İsrail'deki araştırmaya göre üçüncü doz aşı Kovid-19'u ağır geçirme riskini 20 kat düşürüyor

AA
AA
TT

İsrail'deki araştırmaya göre üçüncü doz aşı Kovid-19'u ağır geçirme riskini 20 kat düşürüyor

AA
AA

İsrail'de yapılan bir araştırmada Pfizer-BioNTech aşısının üçüncü dozunun yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınında hastalığı ağır geçirmeyi yaklaşık 20 kat önlediği bildirildi.
The New England Journal of Medicine dergisi, Pfizer-BioNTech aşısının üçüncü dozuna ilişkin İsrail'de yapılan bir araştırmanın sonuçlarını yayımladı.
Araştırmada, Pfizer-BioNTech aşısının üçüncü dozunu olduktan 12 gün sonra enfeksiyon olasılığı, sadece iki doz aşı yaptıranlara göre 11,3 kat daha az çıktı.
Üçüncü doz aşının Kovid-19'u ağır geçirme riskini de 19,5 kat düşürdüğü ifade edildi.
İsrail Sağlık Bakanlığı ve ülkedeki bazı hastanelerin iş birliği ile yapılan araştırmanın, uygun görülmesine rağmen üçüncü dozu olmayanların da aralarında bulunduğu 1 milyon fazla İsraillinin verilerini içerdiği kaydedildi.
Daha önce kademeli olarak farklı yaş gruplarına üçüncü doz yapılmasına karar veren İsrail yönetimi, son olarak 29 Ağustos'ta 12 yaş üstü kişileri bu gruba eklemişti.
Yaklaşık 9,4 milyon nüfusa sahip İsrail'de 6 milyon 56 bin kişiye COVID-19 aşısının birinci, 5 milyon 566 bin kişiye ikinci, 2 milyon 984 bin kişiye de üçüncü dozu yapıldı.



Avatar 3'e geri sayım: Oyuncularını bile ağlattı

Kanadalı yönetmen James Cameron, Avatar: Ateş ve Kül'de izleyicileri farklı bir Na'vi kabilesiyle tanıştırıyor (20th Century Studios)
Kanadalı yönetmen James Cameron, Avatar: Ateş ve Kül'de izleyicileri farklı bir Na'vi kabilesiyle tanıştırıyor (20th Century Studios)
TT

Avatar 3'e geri sayım: Oyuncularını bile ağlattı

Kanadalı yönetmen James Cameron, Avatar: Ateş ve Kül'de izleyicileri farklı bir Na'vi kabilesiyle tanıştırıyor (20th Century Studios)
Kanadalı yönetmen James Cameron, Avatar: Ateş ve Kül'de izleyicileri farklı bir Na'vi kabilesiyle tanıştırıyor (20th Century Studios)

Merakla beklenen Avatar: Ateş ve Kül'ün (Avatar: Fire and Ash) iki oyuncusunun, filmi daha vizyona girmeden izlediği ortaya çıktı. Görünen o ki ikisi de filmi izlerken son derece duygusal anlar yaşamış.

Spider'ı canlandıran Jack Champion, Tuktirey'i oynayan rol arkadaşı Trinity Bliss'le birlikte çekilmiş bir fotoğraf paylaştı. Genç yıldızların gözleri kızarmıştı ve ikisi de epey ağlamış gibi görünüyordu.

Champion fotoğrafa, "Avatar: Ateş ve Kül'ü ilk kez izledikten sonra yüzlerimizin hali... Bu filmi 19 Aralık'ta tüm dünyayla paylaşmak için sabırsızlanıyorum" notunu düştü.

Serinin ikinci filmi olan Avatar: Suyun Yolu (Avatar: The Way of Water), Jake Sully ve Neytiri'nin büyük oğlu Neteyam'ın ölümüyle sona ermişti. Bu kaybın ardından Ateş ve Kül'de izleyiciyi nelerin beklediğini tahmin etmek zor değil.

Filmin vizyona girmesine haftalar kalmışken, gişe tahminleri de şekillenmeye başladı. Şimdilik filmin Suyun Yolu'na kıyasla daha düşük bir açılış yapacağı öngörülüyor ancak yüksek gişe potansiyelini koruyor. Filmin Kuzey Amerika'da yaklaşık 110 milyon dolarlık bir açılış yapması bekleniyor. Suyun Yolu ise ilk hafta sonunda 134,1 milyon dolar kazanmıştı. 

Öte yandan yönetmen James Cameron, bu filmin bekleneni karşılamaması halinde seriden çekilebileceğini açıkça belirtti.

Tüm zamanların en çok hasılat yapan filmi Avatar ve onu üçüncü sıradan takip eden Suyun Yolu'nun her biri 2 milyar doların üzerinde kazanmıştı. Cameron, yeni filmin bu başarıyı tekrarlamaması ihtimaline karşı hazırlıklı olduğunu söylüyor.

Ünlü yönetmen, The Town with Matthew Belloni podcast'inde kendisine "Ateş ve Kül yeterince para kazanmazsa seriyi bırakmaya hazır mısınız?" diye sorulduğunda hiç düşünmeden "Kesinlikle" dedi:

20 yıldır Avatar dünyasındayım. Aslında 30 yıl diyebiliriz çünkü ilk taslağı 1995'te yazdım. O dönem kısa bir ilgi dalgası oluştu ama herkes 'Delirdin mi?' dedi ve projeyi 10 yıl rafa kaldırdım. 2005'te yeniden ciddileştik. Eğer hikaye burada sona eriyorsa, bu da benim için kabul edilebilir.

Avatar: Ateş ve Kül, 19 Aralık'ta vizyona girecek.

Independent Türkçe, GamesRadar, The Town with Matthew Belloni


Bilkent Üniversitesi araştırdı: Kediler neden erkeklere daha çok miyavlıyor?

Uzmanlar, kedilerin köpeklere kıyasla daha ince ve sessiz ipuçlarıyla iletişim kurduğunu söylüyor (Unsplash)
Uzmanlar, kedilerin köpeklere kıyasla daha ince ve sessiz ipuçlarıyla iletişim kurduğunu söylüyor (Unsplash)
TT

Bilkent Üniversitesi araştırdı: Kediler neden erkeklere daha çok miyavlıyor?

Uzmanlar, kedilerin köpeklere kıyasla daha ince ve sessiz ipuçlarıyla iletişim kurduğunu söylüyor (Unsplash)
Uzmanlar, kedilerin köpeklere kıyasla daha ince ve sessiz ipuçlarıyla iletişim kurduğunu söylüyor (Unsplash)

Bilkent Üniversitesi'nin yürüttüğü yeni bir araştırmada kedilerin, dikkatlerini çekmek için erkeklere daha çok miyavladığı öne sürüldü.

Uzun süre boyunca kedilerin miyavlamaları arasında pek bir fark olmadığı düşünülüyordu. Ancak yıllardır yapılan araştırmalar, miyavlamanın birçok nüansı olduğunu göstermeye devam ediyor.

Diğer yandan Bilkent Üniversitesi Psikoloji Bölümü'nden Dr. Kaan Kerman, kedileri laboratuvara götürme zorluğundan dolayı, bu hayvanlar üzerine köpeklerden daha az araştırma yapıldığını söylüyor. 

Dr. Kerman ve Ankara Üniversitesi'nden ekip arkadaşları, kedilerin ev ortamında verdiği tepkilere dayanarak farklı insanlara nasıl davrandıklarını incelediler.

Bulguları hakemli dergi Ethology'de yayımlanan çalışmada kedilerle yaşayan 31 gönüllü bir kamera takarak eve girdikleri ilk birkaç dakikayı kaydetti. Ekip, katılımcılardan olabildiğince normal davranmalarını istedi.

Görüntülerin ilk 100 saniyesini analiz eden bilim insanları, birden fazla kedinin yaşadığı evlerde sahiplerine yaklaşan ilk kediye odaklandı.

Kedilerin cinsiyeti, yaşı ve sayısı gibi değişkenleri hesaba katan ekip, ses çıkarma sıklığında sadece bir faktörün öne çıktığını gözlemledi: insanın cinsiyeti. 

Hayvanlar 100 saniyelik selamlaşma aralığında erkeklere ortalama 4,3, kadınlaraysa 1,8 miyavlama sesi çıkardı.

Araştırmacılara göre erkekler, "kedilerinin ihtiyaçlarını fark edip bunlarla ilgilenmek için daha net seslendirmelere ihtiyaç duyuyor" olabilir. Başka bir deyişle erkeklerin her zaman kendilerini dinlemediği sonucuna varan kediler, davranışlarını buna göre ayarlamış görünüyor.

Daha önceki bir çalışmada kadınların kedileriyle daha fazla konuşma eğiliminde olduğu ve sesli ipuçlarını erkeklerden daha iyi yorumlayabildiği tespit edilmişti. 

Bu da kedilerin erkek ve kadınlarla farklı şekilde iletişim kurmasında rol oynuyor olabilir. 

Washington Üniversitesi St. Louis kampüsünden evrimsel biyolog Dr. Jonathan Losos, "Yani yazarlar, biz erkeklerin her şeyden habersiz olduğumuzu, kedileri görmezden geldiğimizi ve onların daha fazla dikkatimizi çekmeleri gerektiğini öne sürüyor" diyerek ekliyor:

Doğru olabilir.

Öte yandan Dr. Losos katılımcı sayısının az olduğunu ve diğer açıklamaları elemek için henüz erken olduğunu belirtiyor. 

Çalışmada yer almayan başka uzmanlar da kedilerin ne kadar süre yalnız kaldığı veya aç olup olmadığı gibi etkenlerin de hesaba katılması gerektiğini söylüyor.

Makalenin yazarları da kültürel faktörlerin bulguları etkilemiş olabileceğini ifade ediyor. Araştırmacılar, Türkiye'de erkeklerin genellikle daha az sözlü etkileşimde bulunduğunu ve bunun da kedilerin yanıt almak için daha ısrarlı miyavlamasına yol açabileceğini düşünüyor.

Dr. Kerman, "Gerçekten yapmak istediğim şeylerden biri, bu çalışmayı dünyanın diğer bölgelerinde de tekrarlamak" diyor.

Yine de bulgular kedilerin, beraber yaşadıkları insanlarla sanılandan daha nüanslı bir iletişim kurduğuna işaret eden kanıtlara bir yenisini ekliyor. Sahiplerinin iletişim kurma biçimleri, tepkilerini şekillendiriyor gibi görünüyor.

Dr. Losos birçok kedi sahibinin "Keşke konuşabilselerdi" diye yakınmasıyla ilgili şöyle diyor:

Aslında konuşuyorlar. Tek yapmamız gereken ne söylediklerini çözmek.

Independent Türkçe, New York Times, ZME Science, Ethology


ABD, Sudan'daki savaşı sona erdirmek için üç aşamalı bir plan önerdi

Kenya'nın başkenti Nairobi'den Sudan'daki savaşın sona ermesi çağrısında bulunan barış aktivistleri, 1 Aralık 2025 (Reuters)
Kenya'nın başkenti Nairobi'den Sudan'daki savaşın sona ermesi çağrısında bulunan barış aktivistleri, 1 Aralık 2025 (Reuters)
TT

ABD, Sudan'daki savaşı sona erdirmek için üç aşamalı bir plan önerdi

Kenya'nın başkenti Nairobi'den Sudan'daki savaşın sona ermesi çağrısında bulunan barış aktivistleri, 1 Aralık 2025 (Reuters)
Kenya'nın başkenti Nairobi'den Sudan'daki savaşın sona ermesi çağrısında bulunan barış aktivistleri, 1 Aralık 2025 (Reuters)

Basın kaynakları, Sudan krizine yönelik Amerikan çözüm önerisinin askeri, insani ve siyasi olmak üzere üç aşamayı içerdiğini açıkladı.

ABD Başkanı Donald Trump’ın Afrika'dan Sorumlu Kıdemli Danışmanı Massad Boulos, Sudan’daki çatışmaların durdurulmasına ilişkin üç aşamalı bir yol haritası sundu. Al Arabiya - Al Hadath kanalına konuşan özel kaynaklar, dün aktarılan bu önerinin kapsamlı bir ateşkes süreci, insani erişimin açılması ve siyasi geçiş planını içerdiğini bildirdi.

Askeri başlık, ülkede ateşkesin sağlanmasını, insani yardımın tüm bölgelere ulaşabilmesi için gerekli koridorların açılmasını ve temel hizmetlerin yeniden işlemesini hedefliyor. Ayrıca ateşkesi izlemek üzere uluslararası bir komite kurulması, sahadaki denetim mekanizmalarının uygulanması ve sivillerin korunması da önerinin bir parçası. Bu düzenlemelerin, ateşkes sonrası dönemde olası ihlallerin hızla ele alınmasına katkı sağlayacağı belirtiliyor.

Eski rejim ve Müslüman Kardeşler’e yer yok

Siyasi yol haritası ise sürecin sivil güçler tarafından yürütülmesini, eski rejim unsurları ile İslamcı grupların sürecin dışında bırakılmasını öngörüyor. Bu aşama, tarafların ateşkese onay vermesiyle başlayacak ve insani yardımların güvence altına alınmasını da içerecek tam kapsamlı bir barış sürecine kapı aralayacak.

Önerinin bir diğer önemli maddesi ise kapsamlı askeri reform programı. Buna göre, Sudan ordusu ve güvenlik kurumlarında Müslüman Kardeşler’e bağlı unsurların tasfiyesi, silahlı grupların entegrasyonu veya dağıtılması ve tüm bu yapıların yeniden düzenlenmesi öngörülüyor. Sürecin sonunda birleşik, profesyonel ve sivil otoriteye bağlı bir güvenlik yapısının ortaya çıkması hedefleniyor. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre Amerikan planında, bu reformun yalnızca ordu ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) tarafından belirlenemeyeceği, tüm Sudanlıları ilgilendiren ulusal bir süreç olması gerektiği vurgulanıyor.

Boulos, geçtiğimiz eylül ayında Sudan hükümeti ve HDK heyetlerine, ülkede süren savaşı sona erdirmeyi amaçlayan bütüncül bir süreç kapsamında ateşkes içeren bir yol haritası sunmuştu. Ancak Boulos 25 Kasım’da yaptığı açıklamada, Sudan’daki çatışmanın iki tarafının da ateşkes önerisine onay vermediğini belirterek, tarafları ‘ön koşulsuz’ şekilde Washington’ın planını kabul etmeye çağırdı. Bu adımın, şiddetin durdurulmasına ve siyasi sürecin yeniden başlaması için uygun koşulların oluşturulmasına katkı sağlayacağı ifade edildi.

Sudan’daki savaşa insani ara verilmesinin hayat kurtarmak açısından zorunlu olduğunu vurgulayan Boulos, bu adımın sürdürülebilir bir diyalog ve ülkede sivil yönetime geçiş yolunda kritik bir aşama olduğunu söyledi.