Neolitik Çağ'dan kalma mezarda esrarengiz taş toplar keşfedildi

Bulunan topların ne için kullanıldığı bilinmiyor (Central Lancashire Üniversitesi)
Bulunan topların ne için kullanıldığı bilinmiyor (Central Lancashire Üniversitesi)
TT

Neolitik Çağ'dan kalma mezarda esrarengiz taş toplar keşfedildi

Bulunan topların ne için kullanıldığı bilinmiyor (Central Lancashire Üniversitesi)
Bulunan topların ne için kullanıldığı bilinmiyor (Central Lancashire Üniversitesi)

Arkeologlar, İskoçya'nın kuzeyindeki Sanday Adası'nda Neolitik Çağ'dan (Cilalı Taş Devri) kalma bir mezarda 5 bin 500 yıllık iki esrarengiz cilalı taş top keşfetti.
Sanday Adası'nı da içeren Orkney Adaları başta olmak üzere Birleşik Krallık'ın diğer bölgelerinde ve Norveç'te daha önce yüzlerce bunlara benzer taş top bulunmuştu. Yüzlerce taş toptan bazıları 1860'da İskoçya'da bulunan ünlü Towie topu gibi sarmal desenlerle oyulmuş, bazıları da itinayla cilalanmıştı.
Bazı uzmanlar bu topların insanların kafalarına fırlatıldığını yani silah olarak kullanıldığını düşünüyor.
Sanday Adası'nda ağustosta yapılan kazıları yöneten Birleşik Krallık'taki Central Lancashire Üniversitesi'nden Vicki Cummings'e göreyse çoğu arkeolog, taş topların sanatsal amaçlarla ya da bir kişinin toplumdaki statüsünü göstermek veya önemli bir olayı anmak için yapıldığını düşünüyor.
Cummings biri siyah taştan, diğeri açık renkli kireçtaşından yapılan iki topun, Towie topu gibi oyulmadığını, bunun yerine düzgünce cilalandığını kaydetti:
"İki cilalı top çok daha basit ama hâlâ güzel. Bir taşı cilalamak epey zaman aldığı için bu ikisini yapmak epey uzun sürmüş olmalı."
Bu gizemli nesneler, mezarda insan kalıntılarını birbirinden ayırmak için kullanılan bölmelerin köşesinde bulundu. Bölmelerin duvarlarında ayrıca özellikle çanak çömlek parçaları vardı.
Arkeologlar mezardaki 5 bölmeden ikisinin girişinde yakılmış insan kemikleri ve çakıl taşlarının parçalanmasıyla yapılan bir tür bıçak da keşfetti.
Bu bıçakların et ve kemik kesiminde epey işe yaradığını kaydeden Cummings şöyle konuştu:
"Mezarda bunlardan tonlarca bulduk. Gerçekten şaşırtıcı. Bu keşif, bıçakları yapanların neyin peşinde olduğu sorusunu akıllara getiriyor."
Arkeologların bir sonraki hedefi toplanan verileri analiz ederek Orkney Adaları'nda Neolitik Çağ'da yaşayan halk hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak.
Independent Türkçe, Live Science, Scotsman



"Asya tek boynuzlu atı"nın genom haritası ilk kez çıkarıldı: Yok olmalarını engelleyebilir mi?

Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)
Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)
TT

"Asya tek boynuzlu atı"nın genom haritası ilk kez çıkarıldı: Yok olmalarını engelleyebilir mi?

Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)
Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)

Son derece nadir rastlanan "Asya tek boynuzlu atı" saolanın ilk defa genom haritası çıkarıldı. Yeni çalışma nesli kritik tehlike altındaki türün yaşamasını sağlayabilir. 

İlk kez 1992'de tanımlanan saola (Pseudoryx nghetinhensis), en yakın zamanda keşfedilen büyük memeli türü. Vietnam ve Laos'un dağlık ormanlarında yaşayan bu sığır türü, boynuzlarının yanı sıra çok nadir görülmesi nedeniyle "Asya tek boynuzlu atı" diye biliniyor.

Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği'ne (IUCN) göre nesli kritik tehlike altındaki bu türün 100'den daha az üyesi kaldığı tahmin ediliyor. Üstelik en son 2013'te görülmesi, soyunun çoktan tükenmiş olabileceği ihtimalini de gündeme getiriyor. 

Uluslararası bir araştırma ekibi, avcıların evlerinden toplanan saola kalıntılarından alınan parçaları analiz ederek 26 saolanın tam genomunu çıkardı. Türünün ilk örneği olan bu çalışma, saolanın geçmişini anlama ve geleceğini güvence altına alma yolunda kritik bilgiler sundu. 

Bulguları hakemli dergi Cell'de 5 Mayıs Pazartesi günü yayımlanan çalışmaya göre saolalar 5 bin ila 20 bin yıl önce iki ayrı popülasyona ayrılmış. 

Makalenin başyazarı Genís Garcia Erill "Saolanın önemli genetik farklılıklara sahip iki popülasyona ayrıldığını görmek bizi epey şaşırttı" diyerek ekliyor: 

Bu daha önce hiç bilinmiyordu ve genetik veriler olmadan bilmemizin yolu yoktu. Bu önemli bir sonuç çünkü türün genetik varyasyonunun nasıl dağıldığını etkiliyor.

Bilim insanları ayrıca iki popülasyonun da Son Buzul Çağı'ndan itibaren azaldığını saptadı. Ekip, toplam saola nüfusunun 10 bin yıldır hiçbir zaman 5 binin üstüne çıkmadığını tahmin ediyor.

Bu durum, iki grubun da genetik çeşitliliğini kaybettiği anlamına geliyor. Ancak her biri genetik kodlarının farklı kısımlarını kaybetmiş. Araştırmacılara göre bu, nesillerinin tükenmesini önlemede kritik bir rol oynayabilir. 

Garcia Erill "Bir popülasyonda kaybolan genetik varyasyon diğerini tamamlıyor. Yani eğer bunları karıştırırsak, diğerindeki eksiklik giderilebilir" diye açıklıyor.

Bilim insanları saolaların hayatta kalması için esaret altında çiftleşmelerini sağlayacak bir program geliştirmeye çalışıyor. Yeni çalışmayı yürüten ekibin hesaplamalarına göre böyle bir program, tükenme riski karşısında en etkili çözümü sunuyor. 

Çalışmanın bir diğer yazarı Rasmus Heller şöyle diyor:

Gelecekteki bir popülasyonun temelini oluşturmak için en az bir düzine saolayı (ideal olarak her iki popülasyonun karışımı) bir araya getirebilirsek, modellerimiz türlerin uzun vadede hayatta kalma şansının yüksek olacağını gösteriyor.

En son 2013'te görülen bir türün 12 üyesini bulmak zorlu bir iş. Ancak araştırmacılar, yeni çalışmanın bu sorunu çözebileceğine inanıyor. Saolanın genetik haritasının çıkarılması, daha kapsamlı arama çalışmalarının önünü açabilir. 

Makalenin yazarlarından Minh Duc Le, "Birçok araştırmacı, suda ve hatta aynı habitatta yaşayan kan emiciler olan sülüklerde, saola DNA'sının izlerini bulmayı deneyip başaramadı" diyerek ekliyor:

Bu tekniklerin hepsi küçük DNA parçalarını tespit etmeye dayanıyor ama artık saola genomunun tamamını bildiğimize göre, bu parçaları bulmak için çok daha geniş bir el kitabımız var.

Independent Türkçe, Science Alert, Phys.org, Cell