Cezayir'de eski Cumhurbaşkanı Buteflika'nın vefatı nedeniyle ulusal yas ilan edildi

Eski Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulaziz Buteflika
Eski Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulaziz Buteflika
TT

Cezayir'de eski Cumhurbaşkanı Buteflika'nın vefatı nedeniyle ulusal yas ilan edildi

Eski Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulaziz Buteflika
Eski Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulaziz Buteflika

Cezayir'de, eski Cumhurbaşkanı Abdulaziz Buteflika'nın (84) hayatını kaybetmesi nedeniyle üç gün süreyle ulusal yas ilan edildiği bildirildi.
Cumhurbaşkanlığın Twitter hesabından yapılan yazılı açıklamada, Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun'un, Buteflika'nın vefatı üzerine ulusal yas kararı aldığı belirtildi.
Açıklamada, tüm ülkede bayrakların bugünden itibaren üç gün boyunca yarıya indirileceği ifade edildi.
Cezayir'de "en uzun süre yönetimde kalan cumhurbaşkanı" ve "ülkedeki kitlesel protesto hareketleri sonucu görevi bırakan ilk kişi" olarak bilenen eski Cumhurbaşkanı Buteflika, dün 84 yaşında hayatını kaybetmişti.

20 yıl boyunca iktidarda kalan Buteflika kimdir?
Fas-Cezayir sınırındaki Vecde kentinde 1937'de dünyaya gelen Buteflika, Fransa'ya karşı verilen bağımsızlık mücadelesinde aktif bir siyasetçi olarak rol oynadı.
Cezayir’in bağımsızlığını elde etmesinin ardından (1962) kurulan ilk hükümette 25 yaşında iken Gençlik ve Spor Bakanı olan Buteflika, eski Cumhurbaşkanı Huari Bumedyen döneminde (1965-1978) Dışişleri Bakanı olarak görev yaptı. Bu dönemde diğer Arap ülkeleriyle güçlü bir ilişki ağı kurdu. Buteflika, 1974 yılında bir yıl süreyle BM Genel Kurul Başkanlığı görevini de üstlendi.
Buteflika'nın Huari Bumedyen'in vefatından sonra en önemli varislerden biri olarak görülmesine rağmen ülkede çıkan iktidar savaşını Şadli Bencedid kazanarak cumhurbaşkanı oldu. 1980'de ülkeden ayrılan Buteflika, Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) eski Devlet Başkanı Zayid bin Sultan Al Nahyan'a danışmanlık yaptı.
1980'lerin sonlarında Ulusal Kurtuluş Cephesi aracılığıyla yeniden siyaset sahnesine dönmeye çalışan Buteflika, hükümet ile İslami gruplar arasında yaşanan çatışmalar nedeniyle 1990'ların başında yeniden ülkeyi terk etti.
Buteflika, ülkeye dönüşünden 1 yıl sonra 1999'da 6 rakibinin çekildiği seçimleri kazanarak iktidara geldi. İktidara gelişinin ardından, ülkedeki siyasi ve güvenlik alanında yaşanan krizi sonlandırmak için ulusal uzlaşı projesini hayata geçiren Buteflika, ülkesindeki iç savaşı sona erdirmeyi başardı.
​​​​​​​Bu yılları takiben üst üste cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanan Buteflika, 2013 yılında geçirdiği kısmi felç ve kötü giden sağlık durumuna rağmen 2015'te de dördüncü dönem için aday oldu ve seçimleri kazandı.
Buteflika, tedavi gördüğü İsviçre’den 2019’daki seçimler için beşinci kez aday olmasıyla, 22 Şubat 2019'da "Hirak" adıyla kitlesel gösteriler başlamıştı. Geniş katılımlı gösteriler karşısında, ordunun da kendisine verdiği sözlü muhtıra üzerine Buteflika istifa etmek zorunda kaldı.
Bu gösteriler, Buteflika'nın nisan ayında görevi bırakmasına rağmen "köklü değişim" talebiyle bir yılı aşkın süre devam etmişti.
Buteflika iktidarda olduğu süre içinde yaşadığı sağlık sorunları ve geçirdiği kısmi felç nedeniyle tekerlekli sandalyeye mahkum oldu ve uzun süre kamuoyu önüne çıkmadı.



Berri, Şarku’l Avsat’a konuştu: Somut öneriler bekliyoruz. Masada sadece 1701 sayılı karar var

Nebih Berri ve ABD Başkanı Joe Biden'ın temsilcisi Amos Hochstein, Beyrut'ta bir araya geldiler (AFP)
Nebih Berri ve ABD Başkanı Joe Biden'ın temsilcisi Amos Hochstein, Beyrut'ta bir araya geldiler (AFP)
TT

Berri, Şarku’l Avsat’a konuştu: Somut öneriler bekliyoruz. Masada sadece 1701 sayılı karar var

Nebih Berri ve ABD Başkanı Joe Biden'ın temsilcisi Amos Hochstein, Beyrut'ta bir araya geldiler (AFP)
Nebih Berri ve ABD Başkanı Joe Biden'ın temsilcisi Amos Hochstein, Beyrut'ta bir araya geldiler (AFP)

Washington'ın Lübnan'da ateşkes sağlanması için arabuluculuğa yeniden başladığına dair haberler arttı. Buna rağmen Beyrut'taki siyasetçiler, ABD Başkanı Joe Biden'ın temsilcisi Amos Hochstein’ın üç hafta önce ülkeden ayrılmasından bu yana dondurulmuş halde olan ABD arabuluculuğunun yeniden başladığıyla ilgili ellerine güvenilir veriler ulaşmadığını açıkladılar.

Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, şu an olup bitenlerin sadece basında dolaşan haberlerden ibaret olduğunu, ancak kendilerine resmi kanallardan herhangi bir bilgi ulaşmadığını söyledi. Berri, Lübnan'ın üzerine çabaların inşa edilebileceği somut önerilerin sunulmasını beklediğini kaydetti.

Berri, çözüm önerileri konusunda medyada ve siyaset koridorlarında dolaşan haberlerle ilgili yorum yapmaktan kaçındı. 2006 yılındaki Lübnan Savaşı’nı sona erdiren ve Lübnan ordusu ile uluslararası güçler dışında herhangi bir silahlı varlığın bulunmadığı bir sınır bölgesini yürürlüğe koyarak, mevcut savaşı sona erdirme çabalarının merkezinde yer alan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 1701 sayılı kararına atıfla “Masada sadece BMGK kararı ve onun yalnızca Lübnan tarafınca değil, her iki tarafça da uygulanması ve uyulması gereken hükümleri var” dedi.

Almanya ve İngiltere’nin gözlemci ülke olmasına “itiraz”

Öte yandan Şarku’l Avsat’a konuşan Beyrut'taki Batılı diplomatik kaynaklar, Berri'nin tartışılmakta olan çözümün en önemli maddelerinden birine itiraz ettiğini söylediler. Kaynaklar, Berri'nin 1701 sayılı kararın uygulanmasını izlemek üzere önerilen ve ABD ile Fransa'nın da yer alacağı bir gözlem gücüne Almanya ve İngiltere'nin katılmasına yönelik itirazının aşılması için çaba sarf edildiğini belirttiler.

Ancak görüşmeleri yakından takip eden Lübnanlı kaynaklar, Berri'nin itirazının 1701 sayılı karara alternatif bir mekanizma bulunmasına yönelik olduğunu açıkladılar. Zira Güney Lübnan'da, Lübnan'da konuşlu BM Geçici Görev Gücü (UNIFIL) tarafından yönetilen ve ABD ile Fransa'nın da katılabileceği mevcut bir gözlem gücü zaten var.

Kaynaklar, önerilen çözüm taslağının iki bölüme ayrıldığını, bunlardan ilkinin İsrail, ABD ve Rusya arasında, İsrail'in gelecekte Lübnan'da hareket özgürlüğünü kendisine saklı tuttuğu herhangi bir mekanizmanın kategorik olarak reddedilmesi temelinde ‘Hizbullah'ın yeniden silahlanmasını önleyecek’ garantilere ulaşmak için yabancı aktörlerce verilen garantiler olduğunu belirtti. Diğeri ise Lübnan’ın Litani Nehri'nin güneyinde silahlı unsurlardan arındırılmış bir bölge oluşturulmasını öngören 1701 sayılı kararın uygulanmasına yönelik garantileri.

Berri, basına sızanlar hakkında yorum yapmaktan kaçınırken, belirli garantilerden yalnızca Suudi Arabistan'ın başını çektiği Arap ülkelerinin yanı sıra Batılı ülkelerin de katıldığı BMGK’daki ABD-Fransa ortak çağrısı yoluyla ateşkes çabaları sırasında bahsedildiğini belirtti. O dönemde Lübnan'ın bunu kabul etmesi gerektiğini söyleyen Berri, “(Başbakan Necip) Mikati, bunu onayladığını kamuoyuna açıkladı, ancak (İsrail Başbakanı Binyamin) Netanyahu onayın ardından bunu reddederek herkesi şaşırttı” değerlendirmesinde bulundu.

Berri: İsrail'in başı belada

İsrail'in bugün gerçek bir çıkmazda olduğunu, çünkü askeri hedeflerine ulaşamadığını ve durmaksızın daha fazla katliama ve yıkıma başvurduğunu söyleyen Berri, İsrail'in tekrarlanan saldırılarına rağmen mevzilerini terk etmeyerek İsrail karşısında takdire şayan bir direnç gösteren UNIFIL'in rolüne övgüde bulundu. İsrail'in Lübnan'da yürüttüğü savaşın, dünyanın vicdanını sarsan bir şiddet ve yıkım düzeyine ulaştığını vurgulayan Berri, “Artık sadece insanları öldürmek ve taşları yok etmekten ibaret olan bu savaşa bir son verilmeli” diye konuştu.

Şarku’l Avsat’a konuşan Lübnan Başbakanlığından kaynaklara göre özellikle Başbakan Mikati’nin Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad'da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT)- Arap Birliği Olağanüstü Ortak Zirvesi oturum aralarında gerçekleştirdiği ve ‘Lübnan'ın tutumunun geniş bir şekilde anlaşıldığını gösteren olumlu görüşmeler’ çerçevesinde Lübnanlı liderler, zirvenin başlattığı sürece ve bu sürecin kriz duvarında diplomatik bir delik açılabileceğine inanıyor.

Beyrut, gelecek pazartesi günü Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati ve BM Barış Operasyonları'ndan sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Jean Pierre Lacroix’i ağırlayacak.

Öte yandan Lübnanlı eski Milletvekili Nohad Machnouk İİT- Arap Birliği Olağanüstü Ortak Zirvesi’nden çıkan sonuçları övdü. Machnouk, Lübnan Müftüsü Şeyh Abdullatif Deryan ile görüştükten sonra yaptığı açıklamada, “Zirvede Filistin devleti olmadan barış olmayacağını açıklayan Suudi Arabistan'ın rakipsiz bir şekilde bölgesel sahnenin zirvesine yerleştiği açıktır. Dolayısıyla kimse zamanını boşa harcamıyor... Bu karar, zirveye katılan herkes tarafından nihai ve kesin olarak alındı” ifadelerini kullandı.

Machnouk, sözlerini şöyle sürdürdü:

“İşlerin geri dönülmez bir yola girdiği ortada. İsrail, haftalarca ya da aylarca saldırmaya devam edecek. Ancak bu durum, Suudi Arabistan'ın başını çektiği Arap ve bölge ülkelerinin, BM Genel Kurulu'nda Filistin devletinin tanınması için ilgili ülkelerin devam eden toplantıları ve blokları aracılığıyla, uluslararası alanda ve Arap dünyasında elinden geleni yapmasına engel değildir.”

Machnouk, çözümün silahların Lübnan ordusuna teslim edilmesi olup olmadığına ilişkin bir soruya verdiği yanıtta, ilk aşamanın silahların devletin kontrolüne girmesi ve savaş ya da barış kararının devletin inisiyatifinde olması olduğunu söyledi. Hizbullah’ın siyasi olarak temsil edildiğini ve devlet içinde milletvekillerinin ve bakanlarının bulunduğunu belirten Machnouk, “Devlet, siyasi olarak, son aylarda ve öncesinde, İsrail’in saldırılarına karşı tutumlarını desteklemekten geri kalmadı. Ancak savunma stratejisi başka bir şey, silahsızlanma ise bambaşka bir şey” şeklinde konuştu.