Ozon tabakasının korunması sıcaklık artışının önlenmesini sağlıyor

Atina’nın batısında ve kuzey Kaliforniya’da yangınlar devam ediyor.

Atina’nın batısında günlerdir devam eden orman yangını rüzgarın yönünün değişmesiyle hız kazandı. (EPA)
Atina’nın batısında günlerdir devam eden orman yangını rüzgarın yönünün değişmesiyle hız kazandı. (EPA)
TT

Ozon tabakasının korunması sıcaklık artışının önlenmesini sağlıyor

Atina’nın batısında günlerdir devam eden orman yangını rüzgarın yönünün değişmesiyle hız kazandı. (EPA)
Atina’nın batısında günlerdir devam eden orman yangını rüzgarın yönünün değişmesiyle hız kazandı. (EPA)

Sera gazlarından neden olduğu ve sanayi öncesi döneme göre yaklaşık 1,1 derecelik artış görüldüğü tahmin edilen küresel ısınma, ölümcül seller, sıcak hava dalgaları, yangınlar ve kasırgalar da dahil olmak üzere felaketlere neden olmaya devam ediyor. Ancak dün Nature dergisinde yayınlanan bir araştırma umutları artırdı. Araştırmaya göre bazı aerosol türlerinin yasaklanması ile gezegenimiz 2100 yılına kadar 2,5 santigrat derecelik ekstra bir sıcaklık artışından kaçınabilir. Güneşin cilt kanserine neden olan, gözlere ve bağışıklık sistemine zarar veren ışınlarına karşı dünyayı koruyan ozon tabakasında oluşan delikten kloroflorokarbon (CFCs) (özellikle soğutucularda ve spreylerde kullanılıyor) gazları sorumlu tutuluyor. 1987’de imzalanan Montreal Protokolü’nde bu gazların kullanımına kademeli olarak son verilmesi çağrısı yapıldı. Söz konusu araştırmaya göre bu protokol kabul edilmeseydi ve ülkeler Paris Anlaşması’nda belirtildiği gibi diğer gazların neden olduğu sıcaklık artışını 1,5 derecenin altında sınırlayabilselerdi bile küresel sıcaklık 4 derece artışa ulaşacaktı. CFCs gazlarının ozon tabakasına saldırmalarının yanı sıra karbondioksitten 10 bin kat daha fazla ısı hapsederek güçlü bir sera etkisine neden oluyor.
1960’lardan bu yana ormanlar ve diğer araziler, insan faaliyetleri sebebiyle ortaya çıkan karbondioksitin yaklaşık yüzde 30’unu emerken okyanusların etkisi ise yüzde 20 oldu. Lancaster Üniversitesi’nden Paul Young başkanlığındaki araştırmacılar, simülasyonlara dayanarak ozon tabakasını etkileyen ürünler sebebiyle bitkilerin karbondioksiti emme kabiliyetinin ciddi şekilde zarar görebileceği sonucuna vardı. AFP’nin aktardığına göre Paul Young, böyle bir senaryonun hem insan sağlığı hem de bitkiler için bir felaket olduğunu söyledi.
Yangınlarla mücadele sürüyor
Yunan ve Polonyalı itfaiyeciler, Atina’nın batısında günlerdir yanan ve rüzgarın yönünün değişmesiyle daha da şiddetlenen orman yangınından bir köyü ve sakinlerini kurtarmayı başardılar. Alevleri kontrol altına alma çalışmalarına çok sayıda helikopter ve itfaiye uçağı katıldı. Ancak yangını söndürmenin zor olduğu belirtiliyor.
Vatandaşı Koruma Bakanı Michalis Chrisochoidis bunun nedeninin, itfaiye personellerinin ve araçlarının yangınlara ulaşabilmesi için, bölgedeki yüksek dağlarında sık çam ormanlarının arasında yol ve patikaların bulunmaması olduğunu söyledi.
Yunanistan merkezli bir radyoda çarşamba günü yayınlanan bir haberde, acil durum ekiplerinin Vilia köyünde yaşayan 3 bin kişiyi kurtarmayı başardığı duyuruldu.  Marousi Belediye Başkanı George Patoulis, “Yangınları bugün kontrol altına almayı umuyoruz” açıklamasında bulundu. Bölgede rüzgarın yönünü çarşamba günü değiştirmesi ile çevre dağlarda alevler yükseldi. Yangın bir köyü tehdit etmeye başladı.
ABD’nin Kaliforniya’da eyaletindeki binlerce vatandaş da El Dorado Ulusal Ormanı’nı etkisi altına alan alevlerim birkaç gün önce şiddetli kuraklık ve kuvvetli rüzgarlar ile hız kazanması sebebiyle bölgeyi terk etme hazırlıklarına başladı. İtfaiye teşkilatı tarafından yayınlanan son açıklamaya göre yangın alanı son 24 saat içinde 8 kat genişledi ve çarşamba günü itibariyle kontrolden çıktı. The Sacramento Bee gazetesinin aktardığına göre Kaliforniya İtfaiye Şefi Tom Porter, “Lütfen, uyarılara kulak verin. Bölgeyi boşaltmanızı istediğimizde ayrılın!” uyarısında bulundu. İtfaiye Şefi açıklamasında “Evlerinizi bu yangınlardan koruyabilmemiz için çalışmalarımıza engel olmamanızı istiyoruz” ifadelerini kullandı.
Ormanda çıkan yangın yaklaşık 215 kilometrekarelik bir alana yayıldı. “Caldor Fire” olarak adlandırılan yangının, Kaliforniya eyaletinin kuzeyinde Sacramento’dan yaklaşık 80 kilometre uzaklıkta bulunan küçük bir şehri yok etmesinin ardından iki yaralı helikopterle hastaneye kaldırıldı.
Caldor Fire, iklim değişikliğinin daha da şiddetlendirdiği kronik kuraklığa eğilimli bir bölge olan ABD’nin batısını etkisi altına alan düzinelerce yangından sadece biri. Lake County polisi, Cache Fire adı verilen yeni bir yangın nedeniyle Lake City’nin bir kısmının acilen tahliye edilmesini emretti. Dixie Fire ise bir aydan uzun bir süredir devam ediyor. Söz konusu yangınla mücadele için 6 binden fazla itfaiyeci görevlendirilmiş olmasına rağmen felaketin sadece yüzde 33’ü kontrol altına alındı. Lüksemburg büyüklüğünde 2 bin 500 kilometrekareden daha büyük bir alanı küle çeviren felaket Kaliforniya tarihindeki en büyük ikinci yangın oldu. Son yıllarda yangın sezonunun uzamasıyla birlikte ABD’nin batısındaki orman yangınlarının sayısı ve yoğunluğu da arttı. Uzmanlara göre bu durum, küresel ısınmayla bağlantılı. Bazı bölgelerde oluşan yüksek sıcaklıklar, artan ısı dalgaları ve azalan yağışlar yangınlar için son derece elverişli koşullar oluşturuyor.



Diyabet hastalarına uyarı... Bu kış meyvelerine dikkat edin

Kontrolsüz mandalina ve portakal tüketimi kan şekerinde ani yükselmeye neden olabilir. (Pexels)
Kontrolsüz mandalina ve portakal tüketimi kan şekerinde ani yükselmeye neden olabilir. (Pexels)
TT

Diyabet hastalarına uyarı... Bu kış meyvelerine dikkat edin

Kontrolsüz mandalina ve portakal tüketimi kan şekerinde ani yükselmeye neden olabilir. (Pexels)
Kontrolsüz mandalina ve portakal tüketimi kan şekerinde ani yükselmeye neden olabilir. (Pexels)

Kışın gelmesiyle birlikte nar, mandalina ve portakal gibi lezzetli mevsim meyveleri pazarları doldurur ve tatlı tadıyla herkesi cezbeder. Ancak, diyabet hastaları için tüm meyveler güvenli bir seçim değildir.

Bazı meyveler, kan şekeri düzeylerini önemli ölçüde etkileyerek hastalık kontrolünü tehdit edebilecek yüksek düzeyde doğal şeker içerir.

Kaçınılması gereken yüksek şekerli kış meyveleri

Kışın, kan şekeri düzeylerinde hızlı bir artışa neden olabilecek yoğun şeker içerdikleri için, diyabet hastalarının çok dikkatli tüketmesi veya tamamen kaçınması gereken bazı meyveler vardır.

Nar

Antioksidanlar ve vitaminler açısından zengin olması gibi birçok yararına rağmen, nar yüksek düzeyde doğal şeker içerir. Narın fazla tüketilmesi, şeker seviyelerinde keskin bir artışa yol açarak yemeklerden sonra kan şekeri seviyelerinin kontrolünü zorlaştırabilir.

xscdf
Nar yüksek düzeyde doğal şeker içerir. (Pexels)

Tatlı mandalina

Bu meyveler tatlı tadı ve ferahlatıcı aromasıyla sevilir, ancak vücut tarafından hızla emilen büyük miktarda basit şeker içerir.

Diyabet hastaları için, bunları kontrol etmeden tüketmek kan şekerinde ani bir yükselmeye neden olabilir ve böylece diyet kontrolünü bozabilir.

Olgun armutlar

Armut ne kadar olgunsa, doğal şeker içeriği o kadar yüksek olur. Bu nedenle şeker hastaları, yedikten sonra kan şekeri seviyelerinde dalgalanmaların önlenmesi için nispeten olgunlaşmamış armutları seçmeli veya çok sınırlı miktarlarda yemelidir.

csdfr
Diyabet hastaları olgunlaşmamış armutları tercih ederler. (Pexels)

Kırmızı elmalar

Kırmızı elmalar, yeşil elmalardan daha tatlıdır ve daha yüksek düzeyde doğal şeker içerir. Bunları büyük miktarlarda yemek, yemekten sonra kan şekerinde hızlı bir artışa neden olabilir. Bu nedenle, tüketimini azaltmak veya daha güvenli yeşil elmalarla değiştirmek tavsiye edilir.

Diyabet hastaları için uygun şeker oranı düşük kış meyveleri hangileridir?

Glukoz seviyeleri üzerinde düşük etkisi olan ve şeker hastalarının yüksek kan şekeri konusunda endişelenmeden mevsim meyvelerinin tadını çıkarabilmelerini sağlayan birkaç meyve seçeneği vardır. Bunlardan bazıları şunlardır:

Yeşil elmalar

Yeşil elmalar, ekşi tadı ve kırmızı elmalara göre daha düşük şeker içeriği ile karakterizedir. Tokluk hissi veren lif bakımından zengindirler. Lif ayrıca, şeker emilimini yavaşlatarak yemeklerden sonra glukoz seviyelerini sabit tutar.

Kırmızı meyveler (çilek, yaban mersini, böğürtlen)

Kırmızı meyveler nispeten düşük şeker içerir ve vücut hücrelerini iltihaptan koruyan antioksidanlar açısından zengindir. Meyvelerdeki lif, şeker emilimini yavaşlatmaya yardımcı olur, bu da onları atıştırmalık olarak veya yoğurt ve tam tahıllara eklenerek tüketmek için mükemmel bir seçim haline getirir.

df
Kırmızı meyveler nispeten düşük şeker içerir ve antioksidan bakımından zengindir. (Pexels)

Greyfurt

Greyfurtun kalori ve şeker içeriği düşüktür. Lif ve su içeriği sayesinde iştahı kontrol etmeye yardımcı olur. Kahvaltıya veya atıştırmalık olarak mükemmel bir katkı olabilir, ancak greyfurt ile etkileşime giren belirli ilaçlar kullanıyorsanız, diyabet ilacınızı almayı unutmayın.

Kivi

C vitamini ve lif açısından zengin küçük bir meyve olan kivinin, diğer bazı kış meyvelerine kıyasla şeker içeriği düşüktür. Atıştırmalık olarak ölçülü bir şekilde yenebilir veya salatalara ve meyve tabaklarına eklenebilir, ancak ilk kez yedikten sonra kan şekeri seviyenizi mutlaka kontrol edin.

Diyabet hastaları meyveyi nasıl yemelidir?

Miktarı kontrol edin: Düşük şekerli meyveler bile ölçülü olarak yenmelidir ve günlük porsiyon, glukozda ani bir artış olmaması için farklı öğünlere bölünmelidir.

Yedikten sonra kan şekerinizi ölçün: Bu, meyvenin kan şekeri seviyeniz üzerindeki etkisini anlamanıza ve diyetinizi buna göre ayarlamanıza yardımcı olur.

Meyveyi protein veya sağlıklı yağlarla birleştirin: Şekerin kan şekerine olan etkisini azaltmak ve tokluk hissini artırmak için meyveleri protein veya kuruyemiş, yoğurt gibi sağlıklı besinlerle birleştirin.

Meyve ve sebze alımınızı çeşitlendirin: Vücut için gerekli olan antioksidanları ve lifleri artırırken dengeli bir diyet elde etmek için.

Taze meyveleri tercih edin: Kan şekeri düzeylerini çok hızlı yükseltebilen ilave şeker içeren hazır ve konserve meyve sularından kaçının.

Doktorunuza veya beslenme uzmanınıza danışın: Diyetinize yeni bir meyve türü eklemeden önce, durumunuza uygun olduğundan emin olmak için doktorunuza veya beslenme uzmanınıza danışın.


Trump, aylarca süren çekişmenin ardından Musk'ı övdü: 'Hayatındaki aptalca bir andı'

ABD Başkanı Donald Trump ve Elon Musk Arşiv- DPA)
ABD Başkanı Donald Trump ve Elon Musk Arşiv- DPA)
TT

Trump, aylarca süren çekişmenin ardından Musk'ı övdü: 'Hayatındaki aptalca bir andı'

ABD Başkanı Donald Trump ve Elon Musk Arşiv- DPA)
ABD Başkanı Donald Trump ve Elon Musk Arşiv- DPA)

Elon Musk ile yaşadığı anlaşmazlığın üzerinden altı aydan kısa bir süre geçtikten sonra, ABD Başkanı Donald Trump dün teknoloji milyarderine sıcak sözler söyledi.

Trump, Asya seyahati sırasında gazetecilere "Elon'u seviyorum ve sanırım hep seveceğim," dedi. Musk, geçen yıl Trump'ın başkanlık kampanyasına 250 milyon dolardan fazla bağışta bulundu. Trump'ın göreve geldiği ilk aylarda Musk, başkanın yakın sırdaşı oldu ve kamu harcamalarını kısma görevini üstlendi.

Ancak yaz başında, Trump'ın sunduğu büyük bir bütçe tasarısı nedeniyle aralarında anlaşmazlık çıktı ve Musk siyasi görevinden çekilene kadar ikisi sosyal medyada birbirlerine saldırmaya başladı. Temmuz ayında Musk kendi siyasi partisini kurduğunu duyurdu, ancak o zamandan beri partiden hiçbir haber alınamadı ve o zamandan beri Musk'ın siyasi faaliyetleri, çevrimiçi platformu X'te sağcı görüşlerini dile getirmekle sınırlı kaldı. Eylül ayında Trump ve Musk, öldürülen sağcı aktivist Charlie Kirk için düzenlenen anma töreninde konuştular.

Trump, törenden bu yana Musk ile sınırlı bir iletişim kurduğunu ve bunun "çok fazla olmadığını" söyledi. Teknoloji milyarderinin kötü bir dönemden geçtiğini belirten Trump, "Hayatında aptalca bir an, çok aptalca bir an... ve eminim bunu size kendisi de anlatacaktır" dedi.


"Son derece nadir Roma" mezarı, arkeologları şaşkına çevirdi

Almanya'nın Bavyera eyaletinin kalbinde anıtsal Roma dönemi mezarı ortaya çıkarıldı (Bavyera Eyalet Anıt Koruma Ofisi)
Almanya'nın Bavyera eyaletinin kalbinde anıtsal Roma dönemi mezarı ortaya çıkarıldı (Bavyera Eyalet Anıt Koruma Ofisi)
TT

"Son derece nadir Roma" mezarı, arkeologları şaşkına çevirdi

Almanya'nın Bavyera eyaletinin kalbinde anıtsal Roma dönemi mezarı ortaya çıkarıldı (Bavyera Eyalet Anıt Koruma Ofisi)
Almanya'nın Bavyera eyaletinin kalbinde anıtsal Roma dönemi mezarı ortaya çıkarıldı (Bavyera Eyalet Anıt Koruma Ofisi)

Almanya'nın Bavyera eyaletinde arkeologlar, özenle inşa edilmiş ancak içi boş bir dairesel taş mezar ortaya çıkardı ve bunun "son derece nadir" bir Roma dönemi mezar höyüğü olabileceğini düşünüyor.

Araştırmacılar, taş çemberin Eichstätt kasabasında eski bir Roma yolunun yanındaki inşaat çalışmaları sırasında ortaya çıkarıldığını söyledi.

Daha sonraki kazılarda, özenle yerleştirilmiş taşlardan oluşan 12 metre çapında "özellikle dikkat çekici" bir dairesel yapı ortaya çıkarıldı ve bu da bunun gerçekten de bu antik eyalette nadiren belgelenen bir tür olan bir Roma mezar höyüğü veya tümülüsü olduğunu gösteriyor.

Arkeologların "derin boşluk" diye tanımladığı höyüğün içeriği de soru işaretlerine yol açtı.

Yapının içinde iskelet veya mezar eşyası izi bulunmadığından, bunun başka bir yerde gömülmüş bir kişiyi anmak için anıt mezar olarak inşa edilmiş sembolik veya temsili bir anıt mezar olabileceğini düşündüler.

Bavyera Eyalet Anıt Koruma Ofisi Genel Küratörü Mathias Pfeil, "Mezar hem bir anma yeri hem de sosyal statünün bir ifadesiydi... Burada bu yaşta ve büyüklükte bir mezar anıtı bulmayı beklemiyorduk" dedi.

Araştırmacılar, çevrilmiş bir açıklamada Roma İmparatorluğu'nun bir eyaletine atıfta bulunarak, "(Almanya'nın) Augsburg bölgesinde birçok Roma mezar yeri bilinmesine rağmen bu ölçekte taş halka duvarlı tümülüsler eski Raetia eyaletinde son derece nadirdir" diye yazdı.

Orta Avrupa ve İtalya, bu tür mezar höyüklerine dair köklü bir geleneğe zaten sahipti. Arkeologlar, günümüz Almanya'sının bazı kısımları da dahil antik Roma İmparatorluğu'nun kuzeybatı eyaletlerinde, bu tür höyüklerin MS 1. yüzyıldan itibaren ortaya çıktığını söylüyor.

Avrupa'nın bu bölgesinde ve çevresinde daha önce keşfedilen mezar höyükleri genellikle daha eski Tunç ve Demir çağlarına tarihleniyor.

fg
Bavyera'da ortaya çıkarılan taş duvar kesiti (Bavyera Anıt Koruma Devlet Ofisi)

Ancak son kazıda görülen taş duvarların türü, daha sonraki Akdeniz modellerini takip ediyor gibi görünüyor.

Sözkonusu bulgulara dayanan araştırmacılar, bunun Roma öncesi, özellikle Kelt cenaze geleneklerinin kasıtlı olarak yeniden canlandırıldığına işaret edebileceğinden şüpheleniyor.

Mezar höyüğünün Nassenfels'ten Altmühl Vadisi'ne giden bilinen bir Roma dönemi yolunun hemen yanında bulunması ve kırsaldaki bir Roma yerleşimine yakınlığı, uzmanlara göre bu yorumu destekliyor.

Araştırmacılar, "Bu nedenle Wolkertshofen'deki Roma mezarı, Bavyera'daki Roma yaşamı üzerine gelecekteki araştırmalar için özel bir öneme sahip" diye yazdı.

Independent Türkçe