Dünyanın ilk temizlik uydusu, yörüngedeki ilk testi geçti

ELSA-d uzay çöplerini manyetizmayla yakalıyor (Astroscale)
ELSA-d uzay çöplerini manyetizmayla yakalıyor (Astroscale)
TT

Dünyanın ilk temizlik uydusu, yörüngedeki ilk testi geçti

ELSA-d uzay çöplerini manyetizmayla yakalıyor (Astroscale)
ELSA-d uzay çöplerini manyetizmayla yakalıyor (Astroscale)

Japonya merkezli uzay firması Astroscale, yörüngedeki uzay çöplerini toplaması için tasarladığı uzay aracının ilk testi başarıyla tamamladığını duyurdu.
Şirket, ELSA-d ismini verdiği uydunun 25 Ağustos'ta gerçekleştirdiği gösteride, küçük bir uzay aracını yörüngede önce serbest bıraktığını, ardından manyetizma aracılığıyla yeniden yakaladığını açıkladı.
Firmaya göre testin tamamlanması saniyeler sürdü. Uydu, iticilerini ateşlemeden ve serbest bıraktığı uzay aracıyla yeniden bağlantı kurmadan önce ondan sadece birkaç santimetre uzaklaştı.
Astroscale'in yöneticilerinden Chris Blackerby, "Bu bir ilk adımdı ama bizim için büyük bir adımdı" diye konuştu:
"Kameraları, görselleştirmeyi, yazılımı ve en önemlisi yakalama mekanizmasını test edebildik."
Firmadan gelen açıklamada da, "Enkaz kaldırma ve genel olarak yörüngede hizmet vermenin en büyük zorluğu, bir nesneyi yakalamaktır" ifadelerine yer verildi:
"Bu test gösterimi, ELSA-d'nin artık kullanılmayan bir uyduyla bağlantı kurma yeteneğini başarıyla teyit etti."
ELSA-d görevi, ıskartaya çıkarılmış uyduları ve Dünya yörüngesindeki diğer uzay aracı enkazlarını bulmak ve toplamak için tasarlanmış, dünyanın ilk temizlik uydusu konumunda.
Uydu, mart ayında Kazakistan'daki Baykonur Uzay Üssü'nden Rusya’ya ait bir Soyuz roketiyle yörüngeye fırlatılmıştı.
ELSA-d’nin yeni hedefiyse uzayda kontrolsüzce hareket eden bir uzay nesnesini yakalama girişimi.
Blackerby ayrıca, Astroscale'nin yakında ELSA uzay aracının ELSA-m adlı yeni nesil versiyonu üzerinde çalışmaya başlayacağını aktardı.
Yönetici, yeni nesil uyduların tek seferde birden fazla enkaz parçasını yakalayabileceğini ifade ediyor.
Independent Türkçe, Sputnik International, Space News



Bilim doğruladı: Kalbin kırılması insanları gerçekten öldürebilir

Yakınını kaybedip yasını sürekli yüksek seviyelerde yaşayanların ölme olasılığı, düşük düzeylerde yas tutanlara göre yüzde 88 daha fazla (Unsplash)
Yakınını kaybedip yasını sürekli yüksek seviyelerde yaşayanların ölme olasılığı, düşük düzeylerde yas tutanlara göre yüzde 88 daha fazla (Unsplash)
TT

Bilim doğruladı: Kalbin kırılması insanları gerçekten öldürebilir

Yakınını kaybedip yasını sürekli yüksek seviyelerde yaşayanların ölme olasılığı, düşük düzeylerde yas tutanlara göre yüzde 88 daha fazla (Unsplash)
Yakınını kaybedip yasını sürekli yüksek seviyelerde yaşayanların ölme olasılığı, düşük düzeylerde yas tutanlara göre yüzde 88 daha fazla (Unsplash)

Harriette Boucher 

Yeni bir araştırma, yakınını kaybedip yoğun ve uzun süreli yas semptomlarından muzdarip olan kişilerin, sevdiklerinin ölümünden sonraki 10 yıl içinde ölme ihtimalinin, neredeyse iki kata ulaştığını ortaya koydu.

Danimarka'daki araştırmacılar, yakınını kaybedip sürekli yüksek düzeylerde yas tutanların, yasını daha düşük seviyelerde yaşayanlarla kıyasla, sağlık hizmetlerini daha fazla kullandığını ve ölme olasılığının yüzde 88 daha fazla olduğunu buldu.

Araştırmacılar, sevdiklerini kaybedenlerin yaşadığı 5 yas güzergahını tanımladı ve en ciddi şekilde etkilenenlerin daha erken ölme olasılığının daha yüksek olduğunu tespit etti.

Araştırma makalesinin yazarlarından Dr. Mette Kjærgaard Nielsen şu ifadeleri kullandı:

Yüksek yas semptomu seviyeleriyle; kalp damar hastalıkları, akıl sağlığı sorunları ve hatta intiharda görülen daha yüksek oranlar arasında bir bağlantı olduğunu daha önce bulmuştuk. Ancak ölümle ilişkisi daha fazla araştırılmalı.

Bilim insanı, "yüksek" bir yas güzergahına dair risk altında olan kişilerin erken fark edilebileceğini de söyledi:

Bir pratisyen hekim akıl sağlığına dair diğer ciddi rahatsızlıklar ve depresyonun eski belirtilerini arayabilir. Daha sonra bu hastalara kendileri özel takip sunabilir veya onları psikologların özel muayenehanelerine ya da ikinci basamak sağlık kuruluşlarına yönlendirebilirler.

Dr. Nielsen, "Pratisyen hekimler ayrıca yakınını kaybedenlerin ruh sağlığına odaklanılacak bir takip randevusu da önerebilir" dedi.

Bilim insanları, 2012'den bu yana yakınlarını kaybetmiş, yaş ortalaması 62 olan 1735 adet kadın ve erkeği 10 yıl boyunca Danimarka'da izledi. Bu süre zarfında bu kişilere, semptomlarını ve deneyimlerini değerlendiren bir dizi anket gönderildi ve araştırmacılar bunlarla katılımcıların sürekli olarak hangi düzeyde keder yaşadığını belirledi.

Grubun yüzde 66'sı yakın zamanda partnerini, yüzde 27'si bir ebeveynini ve yüzde 7'si de çok sevdiği bir başka kişiyi kaybetmişti.

Sürekli olarak yüksek düzeylerde yas belirtileri yaşayan yüzde 6'lık kesimin 10 yıl içinde ölme olasılığı, sürekli olarak düşük yas belirtileri gösterdiğini bildiren yüzde 38'e kıyasla yüzde 88 daha yüksekti.

Yüksek güzergahta olanların, yakınlarını kaybetmesinin üzerinden üç yıl geçtikten sonra sağlık hizmeti alma olasılıkları da daha yüksek çıktı.

Bu grubun konuşma terapisi veya diğer akıl sağlığı hizmetlerini alma ihtimalleri yüzde 186, antidepresan reçetesi yazılma olasılıkları yüzde 463, yatıştırıcı ya da kaygı giderici ilaç reçetesi alma ihtimalleri de yüzde 160 daha fazla.

 Independent Türkçe,independent.co.uk/news