ABD Afganistan'dan çekilme sürecini tamamladı

ABD Merkez Kuvvetler Komutanı Orgeneral Kenneth McKenzie, ABD güçlerinin Afganistan'dan çekilme sürecinin tamamlandığını açıkladı.

Afgan mülteciler 2 gün önce Kosova'daki Priştine havaalanına ABD askeri uçağıyla nakledildi (AFP)
Afgan mülteciler 2 gün önce Kosova'daki Priştine havaalanına ABD askeri uçağıyla nakledildi (AFP)
TT

ABD Afganistan'dan çekilme sürecini tamamladı

Afgan mülteciler 2 gün önce Kosova'daki Priştine havaalanına ABD askeri uçağıyla nakledildi (AFP)
Afgan mülteciler 2 gün önce Kosova'daki Priştine havaalanına ABD askeri uçağıyla nakledildi (AFP)

ABD Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanı Orgeneral Kenneth McKenzie, ABD'nin Afganistan'daki 20 yıllık işgalinin tamamlandığını duyurmak üzere, ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) Sözcüsü John Kirby ile kameraların karşısına geçti.
McKenzie, "Amerikan vatandaşlarını ve savunmasız Afganları tahliye etmeye yönelik askeri misyonun sonunda, Afganistan'dan çekilmemizin tamamlandığını duyurmak için buradayım. Son C-17 uçağı 30 Ağustos'ta ABD Doğu Yakası saatiyle 15.29'da Kabil Hamid Karzai Uluslararası Havalimanı'ndan havalandı ve ülkede kalan son insanlı uçaklar şu anda Afganistan'ın üzerindeki hava sahasından çekiliyor." ifadesini kullandı.

ABD'nin işgali bitirme süreci
29 Şubat 2020'de ABD yönetimi Katar'ın başkenti Doha'da Taliban ile yaptığı anlaşma kapsamında 1 Mayıs 2021 itibarıyla tüm askerlerini Afganistan'dan çekmeyi taahhüt etmişti.
Ancak 20 Ocak 2021'de ABD Başkanı olarak göreve başlayan Joe Biden, çekilmenin 1 Mayıs tarihine yetişmeyeceğini duyurmuş daha sonra ise 11 Eylül'ün yıl dönümüne kadar çekilmenin tamamlanacağını açıklamıştı.
Başkent Kabil'i kuşatan Taliban, 15 Ağustos'ta Cumhurbaşkanı Eşref Gani'nin ülkeyi terk etmesinin ardından kenti çatışmasız şekilde kontrolüne almıştı.
Afganistan'daki tüm askeri faaliyetlerinin tamamlandığını açıklayan McKenzie, Afganistan işgaline ilişkin "Bu ucuz bir görev değildi. 13'ü geçen hafta DEAŞ bombalı saldırısında olmak üzere toplam 2 bin 461 Amerikan askeri öldü ve 20 binden fazlası da yaralandı." dedi.
18 günlük çekilme sürecinde 123 bin kişiyi tahliye ettiklerini söyleyen McKenzie, "Tahliye için havaalanına Amerikan vatandaşlarının alımı son uçağın çıkışından 12 saat önce durduruldu dolayısıyla son anda gelmeye çalışan Amerikalıları getiremedik." ifadelerini kullandı.

Roketsavarları ve helikopterleri bıraktılar
Havaalanındaki ekipmanlara ilişkin de bilgi veren McKenzie, bazı ekipmanların getirildiğini, bazılarının ise kullanılamaz hale getirilerek orada bırakıldığını söyledi.
Orgeneral McKenzie, pazar günü havaalanına yapılan roketli saldırıları önlemek için kullanılan C-Ram roketsavarların son ana kadar aktif olduklarını ancak çekilme ile o silahların kullanılamaz hale getirilerek orada bırakıldığını belirtti.
Havaalanında bıraktıkları diğer ekipmanlarla ilgili ise McKenzie şu ifadeleri kullandı:
"Birçok MRAP araçları bıraktık. Yaklaşık 70 MRAP, bunlar artık kimse tarafından kullanılamaz. 27 taktik HUMVEE aracını kullanılamayacak şekilde bıraktık. Ek olarak, bir daha asla uçamayacak 73 hava aracı bıraktık.”
Kabil havaalanını Taliban'a teslim etmediklerini ancak çekilme sırasında Taliban ile koordinasyon kurduklarını belirten McKenzie, Taliban ile gelecekte bir koordinasyon öngörmediğini kaydetti.

 


İngiltere, suçluları takip etmek için yüz tanıma teknolojisinin kullanımını artırıyor

Big Brother Watch, yüz tanıma teknolojisinin kullanımının artırılmasını ciddi bir gizlilik ihlali olarak nitelendirdi (Arşiv)
Big Brother Watch, yüz tanıma teknolojisinin kullanımının artırılmasını ciddi bir gizlilik ihlali olarak nitelendirdi (Arşiv)
TT

İngiltere, suçluları takip etmek için yüz tanıma teknolojisinin kullanımını artırıyor

Big Brother Watch, yüz tanıma teknolojisinin kullanımının artırılmasını ciddi bir gizlilik ihlali olarak nitelendirdi (Arşiv)
Big Brother Watch, yüz tanıma teknolojisinin kullanımının artırılmasını ciddi bir gizlilik ihlali olarak nitelendirdi (Arşiv)

İngiltere hükümeti tarafından bugün yapılan bir açıklamada, polislerin suçluları yakalamak için yüz tanıma teknolojisinin kullanımını artıracağını duyururken bu teknolojinin kullanımını denetlemek üzere yeni bir kurum kurulmasını önerdi.

Bu teknoloji, son iki yılda yüz tanıma teknolojisini kullanarak tecavüz, aile içi şiddet ve şiddet suçları dahil olmak üzere bin 300 tutuklama gerçekleştiren Metropolitan Polisi tarafından halihazırda kullanılıyor.

Ancak, İngiltere merkezli sivil özgürlükler örgütü Big Brother Watch, yüz tanıma teknolojisinin kullanımının artırılmasının ciddi bir mahremiyet ihlali olduğunu belirtti.

Avrupa'daki yasaların halkı toplu yüz tanıma gözetiminden koruduğunu söyleyen Big Brother Watch’a göre ancak İngiltere, demokratik dünyadan ayrı bir ülke ve burada halk artık bu kameralar tarafından izleniyor ve neredeyse her gün şüpheli muamelesi görüyor.

Metropolitan Polisi, futbol maçları gibi büyük etkinliklerde, izleme listesindeki kişileri tespit etmek için canlı yüz tanıma teknolojisini halihazırda kullanıyor.

Polis Bakanı Sarah Jones yaptığı açıklamada, yüz tanıma teknolojisinin DNA eşleştirmesinden bu yana suçluları yakalamaya yardımcı olan en büyük atılım olduğunu söyledi.

Jones, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu teknoloji, sokaklarımızdan binlerce tehlikeli suçluyu uzaklaştırmaya yardımcı oldu ve polisin güvenliğimizi sağlamasına destek olmak için muazzam bir potansiyele sahip.”

Hükümet, teknolojinin faydalarını ve gizlilik koruması da dahil olmak üzere halkın güvenliğini sağlamak için gerekli önlemleri incelemek üzere on haftalık bir danışma süreci başlatacağını açıklarken polisin yüz tanıma ve benzeri teknolojileri kullanımını denetlemek ve düzenlemek için tek bir kurum oluşturulmasını önerdi.


Rubio: ABD, Nijeryalılara vize vermeyi kısıtlayacak

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio (Reuters)
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio (Reuters)
TT

Rubio: ABD, Nijeryalılara vize vermeyi kısıtlayacak

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio (Reuters)
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio (Reuters)

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, yaptığı açıklamada, Başkan Donald Trump'ın ülkeyi Hristiyanlara zulmetmekle suçlaması ve askeri müdahale tehdidinde bulunmasının ardından, ABD'nin Nijeryalılara vize kısıtlaması getireceğini söyledi.

ABD, insan hakları ihlalleri nedeniyle Nijerya vatandaşlarına zaten vize kısıtlamaları uyguluyor ve Trump, özellikle gelişmekte olan ülkelerden gelenlere verilen vize sayısını önemli ölçüde azalttı.

Rubio dün yaptığı açıklamada, ABD'nin "din özgürlüğü ihlallerini yöneten, yetkilendiren, destekleyen, katılan veya gerçekleştiren" kişilere vize verme yetkisini kısıtlayacağını belirtti.

Bu önlemi, "Nijerya ve yurt dışında radikal İslamcı teröristler, Fulani milisleri ve diğer şiddet yanlısı aktörler tarafından Hristiyanlara yönelik toplu katliamlara ve şiddete yanıt olarak atılmış kararlı bir adım" olarak nitelendirdi.

Trump, geçen kasım ayında sosyal medyada, Amerika Birleşik Devletleri'nin Hristiyanların öldürülmesine karşı Nijerya'da askeri müdahalede bulunmaya hazır olduğunu duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre üst düzey bir Nijerya heyeti yakın zamanda Washington'u ziyaret ederek, Amerika Birleşik Devletleri ile "güvenlik iş birliğini güçlendirmeye" hazır olduğunu açıkladı.


Moskova: Barış umutları ne ilerliyor ne de geriliyor

Devlet Başkanı Putin, sağında Yuri Ushakov ve Kirill Dmitriev ile birlikte dün Moskova'da Witkov ve Kushner ile görüştü (Sputnik- AFP)
Devlet Başkanı Putin, sağında Yuri Ushakov ve Kirill Dmitriev ile birlikte dün Moskova'da Witkov ve Kushner ile görüştü (Sputnik- AFP)
TT

Moskova: Barış umutları ne ilerliyor ne de geriliyor

Devlet Başkanı Putin, sağında Yuri Ushakov ve Kirill Dmitriev ile birlikte dün Moskova'da Witkov ve Kushner ile görüştü (Sputnik- AFP)
Devlet Başkanı Putin, sağında Yuri Ushakov ve Kirill Dmitriev ile birlikte dün Moskova'da Witkov ve Kushner ile görüştü (Sputnik- AFP)

Devlet Başkanı Vladimir Putin, ABD başkanlık temsilcisi Steve Wittkoff ve ABD Başkanı'nın damadı Jared Kushner arasındaki görüşmelerin sonunda Moskova, Ukrayna'da barış umutlarının "ilerlemediği, ancak geri de gitmediği" görüşünü savundu.

Bu açıklama, Rusya Devlet Başkanı'nın uluslararası politika danışmanı Yuri Ushakov'dan geldi. Ushakov, Rus ve Amerikan taraflarının anlaşmazlık noktalarında uzlaşmaya varamadığını doğruladı.

Kremlin, Rus-Amerikan müzakerelerinin taraflar arasındaki görüş ayrılıklarını gideremediğini iddia eden Batılı haberleri eleştirerek, Rus Devlet Başkanı'nın tutumuna bağlı kalmasının, Amerikalı mevkidaşı Donald Trump'ın çabalarını baltalamadığını öne sürdü. Rusya Devlet Başkanlığı Sözcüsü Dmitry Peskov, "Başkan Putin, Ukrayna'da çözüm için Amerikan barış planını reddetmedi... Bu doğru değil" dedi.

Peskov, Rus-Amerikan müzakerelerinin iyi gittiğine inanarak, "tatmin edici bir çözüm arayışında bazı çetrefilli konuları ele almanın pratik ve doğal bir yol olduğunu" belirtti.

Bu arada, dün Brüksel'de Batılı askeri ittifakın savunma bakanlarının katıldığı bir toplantıda konuşan NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, "Barış görüşmeleri devam ediyor, bu iyi, ancak ne zaman sona ereceklerini bilmesek bile, görüşmeler devam ederken dikkatli olmalıyız" dedi. Rutte, amacın Ukrayna'yı "savaşmaya devam edebilecek en güçlü konumda" olacak şekilde desteklemek olduğunu ifade etti.