Cezayir’de terör gerekçesiyle basına baskılar artıyor

Cezayir, MAK ve Reşad örgütlerine mensup olduklarından şüphelenilenlere karşı gözaltılarını yoğunlaştırdı.

Başkentteki Cezayir güvenlik güçleri (AFP)
Başkentteki Cezayir güvenlik güçleri (AFP)
TT

Cezayir’de terör gerekçesiyle basına baskılar artıyor

Başkentteki Cezayir güvenlik güçleri (AFP)
Başkentteki Cezayir güvenlik güçleri (AFP)

Cezayir’deki siyasi aktivistler ve gazeteciler, ayrılıkçı El-Kabail (Kabileler) Bağımsızlık Hareketi (MAK) ve İslamcı Reşad Hareketi ile aralarında bağlantı olduğu şüphesiyle yoğun güvenlik baskısına maruz kalıyor. Söz konusu iki hareket, geçen Mayıs ayında yetkililer tarafından terör örgütü olarak sınıflandırılmıştı. Aynı şekilde Ceza Kanunu’nda, iki hareketle bağlantılı olmayı suç sayan bir değişiklik yapıldı.
‘Liberty’ gazetesi muhabiri Muhammed Moloc, geçen pazartesi günü Kabiliye bölgesinde jandarma güçleri tarafından herhangi bir sebep belirtilmeksizin gözaltına alınması sonrasında 14 Eylül’de başkent savcılığına çıkartıldı. Eşi, jandarmanın başkentteki evlerini aradığını ve eşyalarına el koyduğunu söylerken, terör ve mali yolsuzluk davalarında uzmanlaşmış Araştırma Merkezi’ne neden götürüldüğü hakkında bir bilgisi olmadığını vurguladı.
Güvenlik kaynaklarının aktardığına göre jandarma, gazeteci ve ayrılıkçı ‘Kabiliye hükümeti’ başkanı ve Fransa’da ikamet eden siyasi bir mülteci olan Ferhat el-Mahni arasındaki görüşmeyi takip etti. Geçen ayın sonunda Cezayir yargısı, Mahni hakkında ‘Kabiliye bölgesindeki ormanları yakmak (geride iki yüz kurban bıraktı) ve Cemal bin İsmail adlı 30’lu yaşlarında bir genci öldürmek suçlamasıyla’ uluslararası bir tutuklama emri çıkardı. İki olay, geçen Ağustos ayında gerçekleşti. Mahni, uluslararası soruşturmaların söz konusu suçlara karıştığını kanıtlaması halinde Cezayir’e teslim olmaya hazır olduğunu belirtiyor.
Jandarma, geçen pazartesi günü yaptığı açıklamada başkentin doğusundaki Tizi Vuzu ve Bejaia (Kabileler bölgesi) vilayetlerinde 16 kişiyi ‘teknik ve bilimsel kanıtlar uyarınca, MAK terör örgütüne mensup olduklarının kanıtlandığı’ gerekçesiyle tutukladıklarını açıkladı. Tutuklanan arasında, Yurt dışında faaliyet gösteren örgüt üyelerinin yanı sıra Moloc, MAK örgütünün kurucu üyesi ve saymanı da bulunuyor.  
Gazeteci Moloc, Amazig (Berberi) dilinin ülkede geniş bir yer edinmesi mücadelesine katılımıyla biliniyor. Kendisine yakın isimler, örgütün 2001 yılında Kabiliye’deki ‘Kara Bahar’ olaylarından sonra ortaya çıkan ayrılıkçı teziyle herhangi bir bağlantısı olduğunu reddediyor. Aynı şekilde bir grup bölge sakini ve jandarma kuvvetleri arasında çıkan şiddetli arbede, 20’li yaşlarında bir gencin jandarma binası önünde hayatını kaybetmesi de dahil, 160’tan fazla kişinin ölmesiyle sonuçlandı.
14 Eylül’de tanınmış, aylardır duraksayan halk hareketinin üyeleri ve ‘Amazig davasının’ savunucuları olan siyasi aktivistler soruşturma hakiminin önüne çıkarıldı. Söz konusu aktivistlerin başında hukukçu Abdunnur Abdusselam ve Ahmed Mansuri yer alıyor. Güvenlik güçleri, ülke dışındaki MAK unsurlarıyla iletişim izlerini araştırmak ve inceleme yürütmek amacıyla tutukluların evlerindeki medya ekipmanlarına el koydu.
Yetkililer, geçen ay 50’den fazla kişiyi tutuklamış, onları Bin İsmail’i öldürmek, Kabiliye bölgesi köylerindeki ormanları yakmakla suçlamıştı. Ayrıca MAK ve Reşad hareketleri de söz konusu eylemleri gerçekleştirmeleri için onlara talimat vermekle suçlanmıştı. Ancak gözaltındakilerin çoğunun iki örgütte yer aldıklarını belirten televizyon açıklamalarının dışında, iddiaları kanıtlayacak herhangi bir fiziksel kanıt sunulmadı.
Başkentte bulunan ve terörist olarak sınıflandırılan iki örgütün tüm davalarında uzmanlaşmış olan Sidi Muhammed Mahkemesi’nin soruşturma hâkimi, pazar günü söz konusu gazeteci ve ‘Cezayir İnsan Haklarını Savunma Birliği’ üyesi Hassan Buras hakkında ihtiyati hapis cezası kararı verdi. Karar, en ciddileri ‘terör örgütüne üye olmak’ ve ‘teröre övgüde bulunmak’ olmak üzere yedi suçlamadan oluşan bir liste uyarınca verildi. İsminin yayınlanmasını istemeyen Buras’ın avukatı, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, örgütle ‘Buras’ın, üyeliğini asla gizlemediği’ Reşad’ın kastedildiğini vurguladı.
Geçen hafta aynı mahkeme, aktivist Muhammed Buakkar ve aktivist eşi Nesime hakkında da 30 yıldır İngiltere’de mülteci olan eski diplomat Arabi Zaytut liderliğindeki ‘Reşad’a üye oldukları şüphesiyle hapis cezası kararı aldı. Hukukçular, aktivistlerin ve gazetecilerin tutuklanmasıyla ilgili olarak, savcılık ve soruşturma hakimlerinin güvenlik raporlarına ‘boyun eğmesini’ eleştirdi.



BAE, İsrail-İran çatışmasının sonuçları konusunda uyarıyor

BAE Devlet Başkanı Şeyh Muhammed bin Zayid ve İranlı mevkidaşı Masud Pezeşkiyan (WAM)
BAE Devlet Başkanı Şeyh Muhammed bin Zayid ve İranlı mevkidaşı Masud Pezeşkiyan (WAM)
TT

BAE, İsrail-İran çatışmasının sonuçları konusunda uyarıyor

BAE Devlet Başkanı Şeyh Muhammed bin Zayid ve İranlı mevkidaşı Masud Pezeşkiyan (WAM)
BAE Devlet Başkanı Şeyh Muhammed bin Zayid ve İranlı mevkidaşı Masud Pezeşkiyan (WAM)

BAE Devlet Başkanı Şeyh Muhammed bin Zayid el Nahyan, ülkesinin İran-İsrail krizinde durumu yatıştırmak ve gerilimi azaltmak amacıyla ilgili taraflarla yoğun temas ve istişareleri sürdürdüğünü, bunun da bölgede güvenlik ve istikrarın sağlanmasına katkıda bulunduğunu belirterek, BAE'nin bu yönde atılacak her türlü adımı desteklediğini vurguladı.

Bu teyit, İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan ile yapılan bir telefon görüşmesi sırasında geldi. Görüşmede, Ortadoğu'daki son gelişmeler ve bunların bölgesel güvenlik ve barış için ciddi sonuçları ele alındı.

Şarku’l Avsat’ın Emirates Haber Ajansı'ndan (WAM) aktardığına göre, görüşmede İsrail ordusunun İran'ı hedef alması ele alındı ​​ve BAE, bu koşullar altında İran ve halkıyla dayanışma içinde olduğunu ifade etti.

BAE ayrıca bölgedeki devam eden askeri gerilimin, çatışmanın genişleme riskini önlemek ve bölgenin ve dünyanın güvenliği ve istikrarı üzerindeki etkilerini sınırlamak için bölgesel ve uluslararası düzeylerde acil ve koordineli eylem gerektirdiğini yineledi.

BAE Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Abdullah bin Zayid el Nahyan, başından beri İsrail'in İran'a yönelik askeri saldırısını kınamakta hızlı davranan ülkesinin, bu tehlikeli çatışmadan beş gün sonra, durumu yatıştıracak, tırmanışı sonlandıracak ve olayların istenmeyen sonuçlara yol açmasını önleyecek diplomatik bir yaklaşım bulma zamanının geldiğine inandığını söyledi.

Askeri eylemlerin derhal durdurulması gerektiğinin altını çizerek bölgeyi talihsiz bir sarmala sürükleyebilecek pervasız adımlara karşı uyarıda bulundu ve “siyasi ve diplomatik çözümlerin alternatifi olmadığını” ve işler kontrolden çıkmadan önce gerilimi azaltmaya yönelik hızlı bir hareketin mutlak bir gereklilik olduğunu vurguladı.

BAE Dışişleri Bakanı, BAE Başkanı Şeyh Muhammed bin Zayid el Nahyan'ın gerginliği azaltma ve gerginliğin tırmanmasını önleme çabalarını güçlendirmeye odaklanan yoğun diplomatik temaslar yürüttüğünü belirtti. Bu, BAE'nin diyalog ve diplomasiye öncelik verme, çatışma dilinden kaçınma ve bölge halkları için istikrar, adalet ve refah sağlayan kapsamlı bir vizyon dahilinde çalışma ilkesine olan bağlılığına dayanmaktadır.

Bu bağlamda, Şeyh Abdullah bin Zayid, "Dünyanın kalbi olan ve uzun yıllar gerginlik ve çatışma yaşayan bölge, daha fazla çatışmaya tahammül edemez. Bugün, her zamankinden daha fazla bilgeliğe ve rasyonaliteye ihtiyaç duyuyor" dedi.

Dışişleri Bakanı Şeyh Abdullah bin Zayid'e göre, BAE Birleşmiş Milletler ve Güvenlik Konseyi'ni sorumluluklarını tam olarak üstlenmeye, ateşkesi sağlamak için acil eylemde bulunmaya ve uluslararası barış ve güvenliği sağlamlaştırmak için çalışmaya çağırdı. BAE, devlet egemenliğine saygı, uluslararası hukuka bağlılık ve yapıcı diyaloğun bölgedeki mevcut krizleri ele almak için en iyi temelleri temsil ettiği yönündeki teyidini yineledi.