AFAD: Sel nedeniyle Kastamonu'da 25, Sinop'ta 2 kişi hayatını kaybetti

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

AFAD: Sel nedeniyle Kastamonu'da 25, Sinop'ta 2 kişi hayatını kaybetti

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

AFAD'dan Batı Karadeniz'deki sele ilişkin yapılan açıklamada, tüm kurumların, personel ve araç desteğiyle tahliye, arama kurtarma ve müdahale çalışmalarına devam ettiği belirtildi.
*Mehmetçik, sel bölgesinde mahsur kalan 353 vatandaşı helikopterlerle tahliye etti
*İçişleri Bakanı Soylu: Arama kurtarma ekiplerimiz çalışmalarına devam ediyor
*Çevre ve Şehircilik Bakanı Kurum: Kastamonu Bozkurt'taki afet Dereli'deki afetin katbekat fazlası
*AFAD: Batı Karadeniz'deki sel felaketinde ayni ve nakdi yardımlar AFAD koordinasyonunda yapılacak
*Ayancık'ta selden etkilenen vatandaşlara içme suyu dağıtıldı
Açıklamada, "Sel nedeniyle Kastamonu'da 25, Sinop'ta 2 vatandaşımız hayatını kaybetmiştir. Bartın'da kaybolan bir vatandaşımızı arama çalışmaları devam etmektedir." bilgisine yer verildi.
Bartın'ın Ulus Akörensöküler köyünde kaybolan kişiyi arama çalışmalarının AFAD, itfaiye ve jandarma ekipleri ile UMKE personelince sürdürüldüğü vurgulanan açıklamada, Sinop'un Ayancık ve Kastamonu'nun Bozkurt ilçelerinde arama ve kurtarma ekiplerince çalışmalara devam edildiği anlatıldı.

Türk Kızılaya ait 217 personel/gönüllü, 9 ikram aracı ve 42 aracın bölgede bulunduğu, sıcak yemek dağıtımının yapıldığı ifade edilen açıklamada, Jandarma Genel Komutanlığınca Sinop'a 1 mobil mutfak tırı sevk edildiği, afetzedeler için yemek pişirme ve dağıtım hizmetine başlandığı kaydedildi.
Açıklamada, Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından Kastamonu'ya bir mobil mutfak tırının sevk edildiği bildirildi.
AFAD tarafından Kastamonu'ya 5 milyon lira, Sinop'a 3 milyon lira, Bartın'a ise 2 milyon lira acil yardım ödeneğinin gönderildiği hatırlatılan açıklamada, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığından ise Kastamonu'ya 5 milyon lira, Sinop'a 3 milyon lira, Bartın'a da 2 milyon lira ödenek gönderildiği, böylece bölgelere toplam 20 milyon lira ödenek gönderildiği belirtildi.
Açıklamada, Kastamonu, Bartın ve Sinop'ta 70 personelle 833 kişiye psikososyal destek hizmeti sunulduğu belirtildi.
Ayrıca AFAD şu ana kadar Bartın'da 323, Kastamonu'da 925, Sinop'ta ise 472 kişinin tahliye edildiğini açıkladı.

Arama kurtarma çalışmaları sürüyor
Bartın'ın Ulus Akörensöküler köyünde kaybolan kişiyi arama çalışmalarının AFAD, itfaiye, UMKE ve jandarma ekipleriyle sürdürüldüğü vurgulanan açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Sinop'un Ayancık ve Kastamonu'nun Bozkurt ilçelerinde arama ve kurtarma ekipleri tarafından çalışmalar aralıksız devam ettirilmektedir. Samsun, Amasya, Çorum, Çankırı, Karabük, Giresun, Ordu, Tokat, Bolu, Düzce ve Zonguldak valilikleri teyakkuz haline geçirilmiştir. Bölgede yürütülen çalışmalarda AFAD, Genelkurmay Başkanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Sahil Güvenlik Komutanlığı, Jandarma, 112, UMKE, Karayolları Genel Müdürlüğü, DSİ, il özel idaresi, İHH ve YEDAŞ personel ve araçları görev yapmaktadır. Bartın'da 895 personel, 1 arama köpeği, 103 araç, 7 ambulans, 1 AFAD mobil koordinasyon tırı, 77 iş makinesi, 1 bot ve 4 motopomp, Kastamonu'da 2333 personel, 313 araç, 32 ambulans, 9 helikopter, 1 JİKU, 1 İHA, 1 AFAD mobil koordinasyon tırı, 1 mobil harekat merkezi, 225 iş makinesi, 15 bot ve 12 motopomp, 1 dalgıç pompa, 1 jeneratör, 15 arama-kurtarma köpeği, Sinop'ta 1532 personel ile 10 helikopter, 214 araç, 1 AFAD mobil koordinasyon tırı, 27 ambulans, 135 iş makinesi, 8 bot ve 2 motopomp, 1 mobil mutfak, 2 arama-kurtarma köpeği ile görev yapılmaktadır."

Açıklamada, bölgedeki mevcut ekiplere destek amacıyla sevk edilen personel ve araç sayılarına ilişkin şu bilgiler verildi:
"AFAD 77 personel ve 12 araç, Sahil Güvenlik Komutanlığı 17 personel ve 14 bot, Jandarma Genel Komutanlığı 134 personel, 5 arama kurtarma köpeği, 4 kadavra köpeği, 1 JİKU, Emniyet Genel Müdürlüğü 104 personel, 4 arama kurtarma köpeği, 6 araç, 8 bot, 1 mobil mutfak tırı, 25 Büyükşehir/Merkez/İlçe Belediyesi 10 itfaiye ekibi, 27 iş makinesi ve 3 jeneratör, Tarım ve Orman Bakanlığı 8 itfaiye aracı, 10 arazöz, 4 greyder, 4 dozer ve 5 ekskavatör ile DSİ, Karayolları Genel Müdürlüğü ve belediyeler tarafından çok sayıda iş makinesi sevk edilmiştir."
Türk Kızılay tarafından sel bölgelerinde 217 personel ve gönüllü, 9 ikram aracı ve 42 aracın görev yaptığı bildirilen açıklamada, 19 bin 170 sıcak yemek, 17 bin 72 kumanya ve 138 bin 726 ikramlık malzeme dağıtımının yapıldığı ifade edildi.

Bölgede tahliye çalışmaları sürüyor
Açıklamada, Bartın'ın Ulus ilçesinde sel sonrası 323 afetzedenin, Kastamonu'da da 925 kişinin tahliye edildiği, Sinop'un Ayancık ilçesi ve mahallelerinden 472 afetzedenin 2 helikopter aracılığıyla tahliye edildiği, 418 afetzedenin yakınlarının yanına tahliye edildiği aktarıldı.
Açıklamada, barınma çalışmalarına ilişkin de şu bilgiler verildi:
"Kastamonu'da acil barınma ihtiyacının karşılanması için öğrenci yurtlarında 3 bin 577 kişilik kapasite ayrılmış olup, 604 vatandaşımıza barınma hizmeti sunulmaktadır. Kastamonu'daki olası barınma ihtiyaçlarını karşılamak üzere 160 çadır, 480 battaniye, 480 yatak, 480 nevresim seti ve 51 mutfak seti bölgeye sevk edilmiştir. Ankara'dan Kastamonu'ya sevk edilen 4 WC konteyneri bölgeye ulaşmıştır. Sinop'ta acil barınma ihtiyacının karşılanması için öğrenci yurtlarında 2 bin 733 kişilik kapasite ayrılmış olup, 127 vatandaşımıza barınma hizmeti sunulmaktadır. Sinop Ayancık ilçesine Sinop AFAD Lojistik Destek Depo'dan 100 battaniye gönderilmiştir. Bartın'da 10 vatandaşımıza barınma hizmeti sunulmaktadır."
"Bartın genelinde 3 köye, Kastamonu genelinde 117 köye ve Sinop'ta 86 köye elektrik verilememektedir. Kastamonu'ya Samsun AFAD'dan 1 mobil enerji aracı sevk edilmiştir. Sinop'taki çalışmalarda kullanılmak üzere Samsun'dan jeneratör sevk edilmiştir. Kastamonu Bozkurt ilçesinde 3 adet jeneratör sahada aktif durumdadır. Sinop merkezde 37 jeneratör hazırlanmıştır."
Açıklamada, Kastamonu'da yağışlar nedeniyle Çatalzeytin Köprüsü, Küre İkiçay Köprüsü ve Azdavay Köprüsü'nün yıkıldığı, Valay-1 Köprüsü'nün ayaklarında ve Kanlıçay Köprüsü'nün yaklaşım dolgularında hasar meydana geldiği, söz konusu bölgelerde yolun trafiğe kapatıldığı bildirildi.
Bartın'da yağışlar nedeniyle Kavlakdibi Köprüsü ve Kumluca 2 köprüsünün yıkıldığı, Sinop'ta İkisu Köprüsü'nde hasar meydana geldiği, Çatalzeytin-Türkeli yolu ile Türkeli-Erfelek-Sinop yolu ve Ayancık-Sakızyolu'nun hasar nedeniyle trafiğe kapatıldığı kaydedildi.
Kastamonu ve Sinop havalimanları, bölgedeki demir yolu hatları ile kıyı yapılarında ulaşımı etkileyen sorun bulunmadığı ifade edildi.

Kastamonu Devrekani ve Azdavay'a, Bartın Abdipaşa'da Derecik, Ulupınar ve Kadıoğlu, Karadiken ve Yeşilpazar mahalleleri ile Sinop Ayancık'ta Cevizli ve Türkeli'ne su verilemediği, sorunun giderilmesi için çalışmaların sürdürüldüğüne değinildi.

Haberleşme çalışmaları
Açıklamada, Bartın, Kastamonu ve Sinop'ta sel felaketinde haberleşmede genel olarak kesinti bulunmadığ, sel bölgesine 5 mobil baz istasyonu kurulduğu, 9 mobil baz istasyonu ve 2 acil iletişim aracının (WİFİ aracı) ise kurulumunun devam ettiği bilgisine yer verildi.

Yağışların etkisini akşam kaybetmesi bekleniyor
Meteoroloji Genel Müdürlüğünden yapılan açıklamada ise 11 Ağustos'ta Bartın Ulus'a 302,4 mm, Kastamonu Küre'ye 198 mm, Pınarbaşı'na 167 mm, Azdavay'a 145 mm, İnebolu'ya 123 mm, Abana'ya 122 mm, Bozkurt'a 126,5 mm, Sinop merkeze 83,8 mm, Ayancık'a 240,5 mm, Boyabat'a 76,6 mm, Dikmen'e 54 mm, Erfelek'e 78,6 mm, Gerze'ye 72,4 mm, merkeze 83,8 mm ve Türkeli'ne 88,8 mm yağış düştüğü ifade edildi.
Açıklamada ayrıca, sel felaketlerinde Kastamonu'da 34 personel ve 7 araç ile 571 kişiye, Bartın'da 21 personel ve 7 araç ile 207 kişiye, Sinop'ta 15 personel 4 araç ile 55 kişi olmak üzere toplamda 70 personel ve 18 araç ile 833 kişiye psikososyal destek hizmetinin sunulduğu kaydedildi.



Trump'ın Mısır ve Ürdün'den Filistinlileri kabul etmeleri talebi ve anlamlarına dair bir okuma

Yerinden edilmiş Filistinliler, Gazze Şeridi'nin kuzey kesimlerine doğru yol alıyor, 29 Ocak 2025 (AFP)
Yerinden edilmiş Filistinliler, Gazze Şeridi'nin kuzey kesimlerine doğru yol alıyor, 29 Ocak 2025 (AFP)
TT

Trump'ın Mısır ve Ürdün'den Filistinlileri kabul etmeleri talebi ve anlamlarına dair bir okuma

Yerinden edilmiş Filistinliler, Gazze Şeridi'nin kuzey kesimlerine doğru yol alıyor, 29 Ocak 2025 (AFP)
Yerinden edilmiş Filistinliler, Gazze Şeridi'nin kuzey kesimlerine doğru yol alıyor, 29 Ocak 2025 (AFP)

Nebil Fehmi

Donald Trump, Gazze'nin yeniden inşası kapsamında Ürdün ve Mısır'a daha fazla Filistinliyi kabul etmeleri çağrısında bulundu, ardından da Gazze'nin küçük bir yüzölçümüne sahip olması nedeniyle Filistinlilerin bu ülkelerdeki ikametinin daha uzun süreli olabileceğini açıkladı.

Açıklama Ürdün ve Mısır kamuoyunda çok olumsuz tepkilere yol açtı. Ek olarak, resmi hükümet açıklamaları da öneriye ilişkin derin bir rahatsızlığı yansıttı. Trump’ın bu açıklamasına getirilen en iyimser yorum, Trump'ın davanın detaylarına aşina olmadığı ve açıklamasının onun kaba ve sert alışılmışın dışındaki uygulamaları bağlamında yapıldığı yönündeydi. Kendisi gerçekten de davanın kökeninden ve hassasiyetinden habersiz bir zorba ama bu açıklama kendiliğinden ortaya çıkmış bir açıklama olmayıp birçok tehlikeyi de içinde barındırmaktadır. Bunu geçici bir açıklama olarak düşünenler yanılıyor, ciddiyetini ve sonuçlarını küçümseyenler ise suçlu sayılmalılar. Çünkü amacı kötü niyetli ve sonuçları varoluşsaldır ve bu önerinin Büyük İsrail'in Yahudilere ait olduğu konusunda ısrar eden İsrail ile ABD'deki Yahudi ve Hristiyan sağı arasında, açık ve büyüyen bir siyasi arka planı bulunmaktadır. Bu düşünce, geçmişte İsrail hükümetindeki bakanlar tarafından ve yeni yönetimdeki Ortadoğu’dan sorumlu ve kendisini benimseyen yetkililerin çoğu tarafından da defalarca tekrarlandı.

Dolayısıyla meselenin çok ciddiye alınması gerekiyor. Zira bu, Filistin kimliğini sulandırmaya ve sorunu çeşitli yöntemlerle ortadan kaldırmaya yönelik kötü niyetli ve tamamlanmış bir planın parçası ve yeni yönetimin ilk atışıdır. ABD’deki “realist”, İsrail ve siyasi arenanın sağındaki destekçileri arasındaki ideolojik perspektifle, İsrail ve Amerikan yönetiminin siyasi söyleminde bu plan benimsenecek ve pazarlanacaktır. Konunun maddi ve rakamsal olarak ele alınması, hak ve haksızlık ayrımı gözetmeksizin, her davanın bir maliyeti ve her tarafın bir bedeli olduğu düşüncesiyle, her meselenin pratik çözümleri olduğuna inanan iş adamı Trump'ın düşünce tarzıyla örtüşüyor.

Arap tarafların olumlu karşılamamasına rağmen Trump'ın öneriye bağlı kalacağını vurgulaması şaşırtmadı. Önümüzdeki haftalarda ABD'nin Ürdün ve Mısır ile yoğun temaslarda bulunarak bu öneriyi kabul etmeleri için teşvikler sunması yahut reddetmeleri halinde onları açıkça karşı adımlar ve Amerikan yardımının azaltılması ile tehdit etmesi bekleniyor. Öneriyi kabul etmemeleri halinde, onlara ABD'nin uluslararası finans kuruluşlarındaki etkisinin hatırlatılması ve uyarıda bulunulması da bekleniyor. Bunlar sert ve açık diplomasinin hakim olduğu bir çağda yaşadığımızı yansıtan yeni uygulamalardır.

Trump'ın seçimi kazanmasının ardından birçok ülke onunla iyi ilişkiler kurmaya, ya da en azından onunla çatışmaktan kaçınmaya çalışıyor. Bunların arasında Rusya, Çin ve Avrupalı müttefikler gibi bazı büyük ülkeler de yer alıyor. Ancak Trump'ın çatışmacı tutumlarını sürdürmesi, ulusal sınırları aştığını hissettiklerinde Danimarka, Panama, Meksika ve Kanada'nın verdiğini gördüğümüz tepki gibi, dostları ve müttefikleri arasında bile pek çok doğrudan ve olumsuz tepkiye yol açtı. Katılmak ve son derece ciddi bir konuyu görmezden gelmek kabul edilemez olduğu için, doğal olarak yeni Amerikan başkanıyla doğrudan çatışmayı tercih etmeseler de Ürdün ve Mısır'ın verdiği tepki, güçlü ve açık olma arasında bir dengeyi yansıttı. Ürdün'den yapılan açıklama Ürdün’ün Ürdünlülerin, Filistin'in de Filistinlilerin olduğunu vurguladı. Mısır, iki devletli çözüm ve Filistin devletinin kurulması dışındaki tüm önerileri reddettiğinin altını çizdi. Bunlar Filistin davasına en fazla destek veren ve İsrail-Filistin gerginliğinden, İsrail'in bu kahraman halka karşı aşikar adaletsizliklerinden doğrudan etkilenen iki ülkenin sabit ve istikrarlı pozisyonlarıdır. İki ülkenin pozisyonları, zorla göç ettirmenin milli güvenlikleri üzerindeki etkilerinin ciddiyetinin derinlemesine anlaşılmasından kaynaklanan derin tarihi köklere sahiptir. Burada amaç, zorla göç ettirilecek Filistinlilerin uygulamalarının iki ülkenin milli güvenliklerine etkisine karşı korkutmak değil, aksine bunun İsrail'in diğer yayılmacı politikalarını yansıtan geniş çaplı bir uygulama olması nedeniyle taşıdığı tehdide karşı uyarmaktır.

Trump ile hızlı bir çatışmadan kaçınmak mantıklı görünebilir ve bazıları bunu taktiksel olarak doğru görebilir; ancak bu, meseleyi temelden çözmüyor ve kaçınılmaz bir sonraki çatışma olasılıklarını ortadan kaldırmıyor. Çünkü Trump'ın en başından önerdiği şeyin yeni bir siyasi çatışma olduğunu ve bazı Arap ülkelerinin buna karşı çıkmasıyla bu çatışmanın sona ermeyeceğini düşünüyorum. İsrail ve ABD tarafından daha fazla baskı ve tırmandırmaya, aynı amaca ulaşmak için yapılacak talep veya manevraların tekrarlanmasına tanık olacağımızı tahmin ediyorum. Bunların çoğunun birçok ülkenin kendisiyle şahsen bir çatışma yaşamamaya önem vermesinden yararlanmaya çalışacak olan Trump’ın kendisi tarafından ortaya atılmasını bekliyorum. Söylediğim gibi, ilk adım daha fazla ekonomik baskı olacak, bunu Gazze Anlaşması tam olarak uygulanana kadarki geçiş dönemi boyunca veya geçici bir süre mültecilerin kabul edilmesi veya başka ülkelere gönderilmesi önerisinin geliştirilmesi aşaması takip edecek ya da eşlik edecek. Bilindiği üzere İsrail'in mültecilerin geri dönüşüne izin verdiğine dair hiçbir emsal bulunmuyor, ama Mısır ve Ürdün bunu hoş karşılamadı diye bu fikirden vazgeçilmesi de pek mümkün görünmüyor. Çünkü zorla göç ettirme, Filistin davasının içeriğini boşaltmak ve İsrail devletinin Yahudiliğine yönelik en büyük tehlikeyi azaltmak için temel bir adımdır. Önerinin, Gazze'nin yeniden inşası ve Filistinlilerin zorla göç ettirilmesinin maliyetinin büyük bir yüzdesini Arapların üstlenmesinin yanı sıra, daha fazla sayıda Filistinlinin Mısır ve Ürdün dışında çeşitli Arap ülkelerine gönderilmesini kapsayacak şekilde geliştirilmesi olasılığını dışlamıyorum.

Bu ve benzeri sebeplerden dolayı, Arap ülkelerinin büyük çoğunluğunun bu konuya özel bir önem vermesi ve bu konuyla ciddi ve neredeyse kolektif bir şekilde etkileşimde bulunması gerekmektedir.  Zira amacı Filistinliler ile Arap dünyasının milli hayalini ortadan kaldırmaktır ve Ürdün ile Mısır tek başlarına bunun gerçekleştirileceği alanlar ve hedeflenen mekanizmalar değildir. Filistinliler, Ürdün ve Mısır ile sınırlı kalmayıp, birçoğunun çıkarlarını etkileyebilecek bu tehlikeli gelişme karşısında kolektif pozisyonlarının birbirine daha yakın ve sağlam olduğu göz önüne alındığında, tamamen olmasa bile Arapların topluca harekete geçmesi, Amerikan baskısının her birine olan etkisini azaltacaktır. Gerilimin tırmanmasını ve keskin çatışmayı önlemenin en iyi yolu, Arap dünyasının öneriyi hızla, açıkça ve alenen reddetmesidir. Öneriyi erkenden ve net bir şekilde reddedip iki devletli çözüme bağlı olduğunu açıklayarak, kökünden söküp atmasıdır. Gazze'de ateşkes sonrası dönemde iş birliği için siyasi bir uzlaşının mevcudiyetinin ve zorla göç ettirme planlarının durdurulmasının şart koşulmasıdır. Zorla göç ettirme, uluslararası hukuk kurumlarına sunulduğu gibi insanlığa karşı bir suç ve soykırım aracı olduğundan, Arapların da zorla göç ettirilme sorununa karşı çabalarını uluslararası platformlarda aktif hale getirmeleri gerekmektedir.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan  çevrilmiştir.