Reisi, Washington’ı İran’a karşı düşmanca atmosfer oluşturmakla suçladı

İran ordusu 1 Eylül’de düşük menzilli ve alçak irtifa silahları için yeni bir izleme ve kontrol merkezi açtı. (Tesnim)
İran ordusu 1 Eylül’de düşük menzilli ve alçak irtifa silahları için yeni bir izleme ve kontrol merkezi açtı. (Tesnim)
TT

Reisi, Washington’ı İran’a karşı düşmanca atmosfer oluşturmakla suçladı

İran ordusu 1 Eylül’de düşük menzilli ve alçak irtifa silahları için yeni bir izleme ve kontrol merkezi açtı. (Tesnim)
İran ordusu 1 Eylül’de düşük menzilli ve alçak irtifa silahları için yeni bir izleme ve kontrol merkezi açtı. (Tesnim)

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, ABD’yi ülkesine yönelik düşmanca atmosfer oluşturmakla suçladı. Hükümetinin komşularla iş birliğini ve ticari ilişkileri geliştirmek için ‘aktif diplomasi’ benimsemesi gerektiğini söyledi.
Reisi, hükümetinin ilk haftalık toplantısında yaptığı açıklamda “ABD’liler, çeşitli bahanelerle ülkemize karşı düşmanca bir atmosfer yaratıyorlar. Ama onlara verilecek cevap hazır” dedi. İran Cumhurbaşkanı sorumlu kurumlara, özellikle İran Radyo ve Televizyon Kurumu’na Tahran’a yöneltilen suçlama ve şüphelere ‘uygun yanıtları verme’ çağrısı yaptı.
Reisi geçen hafta medya organlarındanİran Devrim Muhafızları’na bağlı medyanın benimsediği ikna edici yöntemleri kullanarak İran sokaklarına ‘yaşanan krize’ ilişkin yayın yapmasını istedi.
Reisi’nin anlatısı, Dini Lider Ali Hamaney’in cumhurbaşkanlığı kararnamesini Reisi’ye devretme töreninde yeni hükümete verdiği yaptığı tavsiyeler arasında yer alıyor. Hamaney tören sırasında “Propaganda hareketleri, yumuşak savaş ve medya propagandası, düşmanların güvenlik ve ekonomik hareketlerinden daha ağır basmaktadır” dedi. Özellikle İranlı yetkililere bağlı medya organlarından daha fazla takipçisi bulunan Farsça kanallara ve medya kuruluşlarına atıfta bulunan.
Ali Hamaney sözlerini şöyle sürdürdü:
“Çok para harcıyorlar ve kamuoyunu kontrol etmek için çok şey yapıyorlar. Psikolojik savaş ve propaganda yoluyla büyük güçlerin hedefi haline gelen İran da dahil olmak üzere tüm ülkelerde kamuoyunu ele geçirmek için birçok yöntem kullanıyorlar.  Kamuoyu başkalarının elinde olan bir millet yabancıların istediği yönde ilerler.”
İranlı yetkililerin literatüründe yer alan ‘düşman’ tanımı, Tahran’ın bölge ülkelerinin iç işlerine ‘müdahalesine’ karşı çıkan yönetimlerin yanı sıra ABD ve İsrail’i de kapsıyor.
Reisi, bölgesel ilişkilerin iyileştirilmesine ve korkunç ekonomik duruma ilişkin vaatlerini yineledi. İran cumhurbaşkanlığı internet sitesine göre Reisi, bakanlara komşu ülkelerle etkileşim düzeyinin iyileştirilmesinin ve ticaret alışverişinin artırılmasının, hükümetin öncelikleri arasında yer aldığını söyledi. İbrahim Reisi konuşmasında şu ifadeleri kullandı:
“Diplomasi, komşularla daha aktif bir şekilde yürütülmeli ve herkes komşularla ticari ve ekonomik iş birliğini artırmak için her türlü çabayı sarf etmelidir. Çünkü bu ilişkileri güçlendirmek ve İran’ın bölgesel faaliyetlerdeki payını artırmak için uygun bir zemin mevcut.”
İran Cumhurbaşkanı, hükümet toplantısına katılmasından birkaç saat sonra, görevi üstlenmesi sonrasında Düzenin Maslahatını Teşhis Konseyi’nin ilk görüşmesine katıldı. Devrim Muhafızları’na bağlı Tensim ajansına göre Reisi’nin toplantıdaki varlığı, üst düzey yetkililerin yer aldığı konseydeki 8 yıllık yokluğunu da sona erdirdi.
İran, nükleer anlaşmadan geri çekilmesi sonrasında eski ABD Başkanı Donald Trump tarafından yeniden uygulanan yaptırımların sonucunda boğucu bir ekonomik ve yaşamsal krizle karşı karşıya. Trump, İran’ın nükleer programına uzun vadeli kısıtlamalar getirmenin yanı sıra bölgesel davranışını değiştirmeyi, balistik füze gelişimini kontrol etmeyi ve yayılmasını önlemeyi içeren yeni bir anlaşma imzalamak için çalışmalar yürütmüştü.
İran’ın 2015 anlaşmasını canlandırmayı amaçlayan, Viyana’daki müzakere masasına geri dönmesi bekleniyor. Ancak müzakereler, 20 Haziran’da Reisi’nin göreve başlamasından sonra, altıncı turda durdurulmuştu.
İran’ın yeni Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan’ın pazartesi akşamı yayınlanan bir televizyon röportajında ‘İran hükümetinin istikrar için 2 ila 3 aylık bir süreye ihtiyaç duyduğuna’ ilişkin açıklamaları, Viyana’daki müzakereleri gelecek kasım ayına erteleme korkularını artırdı.
İranlı İşçiler Haber Ajansı’na (ILNA) göre İran Parlamentosu Ulusal Güvenlik ve Dış Politika Komitesi Sözcüsü Milletvekili Mahmud Abbaszade Mişkini, “İran söylemek istediğini söyledi ve top şimdi ABD’nin oyun sahasında” dedi. Batılı tarafları ‘yükümlülüklerini yerine getirmemekle’ suçlayan Abbaszade, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Cezalar arttı ve biz ne kadar kararlı olduysak karşı taraf da o kadar çok ihanet etti. Yükümlülüklerini yerine getirmedi ve İran’a yeni yaptırımlar uyguladı.”
Mişkini, yaptırımlara karşı meclisin onay verdiği ‘stratejik adım’ yasasını savundu. Söz konusu stratejiye göre İran, yüzde 20’ye varan uranyum metali üretimine ek olarak nükleer silahın elde edilebileceği derecelere yakın bir şekilde, yüzde 60 oranında uranyum zenginleştirdi. Ayrıca Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması’nın Ek Protokolü’nü terk ederek Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) müfettişlerinin faaliyetlerine de kısıtlama getirdi.
Batılı analistler, İran’ın attığı adımların Tahran ve Washington arasındaki dolaylı müzakereleri ve ABD Başkanı Joe Biden’ın ‘anlaşmayı imzalayanların katılımıyla geçen nisan ayında başlatılan’ nükleer anlaşmayı yeniden canlandırma görevini karmaşık hale getirdiğini söylüyorlar. Bu bağlamda milletvekili Mahmud Abbaszade Mişkini, “Batı, müzakere etmek için inisiyatif almaya zorlandı. Viyana müzakereleri bu esasa dayanıyor” dedi. Mişkini yrıca “Top ABD’lilerin ve Avrupalıların sahasında. Kararı onlar vermek zorunda” ifadelerini kullandı.
Milletvekili İran dış politikasının, özellikle Batı ile ‘duygusal bir konumdan son derece aktif bir meseleye dönüşmesi’ gerektiğini belirterek “Uygulanabilmesi ve Asya Kıtası’na yönelik merkeze alınabilmesi için dış politikada bir denge olmalıdır” şeklinde konuştu.
Ulusal Güvenlik ve Dış Politika Komitesi’nin üyelerinden radikal Cevad Kerimi Kuddusi, “Yaptırımları iptal etmek ve taahhütlere geri dönmek, Cumhurbaşkanı Reisi’nin veya başka birinin değil, Dini Lider’in politikası olacaktır” dedi.
Kuddusi, ILNA’ya yaptığı açıklamanın devamında şu ifadeleri kullandı:
“Dini Lider, hükümetle yaptığı son görüşmede ABD’lilerin bir adım bile ilerlemediğini söyledi. Müzakere metni, nükleer anlaşma metnidir. Hiçbir paragraf eklenemez veya çıkartılamaz. Anlaşmada öngörülen yaptırımlar kaldırılmalıdır.”
Anlaşma kapsamında olmayan yaptırımların bile tanımlanması gerektiğini belirten Kuddusi ayrıca Batı tarafının son müzakerelerde ‘İran için kırmızı çizgi olan konuları da önerdiğine’ dikkat çekti.
Nükleer anlaşmaya muhalif isimlerden olan Kuddusi, anlaşmanın uygulanma sürecinin başlangıcında Tahran’ın ABD şirketlerinin İran petrol sahasına yatırım yapmasını kabul ettiğini vurguladı.



Mücteba Hamaney gerçekten babasının yerine mi hazırlanıyor?

Helikopterin düşüşünün kaza olmadığını düşünenlerin aklındaki olası faillerden biri de Mücteba Hamaney (AP/Arşiv)
Helikopterin düşüşünün kaza olmadığını düşünenlerin aklındaki olası faillerden biri de Mücteba Hamaney (AP/Arşiv)
TT

Mücteba Hamaney gerçekten babasının yerine mi hazırlanıyor?

Helikopterin düşüşünün kaza olmadığını düşünenlerin aklındaki olası faillerden biri de Mücteba Hamaney (AP/Arşiv)
Helikopterin düşüşünün kaza olmadığını düşünenlerin aklındaki olası faillerden biri de Mücteba Hamaney (AP/Arşiv)

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin ölümüyle birlikte ülkenin yönetimine dair sorular ortaya atılırken en çok zikredilen isimlerden biri de Yüce Lider'in oğlu Mücteba Hamaney oldu. 

Hiçbir resmi rolü bulunmasa da ülkenin en etkili figürlerinden biri gibi görülen Hamaney, pek çok İranlı için gizemini koruyor. Zira kendisi ne kamuoyunda sıklıkla görülüyor ne de konuşma yapıyor. 

ABD'nin Wall Street Journal (WSJ) gazetesi, 85 yaşındaki Ayetullah Ali Hamaney'in 54 yaşındaki oğlunu mercek altına aldı.

Mücteba Hamaney'in, kendi kişisel gücü olmadığı ve itaatkar bir tavır gösterdiği söylenen Reisi'nin döneminde istihbarat ve güvenlik yapılarındaki nüfuzunu artırdığını bildirdi. 

İran Yüce Liderliği için Reisi'nin hazırlandığının düşünüldüğü ancak helikopterin düşmesiyle birlikte bu konudaki soru işaretlerinin arttığı aktarıldı. 

WSJ'nin konuştuğu uzmanlara göre Mücteba Hamaney'in, babasının yerine geçme ihtimali düşük ve spot ışıklarının altından kaçınarak daha da güç kazanması bekleniyor.

Alman Uluslararası Politika ve Güvenlik Politikaları Enstitüsü'nde çalışan İran uzmanı Hamidreza Azizi şöyle düşünüyor:

Son 20 yıldır işler, Mücteba ve etrafındaki şebekenin kontrolünde. Şimdi Hamaney için asıl mesele, Reisi'yle aynı özelliklere sahip birini bulmak. Böylece Mücteba toplumun gözünün önünde olmadan gücünü koruyup artırabilir.

Mücteba Hamaney'in haziran sonunda düzenlenmesi planlanan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de önemli bir rol oynaması bekleniyor. 

İran'ın geçici cumhurbaşkanı Muhammed Muhbir'in de Mücteba Hamaney'e sadık bir isim olduğuna işaret ediliyor. 68 yaşındaki Muhbir seçimlere kadar tüm meselelerde belirleyici olacak üç kişilik bir konseyin parçası.

Yüce Lider'e bağlı, milyar dolarlık yatırım fonu Setad'ın başkanlığını neredeyse 15 yıl boyunca yürüttü. 

Haberde 1969'da Meşhad'da doğan Mücteba Hamaney'in geçmişine de değinildi. Yüce Lider'in sitesine göre, Şah Rıza Pehlevi döneminde evlerine düzenlenen baskınlardan birinde babasının dövüldüğünü gördü. 

1979'de devrimden sonra Tahran'a taşınan ailenin babası hızla yükselirken oğlu da 1980-1988'de Irak'la yürütülen savaşta cepheye gitti. 

Daha sonra Devrim Muhafızları'nda önemli görevlere gelecek kişilerle burada tanışan Mücteba'nın nüfuzu özellikle 2000'lerin ortalarında geniş çaplı olarak konuşulmaya başladı. 

Değişimciler, 2005 ve 2009'da Mahmud Ahmedinecad'ın kendilerine karşı kazandığı zaferlerin Mücteba Hamaney tarafından ayarlandığını öne sürdü.

ABD, 2019'da Devrim Muhafızları ve Besic milisleriyle "babasının istikrarı bozan bölgesel hırslarını ve ülke içindeki baskıya dair hedeflerini ilerletmeye" çalıştığı gerekçesiyle onu yaptırım listesine aldı. 

2022'de Mehsa Emini'nin gözaltında ölmesinin ardından ülke çapında patlak veren gösterilerde nefret objesi oldu. Ev hapsinde tutulan eski cumhurbaşkanı adayı Mir Hüseyin Musevi, Yüce Lider'e seslenerek o pozisyona oğlunu hazırladığı haberlerini yalanlamasını istedi. Ancak yanıt gelmedi. 

Ali Hamaney hakkında kitap yazan ABD ve İran yurttaşı Mehdi Khalaji bütün bunlara rağmen söylentilere karşı çıkıyor:

Mücteba'nın yeni Yüce Lider olma arzusuna dair fikirler tamamıyla bir mit. Tarihsel deneyime dayanarak Hamaney'in ne kendi oğlunu ne de başkasını işaret edeceğini sanmıyorum.

İslam Cumhuriyeti'ni kuran Ruhullah Humeyni ve yerine geçen Ali Hamaney'in Yüce Liderlik pozisyonunun babadan oğula geçmesine karşı çıkmasını İslam'a aykırı görmesi de Khalaji'nin tahminlerini güçlendiriyor. 

Mücteba Hamaney'in yönetim deneyimi ve dini yeterliliği de bu göreve uygun görülmüyor.

Tennessee Üniversitesi'nden Saeid Golkar şöyle diyor:

Önemli kararların alındığı yerlerde onlarca yıldır tecrübe edinen Mücteba Hamaney'in rejimdeki bağlantıları eşsiz. Ancak onun atanması monarşiyi geri getirerek Hamaney'in mirasını lekeler.

Bazı uzmanlar da Ahmed Humeyni'nin Mücteba Hamaney'den de güçlü görüldüğünü ancak babasının 1989'da ölmesiyle birlikte işlerin değiştiğini bildiriyor. Hamaney ve dönemin cumhurbaşkanı Ekber Haşimi Rafsancani'yle sorunlar yaşayan Ahmed Humeyni, 1995'te henüz 45 yaşındayken hayatını yitirmişti. Kalp krizinin ölüme neden olduğu bildirilmişti.

Independent Türkçe, WSJ, BBC Türkçe