Ürdün elektriğinin ve Mısır gazının Lübnan'a ithali Suriye'nin onayına bağlı

Yakıt krizi nedeniyle jeneratörler dahi elektrik üretemiyor (Ulusal Ajans)
Yakıt krizi nedeniyle jeneratörler dahi elektrik üretemiyor (Ulusal Ajans)
TT

Ürdün elektriğinin ve Mısır gazının Lübnan'a ithali Suriye'nin onayına bağlı

Yakıt krizi nedeniyle jeneratörler dahi elektrik üretemiyor (Ulusal Ajans)
Yakıt krizi nedeniyle jeneratörler dahi elektrik üretemiyor (Ulusal Ajans)

Ürdün elektriğinin ve Mısır gazının Lübnan'a ithal edilmesi, bu enerji kaynaklarının kendi topraklarından geçecek olması nedeniyle Suriye’ye tabidir. Bu adım, Lübnan'daki elektrik kesintisi krizine uzun vadeli bir çözümün parçası olabilir.
Bu çözüm, ABD'nin Lübnan Büyükelçisi Dorothy Shea tarafından Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn’a geçen Perşembe yapılan görüşme sırasında önerildi. Shea, ABD yönetiminin Ürdün elektiriğinin Suriye üzerinden Lübnan'a aktarılmasına yardım etmeye devam etme kararını açıkladı. Bu yardım, Mısır gazını Ürdün'e aktarıp Ürdün'ü Suriye üzerinden Lübnan'a bağlayan şebekeye yerleştirilecek ek miktarlarda elektrik üretilmesini sağlayarak olacak. Aynı zamanda Mısır gazının Ürdün ve Suriye üzerinden kuzey Lübnan'a transferi de kolaylaşacak.
ABD Büyükelçisinin önerisi yeni değil. Bu öneri, eski Lübnan Başbakanı Saad Hariri'nin geçen Temmuz ayında Kahire'de Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi ile yaptığı görüşmelerin bir parçasıydı. İleri Sosyalist Partisi’ndeki parlamenter kaynaklar, Şarku'l-Avsat'a, Hariri’nin, elektrik üretim krizine bir çözüm bulmak için Mısır gazının Lübnan'a ithal edilmesi dosyasını Sisi ile görüştüğünü ifade etti. Kaynaklara göre Ürdün, Suriye'ye yönelik yaptırımlar karşısında istisnalar elde etmek için ABD ile iletişim kurma çabası içerisinde. Hariri daha önce bu konuya değinmişti.
Benzer bir anlaşma, elektrik enerjisinin Suriye topraklarındaki iletim hatları aracılığıyla iletilmesini sağlıyor. Aynı zamanda Mısır gazının Lübnan'a ulaşmasına ve gazla çalışan elektrik santrallerini işletmesine izin veriyor. Bu santraller 11 yıldır durmuş vaziyette.
Arap Gaz Boru Hattı, kara yoluyla Mısır'dan Suriye'ye, Ürdün üzerinden Lübnan'a uzanıyor, Humus bölgesinden kuzey Lübnan'a geçiyor ve oradan da kuzey Lübnan'daki Deir Ammar'a kadar uzanıyor.
Lübnan 2008 yılında bu hattan yararlandı. Lübnan eski Başbakanı Fuad Sinyora, 2019 yılında Doğu Akdeniz ülkelerinin münhasır ekonomik bölgelerinde yer alan petrol malzemeleriyle ilgili konulara ilişkin bir sempozyumda şunları söyledi: “2008 yılında Mısır'dan gaz ithal etme ihtimali olduğu sırada, bu amaçla Mısır ile Akabe arasında güney Suriye'ye ulaşmak için bir hat kurulmuş ve Lübnan gaz ithal etmeye başlamıştır.”
Lübnan Maliye Bakanlığı'nın verileri, 2010 yılında Lübnan'ın Mısır gazı için Mısır E-Gaz şirketine 22 milyon dolar ödediğini ortaya koyuyor.
Mesele, Suriye toprakları üzerinden ulaşım kompleksini çözmek ve Lübnan'ı Sezar Yasası'nın yaptırımlarından hariç tutmak için Suriye ile siyasi görüşmeler yapmak ile ilgili olsa da Petrol ve Gaz uzmanı Dr. Laury Haytayan, teknik sorunun çözülmesi gerektiğini söylüyor.
Haytayan, Şarku'l Avsat'a verdiği demeçte, konunun Deir Ammar istasyonuna ulaşan Mısır boru hattının bakımıyla sınırlı kalmaması gerektiğini, bunun yerine Lübnan'daki gazla çalışan elektrik santrallerine gaz sağlamak için boru hattı ağı da dahil olmak üzere altyapı ağının genişletilmesi gerektiğini söyledi.
Ürdün'den elektrik ithali dosyasına gelince, Haytayan, iletim hatlarında enerji israfını önlemek için iletim şebekesinin kullanılır olup olmadığının teyit edilmesi gerektiğini belirtti ve projenin Suriye tarafından engelleneceğine dair endişelerini dile getirdi. Haytayan, “Kolayca çözülebilecek teknik engeller olduğu doğrudur, ancak projenin uygulanmasını engelleme ihtimali olan siyasi engellerin bulunmadığından emin olunmalıdır” dedi.



Hizbullah'a yönelik çağrı cihazı saldırısıyla ilgili en büyük soru: Neden şimdi?

Hizbullah'a yönelik çağrı cihazı saldırısıyla ilgili en büyük soru: Neden şimdi?
TT

Hizbullah'a yönelik çağrı cihazı saldırısıyla ilgili en büyük soru: Neden şimdi?

Hizbullah'a yönelik çağrı cihazı saldırısıyla ilgili en büyük soru: Neden şimdi?

Colin P. Clarke

Lübnan ve Suriye’nin bazı bölgelerinde salı günü gerçekleştirilen eş zamanlı bir saldırıda, Lübnan’daki Hizbullah Hareketi tarafından kullanılan yüzlerce çağrı cihazı peş peşe patladı. Saldırıda en az 10 kişi öldü, binlerce kişi yaralandı.

Birçok kişi saldırının neden şimdi düzenlendiğini ve saldırının zamanlamasının daha geniş bir anlamı olup olmadığını merak ediyor.

İsrail, ABD'nin daha geniş çaplı bir operasyonun, bölgede topyekûn bir savaşa yol açabileceği yönündeki uyarılarına rağmen, Hizbullah’ın saldırılarını önlemenin savaştaki hedeflerinden biri olduğunu açıkladı. Çağrı cihazı saldırısı İsrail'in Lübnan'da Hizbullah'a karşı yürüteceği uzun vadeli bir askeri harekatın başlangıcı olabileceği gibi, İsrail ile İran'ın vekilleri arasında uzun süredir devam eden gölge savaşının son gizli operasyonu da olabilir. İsrail, saldırıyı fark edilmeden gerçekleştirilebileceği zaman aralığı sınırlı olduğu için de böyle bir saldırı düzenlemiş olabilir.

İsrail'in istihbarat servisi Mossad için bu saldırı, 7 Ekim 2023 tarihinde Hamas'ın İsrail'e yönelik saldırısında yaşanan başarısızlıklar nedeniyle ciddi şekilde zedelenen itibarını iyileştirme yolunda atılan sağlam bir adım olabilir. Saldırı aynı zamanda bir casus romanından fırlamış gibi görünüyor. Mossad'ın böylesine büyük ve dramatik bir operasyonu nasıl gerçekleştirebildiğine dair çok sayıda hipotez ortaya atıldı. Patlayıcıların çağrı cihazlarına üretim aşamasında mı yoksa tedarik süreci sırasında mı yerleştirilmiş olabileceğini henüz bilmiyoruz.

Hizbullah, İsrail'in siber saldırılarına karşı önlem amacıyla çağrı cihazları gibi eski iletişim araçlarını kullanıyordu. Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’ın alternatif iletişim araçları kullanmaya çağırdığı Hizbullah üyeleri 7 Ekim saldırısının ardından cep telefonu kullanmaktan büyük ölçüde kaçındılar.

Bazı kişiler cihazlara sızan kötü amaçlı yazılımın pillerin aşırı ısınmasına ve sonunda patlamasına neden olduğunu düşünüyor. Oysa saldırı titiz bir planlama ve ayrıntılara gösterilen özenle dikkatlice organize edildi. Saldırının anlık etkisi ne olursa olsun, ortaya çıkan tablo Hizbullah'ın paranoyasını arttıracak ve Mossad'ın gelecekte yapabileceklerine karşı daha fazla temkinli olmasına yol açacak. Hizbullah'ın bu saldırının ardından iç güvenlik aygıtında bir revizyona gidebilir, operasyonel güvenliğindeki boşlukları gözden geçirebilir ve üyelerinin yeteneklerini arttırmaya çalışabilir. Tüm bunlar aynı zamanda Hizbullah içinde kan dökülmesine yol açabilir ve içeride bir casus avı başlayabilir. Bu da İsrail istihbaratı için bir başka kazanç olacaktır.

Saldırı, titiz bir planlama ve ayrıntılara gösterilen özenle dikkatlice organize edildi.

Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye’ye geçtiğimiz temmuz ayı sonlarında Tahran'da düzenlenen suikastta olduğu gibi çağrı cihazı saldırısının arkasındaki nedenlerden biri de Mossad'ın prestijini yeniden kazanma konusundaki kararlılığıydı. İsrail istihbaratı 7 Ekim 2023 saldırısından önce her şeye gücünün yetebileceği yönünde güçlü bir imaja sahipti. Mossad efsaneleri, Steven Spielberg yönettiği Münih ve Netflix yapımı Kaos gibi popüler casusluk filmleriyle ekranlara taşınmıştı.

İsrail'in hedef odaklı suikastlarında, geçtiğimiz ocak ayında Beyrut'ta Hamas'ın Siyasi Büro Başkan Yardımcı Salih el-Aruri, temmuz ayı sonlarında yine Beyrut'ta Hizbullah’ın üst düzey komutanlarından Fuad Şükür ve Şükür’den kısa bir süre sonra da İsmail Heniyye öldürüldü.

dfv fdev
Patlayan çağrı cihazlarından birinden geri kalanlar Beyrut'ta sergilendi, 18 Eylül (AFP)

İsrail'in gizli operasyonlarının Mossad'ın imajını iyileştirmenin yanı sıra daha pratik bir etkisi de var. Saldırı büyük olasılıkla Hizbullah'ın komuta ve kontrol merkezini yok etti. Bu da öngörülebilir gelecekte Hizbullah için büyük iletişim sorunlarına yol açacak. Dahası, salı günü gerçekleşen saldırıda yüzlerce Hizbullah üyesi yaralandı. Bazılarının parmaklarının ya da ellerinin koptuğu ya da geçici de olsa sahadan uzaklaşmalarına neden olan başka yaralanmalar gibi fiziksel bozukluklara sebep olduğu şüphesiz.

Yemen'deki Husiler, Irak ve Suriye'deki milisler ve İran'ın diğer vekilleri daha fazla önlem almaya başlayacaktır. Bu durum söz konusu grupların birbirleriyle iletişim kurma şekillerinde değişikliklere yol açarak koordinasyon düzeylerini doğrudan etkileyebilir ve saldırı düzenleme kabiliyetlerini engelleyebilir.