İran, müzakerelere haftalar içinde yeniden başlamaktan söz ediyor

İran, müzakerelere haftalar içinde yeniden başlamaktan söz ediyor
TT

İran, müzakerelere haftalar içinde yeniden başlamaktan söz ediyor

İran, müzakerelere haftalar içinde yeniden başlamaktan söz ediyor

Tahran'ın büyük ülkeleri haftalar içinde Viyana'daki müzakere masasına geri döneceği konusunda bilgilendirdiğini açıklayan İran Dışişleri Bakanlığı, ancak dış politika ekibinin müzakere yöntemi üzerinde nihai bir uzlaşmaya varamadığını açıkladı.
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Said Hatibzade, nükleer anlaşmayı yeniden hayata geçirme yönündeki Viyana müzakerelerinin önümüzdeki birkaç hafta içinde yeniden başlayacağını söyledi. Nitekim geçen hafta Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Yönetim Kurulu’ndan gelecek olası bir kınamadan son anda kurtulan İran, nükleer anlaşmaya yönelik ihlaller konusunda uluslararası bir uzlaşmadan korkuyor. Nitekim UAEA Genel Direktörü Rafael Grossi, UAEA’nın zenginleştirilmiş uranyum parçacıklarının bulunduğu gizli yerler hakkındaki soruşturmalarına İran'ın yanıt vermeyişini, nükleer anlaşmayı ihlal ederek yüzde 60 oranında uranyum zenginleştirmesini sert bir dille eleştirdiği bir rapor yayınlamıştı.
Ancak Hatibzade, Viyana müzakereleri konusundaki iç anlaşmazlığa dikkat çekti. Zirâ İran Dışişleri Bakanlığını Emir Abdullahiyan üstlenmiş, Nükleer Başmüzakereci Dışişleri Bakan Yardımcısı Abbas Arakçi görevinden alınarak yerine muhafazakar kimliğiyle ve nükleer anlaşma karşıtlığıyla bilinen diplomat Ali Bâkıri getirilmişti. Müzakerelere katılacak tarafın kimliği ve müzakere ekibine kimin liderlik edeceğine henüz karar verilmedi.
Bu bağlamda Hatibzade, “Hükümetin dış politika ekibinin müzakerelerin kapsamı konusunda nihai sonuca varması gerekiyor” ifadelerine başvurdu.
Tahran ve Washington arasındaki altıncı tur dolaylı görüşmeler, radikal muhafazakar İbrahim Reisi'nin İran Cumhurbaşkanı seçilmesi ardından Haziran ayında ertelenmişti. Reisi, 5 Ağustos'ta göreve başlamıştı.
Nisan ayından bu yana İran ve dünya güçleri, Tahran ve Washington'un eski ABD Başkanı Donald Trump'ın 2018'de çekilerek Tahran'ı yaptırımlara tâbi tuttuğu nükleer anlaşmaya yeniden uyum sağlanması için uğraşıyor.
Nükleer anlaşma taraftarları, bir önceki İran ekibin müzakereleri yüzde 90 oranında ilerlettiğini söyleyerek, kalan kısımda müzakerelerin çökeceğinden korktuklarını ifade ediyor.
Dün erken saatlerde Hatibzade, Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian'ın nükleer anlaşmaya üye ülkelerin dışişleri bakanlarının, New York'ta Birleşmiş Milletler Genel Kurulu (BMGK) oturum aralarında müzakereleri yeniden başlatma yönünde bir toplantı yapacakları açıklamasını reddetti. İran nükleer anlaşmasına taraf devletlerle New York'ta herhangi bir görüşme planlamadıklarını söyleyen Hatipzade, bu ülkelerle yapılacak görüşmelerin ikili olacağını açıkladı. Nükleer anlaşmanın New York'taki dışişleri bakanlarının ele konulardan biri olacağını ifade eden Hatipzade, 4+1 ülkeleriyle görüşmenin gündemde olmadığını belirtti.
Diplomatlara atıfta bulunan AFP, söz konusu dışişleri bakanlarının bugün öğleden sonra New York'ta bir toplantı yapmayı planladıklarını, ancak ‘bunun henüz teyit edilmediğini’ aktardı.
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın (UAEA) dün Viyana'da düzenlediği yıllık konferansta söz alan İran Atom Enerjisi Kurumu (IAEA) Başkanı Muhammed İslami, müzakerelerin yeniden başlatılması yönünde ABD’nin İran’a uyguladığı tüm yaptırımların kaldırılması çağrısında bulunmuştu. ABD’den stratejisini gözden geçirmesini isteyen İslami, “Şimdi ise ABD için yanlış politikalarını düzeltme, tüm yaptırımları uygulanabilir ve doğrulanabilir bir şekilde kaldırma zamanı” ifadelerini kullanmıştı.
Twitter hesabından İslami ile birlikte olduğu bir fotoğrafı paylaşan Grossi, iki tarafın UAEA'nın izleme ekipmanının bakımı konusunda vardığı son anlaşma hakkında görüştüklerini belirtti. Grossi'nin söz konusu paylaşımını alıntılayan Rusya Büyükelçisi Mihail Ulyanov ise ABD’nin azami baskı politikasının Tahran ile UAEA arasındaki ilişkiyi olumsuz etkilediğini ifade etti. Aynı zamanda Çözülmemiş sorunları UAEA standartları mucibince çözme gereğini vurguladı.
Viyana’daki konferansının ikinci gününde İslami, diğer ülkelerden yetkililerle istişarelerde bulunmaya devam etti. İran'ın UAEA Daimi Temsilcisi Kazım Garibabadi, İslami'nin Almanya Enerji Bakanı Andreas Feicht ile görüştüğünü, ikili ilişkiler ve nükleer anlaşma çerçevesindeki gelişmeleri ele aldıklarını bildirdi.
DPA’nın haberine göre BMGK’ya katılmak için üç gün kalacağı New York'a gitmeden önce Pazartesi günü Tahran'daki yeni hükümeti müzakerelere geri dönmeye çağıran Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas, “İran’daki yeni hükümet artık müzakere masasına dönmeli. Önümüzdeki günlerde bu konuda görüşmelerimiz olacak” açıklamalarında bulundu.



Sudan, İran’ın Kızıldeniz’de deniz üssü kurma talebini reddetti

İran, Yemen’deki Husilerin Kızıldeniz’deki ticari gemilere saldırı düzenlemesine yardım ediyor (AFP)
İran, Yemen’deki Husilerin Kızıldeniz’deki ticari gemilere saldırı düzenlemesine yardım ediyor (AFP)
TT

Sudan, İran’ın Kızıldeniz’de deniz üssü kurma talebini reddetti

İran, Yemen’deki Husilerin Kızıldeniz’deki ticari gemilere saldırı düzenlemesine yardım ediyor (AFP)
İran, Yemen’deki Husilerin Kızıldeniz’deki ticari gemilere saldırı düzenlemesine yardım ediyor (AFP)

Sudanlı üst düzey istihbarat yetkilisi Ahmed Hasan Muhammed, ülkesinin İran’ın Kızıldeniz kıyısında bir deniz üssü kurma talebini reddettiğini söyledi.

İran’ın bu talebi kabul edilseydi, söz konusu üs, Tahran’ın dünyanın en yoğun nakliye hatlarından birinde deniz trafiğini izlemesine olanak tanıyacaktı.

Şarku’l Avsat’ın Wall Street Journal gazetesinden aktardığına göre Muhammed konuya ilişkin açıklamasında şunları söyledi;

“İran, Sudan ordusuna isyancılara karşı mücadelede kullanılmak üzere silahlı insansız hava araçları (SİHA) sağladı. Tahran, üssü inşa etme izni karşılığında, Sudan’a helikopter taşıyan bir savaş gemisi de dahil olmak üzere gelişmiş silahlar teklif etti. İranlılar üssü istihbarat toplamak için kullanmak istediklerini söyledi. Oraya savaş gemileri de yerleştirmek istediler. Ancak Hartum, İran’ın bu teklifini reddetti.”

Muhammed gazeteye yaptığı açıklamada, “Sudan İran’dan SİHA satın aldı. Çünkü insan kaybını azaltmak ve uluslararası insancıl hukuka saygı göstermek için daha isabetli silahlara ihtiyacımız vardı” diye ekledi.

Kızıldeniz’deki bir deniz üssü, Yemen’deki Husilerin ticari gemilere saldırı başlatmasına yardımcı olurken, Tahran’ın dünyanın en yoğun nakliye hatlarından biri üzerindeki hakimiyetini artırmasına olanak tanıyabilir.

İran destekli Husiler, Kızıldeniz’deki saldırıları Gazze’de savaşan İsrail ve müttefiklerini cezalandırma amacıyla gerçekleştirdiklerini ifade ediyor.

sddeb
Yemen televizyonu tarafından yayınlanan bir görüntüde, Husi saldırısından sonra batan bir İngiliz kargo gemisi görülüyor (EPA)

Sudan’ın, devrilen eski Devlet Başkanı Ömer El Beşir döneminde, İran ve Filistin’deki müttefiki Hamas ile yakın ilişkileri vardı.

Beşir'in 2019 darbesiyle devrilmesinin ardından, ülkenin askeri cuntasının başı olan Orgeneral Abdulfettah el Burhan, uluslararası yaptırımları sona erdirmek amacıyla ABD ile yakınlaşma başlattı.

Ayrıca İsrail ile ilişkileri normalleştirmek için harekete geçti.

İran’ın deniz üssünü inşa etme talebi, bölge ülkelerinin Sudan’da 10 aydır devam eden iç savaştan faydalanarak, Ortadoğu ile Sahra Altı Afrika ülkeleri arasında stratejik bir kavşak noktası olan ülkede yer edinmeye çalıştıklarını gösteriyor.

Burhan liderliğindeki Sudan ordusu, Nisan ortasından bu yana Orgeneral Muhamed Hamdan Daklu (Hamideti) liderliğindeki paramiliter Hızlı Destek Kuvvetleri ile savaşıyor.

Çatışma on binlerce insanın ölümüne, milyonlarca Sudanlının yerinden edilmesine ve dünyanın en kötü insani krizlerinden birine neden oldu.

Çatışmaları takip eden bölge yetkilileri ve analistlere göre, Sudan’ın İran’dan aldığı SİHA’lar, Hızlı Destek Kuvvetleri nedeniyle ordunun uğradığı kayıpların ardından, Burhan’ın bir miktar başarı elde etmesine yardımcı oldu.

Son haftalarda hükümet, Hartum ve Omdurman’daki önemli bölgelerin kontrolünü yeniden ele geçirdi.

ABD Başkanı Joe Biden yönetimi, hem Sudan ordusunu, hem de Hızlı Destek Kuvvetleri’ni savaş suçu işlemekle suçladı.

Washington ayrıca Hızlı Destek Kuvvetleri’ni, Sudan’ın batısındaki Darfur bölgesinde cinayet, tecavüz ve etnik temizlik de dahil olmak üzere insanlığa karşı suçlar işlemekle itham etti.

Birleşmiş Milletler (BM) yetkilileri, Sudan ordusunu, sivillerin yerleşimleri havadan hedef almak ve Sudanlı sivilleri çaresizce ihtiyaç duydukları insani yardımdan mahrum bırakmakla eleştirdi.

BM kuruluşları ayrıca Hızlı Destek Kuvvetleri’ni, Darfur’da etnik amaçlı saldırılar da dahil olmak üzere zulüm yapmakla suçladı.

Çatışmanın tarafları olan Sudan ordusu ve Hızlı Destek Kuvvetleri, ABD ve BM’nin suçlamalarını reddetti.

ABD Şubat ayında yaptığı açıklamada, İran’ın Sudan ordusuna silah sevkiyatıyla ilgili endişelerini dile getirdi.

ABD’nin Hartum Büyükelçisi John Godfrey, İran’ın Hartum’a yardım ettiğine ilişkin haberlerin ‘son derece rahatsız edici’ olduğunu söyledi.