Komplo mu rekabet mi?

“Komploları herhangi bir taviz vermeden veya abartmadan ele almalı, açık bir kararlılık ve yaratıcı bir ruhla meşru rekabete hazırlanmalıyız”

Rusya, Çin’in İpek Yolu girişimine ve Mısır’ın Süveyş Kanalı'na alternatif olarak ‘Sedir Yolu’ girişimini destekliyor (AFP)
Rusya, Çin’in İpek Yolu girişimine ve Mısır’ın Süveyş Kanalı'na alternatif olarak ‘Sedir Yolu’ girişimini destekliyor (AFP)
TT

Komplo mu rekabet mi?

Rusya, Çin’in İpek Yolu girişimine ve Mısır’ın Süveyş Kanalı'na alternatif olarak ‘Sedir Yolu’ girişimini destekliyor (AFP)
Rusya, Çin’in İpek Yolu girişimine ve Mısır’ın Süveyş Kanalı'na alternatif olarak ‘Sedir Yolu’ girişimini destekliyor (AFP)

Nebil Fehmi (Mısır’ın eski Dışişleri Bakanı)
Ortadoğu ve Arap ülkelerinde, özellikle bölgedeki Arap olmayanların veya dünyadaki büyük ülkelerin çıkarı karşısında bize zarar vermek amacıyla bizi hedef alan komplolardan sık sık bahsediyoruz.
Arap dünyası, hassas coğrafi konumu ve sahip olduğu birçok doğal kaynak nedeniyle modern çağda uzun yıllar Avrupa sömürgeciliğine maruz kalmış ve İkinci Dünya Savaşı sonrasında büyük güçlerin hedefi olmuştur. Bölge, buradaki Arap olmayanların yanı sıra Levant bölgesi ülkelerinin, İngiltere’nin ve Fransa'nın çıkarlarına göre bölündü. Mısır, 1956 yılında İngiltere, Fransa ve İsrail’in saldırılarına maruz kaldı. ABD’li General Wesley Clark’a göre ABD, Kuveyt’i Saddam Hüseyin'in işgalinden kurtarmak için yıllarca süren meşru uluslararası çabasının ardından 2003 yılında ‘Ortadoğu'da istikrarsızlık yaratmak için’ Irak'ı işgal etti.
Bundan önce 2000 yılında dönemin ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney ile Ortadoğu turuna çıkmadan önce yaptığım bir görüşmeyi hatırlıyorum. O zaman, Irak'taki durumun konuşma listesinin başında gelmesi konusundaki ısrarı ve Arap-İsrail çatışmasına atıfta bulunma konusundaki kayıtsızlığı beni şaşırtmıştı. İsrail’in eski başbakanlarından Ariel Şaron, anılarında, Araplarla büyük çaplı savaşlara girmeye gerek olmadığı, bunun yerine aralarındaki sorunlar ve kötü iç koşullar çerçevesinde onları birbirine düşman etmenin tercih edildiğini söylüyordu.
Yani komplolar gerçektir, ama sık sık kendime şu soruları soruyorum: Araplar olarak diğerlerinden daha fazla hedef alınmış olabilir miyiz? Eğer bu doğruysa, bunun nedeni ne? Öte yandan, tüm bu komploların gerçek olup olmadığını sorguluyor ve biz Arapların meseleleri değerlendirirken, ‘zorluklarla ve risklerle yüzleşmedeki başarısızlığımızı haklı çıkarmak için konuları abartıyor olabilir miyiz?’ diye kendime soruyorum.
Avrupa sömürgeciliği dönemi sona erdikten sonra dahi, Arapları hedef alan stratejik güdüler ve Arap ülkelerindeki zenginliklere karşı açgözlülük yapıldığını düşünüyorum. Bu zenginliklerin başında daha önce söylediğim gibi, coğrafi konumumuz ve doğal kaynaklarımız geliyor. Bu zenginlikler, mesafelerin önemini değiştiren, zenginlik ve enerji kaynaklarını çeşitlendiren teknolojik gelişmelere rağmen hala çekiciliğini koruyor.
Tarihi deneyimlerin, güçlü tarafların, bölge dışından veya içinden, sıfır toplamlı başarılar için daha zayıf ve açgözlü gördükleri kişilere karşı komplo kurmayı kolay bulduklarını ispatladığına inanıyorum. Öyle ki Araplara karşı komplonun önemli bir özelliğinin, komplonun çoğunlukla bir Arap veya Ortadoğu ülkesinin katılımıyla gerçekleştirilmesi olduğu bilinen bir gerçek.
Ancak dürüst olmak gerekirse Arap dünyasının, gelecekteki stratejik planlamanın zayıflığı, gelişmelere ayak uydurma konusundaki isteksizliği, gelişmeleri ve bunları ele alma planlarını açıklamadaki zayıf yönleri ve özellikle kendi kontrolü dışındaki baskılara maruz bırakan ve bölgedeki stratejik dengeyi bozan ulusal güvenlik araçlarında kendi yeteneklerini zayıflatan başkalarına aşırı bağımlı hali nedeniyle şaşırtıcı gelen her sorun ve gelişmeye ilişkin komplo teorileri üretmeyi abarttığını açıkça söylemeliyim. Arap dünyası, yanlışlıkla veya kasıtlı olarak, yasadışı bir komployu başkalarıyla ve kardeş Arap halklarının kendi aralarındaki doğal ve açık rekabetle karıştırıyor.
Belki de Russia Today’in (RT) RBC kanalından alıntı yaptığı ve Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu’nun ülkesinin Sibirya'yı kapsayan ve Çin’in Büyük İpek Yolu girişimi ile Mısır’ın Süveyş Kanalı'na bir alternatif olması planlanan ‘Sedir Yolu’ girişimini desteklediğini açıkladığı haberi değerlendirirken bu soruları akılda tutmak uygun olur. Şoygu, özellikle Süveyş Kanalı'nın bir tanker arızası nedeniyle tıkanması, son korsan saldırıları ve Afganistan'daki mevcut durum göz önüne alındığında uzun zamandır güvenli bir ulaşım koridorunun oluşturulmasının gerektiğini söyledi.

Şoygu konuyla ilgili olarak şunları söyledi:
“Sedir Yolu projesi, Avrupa ve Asya-Pasifik bölgesi arasındaki uluslararası üretim ağlarına entegre olma fırsatı olarak Rusya için büyük önem taşıyor. Sibirya'da Sedir Yolu’na erişimi olacak üretim merkezleri, üretim ağlarının uçları arasında malların taşınmasına olanak sağlayacak. Bu da Sibirya'nın gelişmesine yardımcı olacak.”
Bu girişimin, Rus milyarder Oleg Deripaska tarafından, Mısır’ın Süveyş Kanalı'na alternatif olarak nitelendirdiği Sibirya'da yeni bir ulaşım rotası oluşturmak amacıyla sunulduğu bildirildi.
Rusya-Mısır ilişkilerinin gücü ve herhangi bir komplo için hiçbir gerekçe bulunmaması çerçevesinde, bu girişimin Mısır'da ve çeşitli düzeylerde derin ve isabetli bir araştırma konusu olması bekleniyor. Fikrin içeriği ve Rusya Savunma Bakanı tarafından duyurulması, konunun ciddiyetinin ve hassasiyetinin göstergeleri olmakla birlikte Mısırlı yetkililer, henüz bu konuda kamuoyuna bir açıklama yapmadılar.
Mısır ve diğer ülkeler bu fikri ve diğerlerini objektif olarak değerlendirmeliler. Bir de Çin'in Kuşak-Yol projesi var. ABD Başkanı Biden da Çin’in bu projesiyle rekabet edecek küresel bir ekonomik proje ortaya koymak için Batılı bir ittifaktan bahsetti. Tüm bu projeler, malların ve enerji ürünlerinin taşındığı su ve kara geçişlerini etkileyecektir. Arap ve Ortadoğu ülkeleri arasında da çok sayıda ekonomik proje var. Bunların da bölge ülkelerinin tarihi ve geleneksel uygulamaları üzerinde etkileri olabilir. Akdeniz'de veya Basra Körfezi'nde özellikle limanlar, havaalanları ve havacılık gibi altyapı ve ulaşım açısından enerji alanında tanık olduğumuz ekonomik gelişme ve modernleşme, ekonomik denklemi değiştirdi. Bu denklem, bölgedeki bazı kardeş Arap ülkelerinin ve hatta Arap Körfezi devletlerinin kendi aralarında çıkarlarını etkileyecektir. Peki bu, birbirimize komplo kurduğumuz anlamına mı geliyor, yoksa mesele dost ve kardeş ülkeler arasında dahi yaşanan meşru bir rekabet mi?
Bu nedenle komploları herhangi bir taviz vermeden veya abartmadan ele almalı ve bir takım tedbirler almamızı gerektiren açık bir kararlılık ve yaratıcı bir ruhla meşru ve çetin bir rekabete hazırlanmalıyız. Bu tedbirlerden en önemlisi, geleceğimizin farkında olan karar vericiler olarak, kısa vadeli anlaşmaları bu genel strateji çerçevesinde değerlendirmek ve çıkarlarımızın ve haklarımızın pahasına, özellikle çoğu uluslararası ve bölgesel olarak daha güçlü tarafların yararına hızlı geri dönüş alma hırsıyla tuzağa düşmemek için geleceğe yönelik stratejik siyasi planlama yapmaktır. Arap hükümetleri ve halkları arasındaki diyalogu ve açık sözlülüğü yoğunlaştırmanın yanı sıra stratejik ulusal çıkarları ve halkların acil ihtiyaç ve isteklerini korumanın formülü ve fiyatı konusunda özellikle geleceğin sahipleri olan ve bugünün kararlarından olumlu veya olumsuz etkilenen, maddi ve fikri olarak benliğini inşa etme sürecinde olan gençlerle ortak anlayışa varmalı ve fikir birliği sağlamalıyız. Çünkü gençler, devletin belkemiğini oluşturuyorlar. Ayrıca bölgesel değerlendirmeye daha fazla önem verilerek ulusal güvenlik alanında güvenlik ve siyasi yetenekleri de güçlendirilmeli. Çatışmaların bölgeselleşmesi ve pazarlarımızın küreselleşmesi, Soğuk Savaş sonrası dönemin özelliklerinden biridir.
*Bu makale Şarku'l Avsat tarafından Independent Arabia'dan çevrilmişitir.



Trump’ın Gazze planı işlemeye başladı mı?

İsrail ordusunun 7 Ekim 2023'ten beri düzenlediği saldırılarda öldürülen Filistinlilerin sayısı 53 bini geçti (Reuters)
İsrail ordusunun 7 Ekim 2023'ten beri düzenlediği saldırılarda öldürülen Filistinlilerin sayısı 53 bini geçti (Reuters)
TT

Trump’ın Gazze planı işlemeye başladı mı?

İsrail ordusunun 7 Ekim 2023'ten beri düzenlediği saldırılarda öldürülen Filistinlilerin sayısı 53 bini geçti (Reuters)
İsrail ordusunun 7 Ekim 2023'ten beri düzenlediği saldırılarda öldürülen Filistinlilerin sayısı 53 bini geçti (Reuters)

İsrail’in, Gazze'deki Filistinlilerin bölgeden çıkışını kolaylaştırmaya başladığı bildiriliyor.

Reuters’ın haberinde, Tel Aviv yönetiminin Gazze’den yabancı ülkelere gitmek isteyen Filistinlilere uyguladığı sınırlandırmaları gevşettiği aktarılıyor.

Yabancı devletlerin İsrail’e talepte bulunması halinde, Gazze’deki Filistinlilerin çıkışına izin verilmeye başlandığı belirtiliyor.

Ayed Eyüb, Fransa’daki bir üniversitede akademik burs almasına rağmen bir yıldır Gazze’den çıkmasına izin verilmediğini söylüyor. Fransa, nisanda 115 Gazzeliyi kabul etmişti. Fransa’da yüksek lisans ve doktora yapmış 57 yaşındaki mühendis de bu kişiler arasında yer alıyor.

Adının paylaşılmaması şartıyla konuşan İsrailli yetkililer, yabancı ülke vatandaşlığına sahip Filistinlilerin ve ailelerinin Gazze’den çıkma taleplerinin daha hızlı onaylandığını belirtiyor. Daha önce İsrail tarafından güvenlik gerekçesiyle çıkışına izin verilmeyen Filistinlilerin de bölgeden gitmesine müsaade edildiği aktarılıyor.

Haberde, İsrail’in bu politika değişikliğine dair resmi açıklama yapılmadığı ifade ediliyor. Ancak kısıtlamaların hafifletilmesinin, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve ABD Başkanı Donald Trump’ın Gazzelileri başka ülkelere yerleştirme planıyla paralellik gösterdiğine dikkat çekiliyor.

Trump, şubatta yaptığı açıklamada Filistinlilerin komşu ülkelere gönderilmesini ve Gazze’nin kontrolünün ABD’ye devredilmesini istemişti. Cumhuriyetçi liderin Gazze’yi “Ortadoğu’nun Riviera’sı” yapma planı büyük tepki çekmişti.

Netanyahu ve İsrail İçişleri Bakanı Moşe Arbel, planı desteklediklerini duyurmuştu. Arbel, nisanda yaptığı açıklamada, Gazze’nin yeniden inşası için Filistinlilerin Avrupa ülkelerine “geçici olarak gönderilmesini” de gündeme getirmiş ve Trump’a teşekkür etmişti:

Başkan Trump'a bu önemli girişimi düşündüğü için teşekkür ediyorum. Birlikte, güçlerimizi birleştirerek burayı bir cennete dönüştüreceğiz.

Diğer yandan kimliklerinin paylaşılmaması şartıyla konuşan 5 İsrailli yetkili, Filistinlilerin bölgeden ayrılmasına yönelik kısıtlamaların hafifletilmesinin, Trump’ın planıyla ilgili olmadığını savundu.

Reuters, İsrail Başbakanlığı ve Savunma Bakanlığı’nın yorum taleplerine yanıt vermediğini aktarıyor.

Hamas ise Gazzelilere yabancı ülkelere gitmeme çağrısı yaptı. Filistinli örgüt, İsrail’in kısıtlamaları gevşetme hamlesinin yakından takip edildiğini bildirdi.

İsrail, geçen hafta itibarıyla Gazze’ye saldırıları genişlettiğini duyurmuştu. Yeni plan kapsamında İsrailli askerlerin işgal ettiği topraklardan çekilmeyeceği bildirilmişti. Birleşik Krallık, Fransa ve Kanada ise Gazze’deki askeri harekatın sonlandırılması için İsrail’e çağrı yapmıştı.

Independent Türkçe, Reuters, CNN