Taliban, Afganistan’a nasıl bu kadar kolay hakim oldu?https://turkish.aawsat.com/home/article/3196296/taliban-afganistan%E2%80%99-nas%C4%B1l-bu-kadar-kolay-hakim-oldu
Taliban, Afganistan’a nasıl bu kadar kolay hakim oldu?
Kabil’deki bir Taliban unsuru. (AFP)
İstanbul/Şarku’l Avsat
TT
TT
Taliban, Afganistan’a nasıl bu kadar kolay hakim oldu?
Kabil’deki bir Taliban unsuru. (AFP)
Saad bin Tifle el-Acmi/Kuveyt eski Enformasyon Bakanı
“Ne? İki öğrenci (Taliban) bütün ülkeyi ele mi geçirdi? Nasıl?”
Bu, ulusal çapta bir akademisyen olan Dr. Halid el-Vesmi’nin -Allah uzun ömürler versin- hayretler içinde yönelttiği soruydu. Vesmi, 1996 yılında Taliban Hareketi ilk defa Afganistan’ı ele geçirdiği sırada dinleyicilerine esprili bir şekilde bu soruyu yöneltmişti. Tatlı Avazim lehçesiyle konuşan Vesmi’nin sesinde şaşkınlık ve alay vardı. Şaşkınlığını artıran ise 1994 yılında kurulan Taliban kurulalı o zamanlar daha iki yıl bile olmamasıydı.
Taliban Hareketi’nin 1996 yılında Afganistan’ı ele geçirmesinin ve 2001 yılında 11 Eylül Saldırıları’ndan sonra ABD tarafından devrilmesinin üzerinden çeyrek yüzyıl geçti.
Taliban küresel çaptaki haber ajanslarının haberlerinin manşetlerini süsleyerek haftalardır dünyayı ve insanları meşgul ediyor. Kan dökmeden bu kadar kolay bir şekilde tekrar iktidara gelip ülkeyi yönetmeye başlamaları tüm uluslararası arenayı şoka uğrattı. Gözlemciler ABD'nin tüm azameti, gücü, ordusu ve kudretiyle Taliban karşısında mağlup olduğu görüşündeler.
"Taliban" kelimesi Arapça'dan türemiştir ve ilim öğrenmek isteyen öğrenciler anlamına gelen çoğul bir isimdir. Burada öğrenciler kelimesi ile kastedilen İslam Bilimleri öğrencileridir. Kelime Arapça’daki “talebe” kökünden geliyor. Atasözlerinde bu kelimeye çokça rastlıyoruz. Örneğin “Çin’de bile olsa ilmi talep et” ya da “İki kişi doymak nedir bilmez: İlim talep eden ve para talep eden”gibi...
Taliban Afganistan'da iktidara geri dönmek için yılmadan ve bıkmadan çalıştı. Taliban’ın öğretileri, hareketin takipçilerinin çoğunluğunun kültürünün bir parçası olan Diyubendi, Hanefi, Sufi ve Peştun karışımından oluşuyor. Diyubendi, adını Hindistan'daki Diyubend köyünden almıştır. Peştun kültürü, İslam'ın öğretilerini bile gölgede bırakan kabile örflerinden oluşuyor. Örneğin Peştun kültürünü takip ederek kadın ve erkeği mirasta eşit kılıyor.
Taliban mücadeleci ve sert bir şekilde Afganistan’da başa geçmektekiısrarını sürdürdü. Ne derler bilirsiniz; “Arkasında talep eden biri olduğu sürece hiçbir hak kaybolmaz.”
“Vallahi bu talepçi” sözü Arap halkı arasında kullanılıor ve bir kişinin ısrarından bıkıldığı zaman söylenir. Çünkü talepçi sorundur veya tartışmayı sever. Araplarda “Sorunları ve sıkıntıları (tılayib) çözen kimse” şeklinde de bir söz vardır. Sorunları bitirebilecek ve çözebilecek kişiler için söylenir.
Talep kelimesi romantik anlamda kullanılabilir. Örneğin bir erkek bir kadınla evlenmek için elini “talep eder”. Aynı zamanda Arapçadaki “talebe” kelimesi de birinden hediye talep etme anlamına da gelir.
Ekonomide talep, arzın tersidir. "Talep üzerine" diye bir kullanım vardır. Bu da ihtiyaç duyulan her an hazırdır anlamına gelir. “Talebi (başvuruyu) doldur” ifadesi de bürokrasi ve geri kalmışların dünyasındaki en karmaşık meselelerden biridir. Bu, insanlığın geri kalanı dijital dünyaya girmesine rağmen halen Arap dünyamızda vatandaşlara bir talimat olarak veriliyor.
Filanca “matlub” denildiğinde bu o kişinin aranan bir kişi ve müritlerinin olduğu anlamına gelir. Ancak başka bir bağlamda matlub kelimesi birinin kanuna aykırı bir şey yaptığında adli mercilerin önüne çıkmasının istenmesi anlamında da kullanılır.
Uluslararası toplumun Taliban’dan Afganistan’da talep ettiği şey başka, sahada yaptıkları ise bambaşka. Haberler ve gelişmeler, 1996-2001 yılları arasında iktidarda olan Taliban’ın bugün de aynı olduğunu ve ilk iktidar dönemindeki politikaların aynısını uyguladığını gösteriyor.
Ben hiçbir zaman komplo teorisi yandaşı olmadım. Ancak Dr. Vesmi’nin şimdi tekrar gün yüzüne çıkan şu sorusu halen cevaplanmış değil:
“Taliban Hareketi bugün nasıl bu kadar kolay bir şekilde yeniden Afganistan’a hakim olabildi?”
*Bu makale Independent Arabia’dan Şarku’l Avsat tarafından çevrildi.
Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud: Ortadoğu’daki çatışmanın topraklarımıza sıçramasına izin vermeyeceğizhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/5223896-somali-cumhurba%C5%9Fkan%C4%B1-hasan-%C5%9Feyh-mahmud-ortado%C4%9Fu%E2%80%99daki-%C3%A7at%C4%B1%C5%9Fman%C4%B1n-topraklar%C4%B1m%C4%B1za
Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud: Ortadoğu’daki çatışmanın topraklarımıza sıçramasına izin vermeyeceğiz
Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud (SONNA)
Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud, bugün yaptığı açıklamada, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Somaliland’ı bağımsız bir devlet olarak tanıma kararının ‘kabul edilemez bir adım, uluslararası normların ihlali ve ülkenin bağımsızlığına açık bir saldırı’ olduğunu söyledi.
İsrail, cuma günü tek taraflı olarak ilan edilen Somaliland’ı ‘bağımsız egemen devlet’ olarak resmen tanıyan ilk ülke oldu.
Bu karar, bölgesel dinamikleri yeniden şekillendirecek, Somali'nin uzun süredir devam eden ayrılıkçılığa karşı muhalefetini sınayacak ve Tel Aviv'e Afrika kıtasının en uzun deniz sınırına sahip ülkede, hassas Afrika Boynuzu bölgesinde bir dayanak noktası oluşturacak.
Somali Cumhurbaşkanı Şeyh Mahmud, parlamentoda yaptığı konuşmada, ‘Ortadoğu’daki çatışmanın ülkemize taşınmasını’ reddettiğini belirterek “Birliği sağlamak için Somaliland ile diyalog konusunda kararlıyız” dedi. Şeyh Mahmud, ülkesinin, saldırıların başlatılabileceği askeri üslerin kurulmasını kabul etmeyeceğini vurguladı.
Arap Birliği'nin olağanüstü toplantısı
Öte yandan Somali'nin Kahire Büyükelçisi ve Arap Birliği (AL) Daimi Temsilcisi Ali Abdi Avari bugün, Tel Aviv’in Somaliland’ı tanımasına atıfla, İsrail'in Filistin halkını topraklarından zorla çıkarmak amacıyla Somali'deki ayrılıkçı bir oluşumu desteklediğini söyledi.
Hargeisa Savaş Anıtı önünde Somaliland bayrağı taşıyan bir genç (AFP)
Avari, Arap Birliği’nin acil toplantısında “Somali, Filistinlileri topraklarından çıkarmaya yönelik hiçbir girişime taraf olmayacak” dedi.
Bu planları engellemek ve İsrail'in aleni emellerine karşı durmak için çalışacaklarını belirten Avari, İsrail'in Somaliland'ı tanıma kararının ‘tüm Arap ulusal güvenliğini ve Kızıldeniz'deki seyrüseferi etkileyen doğrudan bir saldırı’ olduğunu vurguladı.
Birleşmiş Millerler Güvenlik Konseyi (BMGK), İsrail'in Somaliland'ı bağımsız bir devlet olarak tanımasıyla ilgili olarak pazartesi günü acil bir toplantı düzenleyecek.
Avari, toplantı öncesinde, çoğu Müslüman olan 21 ülke dün geç saatlerde ortak bir bildiri yayınlayarak İsrail'in kararının ‘Afrika Boynuzu'ndaki barış ve güvenlik’ ile daha geniş kapsamda Kızıldeniz bölgesi üzerinde ‘ciddi yansımaları’ olacağı konusunda uyarıda bulundu.
Somali'nin kuzeyinde bulunan ve çoğunluğu Müslümanlardan oluşan nüfusu birkaç milyonu bulan Somaliland, otuz yılı aşkın bir süredir fiilen bağımsız bir bölge.
Lavrov: Ukrayna'daki Avrupa güçleri Rusya için meşru hedefler olacakhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/5223880-lavrov-ukraynadaki-avrupa-g%C3%BC%C3%A7leri-rusya-i%C3%A7in-me%C5%9Fru-hedefler-olacak
Lavrov: Ukrayna'daki Avrupa güçleri Rusya için meşru hedefler olacak
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov (Reuters)
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov bugün yaptığı açıklamada, Rusya'nın Tayvan'ın bağımsızlığına her şekilde karşı olduğunu ve adayı Çin'in ayrılmaz bir parçası olarak gördüğünü söyledi.
Rusya merkezli haber ajansı TASS’a konuşan Lavrov, Japonya’nın artan askeri eğilimlerine atıfla, Japonya'yı ‘askerileşme’ olarak nitelendirdiği eğilimini ‘dikkatlice düşünmeye’ çağırdı.
Öte yandan Lavrov, Ukrayna'da konuşlandırılan herhangi bir Avrupa askeri birliğinin Rusya ordusu için meşru hedef haline geleceğini vurguladı.
Lavrov ayrıca, kanıt sunmadan, Avrupalı politikacıları Kiev ile ilişkilerinde ‘açgözlü’ şekilde hareket etmekle ve Ukrayna halkının ve kendi ülkelerinin halklarının çıkarlarını göz ardı etmekle suçladı.
Trump neden Nijerya'daki askeri operasyonunun hedefi olarak Sokoto şehrini seçti?https://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/5223864-trump-neden-nijeryadaki-askeri-operasyonunun-hedefi-olarak-sokoto-%C5%9Fehrini-se%C3%A7ti
Trump neden Nijerya'daki askeri operasyonunun hedefi olarak Sokoto şehrini seçti?
ABD saldırısının ardından Oufa köyünde bölge sakinleri hasarı incelerken 27 Aralık 2025 (AFP)
ABD'nin perşembe günü Nijerya'da DEAŞ’a karşı düzenlediği füze saldırılarının ayrıntıları ve terör örgütlerinin kalelerinin kuzeydoğuda yoğunlaşmasına rağmen ülkenin kuzeybatısında bulunan Sokoto şehrinin seçilme nedenleri hala belirsizliğini koruyor.
Bu gizem, ABD ve Nijerya'nın de hedefin DEAŞ olduğu konusunda anlaşmaya varmış olmalarına rağmen açıklamaları arasındaki tutarsızlığın yanında saldırılar sırasında kimlerin veya nelerin vurulduğu konusunda ayrıntıları açıklamamış olmaları nedeniyle daha da artıyor.
Bu gerçekleri açıklığa kavuşturmak amacıyla, Nijerya Cumhurbaşkanı Bola Tinubu'nun Sözcüsü Daniel Bwala, dün Fransız Haber Ajansı AFP'ye yaptığı açıklamada, ABD’nin perşembe günü Nijerya'da gerçekleştirdiği hava saldırılarının, ‘Lakurawa’ adlı yerel bir terör örgütü ve ‘otoyol soyguncusu’ çetelerle iş birliği yapmak üzere Sahel bölgesinden gelen DEAŞ üyelerini hedef aldığını söyledi.
Bwala, yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“DEAŞ, Lakowara ve çetelere ekipman ve eğitim sağlayarak onlara yardım etmek için Sahel bölgesinden geçmenin bir yolunu buldu.”
Nijerya Enformasyon ve Kültür Bakanı Muhammed İdris, cuma akşamı yaptığı açıklamada saldırıların Sahel koridoru üzerinden Nijerya'ya sızmaya çalışan DEAŞ üyelerini hedef aldığını söyledi.
Lakowara Grubu
Nijerya gazetesi Premium Times tarafından yayınlanan bir haberde, Sokoto’nun terör örgütlerinden çok çete faaliyetleri ve haydutluktan şikayetçi olduğu belirtildi. Haberde, ABD tarafından düzenlenen hava saldırılarının, yerel liderlerin 2017 yılında haydutlukla mücadele çerçevesinde kurdukları Lakowara Grubu'nu hedef aldığına dikkat çekildi.
ABD Savunma Bakanlığı tarafından yayınlanan ve 25 Aralık'ta belirsiz bir konumda bir askeri gemiden füze fırlatıldığını gösteren videodan alınan bir görüntü (Reuters)
Gazete, haberini New York'taki West Point Askeri Akademisi'ne bağlı bir araştırma ve akademik merkez olan West Point Terörle Mücadele Merkezi (CTC) tarafından 2022 yılında yayınlanan bir araştırmaya dayandırdı. Araştırma, Lakowara üyelerinin Mali'den geldiğini doğruladı. Çalışmada, yerel liderlerin gruba mali destek, sığır ve silah şeklinde lojistik destek sağlayarak grubun büyümesine katkıda bulundukları açıklandı. Aynı kaynak, o dönemde Nijerya polisinin silahlı grubu önemsiz göstererek, üyelerini hayvanları için su aramak üzere göç etmiş ‘şiddet kullanmayan çobanlar’ olarak tanımladığını belirtti. Ancak grup, kısa sürede bölgede kendi kanunlarını uygulamaya başladı ve borçlarını ödemeyi reddeden yerel bir lideri öldürdü.
Lakowara, Müslümanların nüfusun çoğunluğunu oluşturduğu bu ülkede, alkol tüketimini ve müzik dinlemeyi yasakladı, yerel çobanlara vergi uyguladı ve ardından Nijer sınırındaki ordu mevzilerine silahlı saldırılar düzenleyerek Nijer ve Nijerya’nın 2018 yılında silahlı gruba karşı ortak devriye gezileri başlatmasına neden oldu.
Nijer'de 2023 yılında gerçekleşen askeri darbe sonucu Nijerya sınırındaki ortak devriyelerin sona ermesinin ardından Lakorawa, daha cesur hale geldi, faaliyetlerini Kibi şehrine doğru genişletti. Burada polis karakollarına ve yerel kurumlara saldırılar düzenledi.
DAEŞ ve El Kaide ile bağlantıları
Bu silahlı grubun oluşturduğu tehlikeye rağmen, dış bağlantıları konusunda hala büyük bir belirsizlik var. Birçok uzman bu grubu bir grup paralı asker ve hayduttan ibaret olarak görse de DAEŞ ve El Kaide ile olan ilişkisi konusunda fikir ayrılıkları hakim.
West Point Merkezi’nden Mortala Rufai, James Barnett ve Abdulaziz Abdulaziz tarafından yürütülen bir araştırma, Lakowara'nın El Kaide ile, özellikle de Mali merkezli İslam ve Müslümanları Destekleme Grubu (Cemaat Nusret el-İslam vel Müslimin/JNIM) ile bağlantılı olduğunu doğruladı.
Ancak Barnett, son araştırmasında Lakowara’nın artık DEAŞ’ın Sahel eyaletiyle bağlantılı olduğu sonucuna varmıştır.
Sahel bölgesindeki terörist ittifakların çakışması nedeniyle, Lakowara’nın bazı orijinal üyelerinin Ensar’ul-İslam ve Müslümanlarla bağlantılı olabileceğini, ancak bugün DEAŞ’ın Sahel eyaletiyle daha yakından bağlantılı olduklarını açıkladı.
Öte yandan Afrika’da İyi Yönetişim Vakfı'nda araştırmacı olan Malik Samuel, sosyal medya platformu X'te Lakorawa’nın El Kaide’ye daha yakın olduğunu iddia ederek JNIM’e atıfla “DEAŞ ile bağlantısı olduğuna dair herhangi bir kanıt görmedim” ifadelerini kullandı.
Çelişkiler ve şüpheler
Amerikalılar ve Nijeryalılar DEAŞ’ı hedef aldıklarından bahsetmelerine rağmen, ABD saldırılarının hedef aldığı bölgedeki bazı yerel sakinler şaşkınlıklarını dile getirdi. AFP'ye konuşan bölge sakinlerinden Haruna Kalh, “Şaşırdık çünkü bu bölge hiçbir zaman silahlı grupların kalesi olmamıştı” dedi.
ABD’nin Oufa köyüne düzenlediği hava saldırısının ardından meydana gelen hasar, 27 Aralık 2025 (AFP)
Diğerler bölge sakinleri ise ABD’nin hava saldırılarında fırlattığı füzelerin boş tarlalara düştüğünü, can kaybına yol açmadığını ve füze enkazının zarar verdiği Jabo köyünün saldırılarından kısmen etkilendiği söyledi. Militanların son saldırısının iki yıl önce gerçekleştiğini belirttiler.
Nijerya televizyonunda yayınlanan görüntülerde, tarım arazisi gibi görünen bir alanda yanmış metal parçaları görüldü.
Jabo köyünde ABD'nin saldırı düzenlediği bölgeye toplanan köylüler 26 Aralık 2025 (Reuters)
Öte yandan Nijerya, hava saldırılarının ‘terör yuvalarını’ hedef aldığını açıkladı.
Açıklamada, hedef alınan bölgelerin ‘Nijerya'ya sızan yabancı DEAŞ üyelerinin toplanma ve hareket noktası olarak kullanıldığı’ belirtildi.
Ancak Nijeryalı analistlerden bazıları, hava saldırılarının Sokoto şehrini hedef almasını şaşırtıcı bulduklarını ifade ettiler. Boko Haram'ın aktif olduğu kuzeybatıda Nijer ve Kano, kuzeydoğuda Borno gibi diğer eyaletlerin çok daha yüksek düzeyde şiddet olaylarına tanık olduğunun altını çizerek Nijerya hükümeti tarafından yapılan dikkate açıklamayı sorguladılar.
Sokoto'nun önemi
Güvenlik analisti Mustafa Gimbo, hava saldırılarının hedefi olarak Sokoto'nun seçilmesinin ‘oldukça tartışmalı’ olduğunu söyledi.
Gimbo, nüfusun çoğunluğunu Müslümanların oluşturduğu bu şehirde neredeyse hiç bulunmayan Hıristiyanları hedef alan terör saldırılarından ziyade haydutluk vakalarının yaşandığını vurguladı.
Bu eyaletin ülkedeki terör yuvası olmadığını belirten Gimbo, daha çok ‘Müslümanların çoğunlukta olduğu bir bölge, ‘Sokoto Halifeliği'nin tarihi merkezi ve Nijerya'daki İslam'ın manevi merkezi’ olduğunu düşündüğünü belirtti.
Sokoto Halifeliği, 1804 yılında kurulan, Batı Afrika'da oldukça etkili bir siyasi ve dini oluşumdu. 19’uncu yüzyıl boyunca, yüzölçümü ve etkisi bakımından Afrika'nın en büyük imparatorluklarından biri haline geldi. Halifeliğin gücü, 20’nci yüzyılın başlarına kadar devam etti, ancak 1903 yılında İngilizlerin Nijerya'nın kuzeyini kolonileştirmesinin ardından fiilen yıkıldı. Sokoto Halifeliğinin dini ve siyasi mirası, kuzey Nijerya ve Batı Afrika'daki Müslümanlar arasında hala varlığını sürdürürken büyük bir sembolik önem taşıyor.
ABD’nin hava saldırısının Oufa köyünde neden olduğu yıkım, 27 Aralık 2025 (AFP)
Nijerya gazeteleri, ABD Ordusundan emekli subay Pesh Johnson'ın, özellikle Sokoto eyaletinin son zamanlarda Amerikalıların zihninde Hıristiyanlara yönelik saldırıların yuvası olarak anılmaya başladığını söylediği açıklamalarına yer verdi.
Johnson, söz konusu açıklamalarda şunları söyledi:
“Sorun aslında daha karmaşık. Nijerya'nın kuzeyinde şeriat hukuku sorunu da var. Ne yazık ki, Sokoto’da 2022 yılında Deborah Samuel adlı genç bir kadının sınıf arkadaşları tarafından güpegündüz taşlanarak öldürüldüğünü gördük.”
Deborah Samuel, WhatsApp'ta dolaşan ses kayıtlarında İslam dinine hakaret etmekle suçlanmıştı.
Johnson, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bugüne kadar, bu masum genç kadının öldürülmesinden sorumlu olanların hiçbiri adalete teslim edilmedi. Bunlar, Amerikalıların takip ettiği konulardan bazıları ve bu yüzden olanları dini zulüm olarak nitelendiriyorlar.”
Öte yandan Nijeryalılar bu olayı özellikle ABD Başkanı Donald Trump saldırıyı kasıtlı olarak Hıristiyanların Noel kutlamalarıyla aynı zamana denk gelecek şekilde planlamasından ötürü ABD'nin saldırılarıyla ilişkilendirdi.
Nijerya Dışişleri Bakanı Yusuf Tuggar, ABD Başkanı Trump’ın saldırıyı duyururken ‘öncelikle masum Hıristiyanları hedef alan ve acımasızca öldüren DEAŞ’lı terörist pislikleri’ hedef aldığını söylemesine rağmen, ABD’nin düzenlediği hava saldırılarını ‘dini bir anlam taşıdığı’ tezini şiddetle reddetti.
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة