ın Tuwaiq projesi kapsamındaki ilk savaş gemisi denize indirildi

Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
TT

Suudi Arabistan'ın Tuwaiq projesi kapsamındaki ilk savaş gemisi denize indirildi

Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)

ABD'nin Wisconsin eyaletinde düzenlenen özel bir törenle, Tuwaiq projesi kapsamında üretilecek dört Suudi savaş gemisinden ilki olan "Majesteleri Kral Saud" gemisi denize indirildi.

Gemi, Suudi Arabistan Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı Korgeneral Muhammed El-Garibi tarafından, Suudi Arabistan ve Amerikan tarafından çok sayıda üst düzey subay ve yetkilinin katılımıyla denize indirildi.

Korgeneral el-Garibi, genel olarak silahlı kuvvetlerin ve özellikle deniz kuvvetlerinin Suudi liderliğinden aldığı sınırsız desteğin, modernizasyon ve kalkınmada önemli ilerlemeler kaydedilmesine katkıda bulunduğunu vurguladı. Tuwaiq projesinin, Suudi Arabistan'ın en son askeri teknolojilere dayanan, modern ve profesyonel bir deniz kuvveti oluşturma taahhüdünü ve personelinin ileri eğitim ve nitelik programlarını somutlaştırdığını ifade etti.


Suudi Arabistan Veliaht Prensi Burhan ile görüştü

Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
TT

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Burhan ile görüştü

Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman, dün Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan ve beraberindeki heyetle bir araya geldi.

Görüşmede, Sudan'daki son gelişmeler, bunların sonuçları, güvenlik ve istikrarın sağlanması için gösterilen çabalar gözden geçirildi.