Rusya ve ABD arasında Suriye konulu askeri ve siyasi görüşmeler nasıl sonuçlandı?

ABD Genelkurmay Başkanı Mark Milley geçen hafta çarşamba günü Helsinki’de Rus mevkidaşı Valery Gerasimov ile bir araya geldi (Sputnik)
ABD Genelkurmay Başkanı Mark Milley geçen hafta çarşamba günü Helsinki’de Rus mevkidaşı Valery Gerasimov ile bir araya geldi (Sputnik)
TT

Rusya ve ABD arasında Suriye konulu askeri ve siyasi görüşmeler nasıl sonuçlandı?

ABD Genelkurmay Başkanı Mark Milley geçen hafta çarşamba günü Helsinki’de Rus mevkidaşı Valery Gerasimov ile bir araya geldi (Sputnik)
ABD Genelkurmay Başkanı Mark Milley geçen hafta çarşamba günü Helsinki’de Rus mevkidaşı Valery Gerasimov ile bir araya geldi (Sputnik)

Son iki hafta içinde Rusya ve ABD arasında Suriye konulu iki önemli görüşme gerçekleşti. Birinci görüşme ABD Başkanı Joe Biden ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in temsilcileri arasında 15 Eylül’de, ikincisi ise geçen hafta çarşamba günü Finlandiya’nın başkenti Helsinki’de Rusya Genelkurmay Başkanı Valery Gerasimov ve ABD’li mevkidaşı Mark Milley arasında düzenlendi.
Başkan Biden’ın Beyaz Saray’a girmesinden ve Haziran ortasında Putin ile yapacağı zirveye hazırlanmaya başlamasından sonra Amerikalılar her fırsatta Rus tarafına, Suriye konusunda aralarında herhangi bir diyaloğun yapılabilmesi ve iki taraf arasındaki “gizli Viyana kanalının” tekrar aktifleştirilmesi için öncelikle Suriye’ye “sınır ötesi yardım mekanizmasının” uzatılması şartını koştu ve bu meselenin ilişkilerin geliştirilmesi için “bir sınav” niteliğinde olduğunu aktardı. ABD Ulusal Güvenlik Konseyi Orta Doğu ve Kuzey Afrika Koordinatörü Brett McGurk, Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Verşinin ve Putin'in Suriye Özel Temsilcisi Aleksandr Lavrentyev Temmuz başında Cenevre’de bir araya geldi. Taraflar, Moskova’nın Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde (BMGK) Suriye’ye sınır ötesi yardımların 12 ay süreyle uzatılmasını öngören karar tasarısını onaylaması (nitekim Moskova onay verdi) karşılığında ABD’nin Rusların şartını kabul etmesi konusunda uzlaşıya vardı. Ruslar söz konusu onaya karşılık Şam’a uygulanan Ceaser Yasası yaptırımlarının hafifletilmesini, yardımların sınır ötesi değil nüfuz bölgeleri arasındaki temas hatları üzerinden yapılmasını ve “erken toparlanma” programına fon sağlanması şartlarını öne sürdü.
15 Eylül’de Cenevre’de düzenlenen McGurk- Verşinin- Lavrentyev toplantısı, yardımların uzatılması kararından sonra taraflar arasında yapılan ilk toplantı olma özelliği taşıyor. Peki, toplantıda neler oldu?
Toplantıyı ele alan ve Şarku’l Avsat’ın bir nüshasına ulaştığı siyasi rapora göre, toplantının sonuçlarıyla ilgili değerlendirmeler görüşmeyle ilgili beklentilere göre farklılık arz ediyor. Zira rapora göre söz konusu toplantıda ABD-Rus diyaloğunun yeniden başlatılması kararı alındı. İki ülke arasındaki diyalog ABD’nin eski Başkanı Donald Trump döneminde yapılan iki görüşme haricinde kesintiye uğramıştı. Bu iki ayrı görüşme ise Cenevre ve Viyana’da bir araya gelen Verşinin ile ABD'nin eski Suriye özel temsilcisi James Jeffrey ve Yardımcısı Joel Rayburn ile arasında düzenlenmişti. McGurk- Verşinin- Lavrentyev toplantısında ayrıca insani yardım dosyası üzerinde diyaloğu sürdürme konusunda mutabık kalındı.
Siyasi rapora göre, Rus tarafı toplantıda ABD tarafını bazı konularda tepki gösterdi. Bu konular arasında “ABD’nin Ceaser Yasası kapsamında uyguladığı yaptırımlar için muafiyet tanımaması, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed’e yönelik baskıları hafifletmemesi ve Suriye topraklarından geçecek Arap doğalgaz hattına fon sağlaması için Dünya Bankası’na izin vermekte hızlı davranmaması” bulunuyordu. Nitekim Mısır, Ürdün ve Lübnan geçtiğimiz günlerde, Suriye topraklarından geçecek Arap doğalgaz hattının Ceaser Yasası yaptırımlarına takılmayacağına dair Washington’dan yazılı güvence talep etmişlerdi.
Verşinin ve Lavrentyev Cenevre’deki toplantıda McGurk’a “temas hatları üzerinden ulaştırılacak insani yardımların ve Dünya Gıda Programı konvoylarının yavaş ilerlemesinden duydukları rahatsızlığı” aktardı. Rus tarafı bu konuda bir ilerleme sağlanmaması halinde Moskova’nın, insani yardım süresinin bir kez daha uzatılmasını onaylamayacağının sinyalini verdi. Batılı bir diplomat, “Rusya’nın bu tavrı, Verşinin’in Temmuz başındaki toplantıda McGurk’a sözlü olarak bağlı kalacağını söylediği yükümlülüklerden geri adım atılması anlamına geliyor” değerlendirmesinde bulundu.
Siyasi rapora göre 15 Eylül’deki toplantıda ABD tarafı ise uluslararası yardımların tüm Suriyelilere ulaştırılması, siyasi sürecin ve Anayasa Komitesi’nin aktifleştirilmesi, ülke genelinde kapsamlı bir ateşkes ilan edilmesi ve askeri operasyonların dondurulması şeklindeki taleplerini aktardı. McGurk Cenevre’ye doğru hareket etmeden önce “ABD pozisyonun belirlenmesi” amacıyla ABD kurumlarının koordinasyon içinde McGurk ile bir toplantı düzenlenmesi dikkati çekti. Batılı diplomat, “Bazı Amerikalılar toplantının sonuçları karşısında hayal kırıklığı yaşadı. Çünkü bazıları Rus tarafının müzakere masasına bir şey getireceğini düşünüyordu. Fakat bu olmadı. Bu toplantının Suriye dosyasını hareketlendirmek için kaybedilmiş bir fırsat olduğu hissiyatı var. Aynı zamanda Rusların eğer isteselerdi yıllar önce bu dosyayı hareketlendirebileceği ve bu yüzden ABD’nin Suriye dosyasına yönelik ilgi kaybının arttığı hissiyatı var” ifadesini kullandı.
BM Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen ve diğer aktörler ABD-Rusya uzlaşmasının “adıma karşılık adım” yaklaşımının uygulanması konusunda alan açmasını, uzlaşmalar için bölgesel-uluslararası iletişim komisyonunun kurulmasını ve Suriye hususunda büyük ve küçük boyutlu takasların yapılmasını bekliyor. Bazı yetkililer Putin’in Moskova’daki son görüşmede Esed’i 2254 sayılı karar uyarınca barış sürecini ve Anayasa Komitesi’ni canlandırmaya teşvik ettiği görüşünde. Nitekim bundan önce de bazı Arap ülkeleri de BM kapıları ve Ürdün sınırı üzerinden Şam’a açılım gerçekleştirme adımları atmıştı. Avrupa Temsilcisi dün, “Şam’ın gelecek ayın 9’unda Anayasa Komitesi’nin anayasa yazımına başlamasına onay vermesi, Arapların normalleşme yolunda daha fazla adım atılmasına teşvik eden uygulamalarına yanıt veren Rusya’nın talebi üzerine gerçekleşti” dedi.
ABD ve Rusya genelkurmay başkanları arasında yapılan ikinci toplantıda ise iki taraf arasında daha kapsamlı stratejik bir diyalog yürütüldü. Bir diplomatın aktardığına göre, iki taraf Suriye’deki önceliklerinin “terörle mücadele ve istikrarı sağlamak” olduğunu vurguladıktan sonra iki ülke ordusunun Suriye’de çatışmaması yükümlülüğüne bağlı kaldıklarını beyan etti.
Diplomat, “ABD, Afganistan’dan çekildikten sonra Suriye’nin kuzeydoğusunda ve Tenef Üssü’ndeki askeri varlığının devam edeceğini yineledi. Özellikle Rus uçaklarının çölde ABD kuvvetlerinin yakınlarını vurduğu, iki ordunun Fırat’ın doğusunda birbirine yakın alanlarda devriye gezdiği ve ABD’nin İdlib’de Rusya’nın nüfuz alanında bir El-Kaide yöneticisine hava saldırısı düzenlediği bir dönemde iki taraf, Suriye’deki orduları arasında çatışmaları engelleme, terörle ve DEAŞ ile mücadele noktasında karşılıklı bilgi alışverişi yükümlülüklerini vurguladı. Tüm bunlar askeri koordinatların sürekli paylaşımını gerektiriyor” ifadesini kullandı. Diplomat, özellikle İsrail Dışişleri Bakanı Yair Lapid’in Moskova ziyaretinden sonra ABD-Rusya-İsrail arasında bilgi paylaşımını içeren yeni bir görüşme önerisi olduğuna dikkat çekti. Lapid’in Moskova ziyaretinde Rus ve İsrail ordularının Suriye’de çatışmaması konusunda mutabakat sağlanmıştı. İsrail Başbakanı Naftali Bennett’in önümüzdeki günlerde Moskova’da Putin ile yapacağı görüşmede de bu hususun vurgulanması bekleniyor.



Gazze'de İç Güvenlik yetkilisi Zemzem’e suikast: İçişleri Bakanlığı soruşturma başlattı

Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
TT

Gazze'de İç Güvenlik yetkilisi Zemzem’e suikast: İçişleri Bakanlığı soruşturma başlattı

Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)

Filistin Enformasyon Merkezi, Gazze Şeridi'ndeki İç Güvenlik Teşkilatı yetkililerinden Yarbay Ahmed Zemzem’in bu sabah Gazze Şeridi'nin orta kesiminde yer alan Megazi Mülteci Kampı’nda silahlı kişiler tarafından düzenlenen silahlı saldırıda öldürüldüğünü bildirdi.

Gazze İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan kısa basın açıklamasında, ilgili makamların Yarbay Ahmed Zemzem suikastıyla ilgili ‘derhal soruşturma başlattığı’ ve suikasta karışan şüphelilerden birini tutukladığı, diğer şüphelilerin izini sürme çabalarının ise devam ettiği belirtildi. Açıklamada olayın arkasındaki koşulları ve nedenleri ortaya çıkarmak için çalışmaların sürdürüldüğü ifade edildi.

Olay, İsrail ordusunun dün akşam Gazze şehrinin batısındaki er-Raşid Caddesi’nde bir araca düzenlenen baskında Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları liderlerinden Raid Saad'ı öldürdüğünü açıklamasının üzerinden 24 saat geçmeden meydana geldi. İsrail, Saad'ın öldürüldüğü saldırıyla, Gazze'deki ateşkes anlaşmasını bir kez daha ihlal etti.


Cezayir’de Kabiliyeliler ‘MAK’ ayrılıkçı projesine karşı birleşti

Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
TT

Cezayir’de Kabiliyeliler ‘MAK’ ayrılıkçı projesine karşı birleşti

Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)

Cezayir’de Kabiliye bölgesi, ayrılıkçı “MAK” hareketinin Fransa’da ilan etmeyi planladığı “bağımsız Kabiliye devleti” girişimine karşı dikkat çekici bir toplumsal mobilizasyona sahne oldu. Cezayir yönetiminin, ülkenin toprak bütünlüğünü hedef almakla suçladığı bu girişime karşı bölgede çeşitli protesto ve farkındalık faaliyetleri gerçekleştirildi.

Başkent Cezayir’in yaklaşık 250 kilometre doğusunda bulunan ve Kabiliye’nin en büyük kentlerinden biri olan Becaia (Bejaia) vilayetinde, vatandaşlar ve yerel aktörler ulusal birliğe zarar verecek her türlü projeye karşı olduklarını ortaya koyan çok sayıda inisiyatif gerçekleştirdi. Kent genelinde çok sayıda ev ve iş yerinin cephelerine Cezayir bayraklarının asıldığı gözlemlendi.

Becaia Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü tarafından “Cezayir tek ve bölünmezdir” sloganıyla düzenlenen, ulusal bayraklarla süslenmiş araçlardan oluşan bir konvoy, kent merkezinden hareket ederek çeşitli cadde ve köyleri dolaştı. Öte yandan Becaia Üniversitesi öğrencileri yayımladıkları bildiride, ayrılıkçı MAK hareketinin projesini reddettiklerini belirterek, “Cezayir’in birliği ve egemenliğine” olan bağlılıklarını vurguladı.


HDK, Güney Kordofan'daki BM karargahına saldırdı: Altı Bangladeşli asker öldürüldü

Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
TT

HDK, Güney Kordofan'daki BM karargahına saldırdı: Altı Bangladeşli asker öldürüldü

Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)

Sudan’da Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) dün, kuşatma altındaki Güney Kordofan eyaletinin yönetim şehri Kadugli şehrine insansız hava aracı (İHA) ile düzenlediği bir saldırıyla şehirdeki Birleşmiş Milletler (BM) karargahını hedef aldı. Saldırıda en az altı Bangladeşli asker öldürüldü. Öte yandan şehirdeki bazı insani yardım kuruluşları ve BM ajansları, kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle personelini tahliye etmeye başladı.

BM Abyei Geçici Güvenlik Misyonu (UNISFA) tarafından yapılan açıklamada, Kadugli'deki BM merkezine düzenlenen İHA’lı saldırıda ‘altı askerin öldürüldüğü ve altı askerin yaralandığı’ duyuruldu. UNISFA tüm kurbanların Bangladeşli olduğunu ekledi.

Öte yandan Bangladeş Başbakanı Muhammed Yunus, yaptığı açıklamada olaydan dolayı ‘derin üzüntüsünü’ dile getirdi.

BM Genel Sekreteri António Guterres ise Sudan'daki UNISFA askerlerine yönelik saldırıların ‘haksız ve savaş suçu niteliğinde’ olduğunu vurguladı.

Guterres, sosyal medya platformu X hesabından yaptığı paylaşımda, UNISFA askerlerini hedef alanlardan hesap sorulması çağrısında bulundu.

Sudan Egemenlik Konseyi saldırıyı kınadı

Öte yandan Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, saldırıyı ‘uluslararası insani hukukun ciddi bir ihlali ve açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi.

Konsey tarafından yapılan açıklamada, ‘korunan bir BM tesisini hedef almanın, organize terörizme eşdeğer tehlikeli bir tırmanış ve suç teşkil eden bir davranış olduğu, uluslararası hukuku kasıtlı olarak hiçe saydığı’ vurgulandı.

sd
Sudan ordusu komutanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan (AFP)

Saldırıdan HDK’yı sorumlu tutan konsey, BM ile uluslararası topluma BM tesislerinin korunması için ‘kararlı tutumlar ve caydırıcı önlemler almaları’ çağrısında bulundu.

HDK dün, kuşatma altındaki Güney Kordofan eyaletinin yönetim şehri Kadugli şehrine İHA’lı saldırı düzenleyerek BM karargahını hedef aldı ve en az altı sivili öldürdü. Bunun üzerine şehirdeki bazı insani yardım kuruluşları ve BM ajansları, kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle personelini tahliye etmeye başladı.

Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, saldırıyı ‘uluslararası insani hukukun ciddi bir ihlali ve açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi. Konsey tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Korunan bir BM tesisini hedef almak, organize terörizme eşdeğer tehlikeli bir tırmanma ve suç teşkil eden bir davranış olup, uluslararası hukuku kasıtlı olarak hiçe sayma ve insani yardım ve uluslararası misyonların çalışmalarını doğrudan tehdit etme anlamına gelir.”

dfrgt
BM Genel Sekreteri António Guterres (Reuters)

HDK, bu saldırıyı, BM Genel Sekreteri António Guterres’in HDK’yı ‘kötü güçler’ olarak nitelendirdiği, HDK’nın ise BM'yi ‘çifte standart’ uygulamakla suçladığı açıklamasından iki sonra gerçekleşti.

Birçok kaynak, HDK'nın Kadugli şehrine İHA’lı saldırı düzenlediğini bildirdi. Şehirde dumanlar yükseldiği görüldü. Fransız Haber Ajansı AFP’ye konuşan bir sağlık kaynağı, BM karargahına düzenlenen İHA’lı saldırıda en az altı sivilin öldüğünü söyledi.

Bölge sakinleri kaçıyor

Sudan merkezli bir haber sitesi, HDK'ya bağlı Sudan Kurucu İttifakı’nın (Te’sis) perşembe günü Kadugli sakinlerine askeri çatışma ve operasyon bölgelerini terk etmeleri çağrısında bulunduğunu aktardı. Haberde, bu çağrının bölge sakinleri tarafından geniş çapta dikkate alındığı, bu göç dalgasının savaşın patlak vermesinden bu yana en büyük dalga olduğu ve bölgeden kaçanların çoğunluğunun kadınlar, çocuklar ve yaşlılar olduğu belirtildi.

Al Sudania News sitesi, Sudan Kurucu İttifakı liderinin yaptığı açıklamada, ittifakın ‘sivilleri korumaya ve Kadugli'den gönüllü tahliyeleri kolaylaştırmaya tam olarak kararlı olduğunu’ söylediğini aktardı.

İttifak lideri, ‘tüm vatandaşlara hayatlarını korumak için çatışmalardan uzak durmaları çağrısını’ yineledi.

Bu gelişmeler yaşanırken Güney Kordofan eyaletinde askeri çatışmalar daha fazla bölgeye yayılıyor ve bunların sivillerin insani durumuna etkisi konusunda endişeler artıyor.

Sudan Ordusu, Güney Kordofan eyaletindeki Kadugli, Dilling ve Abu Jubayhah olmak üzere son üç şehri kontrol ediyor.

Sudan Kurucu İttifakı, geçtiğimiz temmuz ayında, Muhammed Hasan et-Taişi liderliğinde paralel bir hükümetin kurulduğunu açıklayan HDK'nın da dahil olduğu bir siyasi ittifak.

Hartum'da kitlesel gösteriler düzenlendi

Öte yandan dün binlerce Sudanlı, başkent Hartum ve ülkenin diğer şehirlerinde kitlesel gösteriler düzenleyerek, HDK'ya karşı savaşan orduyu destekledi. HDK ise, ülkedeki savaşı sona erdirmek için gösterdiği çabaları boşa çıkarmak amacıyla uluslararası toplumun önünde vatandaşları istismar etmemesi konusunda uyarıda bulundu.

Yürüyüşler, Sudan ordusu ile birlikte savaşan silahlı gruplar ve İslamcı hareketlerle koordineli olarak Seferberlik ve Halk Direnişi Yüksek Komitesi’nin çağrısı üzerine düzenlendi.

efrgt
Cumartesi günü Port Sudan'da ordu yanlısı yürüyüş (AFP)

Seferberlik ve Halk Direnişi Yüksek Komitesi lideri Korgenereal Beşir Mekki el-Bahi, geçtğimiz ay, Kordofan’ın tüm cephelerinde orduyu desteklemek için genel seferberlik ilan edildiğini ve bazı eyaletlerde eğitim kamplarının açıldığını duyurdu.

Bahi, komite tarafından yayınlanan açıklamasında şunları söyledi:

“Bu yaygın halk ayaklanması, Sudan halkının gerçek iradesini yansıtıyor ve ulusal devlet kurumlarının üzerinde hiçbir meşruiyet olmadığını teyit ediyor.”

Şarku’l Avsat, aralarında Hartum, Port Sudan, Medeni, Dongola, Sennar ve Halfa’nın bulunduğu, Sudan ordusunun kontrolündeki eyaletlerin başkentlerinde düzenlenen yürüyüşleri yerinde takip etti.

HDK'nın yaygın ihlallerine tanık olan El Cezire eyaletinin merkezindeki onlarca belde ve küçük köyde de dayanışma gösterileri düzenlendi.

Protestocular, Sudan ordusuna destek çağrısı yapan pankartlar açarken ‘Tek ordu, tek halk’ sloganları attı. Bazı protestocular ise HDK'nın terör örgütü olarak sınıflandırılması çağrısında bulunan sloganlar attı.

Öte yandan başta Sivil Demokratik Devrimci Güçler İttifakı (Sumud) olmak üzere savaş karşıtı güçler, ‘Barışa ve demokrasiye evet. Savaşa, askeri yönetime hayır’ sloganıyla sosyal medyada yaygın olarak paylaşımların yapıldığı bir kampanya başlattı.