Taliban Sözcüsü Suheyl Şahin, Şarku’l Avsat’a konuştu: ‘ABD ile imzaladığımız anlaşmaya bağlı ve bu konuda kararlıyız’

Şahin, Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda DEAŞ’ın eylem gerekçelerinin, ABD’nin Afganistan’dan ayrılmasıyla ortadan kalktığını söyledi

Taliban Siyasi Büro Sözcüsü Süheyl Şahin. (Getty)
Taliban Siyasi Büro Sözcüsü Süheyl Şahin. (Getty)
TT

Taliban Sözcüsü Suheyl Şahin, Şarku’l Avsat’a konuştu: ‘ABD ile imzaladığımız anlaşmaya bağlı ve bu konuda kararlıyız’

Taliban Siyasi Büro Sözcüsü Süheyl Şahin. (Getty)
Taliban Siyasi Büro Sözcüsü Süheyl Şahin. (Getty)

Taliban'ın Katar'daki Siyasi Büro Sözcüsü Süheyl Şahin, yeni bir hükümetin kurulmasına yönelik yapılan iç istişarelerin ve müzakerelerin sona erdiğini, hükümetin hazır olduğunu ve birkaç gün içinde de duyurulacağını açıkladı. Sözcü Şahin ayrıca, "ABD ile imzaladığımız anlaşmaya bağlı ve bu konuda kararlıyız" dedi.
Taliban Hareketi’nin son üç yıldır ABD ile arasında yapılan görüşmelere katılan müzakere ekibinin önde gelen isimlerinden olan Şahin, Şarku'l Avsat'a verdiği röportajda yeni hükümetin, isimlerin belirlenmesi ve görev dağılımı açısından hazır olduğunu belirtti. Ancak başbakanın adını açıklamadı.
Pakistan Servisler Arası İstihbarat Başkanı Korgeneral Faiz Hamid'in Kabil’e gelmesinin amacının hükümetin kurulmasına yardım etmek olduğu iddialarını yalanlayan Şahin, Hamid'in ziyaretinin Afgan hükümetiyle herhangi bir ilgisi olmadığını vurguladı. Ziyaretin ‘yalnızca kendilerini ilgilendiren bir iç mesele’ olduğuna dikkat çekti.

ABD’lilerle anlaşma
Şahin, Taliban Hareketi’nin, herhangi bir tarafın ABD’ye, çıkarlarına, bölgedeki güçlerine veya müttefiklerine karşı terör saldırıları düzenlemesine fırsat tanımama, Afganistan'ın başka ülkelerin güvenliğini tehdit edebilecek terör eylemlerinin merkezi haline gelmesini engelleme ve mülteciler konusunda Washington yönetimiyle imzaladığı anlaşmaya bağlı olduklarını söyledi. “Bu konuda kararlıyız” ifadelerini kullandı.
Taliban'ın hiçbir grubun Afganistan topraklarından terör eylemleri düzenlemesine izin vermeme sözünü yerine getirip getiremeyeceği sorusuna cevap veren Şahin, hareketin ‘taahhütlerini başarabileceğini’ vurguladı. ABD’liler ile istihbarat alışverişinde bulunulduğu iddialarını reddeden Şahin, “ABD ile yapılan anlaşmada böyle bir şey yer almıyor. Kendileriyle istihbarat alışverişinde bulunmuyoruz” dedi.

Kadın hakları ve seçimler
Tüm tarafların yer aldığı kapsamlı bir hükümet ve başta kadınlar olmak üzere tüm insan hakları konulara ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Şahin, “Kadınların okuma ve çalışma haklarına saygı duyacağız. Ama Müslüman bir kadın olarak şeriat kurallarına uymak zorundalar” dedi. Gazeteci Afgan kadınların işlerine ne zaman dönecekleri sorusuna da cevap veren Şahin, kadın gazetecilerin, özellikle televizyon kanallarındaki işlerine geri döndüklerini söyledi.
New York Times gazetesinin geçtiğimiz cumartesi günü, Taliban’ın kadınları demir zincirlerle döverek bir gösteriyi dağıtmasıyla ilgili haberini yorumlayan Şahin şunları aktardı:
“Demir zincirler mi? Asla. Ancak bir grup kadın, başkanlık sarayına girmeye çalıştı. Saray muhafızları, DEAŞ-Horasan örgütünün kadın kılığına girerek bir terör eylemi düzenleme niyetinde olduğunu düşündüler. Örgütün saraya kadar ulaştığına düşündük.”
Şahin, Taliban Hareketi yönetiminden kaçmak için havaalanına akın eden Afganların görüntüleri karşısında hayal kırıklığı yaşamadığını söyledi. Aksine ‘ABD’lilerin onlara umut verdiklerini ve onları ABD’ye götürmeye söz verdikleri için ayrılmak istediklerini’ vurguladı.
Taliban Siyasi Büro Sözcüsü seçimlerle ilgili de açıklamalarda bulundu. Konunun Taliban yönetimince karara bağlandığını, yakın gelecekte bir anayasa hazırlamaları gerektiğini ve tüm bu konuların tartışılacağını söyledi.

Pençşir
Şahin, Taliban'ın Pençşir’deki muhaliflerinin mevzilerine gerçekleştirdiği son saldırına ilişkin de açıklamalarda bulundu:
“Onlarla iki hafta boyunca görüştük. Ama tekliflerimizi kabul etmediler. Taleplerinin çıtasını da çok yükselttiler. Bu da tartışmaya yol açtı. Pençşir halkı bizimle olursa ve bize karşı savaşmak istemezlerse o zaman hükümette yer alabilirler. Tacikler, Beluçlar, Hazaralar, (Taliban üyelerinin çoğunluğunu oluşturan) Peştunlar, Özbekler, Türkmenler ve diğer tüm etnik kökenler hükümette temsil edilir.”

Komşularla ilişkiler
Pakistan ile ilişkiler konusunda değerlendirmede bulunan Taliban Siyasi Büro Sözcüsü, Pakistan’ın Müslüman bir ülke olması nedeniyle aralarındaki ilişkilerin iyi olduğunu söyledi. Şahin, denize erişimi olmayan bir ülke oldukları için komşu ülkelerle iyi ilişkilere ihtiyaç duyduklarının altını çizdiği açıklamasında “Örneğin Çin ve uzun bir sınırı paylaştığımız İran ile yıllardır iyi ilişkilere sahibiz” dedi.
İran'ın, Afganistan’ın eski Cumhurbaşkanı Eşref Gani'ye Taliban’a karşı mücadeleye yardım etmek için Fatimiyyun Tugayı’nı göndermeyi teklif ettiğine dair haberleri de yalanlayan Şahin, ‘bunun tam tersinin olduğunu’ söyledi:
“İran'dan bunu yapmasını isteyen Gani'dir. İran artık Fatimiyun Tugayı’nı Suriye’den Afganistan'a göndermeyecek. Ancak bazı ülkeler Afganistan'daki iç savaşı yeniden alevlendirmek istiyor.”
Şahin, Taliban ile İran arasındaki iyi ilişkilerin Hizbullah ve Husilerle iletişiminin de önünü açıp açmayacağıyla ilgili bir soruya, “Hayır, onlarla hiçbir ilişkimiz olmayacak, ülkemize odaklanacağız. Ülkeyi adaletle, hoşgörüyle, esneklikle ve ötekini kabul ederek yöneteceğiz” yanıtını verdi. Afganistan’ı yeniden inşa etmeye yardımcı olacak ülkelerle güçlü ilişkiler kuracakları vurgulayan Şahin “Ülkemizin bağımsızlığını kazandıktan sonra gerçek imajımızı göstermek istiyoruz” ifadelerini kullandı.
Taliban’ın Pakistan’la arasındaki Keşmir anlaşmazlığında İslamabad yönetiminin yanında yer alma olasılığından çekinen Hindistan’a da garanti vermeye çalışan Şahin, “Keşmir, Hindistan ile Pakistan arasındaki bir mesele. Bizim bu konuyla herhangi bir ilgimiz yok. Güçlerimizi başka bir ülkeye göndermeyeceğiz. Dış gündemimiz bulunmuyor” dedi.

El Kaide’nin ayrıcalığı yok
Şahin, Taliban Hareketi’nin El Kaide ile ilişkisine dair de şunları söyledi:
“Uzaktan bakıldığında görünen ile gerçek bir birinden çok farklı. Hiçbir örgütün Afganistan'ı herhangi bir ülkeye karşı kullanmasına asla izin vermeyeceğiz. Bu durum El Kaide için de geçerli. Bu konuda kimsenin ayrıcalığı yok.”
Şahin, Taliban Hareketi içinde bölünmeler ve anlaşmazlıklar olduğuna ilişkin iddialara da karşı çıktı. “Hepimiz, Taliban yönetiminden bize gelen siyasi emirleri uyguluyoruz” ifadesini kullandı.
Taliban'ın DEAŞ’ın varlığını kabul etme olasılığı olup olmadığı sorusuna da cevap veren Şahin, DEAŞ’ın Afganistan, ABD işgali altındayken bir rolü olduğunu ancak şu an herhangi bir gerekçesi olmadığını vurguladı. Eylemlerinin artık İslami olarak yasak olduğunu kaydetti.
Şahin, Türkiye'nin Kabil Havalimanı’nı işletmek istemesiyle ilgili de açıklamalarda bulundu. Havalimanının yönetiminin Türkiye'ye mi yoksa başka bir ülkeye mi verileceğine Taliban yönetiminin karar vereceğini belirtti.
Taliban yönetimi, Karzai Uluslararası Havalimanı'nın adını değiştirmeye veya Karzai adını kaldırmaya henüz karar vermemiş gibi görünüyor. Zira Şahin “Henüz isim konusunu düşünmedik” dedi. Taliban'ın eski Cumhurbaşkanı Hamid Karzai ve önde gelen Afgan siyasetçi Abdullah Abdullah'ı ev hapsinde olduğu iddialarını yalanlayan Şahin, hareket özgürlükleri bulunduğunu ancak hayati tehlikeleri bulunduğu için koruma altına alındıklarını belirtti.

Afganistan’da iç savaş beklentileri
Şahin, Şarku’l Avsat ile gerçekleştirdiği röportajda ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Mark Milley'in Afganistan'da bir iç savaş olasılığına ilişkin uyarısıyla ilgili de değerlendirmelerde bulundu:
“Bu onların beklentileridir. Bizim beklentimiz ise Afganistan'ın barışçıl ve refah içinde bir ülke olması yönünde. Bunun için dünyanın bize yardım etmesini istiyoruz. Arap ve Müslüman ülkelere heyetler göndereceğiz. Onların da aynısını yapmalarını bekliyoruz.”
Washington'da bir büyükelçilik açacaklarını doğrulayan Şahin, hükümet duyurulduğunda Birleşmiş Milletler'de (BM) de yer almayı umduklarını ifade etti.

Devlet yönetimi
Şahin, Taliban'ın devleti ve kurumlarını yönetmede deneyim sahibi olmadığı yönündeki söylemlere de karşı çıktı:
“Afganistan'ın yüzde 80'inin kontrolümüz altında olduğu 20 yıl boyunca bile devlet kurumlarını yönettik ve sivil toplum kuruluşlarıyla iş birliği yaptık. Şimdi tüm bölgeleri kontrol ediyoruz. Askerler, ordunun yeniden düzenlenmesi için kayıt altına alınıyor.”
Taliban Siyasi Büro Sözcüsü Süheyl Şahin sözlerinin sonunda merkez bankasından çekilen paralar ve yatırımlar konularına ilişkin de açıklamalarda bulundu:
 “Bizimle mali ilişkilerin kesilmesinin sebebini sormak istiyorum. Merkez Bankası'ndan tüm parayı çektiler; bu bizim paramız. Medya, haberleri aktarırken dürüst olmalı. Gazeteniz aracılığıyla şu soruyu soruyorum; Neden bizi paramızdan mahrum ediyorsunuz? Yine de umudumuz var. Artık bağımsız bir ülkeyiz. Yabancı şirketlerin Afganistan'a gelip yatırım yapmasının önünü açacağız.”



Gazze ateşkesi: İsrail'in adımları müzakerelerdeki çıkmazı derinleştiriyor

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani ile Antalya Diplomasi Forumu'nda Gazze konulu toplantı sırasında (Mısır Dışişleri Bakanlığı)
Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani ile Antalya Diplomasi Forumu'nda Gazze konulu toplantı sırasında (Mısır Dışişleri Bakanlığı)
TT

Gazze ateşkesi: İsrail'in adımları müzakerelerdeki çıkmazı derinleştiriyor

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani ile Antalya Diplomasi Forumu'nda Gazze konulu toplantı sırasında (Mısır Dışişleri Bakanlığı)
Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani ile Antalya Diplomasi Forumu'nda Gazze konulu toplantı sırasında (Mısır Dışişleri Bakanlığı)

İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki askeri tırmanışı ve Hamas'ın buna nitelikli operasyonlarla karşılık vermesi, bir süredir durmuş olan ateşkes müzakerelerindeki çıkmazı derinleştirdi. Şarku’l Avsat'a konuşan Mısırlı resmi bir kaynak, “İki taraf (İsrail ve Hamas) arasında ateşkese varmak için yapılan dolaylı görüşmeler, sahadaki gerilim nedeniyle şu anda durmuş durumda. Ancak arabulucular, görüşmeleri yeniden başlatmaya çalışıyor” ifadelerini kullandı.

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz dün yaptığı açıklamada, İsrail ordusunun, Hamas'ın 7 Ekim 2023'te İsrail yerleşimlerine düzenlediği saldırıdan bu yana Gazze Şeridi'nde tutulan Taylandlı esir Pinta Nattapong’un cesedine ulaştığını söyledi.

Tayland vatandaşı Nattapong, 7 Ekim 2023'te Kibbutz Nir Oz'da Hamas mensupları tarafından esir alınmıştı. Taylandlılar, Hamas tarafından esir alınan en fazla sayıda yabancıyı oluşturuyor.

Bu olay, ABD vatandaşlığına sahip iki İsrailli esirin cesedine ulaşılmasından iki gün sonra gerçekleşti. Gazze Şeridi'nde halen 55 esir tutuluyor ve İsrail bunların yarısından fazlasının öldüğünü iddia ediyor.

sdfgyjuı
Gazze Şeridi'nde ilerleyen bir İsrail tankı (Reuters)

İsrail ordusu, Hamas'ın geçen ayın sonunda ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff'un ateşkes önerisine verdiği -ilkeleri kabul ettiği ancak bazı şartlar sunduğu- yanıtı fırsat bilerek geniş çaplı bir saldırı başlattı. İsrail ordusu, hava ve topçu bombardımanını iki katına çıkararak, vatandaşları kuzeyden güneye ve güneyden orta kesimlere sürerek tam ölçekli bir tırmanışa geçti.

Mısırlı resmi kaynak şunları söyledi: “Söz konusu tırmanışın bir sonucu olarak durum çok zor ve şu ana kadar durumun çözümüne dair yeni bir şey yok. Müzakereler durmuş durumda ama birkaç gün içinde yeniden başlaması için çaba sarf ediliyor. Çünkü özellikle Kahire izlediği bilgiler ışığında herkesin pozisyonunu gözden geçiriyor.”

Mısır, Katar ve ABD, Gazze Şeridi'nde ateşkes sağlanması için müzakereler yürütüyor. Kaynağa göre Mısır'ın pozisyon okuması şöyle: “İsrail savaşı mümkün olduğunca uzun süre devam ettirmeye çalışıyor. Zira ABD ile İran arasındaki müzakerelerin başarısız olmasını ve İran'a askeri bir darbe vurulmasını istiyor ki Hamas yalnız kaldığını hissetsin ve Gazze Şeridi'ni terk etmek istesin.”

Kaynak sözlerini şöyle sürdürdü: “İsrail, Hamas'ın Gazze Şeridi'nin yönetimini devretmesi konusuna hiç ikna olmuş değil. Çünkü İsrail’e göre Hamas esirleri elinde tuttuğu ve Gazze Şeridi'nin geleceğine ilişkin müzakereleri yürüttüğü sürece Gazze Şeridi'ndeki askeri varlığını güçlendirecek şeyleri kabul edecek. Tel Aviv'in istemediği de bu. Hamas ise esirleri teslim etmesi halinde İsrail'in herhangi bir anlaşmaya uyacağına artık güvenmiyor ve özellikle de ABD vatandaşı İsrailli asker Edan Alexander'ı bir iyi niyet jesti olarak teslim etmesine rağmen Washington'un bunu takdir etmemesi ve Witkoff'un önerisinin gelmesinin ardından artık ABD'ye güvenmiyor.”

ıo90
Refah'ta Gazze İnsani Yardım Vakfı tarafından sağlanan gıda yardımını taşıyan Filistinliler (AP)

Kaynak ayrıca, ‘ABD'nin Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nde Gazze'de ateşkes kararını veto etmesinin ortalığı karıştırdığını ve Washington'un bu dosyadaki ciddiyetine ve arabuluculuğuna gölge düşürdüğünü’ belirtti. Kaynağa göre, tüm bunlara rağmen Kahire, uluslararası kamuoyunu harekete geçirerek Tel Aviv ile Washington'a müzakereleri yeniden başlatmaları ve bir çözüme ulaşmaları için baskı yapmak amacıyla uluslararası temaslarını yoğunlaştırıyor. Kahire, savaş ne kadar sürerse sürsün durması gerektiğine, özellikle de Mısır'ın ulusal güvenliğinin bu savaşın uzaması nedeniyle tehdit altında olduğuna inanıyor.

Mısır Dışişleri Bakanlığı dün, Bakan Bedr Abdulati'nin Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Dışişleri Bakanı Constantinos Kombos ile bir telefon görüşmesi yaptığını ve ikilinin ‘Mısır'ın Gazze Şeridi'nde ateşkes sağlanması ve insani yardımın ulaşması için gösterdiği çabaları’ ele aldığını duyurdu. Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre iki bakan, ‘bölgesel güvenlik ve istikrarı desteklemek üzere bölgedeki gerilimin azaltılması için koordinasyonun sürdürülmesi gerektiği’ konusunda mutabık kaldı.

Filistin meseleleri konusunda uzman Mısırlı gazeteci Eşref Ebu’l Hul, Şarku'l Avsat'a verdiği demeçte şunları söyledi: “Ortamın karmaşıklığına ve sahadaki gerilim nedeniyle artan uçuruma rağmen, arabulucular müzakereleri yeniden başlatmak ve İsrail ile Hamas'a koşullarını hafifletmeleri ve ateşkes için bir uzlaşmaya varmaları yönünde baskı yapmak için büyük çaba sarf ediyor. Çünkü sahadaki insani durum vahim bir hal aldı.”

Ebu’l Hul, ‘İsrail'in esirlerin cesetlerini kurtararak sahada elde ettiğini düşündüğü başarıların Hamas'ı bazı koşullardan geri adım atmaya itebileceğini, zaten Hamas'ın Witkoff'un önerisini reddetmediğini, sadece Tel Aviv'in varılacak herhangi bir anlaşmaya bağlı kalacağını garanti eden bir taahhüt istediğini, Kahire ve Doha'daki arabulucuların da Washington'la birlikte bunun üzerinde çalıştığını defalarca teyit ettiğini’ belirtti.

Filistin Dışişleri Bakanlığı danışmanlarından Munir el-Cağub ise Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada, ‘müzakerelerin durmasına rağmen çıkmaza gireceğine inanmadığını, çünkü İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun mevcut stratejisinin savaşla müzakere olduğunu’ söyledi. El-Cağub, ‘savaşın devam etmesinin Tel Aviv'in esirlerin hayatlarını önemsemediğini ve bu nedenle artık esir meselesinin Hamas'ın elinde bir güç kartı olmadığını doğruladığını’ düşünüyor.

Hamas dün bir açıklama yayınlayarak uluslararası toplumu, Arap ve İslam ülkelerini işgalcilerin Gazze Şeridi'nde işlediği suçları durdurmak için harekete geçmeye çağırdı.

ABD ve uluslararası ilişkiler uzmanı Muhammed es-Satuhi, “Washington, Hamas'ı Witkoff önerisini çekincesiz kabul etmeye ikna etmek için özellikle Kahire ve Doha ile temaslarını yoğunlaştırıyor. Söz konusu öneri, pek çok kişinin gözünde sadece İsrail'in isteklerini yerine getiren kötü bir öneri. Bu da Mısır ve Katar'daki arabulucular ile Hamas'ı zor durumda bırakıyor” dedi.