Rusya, Suriye'nin kuzeybatısında yerinden edilenlerin kaldığı kampı vurdu

Suriye ve Rusya, Suriye’nin çöl bölgesinde savaş helikopterleriyle ortak hava tatbikatı düzenliyor. Operasyonların hedefinde DEAŞ var.

Rus savaş uçaklarının İdlib bölgesine dün düzenlediği bombalı saldırıda yaralanan bir çocuk Maarrat Misrin'deki hastanede tedavi altına alındı. (AFP)
Rus savaş uçaklarının İdlib bölgesine dün düzenlediği bombalı saldırıda yaralanan bir çocuk Maarrat Misrin'deki hastanede tedavi altına alındı. (AFP)
TT

Rusya, Suriye'nin kuzeybatısında yerinden edilenlerin kaldığı kampı vurdu

Rus savaş uçaklarının İdlib bölgesine dün düzenlediği bombalı saldırıda yaralanan bir çocuk Maarrat Misrin'deki hastanede tedavi altına alındı. (AFP)
Rus savaş uçaklarının İdlib bölgesine dün düzenlediği bombalı saldırıda yaralanan bir çocuk Maarrat Misrin'deki hastanede tedavi altına alındı. (AFP)

Rusya’ya ait savaş uçakları İdlib bölgesine vakum bombalarıyla bir kez daha hava saldırıları düzenledi. Suriye'nin kuzeybatısında yerinden edilenlerin kaldığı bir kampın da vurulduğu bombardımanlarda aralarında kadınların ve çocukların da bulunduğu çok sayıda sivil yaralandı.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), Rusya’ya ait savaş uçaklarının altıdan fazla hava saldırısı gerçekleştirdiğini aktardı. Maarrat Misrin bölgesinin batısında, İdlib kırsalında, yerinden edilenlerin kaldığı kampların bulunduğu Maklaa el-Hebat ve Biruma bölgesinin yanı sıra Heyetu Tahriru’ş Şam’a (HTŞ) ait karargah ve mühimmat depoları hedef alındı. Bombardımanlar sırasında Maarrat Misrin yakınlarındaki Meryem Kampı’nda sivillerin öldüğü kaydedildi. HTŞ’nin bir mühimmat deposunun havaya uçurulduğu belirtilirken insani ve maddi kayıplar hakkında ise bilgi verilmedi.
Meryem Kampı’nda kalan, İdlib'in güneyindeki Keferuma’dan55 yaşındaki Ebu Meyser’in aktardığına göre Meryem Kampı sakinleri, normal günlük hayatlarını yaşarken çocuklar her zamanki gibi çadırların arasında oynuyordu. Kampa sakin ve güvenli bir atmosfer hakimdi. Ancak Rus savaş uçaklarının kampın çevresine düzenlediği hava saldırıları karşısında neye uğradıklarını şaşırdılar. Bir anda dumanlar yükseldi, her yeri toz kapladı. Roket parçaları ve taşlar etrafa saçıldı. Savrulan parçalardan bir kısmı çadırların içine kadar ulaştı ve 10 yaşın altındaki 6 çocuğun ağır şekilde yaralanmasına neden oldu.
Rus savaş uçaklarının kampa çok yakın bir taş ocağına yüksek patlayıcı vakum bombaları ile 5 hava saldırısı düzenlediğini söyleyen Ebu Meyser, bombardımanların kamp sakinleri arasında paniğe neden olduğunu belirtti. Yerinden edilen insanların, kampın tekrar hedef alınacağı korkusuyla çadırlarından ayrıldıklarını, sivil savunma ekipleri ve sağlık ekiplerinin molozları kaldırmak ve yaralıları tahliye etmek için çalıştıklarını kaydetti. Meryem Kampın’da, İdlib'in güney kırsalındaki Keferuma, et-Teh, Heyş ve diğer bölgelerdeki köylerden yaklaşık 400 yerinden edilen ailenin kaldığını aktaran Ebu Meyser, 2019 yılı sonlarında rejim güçleri ve rejimi destekleyen milislerin başlattığı geniş çaplı askeri operasyonun ardından evlerini terk ettiklerini ve nispeten daha güvenli sayılan bu kampa sığındıklarını söyledi. Ebu Meyser, Rus savaş uçaklarının kampı yeniden hedef almasından korktuğunu vurguladı.
SOHR dün, Rus savaş uçakları tarafından bu ayın başlarından geçtiğimiz pazartesi gününe kadar ülkenin kuzeybatısındaki İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi’ne (İGAB) 46 hava saldırısı düzenlendiğini belgelediğini bildirdi. Bombardımanlarda, İdlib’in batı kırsalındaki el-Hammame köyü ormanındaki HTŞ kampı da dahil olmak üzere Lazkiye, Hama ve İdlib kırsalındaki farklı bölgeler hedef alındı.
Ayrıca Lazkiye kırsalındaki Kebbane bölgesi çevresine, Hama’nın kyzebatı kırsalındaki Duveyr el-Ekrad ve es-Surmaniye bölgelerine 4 hava saldırısı düzenlendi. İdlib'in güney kırsalındaki Cebel ez-Zaviye’de Urum el-Cevz, İhsim, el-Bare, Kansafra, el-Muzera, Ayn Laruz ve Beyneyn bölgelerine 25'ten fazla hava saldırısı yapılırken bombardımanlarda aralarında çocukların da bulunduğu çok sayıda sivil öldü.
Suriye Sivil Savunması Beyaz Baretliler Basın ve Belgelendirme Ofisi yetkilisi Hamid el-Kuteyni, yaptığı açıklamada, haziran ayının ilk günlerinde başlayan askeri operasyonda, 1 Eylül’e kadar Beyaz Baretliler ekiplerinin rejim güçleri ve Rusya'nın Suriye'nin kuzeybatısında sivil evlere yönelik düzenledikleri 490'dan fazla hava saldırısına müdahale ettiğini söyledi. Kuteyni, söz konusu saldırılarda 45'i çocuk ve 20'si kadın olmak üzere 116'dan fazla sivilin öldüğünü aktardı. Beyaz Baretliler’den de iki gönüllünün öldüğünü aktaran Kuteyni, “Ekiplerimiz aynı dönemde, söz konusu saldırılar sonucunda 74’ü 14 yaş altı çocuk olmak üzere 288'den fazla kişiyi kurtardı” dedi.
Bir diğer gelişmede de Suriye'nin doğusundaki es-Suhna-Deyrizor yolunda DEAŞ üyeleri tarafından rejim güçlerinden 18 unsurun olduğu bir otobüse yaylım ateşi açıldı. Bir kaynak, pazartesi günü DEAŞ üyesi silahlı unsurların Suriye’nin merkezindeki Humus’un doğusundaki es-Suhna ile Deyrizor’u birbirine bağlayan yolda aralarında subayların da bulunduğu rejim güçlerini taşıyan bir otobüse silahlar ve füzeler ile saldırdıklarını söyledi. Saldırıda 13 rejim unsuru öldü, 5’i de DEAŞ üyelerince esir alındı.
Kaynak, bölgeye silahlı ve zırhlı araçların, helikopterlerin ve onlarca rejim gücü unsurunun dahil olduğu büyük askeri takviyelerin gelmesine ve bölgenin kapsamlı bir şekilde taranmasına rağmen esir alınan beş unsurun akıbetinin henüz öğrenilemediğini kaydetti.
Kaynak, bugün Suriye Hava Kuvvetleri ve Rusya Hava Kuvvetleri’nin Suriye'nin merkezindeki Humus'un doğusunda es-Suhna çölü ile Palmira (Tedmur) civarında şimdiye kadarki en büyük hava tatbikatının yapıldığına dikkat çekti. Ortak tatbikatlara Suriye MI-24 ile Rus MI-8 ve KA-52 helikopterleri katıldı. Humus çölünde helikopterlerle yapılan hava tatbikatlarda DEAŞ’a ait olduğu düşünülen hedefler bombalandı. Tatbikatlarda başta ülkenin doğusunda, Irak sınırına bağlanan Humus, Hama, Deyrizor ve Rakka çölleri olmak üzere Suriye çölünün ortasında kalan DEAŞ’ın bölgede kalan unsurları hedef alındı.
Russia Today (RT) internet sitesinde yer alan habere göre Suriye'nin güneydoğusundaki çöl bölgesinde rejimle ortak tatbikatlar düzenlendi. Haberde Rus pilotların, Suriyeli meslektaşlarıyla Rus helikopterlerini kullanarak askeri ve muharebe deneyimlerini paylaştıkları belirtildi.
Birkaç gün sürecek olan tatbikatlara Suriye Hava Kuvvetleri’nden ait Mi-24 helikopterleri katılırken gökyüzünde tek aşamada muharebe koordinasyonunun simüle edileceği bu tatbikatlara Rusya Hava Kuvvetleri’nden ise Mi-8 ve Ka-52 helikopterleri katılıyor.
Diğer yandan Suriye'nin doğusundaki Rakka çölünde İranlı milisler, 3 çobanı öldürdüler, 80 koyunu da telef ettiler. Bölgedeki Şammar kabilesinden Ebu Cabir eş-Şammari, Rakka'nın güneydoğusundaki Sabha çölünde faaliyet gösteren İranlı milislere bağlı grupların pazartesi günü 80 koyunu vahşice telef ettiğini ve çobanlara ait bir arabayı ve traktörü yaktığını bildirdi. Söz konusu unsurların daha sonra üç çobanı öldürdüklerini ve cesetlerini bilinmeyen bir yere gömdüklerini aktardı.
Geçtiğimiz Nisan ayında İranlı milislerin aynı bölgede koyunlarının birkaçını çaldıkları genç bir çobanı da öldürdüklerini belirten Şammari, geçtiğimiz yıl ocak ayında da Rakka’nın güneydoğusundaki Ma'adan bölgesindeki el-Cebeli ve el-Sabha köylerinden 21 çobanın bıçaklanarak öldürüldüklerini kaydetti. Şammari, İranlı milisler tarafından birçok kez tekrarlanan bu tür saldırılarda insanların mallarının çalındığını, yağmalandığını ve halkın hayvanlarını otlatmalarının engellendiğini aktardı. Bölgenin söz konusu grupların kontrolü altında olduğunu bildirdi



SDG lideri Şarku’l Avsat’a konuştu: Türkiye arabuluculuğa yanıt vermiyor… Kobani felaket tehdidi altında

Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Lideri Mazlum Abdi (Şarku'l Avsat)
Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Lideri Mazlum Abdi (Şarku'l Avsat)
TT

SDG lideri Şarku’l Avsat’a konuştu: Türkiye arabuluculuğa yanıt vermiyor… Kobani felaket tehdidi altında

Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Lideri Mazlum Abdi (Şarku'l Avsat)
Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Lideri Mazlum Abdi (Şarku'l Avsat)

Türkiye tarafından terör örgütü olarak görülen ve ana omurgasını YPG'nin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Lideri Mazlum Abdi, Ahmed eş-Şera liderliğindeki Heyetu Tahriru’ş-Şam (HTŞ) ile doğrudan siyasi müzakereler yapılmamasına rağmen, Saldırganlığı Caydırma Operasyonu’nun ikinci gününden bu yana Askeri Operasyonlar Dairesi ile sahada koordinasyon sağlandığını açıkladı. Abdi, SDG'nin yeni Suriye ordusuna entegre olmaya hazır olduğunu, ancak bunun için müzakereler yoluyla ‘uygun bir formül’ üzerinde anlaşmaya varılması gerektiğini söyledi.

Şarku’l Avsat’a konuşan Abdi, ‘Suriye'nin birleşik bir ülke olarak kalması’ gerektiğini, ancak siyasi sistemin şeklinin belirlenmesinin ‘Suriye halkının iradesine ve anayasal tartışmalara bağlı olduğunu’ vurguladı.

Abdi, Türk askeri hareketliliğinin devam etmesi halinde Kobani kentinin bir ‘felaketle’ karşı karşıya kalacağı uyarısında bulundu. SDG, arabulucular aracılığıyla Ankara'ya silahtan arındırılmış bölge önerisinde bulunmuş olsa da Ankara şu ana kadar buna yanıt vermedi.

Abdi, kendi ifadesiyle ‘Suriye'nin ilerleyebilmesi ve yeniden inşa edilebilmesi için bir barış ve güvenlik dönemine’ ulaşılması amacıyla, acil olarak tam ve doğrudan diyalog çağrısında bulundu. Ayrıca sınır güvenliği sorumluluğunu Şam'daki yeni yetkililere devretmeye ‘prensipte’ hazır olduğunu ifade etti.

İşte Şarku’l Avsat’ın SDG Lideri Mazlum Abdi ile yaptığı röportajın tam metni;

* Suriyeli muhalif grupların 27 Aralık 2024 tarihinden önceki hareketleri hakkında bilginiz var mıydı? Esed rejiminin on gün içinde devrilmesini bekliyor muydunuz?

- Suriyeli muhalif grupların eski Suriye rejimine karşı bir askerî harekât başlatacağına dair bilgiler vardı ve bu bekleniyordu. Ancak beklenmeyen şey Suriye ordusunun hızla çökmesi, direniş göstermemesi ve Suriye devrimi boyunca onu destekleyen müttefikleri tarafından yalnız bırakılmasıydı. İnanıyorum ki, bu süreçte neler olduğu ve perde arkasında neler yaşandığı gelecekte ortaya çıkacak.

* On gün süren çatışmalar sırasında HTŞ ile herhangi bir koordinasyon ya da iletişim var mıydı?

- HTŞ'nin Saldırganlığı Caydırma Operasyonu başlamadan önce herhangi bir koordinasyon yoktu. Ancak operasyonun ikinci gününde Halep'in bazı mahallelerinde güçlerimiz arasındaki çatışmaları önlemek ve ayrıca Türkiye destekli gruplar tarafından saldırıya uğrayan Tel Rıfat bölgesindeki kamplardan yerinden edilmiş insanları tahliye etmek için aramızda saha koordinasyonu vardı ve bu saha koordinasyonu halen devam ediyor.

(foto altı) SDG Lideri Mazlum Abdi, Suriye'nin yeni siyasi sisteminin şeklini anayasa tartışmalarının belirleyeceğini ifade etti. (Şarku’l Avsat)

* Beşşar Esed rejiminin devrilmesinden sonra Suriye'nin geleceğini nasıl görüyorsunuz? Devletin şekli ve siyasi sistemi konusunda HTŞ ile müzakerelerde yer alıyor musunuz?

- HTŞ ile henüz doğrudan müzakerelerde bulunmadık. Ancak Suriye'nin, ülkenin farklı kimliğinin anayasal olarak korunduğu ve Kürt halkı da dahil olmak üzere Suriye halkının tüm bileşenlerinin haklarının korunduğu, ademi merkeziyetçi, çoğulcu ve demokratik bir devlet olması gerektiğine inanıyoruz.

Biz Suriye'nin bölünmesini istemiyoruz. Ülkeyi yönetecek hükümetin kurulmasında ve bu hükümete katılmada üzerimize düşen rolü oynamaya hazırız. Suriye’de çok fazla kan döküldü. Bugün acilen, Suriye'nin ilerleyebilmesi ve yeniden inşa edilebilmesi için barış ve güvenlik dönemine ulaşılması amacıyla, tam ve doğrudan bir diyalog çağrısında bulunuyoruz.

* Kürtlerin arzuladığı federal ya da konfederal bir Suriye mi?

- Suriye'nin bir bütün olarak kalması her şeyden önemlidir. Çok tartışılacağına inandığımız hükümet şekli, Suriye halkının iradesine ve anayasa tartışmalarına bağlıdır.

* Özerk Yönetim bölgelerinin kaderi konusunda bir müzakere olursa SDG'nin şartları nelerdir?

- Bunlara koşul demek istemiyoruz ama realitenin dayattığı ve dikkate alınması gereken şeyler var. Öncelik, başta Türkiye ve müttefiklerinin SDG'ye yönelik saldırıları olmak üzere Suriye topraklarının tamamında askeri operasyonların durdurulmasıdır ki, böylece Suriyeliler olarak ülkemizin geleceğini yabancı müdahalesi ya da vesayeti olmadan kendi aramızda tartışabilelim. Özerk Yönetim bölgeleri Suriye bölgeleridir ve temsilcilerinin bir rol ve söz sahibi olması ve geleceğin inşasında yer alması gerekir.

Ülkenin kaynaklarına gelince, bunların mülkiyeti tüm Suriye halkına aittir. Beşşar Esed rejimi tarafından ötekileştirilen bölgelerin durumu da göz önünde bulundurularak, kaynakların devlet tarafından tüm Suriyelilerin yararına, adil ve eşit bir şekilde dağıtıldığı, herkes için istikrar ve refahın sağlandığı bir geleceğe bağlıyız.

* Şam'daki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera tüm Suriyeli gruplara silahsızlanma çağrısında bulundu ve büyük çoğunluğu bunu kabul etti. SDG'nin bu konudaki tutumu nedir?

- Gelecekteki Suriye, ülkeyi ve Suriye vatandaşlarını savunan tek bir ulusal orduya sahip olmalıdır. Bunun gerçekleşmesi ve bu konunun nasıl uygulanacağına dair bir formüle ulaşmak için doğrudan görüşmelere ihtiyaç vardır. SDG silahları, deneyimleri ve güçleriyle bu ulusal orduya entegre edilecektir.

* Kürtlerin Ayn el-Arap (Kobani) kentiyle ilgili korkuları artıyor. Kentin akıbeti ne olacak? SDG'nin kente yönelik olası bir saldırı planı nedir?

- Türkiye destekli grupların Kobani'ye saldırı tehdidi halen çok yüksek. ABD liderliğindeki Uluslararası Koalisyon’dan ortaklarımızla birlikte oradaki durumu yatıştırmak için çalışıyoruz. Bu nedenle Türkiye'nin iddia ettiği korkuları yatıştırmak için silahtan arındırılmış bir bölge önerdik. Ancak Türkiye bu arabuluculuğa henüz yanıt vermedi ve Türk askeri yığınağı devam ediyor. Aslında Kobani'ye yönelik saldırı bir felaket olur ve bölgenin istikrarı için büyük bir tehdit oluşturur ki biz bunu istemiyoruz.

* Suriye'nin Türkiye sınırına komşu bölgelerinin statüsü konusunda, Ankara ile doğrudan ya da dolaylı temaslar ya da müzakereler var mı?

- Türkiye ile temaslar, ABD liderliğindeki Uluslararası Koalisyon’da bulunan ortaklarımız aracılığıyla yürütüldüğü için dolaylıdır. Biz Türkiye'nin endişelerini gidermek için doğrudan müzakereler yapılmasını istiyoruz. Ancak şu ana kadar Türkiye, bizim hazır olmamıza rağmen, bu tür müzakerelere hazır olduğunu göstermedi.

* Bölgesel ve uluslararası güçler sürekli olarak PKK'dan ayrılmanızı talep ediyor. Ülkeleri ve uluslararası tarafları meşgul eden bu taleplerle nasıl başa çıkıyorsunuz?

- SDG'nin PKK ile örgütsel bir bağı olmadığını daha önce söylemiştik. Bazı üyeleri, DEAŞ'a karşı savaşımızda bize katıldı ve bizimle birlikte savaştı. Ancak askeri operasyonlar durur durmaz ve bunu yapmak için uygun bir mekanizma bulunur bulunmaz uzaklaştırılacaklar. Kuzey ve Doğu Suriye'de karar her zaman halkın elinde olmuştur ve öyle kalacaktır. Bu korkuların hiçbir haklı gerekçesi yoktur.

* Özerk Yönetim bölgelerinde birleşik bir siyasi cephenin olmamasına ilişkin Kürtlerin endişeleri var. Bölgelerinizdeki diğer Kürt güçlerle nasıl ilişki kuruyorsunuz?

- Özerk Yönetim bölgeleri sadece Kürtleri kapsamıyor. Kendilerini doğru bir şekilde temsil edebilmeleri için görüşlerini birleştirmeye çalıştığımız Kürtler de dahil olmak üzere, bu bölgelerde yaşayan tüm bileşenler arasında üzerinde anlaşılmış bir vizyona sahip olmak tercih edilir.

* SDG Suriyeli Peşmergelerin, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) bölgesinden Suriye'ye dönmesine izin verecek mi?

- Suriye ulusal ordusunun kurulmasından, grupların silahsızlandırılmasından ve bu orduya entegre edilmesinden bahsediyoruz. Eğer Roj Peşmergeleri yurt dışından anavatanlarına dönerlerse, bu anavatanlarının inşasına katkıda bulunmak için doğal bir adımdır.

* DEAŞ'ın Suriye topraklarında yarattığı tehlikeyi nasıl değerlendiriyorsunuz?

- DEAŞ ile mücadele Suriye halkı ve bölge için bir önceliktir. SDG, DEAŞ'a karşı operasyonlarda Şam'daki yeni hükümetle birlikte çalışmaya ve terörle mücadele sorumluluklarını paylaşmaya hazırdır.

Komşularımızın güvenliğini sağlamaya kararlıyız, çünkü Suriye onların güvenliği ve istikrarı için bir tehdit oluşturmayacaktır. Suriyeli olmayan hiçbir aktörün Suriye'nin veya komşularının güvenliğini tehdit etmemesini sağlayacak tedbirlerin geliştirilmesi için merkezi hükümetle birlikte çalışmaya hazırız. Üzerinde mutabık kalınacak bir formül uyarınca, sınır kontrol sorumluluklarını Şam'daki yetkililere sorunsuz bir şekilde devretmeye prensipte hazırız.

* Mazlum Abdi Şam'ı ziyaret etmeyi planlıyor mu?

- Elbette. Şam bizim başkentimiz ve koşullar uygun olduğunda ziyaret edeceğiz.