19 Ağustos 2003’te Irak’ın başkenti Bağdat’ta bir intihar bombacısı patlayıcı yüklü bir kamyonu şehrin doğusunda Birleşmiş Milletler (BM) merkezi olarak kullanılan Canal Hotel’e doğru sürdü. Meydana gelen patlamada o dönem BM Irak Temsilciliği görevini icra eden Brezilyalı diplomat Sergio Vieira de Mello’nun da aralarında bulunduğu 22 kişi hayatını kaybetti.
İlk yardım ekiplerinin enkazın altındaki kişiler arasında De Mello’yu teşhis etmesi, sonraki yıllarda baş gösterecek yeni bir şiddet dalgasının ilk fiili habercisi olacaktı.
ABD'nin Irak'ı işgal ettiği ilk yılın yazında meydana gelen bu intihar saldırısı, BM’nin terör faaliyetlerinin doğrudan birincil hedefi olduğu ve daha sonra özgür Iraklıların şiddet ateşinin içine düştüğü ilk olaydı.
Bu trajik olay kısa bir süre sonra Irak sahnesindeki etkili aktörlerin çelişkileri arasında kaybolup gitti. Ebu Musa el-Zerkavi’nin liderlik ettiği Irak El Kaidesi örgütü, ABD güçleriyle savaş halinde olmasına rağmen intihar saldırısının hedefinde De Mello olduğunu açıkladı. Bu olaya paralel olarak ABD'nin Irak'taki sivil yöneticisi Paul Bremer, De Mello’nun taziyesini Irak’ın tecrübesini eleştirmek için kullanarak, “Irak’ın kendi kendini yönetmeye hazır olduğunu düşünmüyorum” ifadesini kullandı.
ABD ve Irak’taki ‘düşmanları’, şiddetin patlak verdiği bir ana denk gelen ve sürekli rejim değişikliği şokuyla karşılaştığı için olgunlaşmayan ve halen de olgunlaşmamış bir ülkede meydana gelen diplomasi ve insani yardım çalışmaları arasında bir yerde duran benzersiz De Mello hikayesini ihmal ettiler.
De Mello’nun kendi iradesiyle ‘Irak mayınına’ basarak hayatını kaybetmesinden bu yana onun arkasından Irak’a giden BM Temsilcileri ülke siyasetindeki mayınların arasından yürümeye çalıştılar. Anayasanın yazıldığı günden bu yana zorlu ve kompleks zorluklardan geçtiler. Ülkede 4 parlamento seçim dönemini aktifleştirdiler. Irak, De Mello'nun Ortadoğu'da umut verici olarak gördüğü alternatifi şimdiye kadar bilmiyordu.
De Mello Iraklılara güven aşılayarak, onların ülkelerini barış ve diyalog yoluyla yeniden inşa etme gücüne inanmaları için çalıştı. O dönemin şahitleri de Iraklıların patlamadan önce buna yakınlaştıklarını belirtir. De Mello çevresindeki güvenlik önlemlerinin dışına çıkıyordu. Fakat daha sonra bu hareketinin görevin yerine getirilmesi için uygun olmadığı anlaşıldı. Birçok kişinin eleştirdiği bu durum, De Mello’yu son derece karışık bir ülkede örnek bir Misyon Başkanı yaptı.
İntihar bombacısının o gün De Mello’yu seçmesi çatışma bölgelerinde geçen uzun bir hayat hikayesini sonlandırdı. Ancak bu gelişme Iraklıların daha sonra geleceklerinin nasıl olacağına dair seçim yapmaları için bir dönüm noktası oldu.
De Mello’nun ölümünden sonra Irak’taki iç savaş çok fazla gecikmedi. Savaş, tarihle ilgili geleneksel anlatıları kullanarak, mezhep ve siyasi etki arasındaki karmaşık bir çatışmada taassuba kapılan mezhep mensuplarından binlerce kişinin canına mâl oldu. Savaşın zirve noktaya ulaştığı dönemlerde BM ve uluslararası toplum patlamanın şokundan kurtulmaya çalışıyor ve Irak gibi bir ülkede insani çalışmaların yapısını yeniden gözden geçiriyordu.
Dünyada insani yardım alanında çalışanlar De Mello’nun ölümünün BM tarihini ve insan hakları alanını olaydan önce ve olaydan olarak ikiye böldüğü görüşünde. Belki de ofisinin enkazı altında bulunan kurbanın son sözleri “misyonu durdurmalarına izin vermeyin” olmuştur. Ve bu sözler, BM’yi Irak fobisinden uyandıran ve sonraki senelerde gücünü toparlamasına yardımcı olan bir iğne görevi görmüş olabilir.
De Mello’nun ardından Irak’a gelen BM Temsilcileri Pakistanlı Eşref Kadı, İsveç ve İtalyan vatandaşı olan Steffan de Mistura, Bulgaristanlı Nickolay Mladenov ve son olarak Hollandalı Jeanine Plasschaert kendilerini 17 yıl önce Irak’taki BM merkezinde meydana gelen patlamanın yol açtığı zorlu anla karşı karşıya buluyor.
BM intihar saldırısının gerçekleştiği ve De Mello’nun hayatını kaybettiği günü Dünya İnsani Yardım Günü olarak seçti. BM’nin bu kararı, dünyanın dört bir yanındaki çatışma bölgelerinde ve 2003’te Bağdat’taki senaryonun tekrarlanması muhtemel bölgelerdeki insani yardım çalışanlarını görevlerine devam etmeleri konusunda motive etmek adına sembolik bir jest olarak görüldü.
BM, De Mello’nun ölümünün ardından Irak’taki BM Misyonunu genişletmek için 4 yıl (2007) bekledi. Halihazırda Misyon bünyesinde çeşitli ülkelerden yaklaşık 170 görevli ve 18 kentin tamamında BM adına çalışan 420’nin üzerinde Iraklı görevli bulunuyor.
De Mello Paris Sorbonne Üniversitesi'nde Felsefe ve İnsan Bilimi dallarında eğitim aldı. Üniversite eğitimi sırasında BM ekiplerinden birine katıldı. 1969’da doktora derecesini aldığında BM Mülteciler Yüksek Komiserliği’ne (UNHCR) katıldı.
De Mello, UNCHR’ye katılmadan önce Fransa’da bulunduğu dönemde sol eylemlere katıldı ve ‘Amerikan Emperyalizmine’ karşı düzenlenen en büyük protesto hareketine şahit oldu -muhtemelen katıldı-. Nitekim bu protesto hareketi dönemin Fransa Cumhurbaşkanı’nın Paris’ten Berlin’e gizlice kaçmasıyla son bulmuştu.
De Mello, çalışma özgeçmişini 1996’da BM Mülteciler Yüksek Komiserliği Yardımcılığı’na atanarak taçlandırdı. 2002’de Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’ne getirildi. Bu göreve gelmesinden bir yıl sonra Irak’a gitti. Uluslararası çevreler De Mello’yu barışın sağlanması konusunda “tecrübeli” ve “içten” biri olarak niteler.
Irak’ta çapraz ateşte kalan insani yardımın sembolü: De Mello
BM merkezini hedef alan intihar saldırısının 19. yıldönümü

Sergio Vieira de Mello (BM’nin Twitter hesabı)
Irak’ta çapraz ateşte kalan insani yardımın sembolü: De Mello

Sergio Vieira de Mello (BM’nin Twitter hesabı)
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة