Rus halkı yarın milletvekili seçimleri için sandık başına gidecek

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Rus halkı yarın milletvekili seçimleri için sandık başına gidecek

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Rusya’da yarın parlamentonun alt kanadı olan Devlet Duması milletvekillerinin seçimi için oy verme işlemi başlıyor.
Rusya Merkez Seçim Komisyonuna göre, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) önlemleri nedeniyle Devlet Duması seçimleri 17-19 Eylül tarihlerinde düzenlenecek. Bunun yanı sıra bazı federatif bölgelerde de yönetici ve parlamento seçimleri için oylama yapılacak.
Aralarında Çeçenistan, Dağıstan, Mordovya ve Tuva cumhuriyetlerinin bulunduğu 12 federal bölgede başkan ve vali seçimi, 39 bölgede parlamento seçimi, 19 bölgede ara seçimler, 11 bölgenin idari merkezinin parlamento seçimleri ve 5 şehirde yerel seçimler yapılacak.
Ülke genelinde ve yurt dışındaki temsilciliklerde 110 milyon seçmen oy kullanabilecek.

Duma seçimlerinde 14 parti yarışacak
Rusya’da seçimlerde Devlet Duması’ndaki 450 sandalye için 14 parti yarışacak. İktidarda ve milletvekili çoğunluğunu elinde bulunduran Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in partisi Birleşik Rusya ile parlamentoda temsil edilen Komünist Parti, Liberal Demokrat Parti ve Adil Rusya seçimlerde yarışacak.
Parlamento dışından ise Yeşiller Partisi, Yeni İnsanlar Partisi, Elma Partisi, Gelişim Partisi, Özgürlük ve Adalet Partisi, Sivil Platform, Yeşil Alternatif, Vatan ve Sosyal Adalet İçin Emekliler Partisi pusulada yerini alacak.
Seçimlerde yüzde 5 barajını geçen partilerin milletvekilleri Duma’da sandalye kazanacak.
Her 5 yılda bir yapılan Duma seçimlerinde 450 milletvekilliği için 225 aday parti listesinden, 225 aday ise bağımsız seçilecek. Bağımsız adayların büyük bir kısmını partiler belirlerken bir kısmı da bulunduğu bölgeden yasalarda belirlenen miktarda seçmen imzası ile adaylığını gösteriyor.

AGİT gözlemci göndermeyi reddetti
Avrupa ve Güvenlik İşbirliği Teşkilatı (AGİT) 17-19 Eylül’de yapılacak seçimlere gözlemci göndermeyi reddetti. Teşkilat, ret gerekçesini “istedikleri sayıda gözlemci göndermelerine Rusya’nın izin vermemesi” olarak gösterdi.
Rusya Merkez Seçim Komisyonu ise teşkilata gözlemci kısıtlamasını Kovid-19 salgın koşullarındaki önlemler dahilinde getirdiklerini savundu.

Geçen seçimlere katılım oranı yüzde 47,88’de kalmıştı
18 Eylül 2016’da yapılan Duma seçimlerine katılım yüzde 47,88'de kalmıştı. 2016'daki seçimlerde, genel başkanlığını eski Devlet Başkanı Dmitriy Medvedev’in yürüttüğü Birleşik Rusya yüzde 54,20 oy alarak 343 milletvekili ile tarihinde en çok sandalyeye sahip olmuş ve iktidarda kalmıştı. Yüzde 13,34 ile ikinci olan Komünist Parti’yi yüzde 13,14 Liberal Demokrat Parti, yüzde 6,22 ile Adil Rusya takip etmişti.

Anketlerde Putin’in partisi önde ancak geçmişe göre oyu daha az
Seçim öncesinde yapılan anketlere göre, parlamentonun alt kanadı Duma’ya yönelik güven azalırken Birleşik Rusya partisinin, en yakın takipçisi Komünist Parti’ye açık ara fark atarak birinci olduğu görülüyor. Ancak anketlerde, Putin’in partisi Birleşik Rusya’nın önceki seçime göre daha az oy alacak olması dikkati çekiyor.
Levada Analiz Merkezine göre, mart ayında Duma’nın faaliyetlerini destekleyenlerin oranı yüzde 42 iken geçen ay bu oran yüzde 37’ye düştü. Desteklemeyenlerin oranı ise yüzde 55’ten yüzde 59’a yükseldi.
Rusya Kamuoyu Araştırma Merkezinin (VTSİOM) eylül ayında yaptırdığı anket çalışmasına göre, Birleşik Rusya yüzde 29,3, Komünist Parti yüzde 16,6, Liberal Demokrat Parti yüzde 7,8, Adil Rusya yüzde 6,1 desteğe sahip. Kararsızların oranı ise yüzde 14.
Kamuoyu Fonu’nun (FOM) yaptığı eylül ayındaki ankete göre, Birleşik Rusya Partisi yüzde 29, Komünist Parti yüzde 14, Liberal Demokrat Parti yüzde 11, Adil Rusya yüzde 5 alarak barajı geçen partiler olacak. Ankete göre, kararsızların oy oranı yüzde 19.

Muhalefetin eleştirileri
Rusya’da yapılacak seçimlerde büyük bir rekabet olması bekleniyor. Ancak muhalefet, seçimlerin yapılış yöntemini eleştiriyor. Bu kesimler seçimlere aşırıcılık ile ilgili yasada yapılan değişiklikler nedeniyle ciddi sayıda muhalif ve bağımsız adayların katılmasının engellendiği iddiasında bulunuyor.
Bu yüzden muhalefet, seçmene bulunduğu bölgede iktidar partisinin rakibi olan partilerin adaylarının desteklenmesi için propaganda ve çalışma yapıyor. Seçim sonrasında da muhalefetin seçim sonucuna yönelik protesto gösterileri yapmayı planladığı ifade ediliyor.
Ayrıca geçen ay seçimler öncesinde Putin’in kararı ile emeklilere 10 bin ruble (135 dolar) ve ordu mensuplarına 15 bin ruble (202 dolar) ilave ödeme yapılması eleştirilen konulardan biri oldu.

Anayasa değişikliği Duma’yı güçlendirdi
Öte yandan geçen yıl Rusya’da referandum ile yapılan anayasa değişikliği sonucunda Parlamentonun alt kanadı Duma’nın yetkileri genişletilmişti.
Daha önce devlet başkanı, Duma’nın onayıyla başbakanı atarken başbakan yardımcıları ve kabine üyelerini başbakanın önerisiyle görevden azledebiliyordu.
Anayasa değişikliğinden sonra devlet başkanının başbakan, başbakan yardımcıları ve icracı bakanları atayabilmek için Duma’nın onayını alması gerekiyor.



İrlanda'daki anne ve bebek tesisinde mezarlık bulundu: "796 ceset olabilir"

İrlanda'nın Tuam bölgesindeki bir anne ve bebek evinde yaklaşık 800 çocuğun öldüğünü keşfeden Catherine Corless tarafından yapılan bir maket (AP)
İrlanda'nın Tuam bölgesindeki bir anne ve bebek evinde yaklaşık 800 çocuğun öldüğünü keşfeden Catherine Corless tarafından yapılan bir maket (AP)
TT

İrlanda'daki anne ve bebek tesisinde mezarlık bulundu: "796 ceset olabilir"

İrlanda'nın Tuam bölgesindeki bir anne ve bebek evinde yaklaşık 800 çocuğun öldüğünü keşfeden Catherine Corless tarafından yapılan bir maket (AP)
İrlanda'nın Tuam bölgesindeki bir anne ve bebek evinde yaklaşık 800 çocuğun öldüğünü keşfeden Catherine Corless tarafından yapılan bir maket (AP)

Maira Butt 

Geçmişte İrlanda'nın Galway Kontluğu'nun Tuam bölgesinde bekar anneler ve çocuklarının kullanımına ayrılmış bir kuruluşta, bir mezara dair kanıtlar bulundu.

Anne ve bebek evi, yerel tarihçi Catherine Corless'in başını çektiği araştırmanın, 796 bebek ve küçük çocuğun defin kaydı olmadan orada öldüğünü ortaya koymasının ardından, 2014'te uluslararası kamuoyunun dikkatini çekmişti.

Temmuzda tesisteki çalışmalarına başlamasından bu yana dördüncü güncellemesini yapan Tuam Yetkili Müdahale Direktörlüğü (Office of the Director of Authorised Intervention, Tuam/ODAIT), "Bu bölgedeki mezarların varlığı artık doğrulandı" diye yazdı.

1925'ten 1961'e kadar faaliyet gösteren tesisin kenarında "çocuk veya bebek büyüklüğünde mezarlar" bulunduğu yeni güncellemede belirtildi:

Mezarların yerleşimi ve büyüklüğü, tesisin bu bölümünde anne ve bebek kurumunun faaliyet gösterdiği zamandan kalma bir mezarlık bulunduğuna dair tutarlı bir kanıt.

İlk değerlendirmelere göre kazıda 4 grup bebek kalıntısı bulundu ve bunlar hepsi geçen ay keşfedilen tabutlara gömülmüş 7 grup insan kalıntısına eklendi. Adli analiz çalışmaları sürdürülüyor.

ODAIT'in aktardığına göre, tarihi belgeler bir mezarlık olasılığını işaret etse de bunun varlığına dair ilk işaretler zemin veya yüzey seviyesinde görünmüyordu.

2017'de yürütülen resmi bir soruşturmada, tesisin başka bir yerine sadece 100 metre mesafedeki yeraltı odalarında "önemli miktarlarda" insan kalıntısı bulunmuştu.

ODAIT Direktörü Daniel MacSweeney, cesetlerin kimlere ait olduğunun belirlenmesi için en az 160 kişinin DNA örnekleri vermeyi teklif ettiğini RTÉ'ye söyledi:

Deneyimlerimden biliyorum ki bazen kalıntıların keşfi, insanların öne çıkması için bir katalizör görevi görebilir.

Görsel kaldırıldı.Pembe dikdörtgenle çevrilen alan, kazı çalışmalarında mezarlara dair kanıtların bulunduğu çadırı gösteriyor (ODAIT)

2021'de İrlanda lideri Micheal Martin, ülke genelindeki anne ve bebek evlerine yerleştirilen kadın ve çocuklara gösterilen muameleden dolayı devlet adına özür dilemişti.

Bu özür, evlilikdışı hamile kalan anneleri barındıran 18 anne ve bebek evinde 9 binden fazla çocuğun öldüğü sonucuna varılan bir soruşturmanın nihai raporunun ardından gelmişti.

İrlanda parlamentosunda "Orada olmamalıydılar" demişti:

Devlet sizi, bu evlerdeki anneleri ve çocukları hayal kırıklığına uğrattı.

Bu evlerdeki tüm çocukların yüzde 15'inin hastalık ve mide gribi gibi enfeksiyonlardan öldüğü, raporda belirtilmişti. Bu rakam, ülke çapındaki bebek ölüm oranının neredeyse iki katı.

Independent Türkçe, independent.co.uk/news/uk


Papa: İnsan hakları ihlalleri karşısında sessiz kalmayacağız

Papa XIV. Leo Vatikan'da konuşuyor (AP)
Papa XIV. Leo Vatikan'da konuşuyor (AP)
TT

Papa: İnsan hakları ihlalleri karşısında sessiz kalmayacağız

Papa XIV. Leo Vatikan'da konuşuyor (AP)
Papa XIV. Leo Vatikan'da konuşuyor (AP)

Papa XIV. Leo, bugün yeni atanan büyükelçilere, Vatikan'ın dünya çapındaki insan hakları ihlalleri karşısında kayıtsız kalmayacağını söyledi.

Bu, Papa Francis'in ölümünün ardından mayıs ayında Katolik Kilisesi'nin başına seçilen Amerikalı Papa'nın felsefesini ortaya koyan en net açıklamalardan biri.

Papa, 13 büyükelçiden oluşan gruba hitaben yaptığı konuşmada, "Kutsal Makam'ın, giderek bölünen ve çatışmalarla dolu küresel toplumumuzda yaşanan ciddi eşitsizlikler, adaletsizlikler ve temel insan hakları ihlalleri karşısında kayıtsız kalmayacağını bir kez daha vurgulamak isterim" ifadelerini kullandı.

Kutsal Makam, Papa başkanlığındaki Kilise'nin yönetim organıdır ve 1,4 milyar Katolik üzerinde manevi otoriteye sahiptir.

Papa, "Kutsal Makam'ın diplomasisinin, özellikle vicdanlara hitap ederek ve yoksulların, güvencesiz koşullarda yaşayanların ve toplumun dışına itilenlerin seslerini dinleyerek, sürekli olarak insanlığın iyiliğine hizmet etmeye yönelik olduğunu" ifade etti.

Leo, eşitsizliğe odaklanarak, papalık dönemi boyunca göçmenlerin ve diğer savunmasız grupların haklarını savunan selefi Papa Francis'in önceliklerini temel alıyor.

Peru'da yaklaşık 20 yıl misyonerlik yapan Leo, Başkan Donald Trump döneminde Amerika Birleşik Devletleri'nde göçmenlere yönelik "saygısız" muameleyi eleştirdi.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre Vatikan tarafından bugün kabul edilen yeni akredite büyükelçiler arasında Özbekistan, Moldova, Bahreyn, Sri Lanka, Pakistan, Liberya, Tayland, Lesotho, Güney Afrika, Fiji, Mikronezya, Letonya ve Finlandiya vardı.


UAEA: Çernobil Nükleer Santrali’nin koruyucu kalkanı hasar gördü

Çernobil Nükleer Santrali'ndeki hasarlı dördüncü reaktörü kapatan eski kubbenin üzerindeki Yeni Güvenli Muhafaza (NSC) yapısının genel görünümü (Reuters)
Çernobil Nükleer Santrali'ndeki hasarlı dördüncü reaktörü kapatan eski kubbenin üzerindeki Yeni Güvenli Muhafaza (NSC) yapısının genel görünümü (Reuters)
TT

UAEA: Çernobil Nükleer Santrali’nin koruyucu kalkanı hasar gördü

Çernobil Nükleer Santrali'ndeki hasarlı dördüncü reaktörü kapatan eski kubbenin üzerindeki Yeni Güvenli Muhafaza (NSC) yapısının genel görünümü (Reuters)
Çernobil Nükleer Santrali'ndeki hasarlı dördüncü reaktörü kapatan eski kubbenin üzerindeki Yeni Güvenli Muhafaza (NSC) yapısının genel görünümü (Reuters)

Birleşmiş Milletler’e (BM) bağlı Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) dün yaptığı açıklamada, 1986’daki Çernobil felaketinin ardından radyoaktif maddelerin sızmasını önlemek için inşa edilen Çernobil nükleer santralindeki koruyucu kalkanın artık temel güvenlik işlevini yerine getiremediğini bildirdi. Ajans, bu hasarın bir insansız hava aracı (İHA) saldırısı nedeniyle oluştuğunu ve Ukrayna’nın, sorumluluğun Rusya’da olduğunu öne sürdüğünü belirtti.

UAEA, geçen hafta tamamlanan çelik izolasyon yapısının denetiminde, şubat ayında meydana gelen İHA saldırısının, Ukrayna’daki Rusya kaynaklı çatışmanın başlamasından üç yıl sonra yapıyı olumsuz etkilediğini ortaya koyduğunu duyurdu.

UAEA Genel Direktörü Rafael Grossi yaptığı açıklamada, “Denetim heyeti, koruma yapısının temel güvenlik işlevlerini, özellikle de radyoaktif maddeyi izole etme kapasitesini kaybettiğini doğruladı. Ancak yapının taşıyıcı sistemleri veya izleme cihazlarında kalıcı bir hasar bulunmadığı sonucuna varıldı” dedi.

Grossi, onarımların yapıldığını, ancak uzun vadeli nükleer güvenliği sağlamak ve daha fazla bozulmayı önlemek için kapsamlı bir restorasyonun gerekli olduğunu vurguladı.

BM, 14 Şubat’ta yayımladığı açıklamada, Ukrayna yetkililerinin, yüksek patlayıcı başlığa sahip bir İHA’nın tesise saldırdığını, yangına yol açtığını ve 1986 felaketinde hasar alan 4 numaralı reaktörü çevreleyen koruyucu kaplamaya zarar verdiğini bildirdiğini aktarmıştı.

Ukrayna yetkilileri, İHA’nın Rusya’ya ait olduğunu belirtirken, Moskova saldırıyı reddetti.

BM, şubat ayında yaptığı açıklamada, radyasyon seviyelerinin normal ve stabil olduğunu, herhangi bir sızıntı rapor edilmediğini bildirdi.

1986’daki Çernobil patlaması, radyasyonun Avrupa’nın dört bir yanına yayılmasına yol açmış ve Sovyet yetkililerini olaya müdahale etmek için büyük sayıda insan ve ekipman seferber etmeye zorlamıştı. Santraldeki son çalışan reaktör ise 2000 yılında kapatılmıştı.

Şarku'l Avsat'ın aldığı bilgiye göre Rusya, Şubat 2022’de Ukrayna’yı işgalinin ilk haftalarında santrali ve çevresini bir aydan fazla süreyle işgal etmiş; kuvvetleri başlangıçta başkent Kiev’e ilerlemeye çalışmıştı.

UAEA, Ukrayna ile Rusya arasında yaklaşık dört yıldır süren savaşın elektrik trafo merkezlerine verdiği hasarı ülke çapında araştırırken, aynı zamanda bu incelemeyi de gerçekleştirdi.